ABDULLAH BİN ÜNEYS
İçindekiler
- Cesaret, şecaat ve teslimiyetiyle tanınan sahabi.
- Gözü pek, korku nedir bilmez yiğit bir sahabi!
- Efendimizin (sav) verdiği bir vazifeyi, bir işi, canı pahasına da olsa hiç tereddüt etmeden yerine getirmeye çalışan bir kahraman!
- Efendimize (sav) soru sorup öğrenmeye çalışan ilim âşığı bir yiğit!
Abdullah bin Üneys‘in Hayatı
Abdullah bin Üneys, Efendimizin (sav) verdiği bir vazifeyi, bir işi, canı pahasına da olsa hiç tereddüt etmeden yerine getirmeye çalışan bir kahraman! “Kadir gecesi ne zaman?” Ramazanın kaçıncı gecesi diye Allah Rasûlüne sorup öğrenmeye çalışan ilim âşığı bir yiğit! O, Cüheyne kabilesine mensuptu. Medine dışında, çölde Seleme oğullarının anlaşmalısı olarak yaşıyordu. Huzeyle binti Mes’ud ile evliydi. Beklenen son din İslâm, Medine’de yayılmaya başlayınca Abdullah ibni Üneys de anlatılanlardan etkilenerek Müslüman oldu. Abdullah ibni Üneys ‘in hicretin 54. yılında vefat ettiği rivayet edilir.
Abdullah bin Üneys ‘in Müslüman Oluşu
Abdullah bin Üneys Cüheyne kabilesindendi. Medine dışında çölde Selemeoğullarının anlaşmalısı olarak yaşamaktaydı. Huzeyle binti Mesud ile evliydi. İslamiyet Medine’de yayılmaya başlamıştı. O sıralarda Abdullah bin Üneys anlatılanlardan etkilenmiş ve Müslüman olmuştu. Müslümanlar Medine’de çoğalmaya başladıktan sonra sürekli bir araya gelir Efendimizin (sav) Mekke’de çektiği sıkıntıları konuşurlar ve bu zulümlerin daha ne kadar devam edeceğini sorarlardı. Aralarında fikir üretirler çözüm bulamayan çalışırlardı. Efendimizi (sav) ve sahabeleri memleketlerine davet edip onları gözleri gibi koruma düşünceleri de vardı. Bir hac mevsiminde iken düşüncelerini Efendimize (sav) söylemek için Abdullah bin Üneys ‘in de içinde bulunduğu 75 kişilik grup Mekke’ye gelip Efendimiz (sav) ile Akabe ‘de buluştu: “Yâ Rasûlallah! Sana ne üzerine biat edelim?” diye sordular. Efendimiz de (sav): “Zorlukta ve kolaylıkta, darlıkta ve genişlikte dinlemek ve itaat etmek, İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek, Allah için konuşmak ve Allah için kınayanın kınamasından korkmamak, Sizin yanınıza geldiğimde bana yardımcı olmak ve beni, canınızı, malınızı, eşlerinizi, çocuklarınızı koruduğunuz gibi korumak üzere biat edin” buyurdu.
- Yesrib’li Müslümanlar: “Yâ Resûlullah! Bunları yaparsak bize ne var?” dediler.
- Efendimiz de (sav): “Cennet var!” buyurdu.
Gurubun hepsi bu şartları kabul ederek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize biat ettiler. (Üsdü’l-Gâbe, I, 84)
Abdullah bin Üneys (r.a) Medine ‘ye dönünce İslam’ı tebliğ için çalışmalara başladı. Çok çaba gösterdi. Ancak insanların körü körüne putlara tapmasına tahammül edemiyordu ve bu nedenle putlara karşı mücadele etmeye başlamıştı. Bunun için Muaz b. Cebel ve Salebe ile bir karar aldı ve bu karar üzerine gece yarısı Seleme oğullarının putlarını kırıp çöplüğe attılar. Bu hareketi birkaç kez tekrarladılar. Selemeoğulları bu duruma çok kızmıştı. Ancak bu durum birkaç kez daha tekrar edince kendilerince şunu düşündüler; medet umdukları hiçbir put güçlü değildi, acizdi. Onlardan yardım ummak yanlıştı. İslam’a girmeye karar verdiler.
Abdullah bin Üneys ‘in Katıldığı Savaşlar
Abdullah bin Üneys humma hastalığı nedeni ile Bedir Savaşına katılamamıştı. Efendimize (sav) : “Yâ Rasûlallah! Hastalık yakamı bırakmadı. Dün biraz iyileşir gibi oldum ve ayağa kalktım. Sağ salim zaferle döndünüz elhamdülillah!” dedi.
Efendimiz (sav)onun gönlünü almak istercesine: “Allah seni de mükâfatlandırsın!” buyurdu.
Abdullah bin Üneys Uhud Savaşına katılmış ve kahramanca mücadele etmiştir. Abdullah bin Atık ve Abdullah bin Revaha ‘nın komutanlığında Haybere gönderilen seriyyelerde yer almıştır. Kale içerisine sızmış ve Yahudi reisi Ebu Rafi ‘yi öldürmüştü. Efendimiz (sav) Urane mevkiinde müşrik olan Süfyan bin Halid ‘in birçok insanı yanına alarak Medine’ye saldırı için hazırlık yaptığı haberini almıştı. Bunun üzerine Efendimiz (sav) Abdullah bin Üneys ‘i yalnız başına Süfyan bin Halid ‘in üzerine gönderdi.
Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
- Abdullah bin Üneys: “Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) beni çağırdı. Süfyan bin Halid ’in işini bitirmemi benden istedi.
- Efendimiz (sav): Oraya vardığında kendini Huzaalılardan biri olarak tanıt!”
- Abdullah bin Üneys: “ Yâ Resulullah! Onu nasıl tanıyacağım?”
- Efendimiz (sav): “Onu görünce ürperecek, korkacak ve şeytanı hatırlayacaksın”
- Abdullah bin Üneys: “Yâ Rasûlallah! Ben şimdiye kadar hiçbir şeyden korkmadım”
- Efendimiz (sav): “Ondan korkacaksın. Bu onu tanıman için bir işaret olacak”
- Abdullah bin Üneys: “Efendimiz’in huzurundan ayrılırken, gerekirse kendi aleyhine konuşmak için izin aldım. Vakit kaybetmeden kılıcımı alarak yola çıktım. Urane’ye vardığımda karşılaştığım insanlara, Süfyan bin Halid’e katılmak için geldim. Beni ona götürür müsünüz? Dedim. Beni alıp Urane’nin içlerine doğru götürdüler. Yanına yaklaşıp onu görünce gerçekten korkup ürperdim. Kendi kendime, “Allah ve Rasûlü en doğruyu söyler” dedim. Oraya vardığımda ikindi vakti girmişti. Kimsenin dikkatini çekmemek, şüphe uyandırmamak için namazımı yürürken îmâ ile kıldım. Süfyan bin Halid beni görünce uzun uzadıya baktı ve çevresindekilere sordu.
- Süfyan bin Halid: “Bu kim?”
- Abdullah bin Üneys: “Huzaalıyım. Muhammed’e karşı savaşmak için toplandığınızı duydum. Sana katılmak için geldim”
- Abdullah bin Üneys: “Tamam, ben de bunun için hazırlanıyordum. Şu Muhammed’e baksana! Kendi kendine bir din uydurdu. Gençleri saptırarak peşinden sürükledi. İnsanları birbirinden ayırdı”
- Süfyan bin Halid: “Muhammed şimdiye kadar benim gibi biri ile karşılaşmadı”
- Abdullah bin Üneys devamını şöyle anlatır: Onunla sohbet ederek yürüye yürüye çadırına kadar geldik. Beni çok sevmiş ve bana çok güvenmişti. Vakit geç olmuş, adamları dağılmış ve nöbetçilerden başka kimse kalmamıştı. Benim yanında kalmamı istedi. Cariyesine içki getirmesini söyledi. Ondan biraz içti. Sonra bana uzattı. Ben içer gibi yaptım ve tekrar ona uzattım. O, iyice sarhoş olmuştu. Etrafında kimseler kalmamıştı. Tam zamanıdır deyip bir kılıç darbesiyle işini bitirdim. Hemen çadırdan uzaklaştım. Bir dağa tırmanarak orada bir mağaraya gizlendim. Aç susuz orada bir kaç gün kaldım. Gece yarısından sonra mağaradan çıkarak Medine yolunu tuttum. Gece gidiyor gündüz saklanıyordum. Nihayet Medine’ye ulaştım, Mescid-i Nebiye vardım. Resulullah beni gördü.
- Rasûlullah (sav): “Gözün aydın olsun”
- Abdullah bin Üneys: “Yâ Rasûlallah! Şöyle şöyle oldu” diyerek başımdan geçenleri anlattım. Çok memnun oldu. (Vâkıdî, Meğazi, 2/531; Müsned, 3/496)
Abdullah bin Üneys hamile eşi ile birlikte Hayber Savaşına katılmıştır. Eşi yolda iken doğum yapmıştı. Efendimiz (sav) hurma ile suyu karıştırıp ikram etmiş ve hediyeler vermişti. Abdullah bin Üneys Huneyn Savaşına ve Mekke Fethine ‘de katılmıştır. Efendimizin (sav) vefatından sonra hem Mısırın fethine hem de Afrika’da yapılan savaşlarda yer almıştır. (İsâbe, II, 274.)
Abdullah bin Üneys Kadir gecesini Efendimize sorup cevabını alan ilim eridir. Kendisi anlatır: “Seleme oğullarının meclisinde oturuyorduk. Ben orada oturanların en küçüğü idim. Kim gidip Rasûlullah ‘tan (sav) Kadir Gecesinin ne zaman olduğunu sorabilir? dediler.
“Ben sorarım”, dedim.
O gün Ramazan-ı şerif’in 21. Gününün sabahı idi. Hazırlanıp yola çıktım. Akşam namazını kılarken mescide vardım. Namazdan sonra evinin kapısına gittim. Beni görünce “içeri gir” buyurdu. Akşam yemeğini birlikte yedik. Yemekten sonra kalkmak isteyince bana: “Bir ihtiyacın var gibi?” dedi.
Ben de: “Evet yâ Rasûlallah! Seleme oğullarından bir gurup beni Kadir gecesi hakkında soru sormam için gönderdi” dedim ve şöyle devam ettim: “Yâ Rasûlallah! Bildiğiniz gibi biz çölde yaşıyoruz. Buraya her zaman gelemiyoruz. Allah’a hamdolsun namazımı orada kılıyorum. Bana emret de bir geceyi de inip şu mescidde geçireyim. (Kadir Gecesinin kaçıncı gecede olduğunu söyle o gün geleyim)” dedim.
Rasûl-i Ekrem (sav) şöyle cevap verdi: “Yirmi ikinci gece ya da onu takib eden gece (Yirmi üçüncü gece in)” buyurdu.
Muhammed bin İbrahim diyor ki: Üneys Cüheni’nin oğluna: “Baban o gece nasıl yapardı?” diye sordum. O da: “ İkindi namazını kılınca mescide girer, sabah namazını kılıncaya kadar çıkmazdı. Sabahı kılınca hayvanına biner çöldeki evine gelirdi” diye cevap verdi. (Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, c. 2 s. 379.)
Abdullah bin Üneys ‘in Vefatı
Abdullah bin Üneys hicretin 54. yılında vefat etmiştir.