EBU DERDA
İçindekiler
- Mü’min bir davetçidir.
- Bir mübelliğdir. (tebliğci)
- Bir mürebbî (terbiyeci)dir.
- İslâm’ı, Kur’an’ı öğrenip öğretmekle yükümlüdür.
- “Şam Fakihi” diye meşhurdur.
- “Dımaşk Mukrii” diye anılırdı.
Ebu Derda‘nın Hayatı
Ebu Derda, Künyesiyle meşhur olup adının Âmir, lakabının Uveymir, babasının adının Zeyd veya Âmir, dedesinin adının ise Kays olduğu da söylenmiştir. Hazrec kabilesine mensuptur. Hicrî ikinci yılda Müslüman oldu. Vâkıdî’nin naklettiğine göre, Ebû Derdâ ailesi içinde en son Müslüman olandır. Ebû Derdâ önceleri ticaretle uğraşırken, Müslüman olduktan sonra kendini tamamen zühd ve ibâdete vermiştir. Şam fakihi diye meşhurdur. Bütün ömrünü takvâ içinde geçiren Ebû Derdâ’nın güzel yüzlü, esmer, sakalını boyayan, başına takke geçirip üzerine sarık saran bir zat olduğu zikredilmiştir. Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinin son zamanlarında başlayan Yermük Savaşı’nda ordu kadısı olarak bulundu ve bu görev İslâm tarihinde ilk defa onunla başlamış oldu. Ebu Derdâ tefsir, fıkıh, hadis ve kıraat sahalarında ashabın ileri gelenlerindendi. Önemli bir yönü de Kur’an muallimliği olan Ebu Derdâ “Dımaşk mukrîi” diye anılırdı. Ebu’d-Derda (r.a.) Hz. Osman (r.a.) zamanında H.32 yılında Şam valisi iken vefat etti.
Efendimizin (sav) Ebu Derda Hakkında Söyledikleri
Peygamber Efendimiz (sav) Ebu Derda hakkında şunları söylemiştir: “Her ümmetin bir hâkimi vardır. Ümmetimin hâkimi de Ebu’d-Derda Uveymir’dir” buyurmuştur.
İslamiyet’ten önce tacirdi. Ebu Derda cahiliye döneminde Abdullah bin Revaha ile kardeşlik kurmuştu. İslamiyet gelince Abdullah bin Revaha müslüman olmuştur. Ebu Derda İslamiyet’i daha geç kabul etmişti. Abdullah bin Revaha vesilesi ile Müslüman olan Ebu Derda kaçırdığı güzelliklere ömrünün geçen kısmına her daim pişman olmuştur. Bu nedenle ömrünü ilme ve Kur’an’a adamış, tacirlik mesleğini bırakıp ilim meclislerine katılmıştır. İlim meclislerinde aldığı tadı zevki hiçbir yerde alamadığını söylemiştir. Efendimiz (sav) Ebu Derda ve Selman-ı Farisi ‘yi kardeş ilan etmiştir.
Hz. Ömer halifeliği sırasında ısrar edince Derda Şam ‘a vali olarak atanmıştır. Derda halkın rahat yaşama daldığını görünce halkı mescide toplayarak şöyle bir konuşma yapar: “Ey Şamlılar! Siz din kardeşlerisiniz, yurt komşularısınız. Beni sevmekten ve nasihatimi kabul etmekten alıkoyan nedir? Halbuki ben sizden hiçbir şey ummuyorum. Bu ne hâl böyle! Yiyemeyeceğiniz şeyleri topladığınızı, oturamayacaklarınızı bina ettiğinizi, erişemeyeceklerinizi düşündüğünüzü görüyorum. Sizden önceki kavimler topladılar ve ümitlendiler. Çok geçmedi onların toplulukları yok oldu. Ümitleri aldanmaya, evleri kabirlere dönüştü…”
O günden sonra da Derda Şam halkı ile ilgilenmeye sorunlarını dinlemeye ve çözmeye başlamıştır.
Derda yine bir gün dolaşırken bir grup insanın bir adamın başında toplandığını ve o adama hakaret edip dövdüklerini görmüştü. Yanlarına varınca aralarında şöyle bir konuşma geçti:
- Ebu Derda: “ne oluyor?”diye sordu.
- Adamlar: “Bu büyük bir günaha düşmüştür” dediler.
- Ebu Derda (r.a.): “Ne dersiniz? Arkadaşınız şayet bir kuyuya düşmüş olsaydı oradan çıkarmaz mıydınız?”
- Onlar da: “Evet çıkarırdık” dediler.
- Ebu’d-Derda (r.a) : “O halde ona kötü söz söylemeyin, onu dövmeyin. Ona ancak öğüt verip öğretin. Sizi, onun günahına düşmekten koruyan Allah’a hamd edin”
- Adamlar: “Sen ona kızmıyor musun?”
- Ebu Derda: “Ben sadece onun yaptığı işe kızıyorum. Eğer onu terk ederse, o benim kardeşimdir.”
Bu konuşmalar hem Derda ‘nın şefkat ve merhametini göstermiştir hem de adamların tövbe etmelerine vesile olmuştur.
Derda yine bir gün gezinti esnasında yol kenarında oturup muhabbet eden gençleri görünce: “Çocuklarım! Müslüman kişinin oturacağı yer evidir. Orada kendini ve gözünü kötülüklerden korur. Çarşı ve pazarlarda oturmaktan sakının. Çünkü oralar insanı boş şeylerle meşgul edip oyalar” diye nasihatte bulundu.
Ebu Derda‘nın Vefatı
Ebu Derda Hz. Osman zamanında (Hicri 31) senesinde Şam valisiyken vefat etmiştir.