HAZRETİ HARUN
İçindekiler
Harun Peygamberin (a.s) Hayatı
Harun Peygamber (a.s) Hz. Musa’nın (a.s) büyük kardeşidir. Harun Peygamber (a.s) Musa Peygamberden (a.s) daha uzun boylu idi. Teni beyaz geniş sırtlı idi. Açık ve düzgün konuşur ve yumuşak huyluydu. Harun Peygamber (a.s) Kur’an-ı Kerim’de 20 kez geçmektedir. Harun Peygamberin adının geçtiği ayetler; (Nisa, 163), (En’am, 84), (Saffat, 114) bunlardan birkaçıdır. Harun Peygamberin (a.s) vefatı ile ilgili birkaç rivayet vardır. Bunlardan biri şöyledir; Kavminin ithamı üzerine Hz. Mûsâ onları Harun’un kabrine götürür ve Harun’a seslenir. Harun başından toprakları silkeleyerek kabrinden kalkar. Hz. Mûsâ’nın, “Seni ben mi öldürdüm?” sorusuna “hayır” cevabını verince Mûsâ ona, “Yatağına geri dön” der, Harun da tekrar ölüm uykusuna yatar (Taberî, I, 434).
Hz. Harun’un (a.s) Doğumu
Hz. Harun (a.s) Musa Peygamberin (a.s) büyük kardeşidir. Dünyaya geldiğinde erkek çocuklarının öldürüldüğü dönemden önceki zamanlardı.
Kişisel Özellikleri
Harun Peygamberin (a.s) boyu kardeşi Musa Peygamberden (a.s) daha uzundu. Beyaz tenli, geniş sırtlı daha etli bir yapıya sahipti. Açık ve düzgün konuşurdu. Yumuşak huyluydu ve alnında ben vardı.
Kur’an-ı Kerim’in Diliyle Harun Peygamber (a.s)
Kur’an-ı Kerim’de Harun Peygamberin (a.s) ismi 20 kez zikredilmiştir. Hayatıyla ilgili pek bilgi geçmemektedir. Genellikle kardeşi Musa Peygamber (a.s) ile ismi geçmektedir. Harun Peygamberin (a.s) isminin zikredildiği ayetler;
Harun Peygambere (a.s) peygamberlik geldiği ve hidayete erdirildiğini anlatan ayet;
- Biz Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, torunlara, İsa’ya, Eyyûb’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik. (Nisa/ 163)
- Biz ona İshak ve Yakup’u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yusuf’u, Mûsâ’yı ve Harun’u doğru yola iletmiştik. Biz, iyileri böyle ödüllendiririz. (En’am/84)
Harun Peygambere iyilikte bulunulduğunu anlatan ayet;
- Mûsâ ve Harun’a da lütuflarda bulunmuştuk. (Saffat/114)
Harun Peygamberin güzel konuştuğunu anlatan ayet;
- Kardeşim Harun benden daha açık ve düzgün konuşur. Onu da beni onaylayan bir yardımcı olarak yanımda gönder. Zira beni yalancılıkla itham etmelerinden endişe ediyorum.” (Kasas/34)
Harun Peygambere (a.s) kardeşi Musa Peygamber ile Furkan verildiğini anlatan ayet;
- Andolsun ki, Mûsâ ve Harun’a, günahtan sakınan, görmedikleri halde rablerinden korkan ve kıyametin kaygısını taşıyanlar için bir ayırma ölçütü, bir ışık, bir hatırlatıcı kaynak (kitap) verdik. (Enbiya/ 48)
Harun(a.s) Kardeşi Musa Peygambere (a.s) Yardımcı Olarak Verilmesi
Yüce Rabbimiz Musa Peygambere (a.s) Firavuna gitmesi için görev verince Musa Peygamber (a.s) kendisine yardım etsin diye yanında kardeşi Hz. Harun’u da (a.s) istemiş. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır;
- Yakınlarımdan birini bana yardımcı ver. (Tâhâ /29)
- Kardeşim Harun’u. (Tâhâ /30)
- Onunla gücümü pekiştir. (Tâhâ /31)
- Onu da görevime ortak et. (Tâhâ /32)
- Ta ki seni bol bol tesbih edelim. (Tâhâ /33)
- Ve seni çok analım. (Tâhâ /34)
- Kuşkusuz sen bizi görmektesin.” (Tâhâ /35)
- Allah buyurdu: “Ey Mûsâ! Dileğin kabul edildi. (Tâhâ /36)
- Gerçek şu ki biz Mûsâ’ya da kitap vermiş, kardeşi Harun’u onun yanında yardımcı tayin etmiştik. (Furkan/ 35)
- Rahmetimizin bir sonucu olmak üzere kardeşi Harun’u da bir peygamber olarak onun yanına verdik. (Meryem/ 53)
Daha sonra ayetler gerçek deliller ile Hz. Musa aracılığı ile Firavuna gönderildi. Ayet-i Kerime’ de ;
- Onların da ardından Mûsâ ve Harun’u açık mucizelerimizle Firavuna ve çevresindeki ileri gelenlere gönderdik. İman etmeyi kibirlerine yediremediler; onlar günaha gömülmüş kimselerdi. (Yunus/ 75)
- Sonra Mûsâ ve kardeşi Harun’u, ayetlerimizle ve apaçık bir delil ile Firavuna ve onun önde gelen adamlarına gönderdik. Fakat onlar büyüklük tasladılar. Zaten onlar herkese tepeden bakan bir topluluktu. (Mü’minun/ 45)
Firavunun sihirbazları Musa Peygambere karşı yenilince Allah’a iman etmişlerdir. Ayet-i Kerime’nin ifadesi ile;
- Sihirbazlar ise hep birden secdeye kapandılar. (A’râf /120)
- Ve şöyle dediler: “Âlemlerin Rabbine iman ettik.” (A’râf /121)
- “Mûsâ’nın ve Harun’un Rabbine!” (A’râf /122)
- Sonunda sihirbazlar secdeye kapandılar ve “Biz Mûsâ ile Harun’un rabbine iman ettik” dediler. (Tâ-Hâ/ 70)
- “Âlemlerin rabbine, Mûsâ ve Harun’un rabbine iman ettik” dediler. (Şuarâ/ 48)
Harun Peygamberin (a.s) Kavmi
Musa Peygamber (a.s) İsrailoğulları Mısır’dan çıkınca Allah’ın emri ile 40 gün kalmak üzere Sina’ya gider. Sina’ya giderken kardeşi Harun Peygambere (a.s) bozgunculara uyma diye tavsiye verir. Musa Peygamber (a.s) Sina’da iken kavmi yoldan sapıp buzağıya tapmaya başlar. Kavmini uyarmasına rağmen kavmi kendisini dinlemez. Kur’an-ı Kerim de şöyle anlatılır;
- Mûsâ ile otuz gece (için) sözleştik ve buna on gece daha ekledik; böylece rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. Mûsâ kardeşi Harun’a dedi ki: “Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yolunu izleme.” (A’râf/ 142)
- Allah, “Fakat” dedi, “Biz senden sonra kavmini sınadık ve Sâmirî onları yoldan çıkardı.” (Tâ-Hâ/ 85)
- Bunun üzerine Mûsâ öfkeli halde ve hayıflanarak kavmine döndü. Şöyle dedi: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Peki size bu süre çok mu uzun geldi, yoksa rabbinizin gazabına uğramak istediniz de onun için mi bana verdiğiniz sözden döndünüz!” (Tâ-Hâ/86)
- Şöyle cevap verdiler: “Sana verdiğimiz söze bilerek ve isteyerek aykırı davranmış değiliz; fakat şu kavmin (Mısır halkının) ziynet eşyalarından bir kısmını yüklenmiştik, onları (haram diye ateşe) attık; çünkü Sâmirî de aynı şekilde atmıştı.” (Tâ-Hâ/87)
- Derken onlara böğürebilen bir buzağı heykeli yaptı. (Ona uyanlar) “İşte bu sizin de tanrınız, Mûsâ’nın da tanrısıdır, fakat o bunu unuttu” dediler. (Tâ-Hâ/ 88)
- Peki görmüyorlar mıydı ki o (heykel) kendilerine bir sözle karşılık veremiyordu, onlara zarar veremediği gibi fayda da sağlayamıyordu! (Tâ-Hâ/ 89)
- Gerçek şu ki daha önce Harun onlara, “Ey kavmim! Siz bununla sınanmaktasınız; kuşkusuz sizin rabbiniz o rahmandır. O halde bana uyun ve emrime itaat edin” demişti. (Tâ-Hâ/ 90)
- Şöyle cevap verdiler: “Mûsâ yanımıza dönünceye kadar ona tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.” (Tâ-Hâ/ 91)
Musa Peygamber (a.s) Tur’dan dönünce kavminin doğru yoldan saptığını görünce kardeşi Harun Peygambere (a.s) bu duruma neden engel olmadığını sorar ve kızarak saçını sakalını tutar. Yüce Rabbimiz bu olayı Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatır;
- Mûsâ döndüğünde olan bitenden habersiz kardeşine çıkıştı: “Ey Hârûn! Bunların sapıklığa düştüklerini gördüğünde sana ne engel oldu da,” (Tâ-Hâ/92)
- “Söylediklerime uymadın, benim yolumdan gitmedin? Yoksa bilerek emrime karşı mı geldin?” (Tâ-Hâ/93)
- O şöyle cevap verdi: “Ey anamın oğlu! Sakalımı saçımı çekme. Emin ol ki ben senin, ‘Sözüme riayet etmedin de İsrâiloğulları’nın arasına ayrılık soktun!’ diyeceğinden endişelenmiştim.” (Tâ-Hâ/ 94)
- Mûsâ sordu: “Peki senin zorun neydi ey Sâmirî?” (Tâ-Hâ/ 95)
- “Ben onların görmediklerini gördüm, bu yüzden elçinin izinden bir avuç avuçladım ve onu attım. Nefsim beni böyle yapmaya itti” diye cevap verdi. (Tâ-Hâ/96)
- (Mûsâ) şöyle dedi: “Haydi git! Artık hayatın boyunca sana düşen ‘Bana dokunmak yok!’ demekten ibarettir. Ve bil ki asla kaçıp kurtulamayacağın bir hesap günü de seni beklemektedir. Şimdi şu tapıp durmakta olduğun tanrına bir bak; biz onu iyice yakacağız, sonra da küllerini denize savuracağız!” (Tâ-Hâ/ 97)
- Sizin yegâne tanrınız o Allah’tır ki O’ndan başka ilâh yoktur. O ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. (Tâ-Hâ/ 98)
Harun Peygamberin (a.s) Vefatı
Harun Peygamberin vefatı ile ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bir rivayete göre; Allah Hz. Mûsâ’ya, “Harun’un ruhunu kabzedeceğim, onu şu dağa getir” diye vahyeder. . Bunun üzerine Hz. Mûsâ ile Harun o dağa giderler. Dağa vardıklarında orada benzeri görülmemiş bir ağaçla bir ev ve üzerinde yataklar bulunan bir sedir bulurlar. Hz. Harun burada yatmak istediğini söyleyince Hz. Mûsâ “yat ve uyu” der. Hz. Harun’un isteği üzerine kendisi de yatar, ardından Hz. Harun’un ruhu kabzedilince ev ve yatak semaya yükseltilir. Hz. Mûsâ İsrâiloğulları’nın yanına döndüğünde kavmi Hz. Harun’u göremeyince onu Hz. Mûsâ’nın öldürdüğünü iddia ederler. Fakat Hz. Mûsâ’nın iki rek‘at namaz kılıp Allah’a dua etmesi üzerine Hz. Harun’un üzerinde vefat ettiği yatak semadan iner ve böylece İsrailoğulları gerçeği görüp kabul ederler. (Sa‘lebî, s. 187-188)
Bir başka rivayette ise; Harun Peygamberin vefatı şöyle anlatılır; Kavminin ithamı üzerine Hz. Mûsâ onları Hz. Harun’un kabrine götürür ve Hz. Harun’a seslenir. Hz. Harun başından toprakları silkeleyerek kabrinden kalkar. Hz. Mûsâ’nın, “Seni ben mi öldürdüm?” sorusuna “hayır” cevabını verince Hz. Mûsâ ona, “Yatağına geri dön” der, Hz. Harun da tekrar ölüm uykusuna yatar. (Taberî, I, 434)