Kadına bakma nedir? Kadına bakma ‘nın dindeki yeri nedir? Kadına bakma ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
HAYVANLARDAN MÜBAH VE MEKRUH OLANLAR
Hayvanlardan mübah ve mekruh olanlar nelerdir? Hayvanlardan mübah ve mekruh olanlar ‘ın dindeki yeri nedir ? Hayvanlardan mübah ve mekruh olanlar ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Halid İbnu Velid ‘in bana bildirdiğine göre, Halid, Resulullah (sav) ile birlikte, Resulullah’ın zevceleri Meymune ‘nin yanına girerler. -Meymune hem onun ve hem de İbnu Abbas’ın teyzeleri idi- Meymune’nin yanında kızartılmış bir keler görürler. Bunu, Necid’den, kız kardeşi Hufeyde Bintul-Haris getirmişti. Meymune (r.a) keleri Resulullah (sav)’ın önüne sürdü. Önüne bir yemek çıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nadirdi. Resulullah (sav) kelere elini uzatmıştı ki, orada hazır bulunan kadınlardan biri: “Resululah (sav)’e takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu söyleyin!” dedi. Bunun üzerine: “O kelerdir!” dediler. Bunun üzerine Resulullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri çekti. Halid (r.a) : “Bu haram mıdır, ey Allah’ın Resulü?” dedi. Resulullah: “Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (Onu yemeye alışkın değilim), içimde tiksinme hissediyorum!” buyurdular. Halid (r.a) der ki: “Ben keleri (önüme) çekip yedim. Resulullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu.” Buhari, Et’ime 10,14, Zebaih 33, Müslim, Sayd 43, 44, 45, (1945, 1946, 1948), Muvatta, İsti’zan 10, (2, 968), Ebu Davud, Et’ime 28, (3793, 3794), Eşribe 21, (37), Nesai, Sayd 26, (7,198,199)
- Bir bedevi Resulullah (sav)’e gelerek: “Ben keleri bol olan bir bölgede yaşıyorum. Keler atıcının yiyeceğinin ekseriyetini teşkil ediyor (bunun bir mahzuru var mı, ne buyurursunuz?” diye sordu. Ama Resulullah cevap vermedi. Biz: “Tekrar sor!” dedik. O tekrar sordu. Resulullah cevap vermedi. Adam üçüncü sefer sordu. Üçüncü de Resullah adama seslenip yanına çağırdı ve: “Ey bedevi! Allah, Beni İsrail’den bir boya lanet etti veya gadab etti. (Ceza olarak) onları yeryüzünde yürüyen hayvanları haline çevirdi. Bilemem, ola ki bu, o lanete meshe uğrayan kimselerdendir. Bu sebeple ondan ne yerim ne de yiyenleri men ederim!” dedi. Müslim, Sayd 51, (1951)
- Bir adam bir tavşan avladı ve Abdullah İbnu Ömer ’e gelip: “Ne dersiniz (bunun eti yenir mi?)” diye sordu. Abdullah: “Tavşan Resulullah (sav)’e da (böyle avlanıp) getirilmişti. Ben de o sırada yanında oturuyordum. Ondan ne yedi ne de onun yenmesini yasakladı, tavşanın hayız gördüğüne inanıyordu” dedi. Ebu Davud, Et’ime 27, (3792)
- Yürüdük ve Merri’z Zahran’dan bir tavşan kaldırdık. Arkadaşlarımız peşinden koştular ve (sonunda yakalamaktan) aciz kaldılar. Bu sefer ben koştum, yetiştim ve yakaladım. Onu (babalığım) Ebu Talha Radıyallahu Anh’ya getirdim. O, tavşanı keskin bir taşla kesti. Budunu benimle Resulullah’a gönderdi. Resulullah onu yedi. Enes’e: “Yedi mi, (gördün mü yediğini?)” diye sorulmuştu. “Yani kabul etti” dedi. Buhari, Sayd 32, 10, Hibe 5, Müslim, Sayd 53, (1953), Ebu Davud, Et’ime 27, (3791), Tirmizi, Et’ime 2, (1790), Nesai, Sayd 25, (7,196)
- Hz. Cabir ‘e: “Sırtlan av mıdır?”diye sordum. “Evet!” dedi. Ben tekrar: “Etini yiyeyim mi?”dedim. “Evet!” dedi. “Bu cevap Resulullah (sav)’dan mıdır?” dedim. “Evet!” dedi.” Tirmizi, Et’ime 4, (1792), Ebu Davud, Et’ime 32, (3801), Nesai, Sayd 27, (7,200)
- Ebu Davud’un rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hazreti Cabir (r.a) der ki: “Resulullah (sav)’e sırtlandan sordum. Bana: “O, av hayvanıdır, ihramlı avlayacak olursa koç da aynı hükme dahil edilir.” Ebu Davud, Et’ime 32, (3801)
- Resulullah (sav)’a sırtlan hakkında (eti helal mi?)” diye sordum. “Sırtlanı yiyen biri de var mı?” dedi. Bunun üzerine kurdun etinin yenmesini sordum. “Kendisinde hayır olup da kurdu yiyen biri var mı?” diye cevap verdi. Tirmizi, Et’ime 4, (1739)
- İbnu Ömer ’e kirpiden sorulmuştu. (Cevaben) şu ayeti okudu. (Mealen): “(Ey Muhammed) de ki: “Bana vahyolunanda leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki pistir- ve günah işlenerek Allah’tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbim bağışlar ve merhamet eder.” (En’am 146). Ancak, yanında bulunan bir yaşlı dedi ki: “Ben Ebu Hureyre ‘yi dinledim, demişti ki: “Resulullah (sav)’ın yanında kirpinin zikri geçmişti: “O habislerden bir habistir (eti) yenmez” buyurdular.” Bunun üzerine İbnu Ömer Radıyallahu Anh: “Eğer bunu Resulullah (sav) söyledi ise, bu (kirpinin hükmü), biz bilmesek de O’nun dediği gibidir” dedi. Ebu Davud, Et’ime 30, (3799)
- Ben, Resulullah (sav) ile birlikte toy denen kuşun etini yedim. Ebu Davud, Et’ime 29, (3797), Tirmizi, Et’ime 26, (1829)
- Resulullah (sav) ile beraber [altı veya yedi sefer] gazveye çıkmıştık. Gazve esnasında (sav)’la birlikte çekirge yedik. Buhari, Sayd 13, Müslim, Sayd 52, (1952), Tirmizi, Et’ime 22, (1822, 1823), Ebu Davud, Et’ime 35, (3812), Nesai, Sayd 37, (7, 210)
- Resulullah (sav)’e çekirgeden sorulmuştu. “Onlar, Allah’ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım” buyurdular. Ebu Davud, Et’ime 35, (3813), İbnu Mace, Sayd 9, (3219).
- Resulullah (sav) çekirgelere beddua etti ve dedi ki: “Allah’ım! Çekirgeleri helak et, büyüklerini öldür, küçüklerini helak et, nesillerini kes, ağızlarını geçimliğimiz ve rızkımızdan (uzak) tut. Sen duaları işitensin.” (Orada bulunan) bir adam: “Ey Allah’ın Resulü! Çekirgelere nasıl böyle beddua ediyorsunuz, onlar ki Allah’ın ordularından bir ordudur” dedi. Resulullah ‘da cevaben: “Çekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır” buyurdular. Tirmizi, Et’ime 23, (1824), İbnu Mace, Sayd 9, (3221)
- Biz, Resulullah (sav) zamanında bir at kestik. O zaman Medine’de idik. Hepimiz onu yedik. Buhari, Sayd 24, 27, Müslim, Sayd 36, (1942), Nesai, Dahaya 33, (7, 231)
- Hayberin fethi zamanında at ve vahşi eşek eti yedik. Resulullah (sav) ehli eşek etini yasakladı ve ata müsaade etti. Ebu Davud, Et’ime 26, (3788), Nesai, Sayd 32, (7, 205), Tirmizi, Et’ime 5, (1794)
- Resulullah (sav) pislik yiyen (cellale) deveye binmekten ve sütünü içmekten men etti. Ebu Davud, Et’ime 25, (3785, 3787), Tirmizi, Et’ime 24, (1825)
- Resulullah (sav) öldürülmek için hedef ittihaz edilmiş (ve mücesseme denilen) hayvanın yenilmesini, pislik yiyen (ve cellale denen) hayvanın yenilmesini, sütünün içilmesini ve su tuluğunun ağzından su içilmesini yasakladı. Ebu Davud, Et’ime 25, (3786), Tirmizi, Et’ime 24, (1826), Nesai, Dahaya 44, (7,240)
- Ebü Musa ‘ya bir tavuk getirilmişti. Cemaatten birisi ayrıldı. (Ebu Musa): “Neyin var?” diye sordu. Adam: “Ben onu pis bir şeyler yerken gördüm ve tiksindim ve yememeye yemin ettim” cevabını verdi. Bunun üzerine Ebu Musa: “Yanaş ve ye! Zira ben, Resulullah (sav)’ı (cellale’yi) yerken gördüm” dedi ve adama, yemini için kefarette bulunmasını emretti.” Buhari, Zebaih 26, Humus 15, Megazi, 74, 78, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9,10, Tevhid 56, Müslim, Eyman 9, (1649), Nesai, Sayd 33, (7, 206)
- Hilkam İbnu Telib rahimehullah babasından naklediyor “Resulullah (sav)’e arkadaşlık yaptım, yeryüzündeki haşerelerden herhangi birini haram ettiğini hiç işitmedim.” Ebu Davud, Et’ime 30, (3798)
- Bir adam beraberinde ailesi ve çocukları olduğu halde Harra’ya indi. Bir adam: “Bir devem kayboldu, onu bulacak olursan yakalayıver” dedi. Adam onu buldu ama sahibini bulamadı. Deve hastalandı. Adamın karısı: “Onu kes (de mundar ölmesin) dedi. Ama erkek kabul etmedi. Deve öldü. Kadın bu sefer: “Derisini soy da etini, yağını kadid yapalım (güneşte kurutalım) ve yiyelim” dedi. Adam: “Hele, Resulullah (sav)’e bir soralım (da söylediklerim sonra yaparsın dedi. Ona gelip sordu. Resulullah (sav): “Seni ondan müstağni kılacak bir zenginliğin var mı?” diye sordu. Adam: “Hayır! Yok” dedi. Resulullah da: “öyleyse onu yiyin” buyurdu. Ebu Davud, Et’ime 37, (3816)
- Ey Allah’ın Resulü dedim, meyteden bize helal olan (miktar) nedir?” “Yiyeceğiniz ne miktardadır” diye sordu. Biz: “Akşam ve sabah yiyoruz” diye cevap verdik.” Ebu Nuaym Mevla Ukbe der ki: “Ukbe bana bu ifadeyi açıkladı: “Bir bardak sabahleyin, bir bardak da akşam vakti demektir.” Dedi ki: “Durum bu, babamın hayatına yemin olsun bu yetmez!” Bunun üzerine Resulullah (sav) mezkur durumda meyteyi yemelerine ruhsat tanıdı. Ebu Davud, Et’ime 37, (3817)
- Hazreti Ömer’e: “Binekler arasında kör bir deve var!” dedim. Bana: “Onu bir aileye ver, ondan istifade etsinler” dedi. Ben “O kör olduğu halde (ondan istifade mi olur)?” dedim. “Onu deve sürüsüne katsınlar (otlamaya sürsünler)” dedi. Ben: “İyi ama arazide nasıl yayılacak?” dedim. “Bu hayvan cizye devesi mi sadaka devesi mi?” diye sordu. Ben, “cizye devesi!” deyince: “Vallahi siz bunu yemek istiyorsunuz” dedi. Ben de: “Üzerinde cizye devesi mührü var?” dedim. Bunun üzerine Ömer (r.a) devenin kesilmesini emretti ve kesildi. Hazreti Ömer’in yanında dokuz adet tabak vardı. Meyve, çerez her ne olsa ondan bu tabaklara koyup Resulullah (sav)’ın zevcelerine gönderirdi. Bu gönderdiklerinin en sonuncusu, kızı Hafsa’ya gönderdiği olurdu. Eğer bunda eksiklik olursa, kendi hissesinden tamamlardı. İşte bu devenin etinden de o tabaklara koydu ve Resulullah (sav)’ın zevcelerine gönderdi. Bu devenin etinden arta kalanın yemek yapılmasını emretti. Sonra Muhacir ve Ensar’ı ondan yemeye davet etti. Muvatta, Zekat 44, (1, 279)
- Etten sakının. Çünkü onun hamr (içki) gibi tiryakiliği var. Ayrıca Allah, eti çok yiyen aile halkına buğzeder. Muvatta, Sıfatu’n-Nebiyy 36, (2, 935)
- Ben, çarşıdan et almış hamala vermiş eve dönüyordum. Hazreti Ömer (r.a) yolda bana yetişip: “Bu da ne?” diye sordu. “Canımız et çekmişti, gidip bir dirhemlik et satın aldım” dedim. Bunun üzerine: “Canın bir şey çektikçe gidip ondan alıyor musun? Herkese, israf olarak canının her istediğini yemesi yeter!” diye çıkıştı. Muvatta, Sıfatu’n-Nebiyy 36, (936)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR