Kıraat nedir? Kıraat ne zaman nasıl okunur? Kıraat hakkında Resulullahın söylemiş olduğu hadisi şerifler şunlardır;
NAMAZIN EDA VE KAZASININ VÜCUBU
Namazın eda ve kazasının vücubu nasıl olmalı ? Namazın edası? Namazın vücubu nedir? Namazın eda ve kazasının vücubu hakkında Resulullahın söylemiş olduğu hadisi şerifler şunlardır;
- Bir adam, Resulullah (sav)’e: “Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?” diye sordu. Resulullah (sav) “Allah, kullarına beş vakit namazı farz kıldı” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?” “Allah kullarına beş vakti farz kıldı.” Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. Resulullah (sav): “Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir!” buyurdu.” (Bu rivayeti, Müslim ve Tirmizi, Kitabu’l-İman’da mezkur, uzun bir hadis zımnında tahric ederler) (Müslim, İman, 10, (12), Tirmizi, Zekat 2, (619), Nesâî, Salat 4, (1, 228, 229)
- Resulullah (sav)’ın Miraç’a çıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle hitap edildi: “Ey Muhammed! Artık, nezdimde hüküm kesinleşmiştir, bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, Rabbinin bir lüftu olarak on misliyle kabul edilerek senin için elli vakit sayılacaktır.” (Buhari, Bed’ül-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakıbu’l-Ensar 42, Müslim, İman 259, (162), Tirmizi, Salat 159, (213), Nesâî, Salat 4, (1, 228, 229)
- Allah, namazı Peygamberinizin (sav) diliyle hazerde dört, seferde iki, korku halinde de dört rek’at olarak farz kılmıştır.” (Müslim, Salat 5, (687), Ebu Davud, Salat 287, (1247), Nesâî, Taksir 1, (3,118,119)
- Allah namazı ilk defa farz ettiği zaman iki rek’at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer için dörde tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu. (Buhari, Salat 1, Taksiru’s-Salat 5, Menakıbu’l-Ensar 47, Müslim, Salatu’-Müsafirin 2, (685), Muvatta, Kasru’s-Salat 8, (1, 146), Ebu Davud, Salat 270, (1198), Nesâî, Salat 3, (1, 225)
- Kurban bayramında kılınan namaz iki rekâttır. Fıtır Ramazan bayramında kılınan namaz iki rekâttır, sefer namazı iki rekâttır, cuma namazı da iki rekâttır. Bunlar Resulullah (sav)’ın lisanı üzere, tamamdır, kısaltma yoktur. (Nesâî, Cum’a 37, (3,111), Taksir 1, (3,118), İdeyn 11, (3,183)
- Abdullah İbnu Fudale, babası Fudale’den naklen anlatıyor, “Resulullah (sav)’ın bana öğrettikleri arasında: Beş vakit namaza devam edin! Emri de vardı. Ben: “Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana bunların yerine geçecek cami kapsamlı bir şey emret, öyle ki onu yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine geçsin!” dedim. Bunun üzerine: “Öyleyse Asreyn’e devam et!” buyurdu. Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: “Asreyn nedir?” diye sordum. “Güneş doğmazdan önceki namazla güneş batmazdan önceki namaz” buyurdu. (Ebu Davud, Salat 9, (428))
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün.” Tirmizi’nin rivayetinde “Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dövün” şeklindedir. (Ebu Davud, Salat 26, (494), Tirmizi, Salat 299, (407))
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namazdaki ihmalleri sebebiyle onları dövün, yataklarını da ayırın.” (Ebu Davud, Salat 26, (495,496))
- Bir diğer rivayetinde şöyle denir: “Resulullah’a bundan namazın çocuğa ne zaman emredileceğinden sorulmuştu: “Çocuk sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin” buyurdu. (Ebu Davud, Salat 26, (497))
- Resulullah (sav) beni Uhud savaşı sırasında teftiş etti. O zaman on dört yaşında idim, savaşa katılmama izin vermedi. Hendek savaşı sırasında da beni gördü, o zaman ben on beş yaşında idim, bu sefer bana cihat izni verdi.” Nafi’ der ki: “Ben Ömer İbnu Abdilaziz’e uğradım, o zaman halife idi, Kendisine bu vakayı anlattım. Bana: “Bu (on beş yaş) çocukla büyüğü ayıran hududdur” buyurdu. Valilerine yazarak, on beş yaşına basanları mükellef addetmelerini, daha küçükleri aile efradından saymalarını emretti. (Buhari, Şehadat 18, Megazi 29, Müslim, İmaret 91, (1868), Tirmizi, Cihad 31, (1711), Ebu Davud, Hudud 17, (4406, 4407), Nesâî, Talak 20, (6, 155))
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir namaz unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur. (Tirmizi, Salat 131, (178), Ebu Davud, Salat 11, (442), Nesâî, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294))
- Buhari ve Müslim’in bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: “Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya namaza karşı gaflet etmiş ve unutmuş ise, hatırlar hatırlamaz onu kılsın. Zira Allah Teala Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Beni anmak için namaz kıl!” (Tâ-Hâ/14). (Buhari, Mevakitu’s-Salat 37, Müslim, Mesacid 314, (684), Tirmizi, Salat 131, (178), Ebu Davud, Salat 11, (442), Nesâî, Mevakit 52, 53, (2, 293, 294))
- Resulullah ’la beraber bir gece boyu yürüdük. Cemaatten bazıları: “Ey Allah’ın Resulü! Bize mola verseniz!” diye talepte bulundular. Efendimiz: “Namaz vaktine uyuyakalmanızdan korkuyorum” buyurdu. Bunun üzerine Hazreti Bilal “Ben sizi uyandırırım!” dedi. Böylece Resulullah (sav) mola verdi ve herkes yattı. Nöbette kalan Bilal de sırtını devesine dayamıştı ki gözleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı. Güneşin doğmasıyla Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uyandı ve: “Ey Bilal! Sözün ne oldu?” diye seslendi ve Hazreti Bilal: “Üzerime böyle bir uyku hiç çökmedi” diyerek cevap verdi. Resulullah (sav): “Allah Teala Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri gönderir. Ey Bilal! Halka namaz için ezan oku” buyurdu. Sonra abdest aldı ve güneş yükselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı.” (Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31, Müslim, Mesacid 309-311, Muvatta, Vaktu’s-Salat 25, Ebu Davud, Salat 11, (438, 441), Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162), Nesâî, Mevakit 53, 54, 56, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106))
- Bu hadis Ebu Davud’un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Güneşin harareti onları uyandırınca kalktılar, bir müddet yürüdüler, sonra tekrar konaklayıp abdest aldılar. Hazreti Bilal Radıyallahu Anh ezan okudu. Sabahın iki rekâtlik sünnet namazını kıldılar, sonra da sabah namazını (kazaen) kıldılar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: “Namazımızda ihmalkarlık ettik” diye yakınıyorlardı. Resulullah (sav): “Uyurken vaki olan namaz kaçması ihmal sayılmaz. İhmal uyanıklıktadır. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete düşer kaçırırsa hatırlayınca onu hemen kılsın. Ertesi sabahın namazı da mutad vaktinde kılınır” buyurdu.” (Ebu Davud, Salat 11, (438, 441))
- Ebu Davud’un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Namazın kaçmış olmasından korkarak kalktık, Resulullah (sav): “Ağır olun, ağır olun, bunda bir taksiriniz yok!” buyurdu. Güneş yükselince de: “Sizden kim sabahın iki rekat sünnetini mutad olarak kılıyor idiyse yine kılsın” dedi. Bu emir üzerine kılan da, kılmayan da kalkıp sünnetini kıldı. Sonra Resulullah (sav) namaz için kamet emretti. Kamet getirildi. Efendimiz kalktı ve bize namaz kıldırdı. Namaz bitince: “Haberiniz olsun, Allah’a hamd ediyoruz ki, bizi namazımızdan, dünyevi işlerimizden herhangi biri alıkoymuş değildir. Ancak ruhlarımız Allahu Teala’nın kabza-i tasarrufundadır, dilediği zaman onu salar. Sizden kim sabah namazına sabahleyin mutad vaktinde kavuşursa, sabah namazıyla birlikte bir mislini de kaza etsin!” dedi.” (Ebu Davud, Salat 11, (438, 441))
- Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai’nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Şunu bilin ki, uykuda ihmal söz konusu değildir. İhmal yani taksir, diğer bir namazın vakti girinceye kadar namazını kılmayan için mevzubahistir.” (Ebu Davud, Salat 11, (438, 441), Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162), Nesâî, Mevakit 53, 54, 56, (1, 294-298), İmamet 47, (2,106))
- Müslim’in Ebu Hureyre’den kaydettiği bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “…Güneş doğuncaya kadar uyanmadı. Resulullah (sav): “Herkes bineğinin başından tutsun ve burayı terk etsin. Zira burası bize şeytanın musallat olduğu bir yerdir!” dedi. Biz de emri yerine getirdik.” (Müslim, Mesacid 309-311)
- Ebu Davud’un Ebu Hureyre’den kaydettiği bir rivayette şöyle denmiştir: “Resulullah (sav): “Size gaflet gelen bu yeri değiştirin!” buyurdu.” (Ebu Davud, Salat 11, (438, 441))
- Resulullah (sav) gecenin evvelinde yürüdü, sonuna doğru uyku molası verdi. Ancak güneş doğuncaya -veya bir kısmı ufuktan çıkıncaya- kadar uyanamadı. Uyanınca namazı hemen kılmadı. Güneş yükselince namazı kıldı. İşte bu orta namazdır (Salatul-Vusta). (Nesâî, Mevakit 65, (1, 299))
- Resulullah (sav) buyurdu ki: “Muhakkak ki, Allah, ruhlarımızı kabzetmektedir. Dilerse onu, bize bundan başka bir vakitte iade eder. Resulullah (sav) böyle söyledikten sonra Hazreti Ebubekir’e (r.a) yönelerek: “Şeytan bu gece namaz kılmakta iken Bilal’e geldi ve onu yatırdı. Uyuması için bir çocuk nasıl sallanarak avutulursa öylece onu da sallayarak uyuttu” dedi. Resulullah (sav) sonra Bilal’i çağırdı. Gelince Bilal, Resulullah’a onun Hazreti Ebubekir’e anlattığının tıpkısını haber verdi. Hazreti Ebubekir bu işittikleri karşısında: “Şehadet ederim ki, sen Allah’ın Resulüsün!” demekten kendini alamadı.” (Muvatta, Vukutu’s-Salat 26, (1,14-15))
- Hazreti Ömer, Hendek savaşı sırasında bir keresinde güneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kafirlerine küfretmeye başladı ve bu meyanda: “Ey Allah’ın Resulü” dedi, “güneş batmak üzereyken ikindi namazını güç bela kılabildim.” Resulullah (sav): “Vallahi ikindiyi ben kılamadım” dedi. Beraberce kalkıp Butha’ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldı, biz de abdest aldık. Güneş battıktan sonra ikindiyi kıldı, sonra da akşamı kıldı.” (Buhari, Mevakit 36, 38, Ezan 26, Salatu’l-Havf, Megazi 29, Müslim, Mesacid 209, (631), Tirmizi, Salat 132, (180), Nesâî, Sehv 105, (3, 84, 85))
- Müşrikler Hendek günü Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ı fazlaca meşgul ederek dört vakit namazı kazaya bıraktırdılar, geceden Allah’ın dilediği bir müddet geçinceye kadar onları kılamadı. Sonra Bilal’e (r.a) emretti, o da ezan okudu. Sonra kamet getirdi. Resulullah öğleyi kazaen kıldı. Bilal tekrar ikamet getirdi, Resulullah ikindiyi kıldı. Sonra Bilal tekrar ikamet getirdi. Resulullah akşamı kıldı. Sonra Bilal yatsı için kamet getirdi ve Resulullah yatsıyı kıldı. (Tirmizi, Salat 132, (179), Nesâî, Mevakit 55, (1, 297, 298))
- Abdullah İbnu Ömer’e (r.a) baygınlık gelmiş ve aklı gitmişti. Bu esnada kılamadığı namazı kaza etmedi. İmam Malik der ki: “Doğruyu Allah bilir ya, bana göre bu şundan ileri gelir: “Vakit çıkmıştır. Ama vakit içinde ayılan, o vaktin namazını kılar..” (Muvatta, Vukuf 24, (1, 13))
- İbnu Ömer (r.a) dedi ki: “Kim bir namazı unutur ve bunu imamın arkasında namaz kılarken hatırlarsa, imam selamı verince unutmuş olduğu namazı hemen kılsın, sonra da öbür namazı kıldığını yeniden kılsın.” (Muvatta, Kasru’s-Salat 77, (1, 168))
- Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işitmiştir: “Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır.” Metin Müslim’in metnidir. Tirmizi’nin metni şöyledir: “Küfürle iman arasında namazın terki vardır.” (Müslim, İman 134, (82), İbnu Mace, Salat 77, (1078))
- Tirmizi ve Ebu Davud’un bir diğer rivayetinde: “Kulla küfür arasında namazın terki vardır.” (Tirmizi, İman 9, (2622), Ebu Davud, Sünnet 15, (4678))
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Benimle onlar münafıklar arasındaki ahid (antlaşma) namazdır. Kim onu terk ederse küfre düşer.” (Tirmizi, İman 9, (2623), Nesâî, Salat 8, (1, 231, 232), İbnu Mace, Salat 77, (1079))
- Resulullah (sav)’ın Ashab’ı ameller içerisinde sadece namazın terkinde küfür görürlerdi.” (Tirmizi, İman 9, (2624))
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “İkindi namazını kaçıran bir insanın uğradığı zarar yönünden durumu, malını ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir.” (Buhari, Mevakit 14, Müslim, Mesacid 200, (626), Muvatta, Vukutu’s-Salat 21, (1, 11, 12), Tirmizi, İman 9, (2622), Ebu Davud, Sünnet 15, (4678), İbnu Mace, Salat 77, (1078))
- Biz bulutlu bir günde Büreyde (r.a) ile bir gazvede beraberdik. Dedi ki: “İkindi namazını erken kılın, zira Resulullah (sav): “Kim ikindi namazını terk ederse ameli boşa gider” buyurdu. (Buhari, Mevakit 15, 34, Nesâî, Salat 15, (1, 236))
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR