KUDÜS
İçindekiler
KUDÜS
Kudüs’ün Müslümanlar için Önemi
Kudüs, Orta Doğu’nun Kenan bölgesinde, Akdeniz ve Lut Gölü arasında yer alan Yehuda dağlarındaki plato üzerine kurulan ve eski bir şehirdir. Kudüs Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsaldır. Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesidir. Efendimiz (sav) buradan Miraç ‘a yükselmiştir. Ayni zamanda üç büyük dinin mukaddes merkezi olduğu için büyük öneme sahiptir. Başlarda adı Beyt-i Makdis iken daha sonra Mescid-i Aksa olmuştur. Üç büyük mescitten biridir. Üç büyük mescitlerden ilki Mescid-i Haram (Kâbe), ikincisi Mescid-i Nebevi, üçüncüsü Mescid-i Aksa ‘dır.
Mescid-i Aksa’nın (Beyti Makdis) Yapımı
Davut Peygamber (a.s) Allah’ın emri ile Beyti Makdis ‘in yapımına başlamış ancak ömrü bu yapının tamamlanmasına yetmemişti. Bunun üzerine Süleyman Peygamber (a.s) cinleri toplayıp yapıma devam etmiştir. Etrafında da on iki mahallesi olan şehir yaptırdı(M.Ö. 967 veya 953). Mescidin içerisinde mukaddes emanetler ve Tevrat levhaları yer almaktadır.
Mescit Süleyman Peygamberin (a.s) vefatından sonra birkaç kez tahrip olmuştur. M.Ö 586 yıllarında Nabukadnazzar Kudüs’e girip şehri yakmış ve Mescitteki mücevherleri Babil’e götürmüştür. Yıllarca harabe şeklinde kalan mescit M.Ö 515 yıllarında tekrar yapılmıştır. M.S 70 yıllarında Romalılar mescidi tekrar yıkmıştır. Mescidin bulunduğu yer yıllarca boş kalmıştır. Miladi 637 ‘de Hz. Ömer (r.a) in buraya mescit yaptırdığı rivayet edilir. Mescid-i Aksa günümüze kadar birçok tamirat ve tadilat geçirmiştir.
İslami Kaynaklarda Mescid-i Aksa
İslami kaynaklarda “İliyâ medînetü Beytü’l-Makdis” şeklinde de geçmekte olan kudüs kısaca İliyâ veya Beytü’l-Makdis (Beytülmukaddes) denilmektedir (Yâkūt, IV, 353; V, 193-201; İbn Kesîr, VIII, 373). Aslı Aramice Beth makdeşa, İbrânîce Beth ha-mikdaş olan Beytü’l-Makdis başlangıçta mabedi ifade ederken zamanla şehrin tamamı için kullanılmış, mabedin alanı ise “harem” diye adlandırılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’in Diliyle Mescid-i Aksa
Yüce Rabbimiz birkaç ayetinde bu kutsal mekandan bahsetmiştir. O ayetler şunlardır;
- Kudüs ismi Kur’an-ı Kerim ‘de doğrudan geçmez. Mescid-i Aksa ‘nın mübarek kılınan çevresi diye geçer. Bu ayet şöyledir; Bir gece, kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir. (İsra/1)
- Bulunduğu bölgenin mukaddes toprak olduğundan bahseden ayet; Ey kavmim! Allah’ın sizin için (vatan olarak) yazdığı kutsal topraklara girin, sakın geri dönmeyin, sonra kaybedenler siz olursunuz.” (Maide/21)
- İyi ve güzel yer olarak bahseden ayet; Andolsun biz İsrâiloğulları’nı seçkin bir yere yerleştirdik ve onları güzel nimetlerle rızıklandırdık. Kendilerine ilim gelinceye kadar da ayrılığa düşmediler. Ayrılığa düştükleri konularda rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü elbette verecektir. (Yunus/93)
Mescid-i Aksa ile ilgili Hadisler
Mescid-i Aksa ile ilgili bazı hadisler şöyledir;
- Ebû Zerr’den (r.a.) rivayet edilmiştir: Ben: “Yâ Resûlullah! Yeryüzünde ilk kurulan mescit hangisidir?” dedim. O: “Mescid-i Haram ’dır” buyurdular. “Sonra hangisidir?” dedim. O: “Mescid-i Aksâ’dır” buyurdular. “Bunların arasında ne kadar zaman vardır?” dedim. “Kırk sene” dedi. (Müslim, Mesâcid 1)
- Ebû Hüreyre (r.a) Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “(Namaz kılıp daha fazla sevap almak için) Ancak şu üç mescide yolculuk yapılabilir: Benim bu mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksâ’ya.” (Müslim, Hac, 511)
- Zi’l-Esâbi’ Sevbân b. Yemred (r.a.) dedi ki: “Yâ Rasûlullâh! Şayet biz senden sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?” Efendimiz: “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir.” Buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 27/190, no: 16632; İbn Sa’d, VII. 296)
- Ebû Ümâme (r.a.) Resullulah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç, muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Yâ Resûlullah! Onlar nerededirler?” dediler. O: “Onlar, Beyt-i Makdis’te ve Beyt-i Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 36/657, no: 22320)
- Hz. Peygamber’in (sav) azatlı hizmetçisi Meymûne (r.a.): “Yâ Resûlullah! Beyt-i Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedim. Allah Resulü: “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz gibidir” buyurdu. Ben: “Peki oraya gidecek imkan bulamazsam ne dersiniz?” dedim. O: “Oraya aydınlanmada kullanılmak üzere zeytinyağı gönderirsin. Bunu yapan, oraya gitmiş gibi olur” buyurdu. (İbn Mâce, İkâme, 196)
- Hz. Peygamber’in azatlı hizmetçisi Meymûne (r.a): “Yâ Resûlullah! Beyt-i Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedi. Allah Resulü: “Gidin ve orada namaz kılın!” diye cevap verir. Fakat o zaman orada (Bizans ile Persler arasında) savaş vardı ve bunu dikkate alan Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız, bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin!” buyurdu.” (Ebû Davûd, Salât 14)
- Cabir b. Abdullah’ın (r.a.) rivayet ettiğine göre bir adam: “Yâ Resûlullah! Ben, Allah sana fethi nasip ederse Beyt-i Makdis’te namaz kılacağım diye adakta bulundum, ne dersiniz?” dedim. O: “İşte burada kıl!” buyurdu. Adam sözünü üç defa tekrarlayınca Hz. Peygamber: “Öyleyse sen bilirsin (git adağını yerine getir)” buyurdu. (Dârimî, Nüzûr 4)
- Şeddâd b. Evs’in (r.a.) anlattığına göre kendisi Resullulah’ın (sav) yanındaydı ve can çekiştirmekteydi. O (sav): “Ey Şeddâd! Neyin var?” diye sordu. O: “Bana dünya dar geldi!” dedi. O: “Hayır, dünya sana dar gelmeyecek, aksine Suriye bölgesi ve Beyt-i Makdis fethedilecek de inşallah sen ve çocukların oradakilere önderler olacaksınız.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, VII. 289, no: 7162)
- Hz. Peygamber’in eşi Ümmü Seleme (r.a) Resullulah’ın (sav) buyurduğunu rivayet etti: “Kim Beyt-i Makdis’ten umre yaparsa, bu onun önceki günahları için kefaret olur.” (İbn Mâce, Menâsik, 49)
- Enes b. Mâlik’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişinin evinde kıldığı namaza bir, kabile mescidinde kıldığı namaza yirmi beş, Cuma namazı kılınan yerlerde kıldığına da beş yüz namaz sevabı verilir. Mescid-i Aksâ’da kıldığı namaza elli bin; benim mescidimde kıldığı namaza da elli bin; Mescid-i Haram’da kıldığı namaza ise yüz bin namaz sevabı verilir.” (İbn Mâce, İkâme, 198)
Mescid-i Aksa (Kudüs) İçin Dua
Ya Rabbi, Kur’an-ı Kerim’de bize mübarek belde olarak tanıttığın peygamberler şehri Kudüs’e, zalim ve azgın güçler tarafından başlatılan hayasızca bir işgal ve tecavüze karşı bu meydanda, huzurunda toplandık, milletçe ellerimizi açtık, sana yalvarıyoruz, dualarımızı kabul eyle Allah’ım! Ey hayatın ve ölümün sahibi olan ve şehadeti bizlere en kutlu ideal olarak tanıtan Rabbimiz! Miracın şehri Kudüs uğruna canını feda eden bütün şehitlerimize rahmet eyle, ruhlarını şad eyle, başta Sevgili Peygamberimiz (sas) olmak üzere Bedir ve Uhud şehitleri ile birlikte Hz. Aliyyü’l Murtaza, Seyyid-ü şüheda Hz. Hüseyin Efendimiz ile beraber haşrolmayı, cennet ve cemalinle müşerref olmayı nasip eyle Allah’ım! Allah’ım, hani Bedir’de Peygamber Efendimiz; “Ya rabbi, İslam’ın bu ordusuna yardım eyle. Sana iman eden bir avuç mücahidi muzaffer eyle” diye dua etmişti de; ayet-i kerime ile binlerce melekle yardım ettiğini müjdelemiştin. Yarabbi şu anda yine, Gazze’nin, Kudüs’ün mazlum mücahitleri başta olmak üzere, âlem-i İslam’ın her köşesinde hak, hakikat ve mukaddesat için mücadele edenlere Bedir’de yaptığın gibi meleklerinde yardım eyle, nusretini göster, kudretinle şerefyap eyle Allah’ım. Ya Rabbi, Kur’an-ı Kerim’de bize öğrettiğin dua ile sana niyaz ediyoruz. Bu azgın ve zalim topluluğa karşı bizlere, Filistinli kardeşlerimize yardım eyle ya Rabbi. Ya Rabbi sana iman eden kullarının izzetini, şerefini, onurunu, harimi ismetini hiçbir zalim, zorba, işgalci güce çiğnetme Allah’ım! Milletimizin ve bütün Müslümanların bekasını sarsacak her türlü dâhili ve harici fitne ve fesada, hile ve tuzağa karşı bizlere feraset ve basiret ihsan eyle Allah’ım.
Dünyayı yaşanmaz hale getiren zalimlere, ümmetin birliğini, dirliğini bozmak isteyen hainlere karşı bizleri uyanık eyle, zalimler topluluğuna karşı bizlere yardım eyle Allah’ım. Bugün, Filistin başta olmak üzere yeryüzünün birçok yerinde zulme ve katliamlara maruz kalan, ülkeleri işgal edilen, camileri, değerleri harap edilen, hakları hukukları ihlal edilen bütün kardeşlerimize yardım eyle, bizi onlara yardımcı eyle, nusretinle inayetinle zaferler nasip eyle Allah’ım! Yüzyıllardır Din-i Mübin-i İslam’a hizmet etmiş, hep zalimin karşısında mazlumun yanında olmuş, kimsesizlerin, gariplerin, ezilenlerin, umudu olmuş aziz milletimize ve kahraman ordumuza rahmetinle, nusretinle muamele eyle, milletimizi ilelebet payidar eyle Allah’ım! Din, iman, millet, hak, hakikat, adalet, erdem, fazilet uğruna mücadele etmeyi ve gerekirse bu yolda şehit olmayı en büyük paye sayan inancı; kalbimizden, neslimizden asil milletimizin yüreğinden ebediyyen eksik eyleme Allah’ım! Ey Yüce Rabbimiz! Sana inandık, sana güvendik, sana tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, inayetsiz, kimsesiz, vatansız, çaresiz, bırakma Allah’ım!