ÜMMÜ BÜCEYD
İçindekiler
ÜMMÜ BÜCEYD
Özellikleri
- Peygamber Efendimize (sav) gönlündeki ısdırabı açan hanım sahabe.
- İnfak konusunda soru soran mücahide.
- Allah yolunda infak hasretiyle yanan hanımefendi.
- Gönül zengini bahtiyar hanım.
Ümmü Büceyd‘in Hayatı
Ümmü Büceyd (r.a) daha çok künyesiyle tanınmıştır. Asıl adı Havva el-Ensariyye’dir. Beraberindeki bir gurup kadınla Hârise oğullarından gelip Rasûlullah’a bey’at edip İslâm’la şereflendi. Büceyd (r.a) dünya malı bakımından fakirdi. Fakat gönlü zengindi. Allah yolunda infak etmeyi fakire, yoksula vermeyi çok severdi. Kapısına gelen bir kimseyi boş çevirmeye gönlü razı olmazdı. Ama dünyalık mala mülke de sahip değildi. Bu sebepten kendisinden bir şey istendiğinde çok zor durumda kalıyordu.
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ashabının gönlünü hoş tutmak, muhabbet akışını sağlamak ve imani güçlerini, dirençlerini artırmak için yer yer evlerine, bahçelerine giderek ziyaret ederdi. Büceyd (r.a) Amr b. Anf oğullarının mahallesinde otururken böyle bir ziyaret şerefine nâil oldu.
Yoksula Vermeyi Seven Hanım Sahabe Ümmü Büceyd
Daha çok künyesi ile tanınan Ümmü Büceyd ‘in asıl adı Havva el Ensariyyedir. Bir gurup kadınla gelip Efendimize (sav) biat etmişlerdir ve İslam’la şereflenmişlerdir. Dünya malı olarak zengin değildi ancak gönlü zengindi. İnfak etmeyi, fakire yoksula vermeyi çok seven Büceyd kapısına gelen kimseyi boş çevirmezdi. Dünyalık malı olmadığı için kendisinden bir şey istenildiğinde zor durumda kalırdı.
İnfak Etme Hasretiyle Yanan Hanımefendi Ümmü Büceyd
Ümmü Büceyd ‘in gönlü infak etme hasretiyle yanıyordu. Dünyalık çok bir mala sahip olmadığı için gelenlere verecek bir şey bulamayınca çok üzülüyordu. Bu durumu Efendimize (sav) anlatmaya karar verdi.
Efendimizin (sav) Ümmü Büceyd ‘i Ziyaret Edişi
Efendimiz (sav) ashabını sevdiği ve gönüllerini hoş etmek için ara ara evlerini ziyarete giderdi. Efendimiz (sav) bir gün Ümmü Büceyd ‘i ziyaret etmiştir. Büceyd bu olayı şöyle anlatır: “Efendimiz bize gelince, hemen bir kâse çorba hazırlayıp ikram ettim. Hizmet için koştururken aklıma takılan, gönlümü tırmalayan soruyu tekrar sorayım istedim. O esnada bir fırsatını bulup, daha önce sorduğum sorunun benzerini tekrar sordum. Dedim ki: “Ya Resulullah! Bazen kapıya dilenci geliyor, bir şeyler istiyor. Ben de yanımda bulunan şeyleri azımsayıp küçük gördüğümden bir şey veremiyorum. Değersiz bir şey mi vermiş olurum diye isteyeni boş çeviriyorum. Bu da gönlüme hoş gelmiyor. Kalbime sıkıntı veriyor, üzülüyorum. Nasıl hareket edeyim? İki Cihan Güneşi Efendimiz bu yanık yürekli, infak hasretiyle kavrulan sahabesine şöyle cevap verdi: “Bir hayvan tırnağı da olsa kapıya gelen yoksulun eline bir şeyler koy.” Buyurdu. Sevgili Peygamberimiz her hâlükârda infak etmek gerektiğini tatlı bir teşbihle ortaya koyup sadaka vermenin yolunu göstermiş oldu.
Ümmü Büceyd (r.a) başka bir rivâyetinde de Resul-i Ekrem (sav) Efendimizden şunu nakleder: “Resulullah (sav)’in şöyle dediğini duydum. “Ey mümin hanımlar! Sizden biriniz basit bir konuda da olsa komşusuna hakaret etmesin.”