SAD BİN MUAZ
İçindekiler
Sad bin Muazın Hayatı
Sad bin Muaz Medine’de 590 yılında dünyaya gelmiştir. Annesi Hazrec kabilesinden Ümmü Sad Kebşe Binti Rafı el Ensariyye ‘dir. Birinci Akabe Biatı’ndan (621) sonra Medineliler’i İslâm’a davet etmek için Hz. Peygamber tarafından gönderilen Mus‘ab b. Umeyr’in teklifiyle İslâmiyet’i kabul etti. Hendek Gazvesinde koluna aldığı darbe ile damarı parçalanmış ve daha sonra tedavi edilmeye başlanmıştı. Ancak zamanla kapanan yarası açılmış ve otuz yedi yaşında iken kan kaybından vefat etmiştir. Cenaze namazını Resûl-i Ekrem kıldırdı.
Sad bin Muazın Doğumu
Medine ‘de 590 senesinde dünyaya gelmiştir. Evs kabilesinin Abdüleşheloğulları koluna mensuptur. Annesi Ümmü Sa‘d Kebşe bint Râfi‘ el-Ensâriyye’dir ve Hazrec kabilesine mensuptur.
Sad bin Muazın İslam’ı Kabul Edişi
Birinci Akabe Biatı ‘ndan sonra Mus’ab bin Umeyr Medinelileri İslam’a davet etmek için Peygamber Efendimiz (sav) tarafından gönderilmişti. Sad bin Muaz Mus’ab bin Umeyr ‘in teklif etmesi ile İslamiyet’i kabul etmiştir.
Mus’ab bir Umeyr Medine ‘ye geldikten sonra Esad bin Zürare ‘nin evine yerleşmiş ve davet faaliyetleri için burada çalışmalara devam etmiştir. Sad bin Muaz bu durumdan rahatsızlık duymuştur. Bu nedenle Sad bin Muaz kabilesinin önde gelen isimlerinden biri olan Üseyd bin Hudayr ‘ı ikna ederek Mus‘ab ‘ı Medine ‘den uzaklaştırmaya karar vermişti. Mus’ab ‘ın güzel Kur’an okuyuşunu ve etkili konuşmasını dinledikten sonra hem Sad bin Muaz hem de Üseyd bin Hudayr Müslüman olmuştur. Sad İslam’ı kabul edip Müslüman olunca hemen Abdüleşheloğulları mahallesine gidip halkı topladı ve herkesin Müslüman olmasını istemiştir. Müslüman olmayanlar ile de ilgisini keseceğini belirtti. Saygın kişiliğinden dolayı herkes teklfini kabul etmişti. O gün Abdüleşheloğulları İslam’a girdi. Bu olaylardan sonra Mus’ab bin Umeyr Sad bin Muaz ‘ın evine taşınıp İslam için hizmetini buradan devam ettirmeye başlamıştı. Kısa zamanda Evs ve Hazrec kabilesinin birçoğu müslüman olmuştur. Bu duruma hem Peygamber Efendimiz (sav) hem de Mekkeli Müslümanlar çok mutlu olmuştu. Hicret hazırlıklarına başlanmıştı. Sad bin Muaz ve Abdüleşheloğulları İkinci Akabe Biatı ‘nda Medine ‘ye hicret eden Efendimize (sav) ve diğer Muhacirlere sahip çıktığından dolayı Efendimiz (sav) bir konuşmasında Ensarın bütün kabilelerden üstün olduğunu belirtmiş ve Abdüleşheloğulları ‘nın da bu kabilelerin en değerli kolu olduğunu ifade etmiştir. (Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 180)
Sad bin Muaz ‘ın Katıldığı Savaşlar
Sad bin Muaz hicretten kısa bir süre sonra umre için Mekke’ye gitmiş ve eski dostu olan ve aynı zamanda müşriklerin önde gelen isimlerinden olan Ümeyye bin Halef ‘in misafiri olmuştu. Tavaf için Kâbe ‘ye gittiğinde Ebu Cehil Sad ‘ı tehdit etti. Tehdit etmesinin nedeni Efendimiz (sav) ile Müslümanları Medine’ye kabul edip barındırdığı içindi. Sad bu tehdide kendisine zarar geldiği takdirde Kureyş ‘in Şam ‘a giden kervanlara zarar geleceğini belirterek karşılık verdi. Ümeyye Ebu Cehil ‘in karşısında bu şekil konuşmaması gerektiğini söyleyince Sad Ümeyye ‘nin de yakında öldürüleceğini Resulullah ‘tan (sav) duyduğunu söyleyerek onu korkuttu ve Mekke’den ayrıldı. Efendimiz (sav) Buvat Gazvesi ‘ne gidince Sad bin Muaz ‘ı Medine ‘de vekil olarak bıraktı. Bedir Savaşından önce Peygamber Efendimiz (sav) Sad bin Muaz ‘a ensarın savaşa katılıp katılmama konusunda düşüncesini sordu. Sad ise Medineliler ‘in Akabe ‘de verdikleri sözde durduklarını ve Efendimizin (sav) emrine itaatsizlik olmayacağını söylemişti. Peygamber Efendimiz (sav) bunun üzerine savaş hazırlıklarını başlattı. Sad Bedir Savaşında Efendimizin (sav) yanından hiç ayrılmadı. Savaş bittikten sonra esirlerin öldürülmesi gerektiğini öne sürdü. Resûlullah (sav) onun bu görüşüne katılmadı. Uhud Savaşı’nda önce Efendimizin (sav) kapısında nöbet tutmuştu. Savaşa giderken Efendimizin (sav) önünden yürüdü. Savaş boyunca Efendimizi (sav) sürekli korudu. Hendek Savaşında da önemli görevler üstlenmiştir. Beni Kurayza Yahudileri savaş esnasında ihanet edip düşmanla işbirliği yapmıştı. Peygamber Efendimiz (sav) bunun üzerine durumu incelemek ve anlaşma yapmak amacıyla Sad bin Muaz ve dört kişilik heyet gönderdi. Kureyza Yahudileri ise gelen heyete ne yazık ki hakaret etmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) Gatafan kabile reisleri ile haberleşerek kuşatmayı kaldırmalarına rağmen Medine’de yer alan hurma gelirlerinin üçte birini onlara vermeyi teklif etmiş ve olumlu yanıt almıştır. Bu olumlu yanıt üzerine Evs ve Hazrec kabilelerinin önderleri Sad bin Muaz ve Sad bin Ubade ile görüşme gerçekleştirdi. Sad Allah’ın bu konuda emri yoksa düşmana hurma vermekten yana olmadığını düşmanla savaşmaktan da korkmadığını dile getirdi. Resûlullah (sav) bunun üzerine düşüncesinden vazgeçip savaşa devam etti. Savaşın sonlarına doğru düşman tarafından gelen ok Sad ‘ın koluna isabet edip damarlarını parçaladı. Çok kan kaybetmişti. Efendimiz (sav) Sad ‘ın tedavisi ile bizzat ilgilendi. Onu Mescid-i Nebevi ‘nin yanındaki hasta çadırına nakletti ve hasta bakıcı olarak ta Rufeyde el-Ensâriyye’yi görevlendirdi. Hendek Savaşından sonra Efendimiz (sav) Beni Kureyza ‘da ki kaleleri kuşatmıştır.
Sad bin Muaz ‘ın Vefatı
Sad bin Muaz altı sene İslam’ı yaşamıştır. Sonra şehit olarak vefat etmiştir. Sad bin Muaz vefat edince Efendimiz (sav) şöyle söylemiştir: “Sad ’ın cenazesi üzerine Rahman’ın Arş’ı titremiştir, Sa’d bin Muâz için, daha önce yeryüzüne ayak basmamış 70 bin melek inmiştir.”
Sad bin Muaz ‘ın cenazesini gören münafıklar : “Ne de hafif bir cenaze!” diyerek alaya aldılar. Bu sözler Resulullah’a ulaştığında, “Onun cenazesini muhakkak melekler taşıyordu” buyurdu.
Sad ‘ın defnedilmesinin üzerine bir müddet zaman geçtikten sonra bir zat gelip Sad bin Muaz ‘ın kabrinden bir miktar toprak alıp etrafın misk koktuğunu söylemiştir. Efendimiz bunun üzerine: “Sübhanallah, Sübhanallah” demiştir.
Resûlullah (sav) kendisine hediye edilen elbisenin yumuşak olduğunu söyleyen sahabelere dönerek: “Siz bunun yumuşaklığına mı hayret ediyorsunuz? Andolsun ki, Sa’d bin Muâz’ın cennetteki mendilleri bundan daha hayırlı ve daha yumuşaktır” buyurmuştur.