HAZRETİ NUH
İçindekiler
Hayatı
Hz. Nuh, Allah’a ibadeti terk edip, tapınmak için kendilerine putlar edinen ve böylece yeryüzünde ilk defa fesada uğrayan bir kavmi tevhit akidesine döndürmek için gönderilen peygamber. Hz. Nuh’un ismi İbranicede Nôah, Yunancada Nôe şeklindedir. Tevrat’a göre babası Lamek, “Rabbin lânetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak” diyerek (Tekvin, 5/29) oğluna Nuh adını vermiştir.
950 sene kavminin hidayet etmesi için uğraşan Hz. Nuh (as.) sonunda Allah’a acziyetini arz etti ve “Nuh Tufanı” başladı. Nuh Tufanından önce Allah, Hz. Nuh’a (as.) bir gemi yapmasını emretti. Rivayete göre gemiye iman eden 80 kişi gemiye bindi. Ayrıca hayvanlardan birer çift gemiye alındı. Alimlere göre Nuh Tufanının başlaması ile yeryüzünün her tarafı sularla kaplandı. Tufanın 6 ay sürdüğü rivayet edilir. İlahi bir emir ile sular çekildi ve gemi 10 Muharrem Aşure günü Cudi Dağı’na indi.
Kuranı Kerim’de 28 surede hakkında bilgi verilip adı 43 defa geçer. Aynı zamanda kuranı kerimin 71. suresinin adı Nuh suresidir. Nuh (as.) Kuranı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde yer alan Ülü’l-azm (En yüksek derecedeki) peygamberlerdendir. Hz. Nuh (as), Adem (as)’dan yaklaşık olarak 1000 sene sonra gönderilmiştir. Bu zaman zarfında insanlar tevhid üzere olup, Allah’a şirk koşmaktan kaçınırlardı. İbn Abbas (r.a)’dan şöyle rivayet edilmektedir:
“Adem ile Nuh arasında on asır vardır. Bu zaman zarfında insanların hepsi İslam üzere idiler.” (İbn Sad et-Tabakâtû’l-Kübrâ, Beyrut t.y., I, 42).
Hz. Nuh (as), Ulul-Azm peygamberlerin ilkidir. Allah onu, “çok şükreden kul (abden şekura)” olarak isimlendirmiş ve kıyamete kadar gelen nesiller, anıp selam getirsinler diye onun ismini herkesçe bilinir kılmıştır:
“Sonradan gelen nesiller arasında onun hakkında (iyi bir ün) bıraktık. Bütün âlemlerde ona selâm olsun! İşte biz iyileri böyle ödüllendiririz. Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. Sonunda ötekileri sulara gömdük.“ (Saffat/78-82).
Nuh kavminin özellikler
- Putperestlerdi.
Bu özellikleri kuranı kerimde şöyle anlatılmaktadır:
- İnsanlara dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved’den, Suvâ’dan, Yegūs’tan, Yeûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin! (Nuh/23)
- Zalim ve azgın bir topluluk.
Bu özellikleri kuranı kerimde şöyle anlatılmaktadır:
- Daha önce Nuh kavmini de O helâk etmişti. Doğrusu onlar hem çok zalim, hem de çok azgın idiler. (Necm/52)
- Fasık bir topluluk.
Bu özellikleri kuranı kerimde şöyle anlatılmaktadır:
- Bunlardan önce de Nuh kavmini helâk etmiştik. Çünkü onlar fasık bir toplum idiler. (Zariyat/46)
- Kötülük içindelerdi.
Bu özellikleri kuranı kerimde şöyle anlatılmaktadır:
- Nuh’u da hatırla; daha önce o dua etmişti, biz de duasını kabul edip kendisini ve yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. Onu, ayetlerimizi inkar eden kavimden korumuştuk. Gerçekten onlar, kötü insanlardı; bu yüzden hepsini suda boğduk. (Enbiya/76-77)
- Vicdansızlardı.
Bu özellikleri kuranı kerimde şöyle anlatılmaktadır:
- Derken kavmi onu yalanladı. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Çünkü onlar (vicdanları hakka kapalı) kör bir kavim idiler. (Araf/64)
- İnatçılardı.
Hz. Nuh onları 950 sene hidayete davet etmesine rağmen onlar yüz çevirdi.
NUH TUFANI NEDEN OLDU
Hz. Nuh’un tebliğe başladığı ilk yıllarda iman edenlerden başka inanan olmadı. Bunun yanında kavminin O’na ve müminlere yaptıkları eziyetler de had safhaya ulaştı. Hatta azabı kendi ağızlarıyla istediler bu durum kuranı kerimde:
- “Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle tehdit ettiğin (azabı) bize getir!” (Hud/32)
Bu sözden sonra Hz. Nuh onlara Allah’ı şöyle anlattı:
- “(Nuh) dedi ki: Onu size, ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah’ı) âciz bırakacak değilsiniz! Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermek istesem de öğüdüm size fayda vermez. (Çünkü) O sizin Rabbinizdir. Ve (nihâyet) O’na döndürüleceksiniz.” (Hud/33-34)
Allah, kavminin fasıklığı dolayısıyla Hz. Nuh’u şu sözlerle teselli ve haberdar etti :
- “Kavminden (şu ana kadar) iman etmiş olanlardan başkası artık asla inanmayacak. Ö7yle ise onların işlemekte oldukları (günahlardan) dolayı üzülme!” (Hud/36)
Bu süreçten sonra ilahi azabın ilk başlangıç haberi olarak, Allah, bu bir türlü uslanmayan azgın kavmi 40 sene yağmursuz bıraktı. Hayvanları telef oldu. Çocukları doğmadı. Çaresiz kalarak Hazret-i Nuh’a müracaat ettiler. O da: “Şirkten dönün; sizin için dua edeyim!” buyurdu.
- “(Sonra Hz. Nuh, Allah’a şu şekilde iltica etti: «Ya Rabbi, ben kavmime) dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin; mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın; size bahçeler ihsan etsin; sizin için ırmaklar akıtsın!” (Nuh/10-12)
- “Size ne oluyor ki, Allah’a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?! Oysa, sizi türlü merhalelerden geçirerek o yaratmıştır! Görmediniz mi, Allah yedi kat göğü birbiriyle ahenktar olarak nasıl yaratmış! Onların içinde Ay’ı bir nur kılmış, Güneş’i de bir çerağ yapmıştır! Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir. Sonra sizi yine oraya döndürecek ve sizi yeniden çıkaracaktır. Allah, onda geniş yollar edinip dolaşabilesiniz diye, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır.” (Nuh/13-20)
Ancak kavim, hikmet dolu nasihatlere kulak asmadılar. Böylece:
- “(Öğütlerin fayda vermemesi üzerine) Nuh: «Rabbim! dedi, doğrusu bunlar bana karşı geldiler de, malı ve çocuğu kendi ziyanını artırmaktan başka işe yaramayan kimseye uydular. Büyük hileler, büyük desiseler kurdular! (Rabbim! Onlar birbirlerine) dediler ki: «Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Vedd’den, Süvâ’dan, Yeğûs’tan, Yeûk’dan ve Nesr’den aslâ vazgeçmeyin!» (Böylece) onlar, gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını artır!” (Nuh/21-24)
Hz. Nuh tebliğe devam etmesine rağmen inanmayıp çoçuklarınıda örgütlediler. Bu durumdan sonra Hz. Nuh şöyle dua etti:
- “Rabbim! Yeryüzünde hiçbir inkârcı bırakma! Şayet Sen onları bırakacak olursan, kullarını saptırırlar; ahlâksız ve inkârcıdan başkasını doğurup yetiştirmezler. Beni, anamı, babamı, inanmış olarak evime gireni (hane halkımdan iman etmiş olanları), mü’min erkek ve kadınları bağışla! Zalimlerin ise yalnızca helâklerini artır!” (Nuh/26-28)
Nuh tufanı nasıl oldu
Hz. Nuh’un duasından sonra Allah Hz. Nuh’a gemi yapmasını emretti:
- “Gözlerimizin önünde ve vahyimiz uyarınca gemiyi yap, fakat zalimlerin (kurtuluşu için) Bana yalvarma! Onlar mutlaka boğulacaklardır!” (Hud/37)
Kavmi, Hz. Nuh’un gemi yapmasıyla da alay etti. Bu durum kuranı kerimde:
- “Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: «Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız, biz de sizinle (öyle) alay edeceğiz! Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz!»” (Hud/38-39)
Hz. Nuh (as.) ve müminlerin inşa ettiği gemi zor şartlara dayanıklı sert ağaçtan yapılmıştı. Üç katlı olduğuna, 2 veya 4 senede tamamlandığına ve içinde ateş yakılarak buharla çalıştığına dair rivayetler vardır.
İbn-i Abbâs’tan rivayete göre gemiye insanlardan 80 kişi bindi. Hz. Adem’in Cebrail tarafından getirilen “Tabutu” da gemiye alındı ve erkeklerle kadınlar arasına konuldu. (İbn-i Sad, I, 41)
Kuranı kerimde:
- “Nihayet emrimiz gelip de fırın kaynadığı zaman Nuh’a: Her şeyden iki çifti, aleyhlerinde hüküm verdiklerimiz hâriç, aileni ve iman edenleri gemiye bindir! dedik. Zaten, onunla beraber iman eden pek azdı.” (Hud/40)
Tufan başladığında Hz. Nuh’un (as.) oğlu Kenan gemiye binmeyenlerdendi. Hz. Nuh, son defa kendisine nasihat ettiyse de fayda vermedi. Kuranı kerimde bu durum:
- “Derken gemi onları, dağlar gibi dalgalar arasında götürmeye başladı. Nuh, uzak duran oğluna, “Haydi yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin, kâfirlerle beraber olma!” diye seslendi. Oğlu, “Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” diye cevap verdi. Nuh dedi ki: “Bugün Allah’ın hükmünden ancak O’nun esirgedikleri kurtulacaktır” derken aralarına dalga giriverdi, böylece o da boğulanlardan oldu.” (Hud/42-43)
Oğluna sözleri fayda etmeyince Hz. Nuh Rabbine yöneldi ve:
- “Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Sen’in vadin ise elbette haktır. Sen hâkimler hâkimisin!” dedi (Hud/45)
Hz. Nuh’un beddua ettikten sonra Allah onu zalimlere dua etmesi konusunda uyarmıştı. Ancak Hz. Nuh oğluna dua edince yüce Allahtan şu ikaz geldi:
- “Allah buyurdu ki: “Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. Sakın hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.” Nuh dedi ki: “Ey rabbim! Ben, senden hakkında bilgi sahibi olmadığım bir şeyi istemekten yine sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, kaybedenlerden olurum!” (Hud/46-47)
Alimlere göre Nuh Tufanının b9aşlaması ile yeryüzünün her tarafı sularla kaplandı. Tufanın 6 ay sürdüğü rivayet edilir. İlahi bir emir ile sular çekildi ve gemi 10 Muharrem Aşure günü Cudi Dağı’na indi.
Aşure günü
Gemi, Aşure günü olarak bilinen Muharrem ayının 10. gününde selâmetle Cudi Dağı’na indikten sonra Hz. Nuh ve müminler, şükrane olarak oruç tuttular. Kalan erzaktan aşure pişirdiler. Bu sebeple o gün (Muharrem’in 10’unda) sadaka vermek, tatlı dağıtmak ve oruç tutmak sünnettir.
Ebû Hüreyre(r.a) Resulullah (s.a.v)’den şöyle rivayet eder:
- “Ramazandan sonra en sevaplı oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulandır.” (Müslim, Sıyâm, 202)
İnsanlığın ikinci atası(Babası)
Nişancızade Muhyiddin Mehmed, Mirat-ı Kainat isimli eserinde:
“Gemi oturunca, seksen kişi (Medînetü’s-Semânîn) şehrini kurdular. Bu şehre (Sûk-i Semânîn) de denmektedir.” İnsanlığın ikinci defa çoğalması, işte bu 80 kişiden olmuştur. Hz. Nuh’un büyük oğlu Sam, Babasından sonra vekil oldu. Hz. Nuh’un hayır dualarına mazhar oldu. Salih insanlar da ekseriyetle O’nun neslinden gelmiştir. Araplar ve Farslar onun sülalesinden çoğalmıştır. Diğer oğlu Ham’dan Hind, Habeş ve Afrikalılar; Yafes’ten Rus, Slav ve Türk soylarının çoğaldığı tahmin edilmektedir. Asyalılar ve Amerikalılar ’ın yerlileri (Kızılderililer) de ondan çoğalmıştır.
Vefatı
Nuh 950 yıl kavmiyle birlikte yaşamış ancak bu sürenin onun bütün ömrünü veya peygamberlik süresinin tamamını mı yoksa tufana kadar olan safhasını mı içine aldığına işaret edilmemiştir. Kur’an’da verilen bu rakamı Nuh’un bütün ömrü olarak kabul edenlere göre kırk yaşında peygamber olmuş, 890 yaşında iken tufan gerçekleşmiş, tufandan sonra altmış yıl daha yaşamıştır. Bu süreyi sadece tufan öncesi peygamberlik müddeti olarak düşünenlere göre ise Nuh’un yaşı bundan çok daha fazladır. Bir rivayete göre peygamberler içinde en uzun ömürlüsü Nuh’tur; kendisine 350 yaşında vahiy gelmiş, 950 yıl kavmini davetle geçirmiş, dolayısıyla 1300 yıl yaşamıştır. Hz. Nuh’un kabrinin nerede olduğu bilinmemekte, çeşitli yerlerde ona nispet edilen makam ve kabirler bulunmaktadır. Bir rivayete göre kabri Mekke’de Mescid-i Haram ’da, Mültezem ile Makam-ı İbrâhim arasında, diğer rivayetlere göre ise Kerek, Cizre veya Necef’tedir.
Hazreti Nuh’un vefatı yaklaştığında, Cebrail ve Azrail (aleyhimesselam) birlikte geldiler. Azrail Aleyhisselam buyurdu ki:
- “Ey uzun ömürlü peygamber! Ömür olarak bu kadar (Bin sene yaşadı) hayat sürdün. Çok günler geçirdin, sıkıntı ve meşakkat diyarı olan bu fâni âlemi nasıl buldun?”
Hazreti Nuh da şöyle cevap verdi:
- “İki kapısı olan bir kervansaray gibi buldum. Bu kapının birinden içeri girdim. Diğerinden çıkıp gidiyorum. Ancak içeride az bir miktar kaldım…”
Kaynakça:
- Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
- İslam Ansiklopedisi, Nuh