MUSAB BİN UMEYR
İçindekiler
- İslam’ın ilk öğretmeni.
- Allah ve Resulü yolunda her şeyden vazgeçen sahabe.
- Uhud’da Meleklerin yerine geçtiği sahabe.
- Uhud şehidi.
Musab Bin Umeyr ‘in Hayatı
Musab bin Umeyr annesi Khunaas Bint Maalik , babası Umair ibn Hashim’dir. hem annesi hem de babası tarafından Kureyş’in asil ve zengin bir ailesine mensup biridir. zengin oldukları için gayet rahat bir hayat sürüyordu. Orta boylu, güzel yüzlü, nazik ve yumuşak huyluydu, son derce zekiydi, güzel konuşurdu, aklıselim sahibi olduğundan putların bir fayda veya zarar vermeyeceğini bilir onlara tapılmasından nefret ederdi. Annesi tarafından en iyi şartlar altında refah ve bolluk içinde yetiştirilmişti. Güzel yüzlü ve zengin olduğundan Mekke halkı ona gıpta ile bakardı. Peygamber Efendimiz(sav) bunun için “Mekke’de Musab’dan daha zarif, daha narin, daha güzel kimse yok idi, saçları kıvrım kıvrım idi” buyurmuşlardır. Bütün bu rahatlıklara rağmen kalbinde büyük bir boşluk hissediyordu. Musab Bin Umeyr(r.a) bu amaçla sevgili Peygamberimizin, İslam’ı anlattığı ve o zaman Mekke’de Müslümanların toplandığı Erkam Bin Ebü’l Erkam’ın evine gitti. Resulullah(sav)’ı görür görmez müslüman oldu. İslamiyet’i kabul ettiği an hayatı da birdenbire değişti. Eski serveti ve zenginliği yerini fakirliğe bıraktı. Ailesinin sevgili oğullarına yapmadığı eziyet kalmadı. Onu dininden döndürmek için evlerindeki bir mahzene hapsederek günlerce aç ve susuz bıraktılar. Arabistan’ın yakıcı güneşi altında ağır ve tahammülü zor işkenceler yaptılar. Fakat Musab Bin Umeyr(r.a) bu ağır ve acımasız işkenceler karşısında sabır ve sebat göstererek asla İslamiyet’ten dönmedi her seferinde bütün gücüyle haykırıyordu “Allah’tan başka tapılacak ibadet edilecek İlah yoktur, Muhammed(as) O’nun peygamberidir!”
Musab Bin Umeyr(r.a) Bedir savaşında sancaktar olup, büyük gayret ve kahramanlık gösterdi. Musab Bin Umeyr (r.a) Uhud savaşına da katıldı, yine sancağı o taşıyordu, bu savaşta Peygamberimiz(sav)’in yanından ayrılmayarak saldıranlara karşı koyuyordu. İki zırh giymişti, bu haliyle Peygamber Efendimiz(sav)’e benziyordu. Müşrik ordusundan İbni Kamia adında biri Peygamberimize saldırırken, onun karşısına çıktı. Bu müşrik, onu şehit etti.
Allah ve Resulüne olan sevgisi
İslamiyet’i kabul ettikten sonra Mekke’de sıkıntı ve işkencelere maruz kalan Musab Bin Umeyr(r.a), Resulullah(sav)’ın izniyle iki defa Habeşistan’a hicret etti. Bir müddet orada kalıp her türlü sıkıntıya katlandı. Daha sonra dönüp Peygamberimizin yanına geldi. Onun bu gelişini Hz. Ali şöyle anlatmıştır; “Resulullah(sav) ile oturuyorduk bu sırada Musab Bin Umeyr geldi, üzerine yamalı elbiseden başka giyeceği yoktu. Resulullah(sav) onun bu halini görünce mübarek gözleri yaşla doldu ve ‘Kalbini Allahu Teala’nın nurlandırdığı şu kimseye bakın, Anne ve babası onu en iyi yiyecek ve içecekler ile besliyorlardı, Allah için bunların hepsini terk etti! Allah ve Resulü ’nün sevgisi onu gördüğünüz hale getirmiş” buyurdu.
İslam’ın ilk öğretmeni
İlk öğretmen olarak birinci Akabe Biatı’nda Müslüman olan Medineliler Resulullah Efendimiz(sav)’e “Ya Resulallah! İçimizde, İslamiyet açıklandı ve yayılmaya başladı. Halkı Allah’ın Kitabına davet edecek, Kuran-ı kerimi okuyacak, İslam dinini anlatacak, İslam’ın sünnet ve emirlerini aramızda ikame edecek, yerleştirecek, namazlarımızda bize imamlık yapacak bir kimse gönder” diye mektup yazdılar.
Bunun üzerine Resulullah efendimiz Musab bin Umeyr’i, 621 yılında Medine’ye gönderdi ve ona:
“Medinelilere Kuran-ı kerim okumasını, İslamiyet’in emir ve yasaklarını öğretmesini, namazlarını kıldırmasını” emretti. Kısa zamanda Medine’ye ulaştı ve orada büyük sevinçle karşıladılar. Esad bin Zürare’nin evine yerleşti. Ev sahibi Medineli ilk Müslümanlardan idi. Orada insanlara dinlerini öğretmeye başladı. Musab bin Umeyr ‘in büyük gayretleri ve hizmetleri neticesinde İslamiyet, Medine’de süratle yayıldı. Öyle ki, İslamiyet her eve girmiş, iman etmeyen kalmamıştı.
İleri ey Musab ileri
Musab bin Umeyr zırh giydiği zaman, Peygamberimize benzediği için müşrikler onu şehit edince Peygamberimizi öldürdüklerini zannetmişlerdi. Hz. Musab şehit olunca; onun suretinde bir melek, sancağı aldı. Musabın şehit düştüğünden Resulullah’ın henüz haberi olmamıştı. “İleri ey Musab ileri!” diye sesleniyordu. Bunun üzerine bayrağı elinde tutan melek, geri dönüp Resulullah efendimize; “Ben Musab değilim” diye cevap verince, Resulullah sancağı elinde tutanın melek olduğunu anladı. Bundan sonra Peygamberimiz sancağı Hazret-i Ali’ye verdi.
Şehit edilmesi
Musab Bin Umeyr(r.a) Bedir savaşında sancaktar olup, büyük gayret ve kahramanlık gösterdi. Musab Bin Umeyr (r.a) Uhud savaşına da katıldı, yine sancağı o taşıyordu, bu savaşta Peygamberimiz(sav)’in yanından ayrılmayarak saldıranlara karşı koyuyordu. İki zırh giymişti, bu haliyle Peygamber Efendimiz(sav)’e benziyordu. Müşrik ordusundan İbni Kamia adında biri Peygamberimize saldırmaya çalışırken onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle onun sağ kolunu kesti. Musab bunun üzerine sancağı derhal sol eline aldı. Musab o esnada; ” Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geri dönecek misiniz? Kim geri dönerse bilsin ki Allah’a asla bir zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri ödüllendirecektir.” (Ali İmran 144) ayeti okuyordu. İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı ve yine aynı ayeti okudu. Bu haliyle kendini Peygamberimize siper yapan Musab bin Umeyr ‘in üzerine hücum eden İbni Kamia, vücuduna bir mızrak sapladı ve Musab bin Umeyr yere yıkılıp şehit oldu.
Resulullah efendimiz, Musab bin Umeyr’i şehit olmuş görünce, başı ucuna dikilerek şu ayeti okudu:
- ” Müminlerden bazı kimseler Allah’a verdikleri sözü yerine getirdiler, kimileri onun yolunda can verdiler, kimileri de ecellerini bekliyorlar; (vaatlerini) asla değiştirmediler.” (Ahzab/23) okudu ve sonra şöyle buyurdu:
- “Allah’ın Resulü de şahittir ki, siz kıyamet günü Allah’ın huzurunda şehit olarak haşrolunacaksınız.”
Daha sonra Musab bin Umeyr’e kefen olarak bir şey bulunamamıştı. Mekke’nin en zengin iki ailesinden birinin çocuğu olan Musab bin Umeyrin örtünecek kefeni yoktu. Vücudu kaftanı ile ve ayak tarafı da otlarla örtülmek suretiyle defnedildi.