Meclis Adabı nasıl olmalı? Meclis Adabı ‘nın dindeki yeri nedir? Meclis Adabı ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
TEVBE
Tevbe nedir? Tevbe ‘nin dindeki yeri nedir? Tevbe ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Hz. Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Günahlarınız semaya ulaşacak kadar bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir.” İbnu Mace Sünen (4248) – Hds 7308)
- Ebu Sa’îd (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir. Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur. Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür. İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar. Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür.” İbnu Mace Sünen (4249) – Hds 7309)
- Abdullah İbnu Mes’ud (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Günahtan tevbe eden,bir günah işlememiş gibidir.” İbnu Mace Sünen (4250) – Hds 7310)
- Abdullah İbnu Amr (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder.” İbnu Mace Sünen (4253) – Hds 7312)
- Abdullah İbnu Mes’ud (r.a) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hazreti Peygamber (sav)’den di, diğeri de kendisinden. Dedi ki: “Mü’min günahını şöyle görür: “O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Facir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür” İbnu Mes’ud bunu söyledikten sonra eliyle, şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır. Sonra dedi ki: “Ben Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini duydum: “Allah, mü’min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: “Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: “Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım” der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah’ın, mü’min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır.” Müslim’in bir rivayetinde şu ziyade var: “(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: “Ey Allah’ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim” Buhari, Da’avat 4, Müslim, 3, (2744), Tirmizi, Kıyamet 50, (2499, 2500)
- Saffan İbnu Assal el-Muradi (r.a) bize, Resulullah (sav)’in şöyle söylediğini rivayet etti: “Mağrib cihetinde bir kapı vardır. Bu kapının genişliği veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı, işte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır.” Tirmizi, Da’avat 102, (3529)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder.” Müslim, Zikr 43, (2703)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder.” Tirmizi, Da’avat 103, (3531), İbnu Mace, Zühd 30, (4253)
- Hazreti Peygamber (s)a buyurdular ki: “Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir” Burada “el”, Allah’ın ihsan ve fazlından kinayedir. Müslim, Tevbe 32, (2760)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir rahib tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkanının olup olmadığını sordu. Rahib: “Hayır yoktur!” dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı. Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü , kendisi için bir tevbe imkanı olup olmadığım sordu. Alim: “Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?” dedi. Ve ilave etti: “Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah’a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah’a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer.” Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilafa düştüler. Rahmet melekleri: “Bu adam tövbekar olarak geldi. Kalben Allah’a yönelmişti” dediler. Azab melekleri de: “Bu adam hiçbir hayır işlemedi” dediler. Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: “Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin” dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar.” Bir rivayette şu ziyade var: “Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü salih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı.” Buhari, Enbiya 50, Müslim, Tevbe 46, (2766), İbnu Mace, Diyat 2, (2621)
- Bir diğer rivayette (aynı hikaye – 954.nolu hadis – ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: “Allah Teala beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: “Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın” dedi.” Buhari, Enbiya 50
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “İnsanoğlunun herbiri hatakardır. Ancak hatakarların en hayırlısı tövbekar olanlarıdır.” Tirmizi, Kıyamet 50, (2501), İbnu Mace, Zühd 30, (4251)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR