BORÇ ÖDEME VE ADABI

Borç ödeme ve adabı nedir? Borç ödeme ve adabı ‘nın dindeki hükmü nedir? Borç ödeme ve adabı ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;

  • Hz. Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav), bir hak sahibine: “Sen hakkını (borçludan) imkân nispetinde günahlara girmeden al” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2422) – Hds 6739)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allahu Teala nazarında, bir kulun Allah tarafından yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir.” Ebu Davud, Buyu 9, (3342)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim, ödemek arzusu ile insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef eder.” Buhari, İstikraz 2
  • Meymune (r.a) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede müdahale edip ayıpladılar. Şu cevabı verdi: Borcu bırakmayacağım. Ben dostum ve can yoldaşım Resullulah’ı (sav) şöyle söylerken dinledim: “Bir borçla borçlanan bir kimsenin ödeme niyetinde olduğunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dünyada iken öder.”  Nesai, Buyu 99, (7, 315), İbnu Mace, Sadakat 10, (2408)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Borcunu ödeyebilecek durumda olan zengin kimsenin ödemeyi geciktirmesi zulümdür. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabul etsin).” Buhari, İstikraz 12, Havalat 1, 2, Müslim, Müsakat 33, (1664), Muvatta, Buyu 84, (2, 674), Ebu Davud, Buyu 10, (3345), Tirmizi, Buyu 68, (1308), Nesai, Buyu 101, (7, 317)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Zenginin borcunu savsaklaması, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandırılmasını helal kılar.” İbnu’l-Mübarek der ki: “Irzını helal kılar”, kendisine kaba davranılır demektir. “Cezalandırılması” da, hapsedilmesidir.” Ebu Davud, Akdiye 29, (3628), Nesai, Buyu 100, (7, 316), İbnu Mace, Sadakat 18, (2427), Buhari, (bab başlığında kaydetmiştir), İstikraz 13
  • Resulullah (sav) kapıda yüksek sesle münakaşa edenlerin gürültülerini işitti. Bunlardan biri, diğerinden borç indirmesini talep ediyor, bir hususta da merhametli olmasını istiyor. Öbürü de: “Vallahi yapmam!” diyordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanlarına gitti ve: “Hanginiz, hayır yapmamak üzere Allah adına yemin etti?” dedi. Birisi: “Benim ey Allah’ın Resulü! (Borç indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifini kabul ettim)” dedi. Buhari, Sulh 10, Müslim, Müsakat 19, (1557)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Sizden önce yaşayanlardan bir tüccar vardı. Halka borç verirdi. Borçluları arasında fakir görürse hizmetçilerine: “Onun borcundan vazgeçiverin, böylece Allah’ın da bizim günahlarımızdan vazgeçeceğini umarız” derdi. Allah da onun günahlarından vazgeçti.” Buhari, Sulh 10, Müslim, Müsakat 19, (1557), Nesai, Buyu 104, (7, 318)
  • Diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: “Resulullah (sav) buyurdular ki: “Bir adam hiç hayır amelde bulunmadı. Ancak halka borç verir ve borcunu toplayan elçisine: “Kolay ödeyecekten (zenginden) al, zor ödeyecekten (fakirden) alma, vazgeç. Ola ki Allah da bizim günahlarımızdan vazgeçer” derdi. Allahu Teala hazretleri bunun üzerine: “Haydi senin günahlarından vazgeçtim” buyurdu.” Buhari, Buyu 18, Enbiya 50, Müslim, Müsakat 31, (1562), Nesai, Buyu 104, (7, 318)
  • Anlattığına göre, Ebu Katade, bir boçlusunu (para talep etmek üzere) aramıştı. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adamı buldu. Ancak: “Dardayım” dedi. Bunun üzerine: “Allah’a yemin eder misin?” diye sordu. Borçlu: “Vallahi” diye yemin etti. Ebu Katade: “Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın, “Kim Allah’ın kendisini kıyamet gününün sıkıntısından kurtarmasını isterse darda olana nefes aldırsın veya tamamen bağışlayıversin” dediğini işittim” dedi. Müslim, Kasame 32, (1563)
  • Resulullah (sav)’da bir adamın (parası ödenmemiş) bir devesi vardı. Borcunu istemeye geldi. Bu sırada kaba sözler sarf etti, hatta Ashaptan bazıları haddini bildirmek istedi. Ancak Resulullah (sav) buna meydan vermeyip: “Bırakın onu! Hak sahibinin konuşma hakkı vardır” buyurdu, sonra da: “Devesini verin!” diye emretti, (ilgililer) devesini aradılarsa da bulamadılar. Fakat onunkinden daha değerli bir deve buldular. Efendimiz (sav): “Bunu verin” dedi. Adam: “Bana borcunu tam ödedin, Allah da sana ödesin” dedi. Efendimiz (sav): “En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir!” buyurdu. Buhari, İstikraz, 4, 6, 7, 13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25, Müslim, Müsakat 118-122, (1600-1601), Tirmizi, Buyu 75, (1316,1317), Nesai, Büyu 64, (7, 291)
  • Resulullah (sav)’e namazını kıldırıvermesi için bir adamın cenazesi getirildi. Resûlullah (sav): “Onun üzerinde borç var, arkadaşınızın namazını siz kılın!” buyurdu. Ben: “(Borç) benim üzerime olsun, ey Allah’ın Resulü” dedim. “Sadakatle mi?” dedi. “Sadakatle!” dedim. Bunun üzerine cenazenin namazını kıldı.” Tirmizi, Cenaiz 69, (1069), Nesai, Cenaiz 67, (4, 65)
  • Yahya İbnu Ebî İshak el-Hünâî anlatıyor: “Hazreti Enes (r.a): “Bizden bir adam, (din) kardeşine borç olarak mal verir. Sonra malı alan kimse borç verene bir hediyede bulunur (bu hususta ne dersin?)” diye sordum. Enes bana şu cevabı verdi: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Biriniz bir malı borç verse, sonra alan da veren kimseye bir hediye vermek veya bineğine bindirmek istese, sakın o hediyeyi almasın, bineğine de binmesin. Eğer aralarında borç-alıp vermezden önce böyle (dostane) muameleler olmuşsa o başka.” İbnu Mace Sünen (2432) – Hds 6744)
  • İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Üzerinde bir dinar veya bir dirhemlik borçla ölen kimsenin borcu, onun hayır ve hasenatından ödenir. Orada (mahşer yerinde) ne dinar ne de dirhem vardır.”  İbnu Mace Sünen (2414) – Hds 6737)
  • Büreyde el-Eslemî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir borçluya mühlet verirse, her gün için bir sadaka sevabı kazanır. Kim onun borcunu vadesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği müddetçe, her geçen gün (alacağı mal kadar) sadaka yazılır.” İbnu Mace Sünen (2418) – Hds 6738)
  • İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Bir adam gelerek Resûlullah (sav) bir alacağını veya bir hakkını talep etti. Bunu yaparken nezâkete uymayan bazı yakışıksız söz sarf etti. Resullulah’ın ashabı adama dersini vermek istediler. Ama Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm müsaade etmeyip: “Bırakın! Zira alacaklı kimsenin, hakkını alıncaya kadar borçlu üzerinde söz hakkı vardır” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2425) – Hds 6740)
  • İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Borcunu ödemeye muktedir olan kimsenin özürsüz olarak ödemeyi geciktirmesi zulümdür. Sen alacaklı durumda iken (alacağın) varlıklı ve güvenilir bir kimseye havale edilirse, bu havaleyi kabullen.”  İbnu Mace Sünen (2404) – Hds 6734)
  • Abdullah İbnu Cafer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Borç, Allah’ın hoşlanmadığı bir şeye ait olmadığı müddetçe, Allah-u Zülcelal hazretleri, borcunu ödeyinceye kadar borçlu ile birliktedir.  İbnu Mace Sünen (2409) – Hds 6735)
  • Süheyb el-Hayr (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim ödememek kastıyla borca girerse Allah’ın huzuruna hırsız olarak çıkar.” İbnu Mace Sünen (2410) – Hds 6736)
  • Ebu Sa’îdi’l-Hudrî (r.a) anlatıyor: “Bir bedevi Resûlullah ‘a (sav) gelerek, Efendimizin uhdesinde bulunan alacağını istedi ve bunu yaparken seri davrandı. Hatta: “Borcunu ödeyinceye kadar seni tâciz edeceğim” dedi. Ashab-ı Kiram hazretleri bedeviyi azarlayıp: “Yazık sana! Kiminle konuştuğunu bilmiyorsun galiba!” dediler. Adam: “Ben hakkımı talep ediyorum” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm, ashabına: “Sizler niçin hak sahibinden yana değilsiniz?” buyurdu ve Havle Bintu Kays Radıyallahu Anhâ’ya adam göndererek: “Sende kuru hurma varsa benim borcumu ödeyiver. Hurmamız gelince borcumuzu sana öderiz” dedi. Havle: “Hay hay! Babam sana kurban olsun Ey Allah’ın Resûlü!” dedi. Kadın, Resûlullah’a borç verdi, o da bedeviye olan borcunu kapadı ve ayrıca yemek ikram ettiBu tavırdan memnun kalan) bedevi: “Borcunu güzelce ödedin. Allah da sana mükafatını tam versin” diye memnuniyetini ifade etti: Aleyhissalâtu vesselâm da: “İşte bunlar (borcunu hakkıyla ödeyenler) insanların hayırlılarıdır. İçindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet iflah olmaz” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2426) – Hds 6741)
  • Kays İbnu Rûmî merhum anlatıyor: “Süleyman İbnu Üzünân, Alkame’ye, ödeneği gelme zamanına kadar bin dinar borç vermişti. Ödeneği çıkınca, borcunu ondan istedi ve sert davrandı. O da hemen ödedi, ancak Alkame Süleyman’a kızmıştı. Birkaç ay durup yanına geldi: “Ödeneğim gelinceye kadar bana bin dirhem ver!” dedi. Süleyman yine: “Pekala! Memnuniyetle!” dedi (ve ailesine yönelerek “Ey Ümmü Utbe! Şu yanındaki mühürlü keseyi getir!” diye seslendi. Kadın keseyi getirdi. Süleyman, Alkame’ye: “Vallahi işte ödediğin dirhemler! Ben bunlardan tek dirhemi yerinden kımıldatmadım!” dedi. Bunun üzerine Alkame: “Allah babandan razı olsun. O halde alacağını tahsil için bana olan o kaba davranışın sebebi neydi?” dedi. Süleyman: “Senden işittiğim hadisler!” cevabını verdi. “Benden ne işitmiştin?” “Sen İbnu Mes’ud ‘dan (r.a) naklen Resûlullah ‘ın (sav):  “Bir müslümana bir şeyi iki kere borç olarak veren hiçbir müslüman yoktur ki, onun bu davranışı, o şeyi bir kere sadaka etmiş gibi sevap olmasın!” buyurmuştur. Bunun üzerine Alkame: “Evet, İbnu Mes’ud bana böyle haber vermişti!” diye te’yîd etti.” İbnu Mace Sünen (2430) – Hds 6742)
  • Enes İbnu Mâlik (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibarenin yazılı olduğunu gördüm: “Sadaka on misliyle mükafatlandırılacaktır. Ödünç para on sekiz misliyle mükafatlandırılacaktır.” Ben: “Ey Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple sadakadan daha üstün oluyor?” diye sordum. “Çünkü dedi, dilenci (çoğu kere) yanında para olduğu halde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur.” İbnu Mace Sünen (2431) – Hds 6743)
YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.