İMANIN HAKİKATİ

İmanın Hakikati nedir? İmanın Hakikati ‘nin dindeki yeri nedir? İmanın Hakikati ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;

  • Bir adam kendisine: Gazveye çıkmıyor musun?” diye sorar. Abdullah şu cevabı verir: “Ben Hazreti Peygamber (sav)’i işittim, şöyle buyurmuştu: “İslam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Kabe’ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak.  Buhari, İman 1, Müslim, İman 22,  Nesai, İman 13, (9, 107-108), Tirmizi, İman 3, (2612)
  • Basra’da kader üzerine ilk söz eden kimse Mabed el-Cüheni idi. Ben ve Humeyd ibnu Abdurrahman el-Himyeri, hac veya umre vesilesiyle beraberce yola çıktık. Aramızda konuşarak, Ashap’tan biriyle karşılaşmayı temenni ettik. Maksadımız, ondan kader hakkında şu heriflerin ettikleri laflar hususunda soru sormaktı. Cenab-ı Hakk, bizzat Mescid-i Nebevi’nin içinde Abdullah İbnu Ömer’le karşılaşmayı nasip etti. Birimiz sağ, obürümüz sol tarafından olmak üzere ikimiz de Abdullah ’a sokuldu. Arkadaşımın sözü bana bıraktığını tahmin ederek, konuşmaya başladım: Ey Ebu Abdurrahman, bizim taraflarda bazı kimseler zuhur etti. Bunlar Kur’an-ı Kerim’i okuyorlar. Ve çok ince meseleler bulup çıkarmaya çalışıyorlar,” Onların durumlarını beyan sadedinde şunu da ilave ettim: “Bunlar, “kader yoktur, her şey hadistir ve Allah önceden bunları bilmek iddiasındalar.” Abdullah (r.a): Onlarla tekrar karşılaşırsan, haber ver ki ben onlardan beriyim, onlar da benden beridirler” Abdullah İbnu Ömer sozünü yeminle de te’kid ederek şöyle tamamladı: “Allah’a kasem olsun, onlardan birinin Uhud dağı kadar altını olsa ve hepsini de hayır yolunda harcasa kadere inanmadıkça, Allah onun hayrını kabul etmez! Sonra Abdullah dedi ki: Babam Ömer İbnul-Hattab  bana şunu anlattı: “Ben Hazreti Peygamber (sav) yanında oturuyordum. Derken elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah bir adam yanımıza çıkageldi. Üzerinde, yolculuğa delalet eder hiçbir belirti yoktu. Üstelik içimizden kimse onu tanımıyordu da. Gelip Hazreti Peygamber (sav)’in önüne oturup dizlerini dizlerine dayadı. Ellerini bacaklarının üstüne hürmetle koyduktan sonra sormaya başladı: Ey Muhammed! Bana İslam hakkında bilgi ver! Hazreti Peygamber (sav) açıkladı: “İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan orucu tutman, gücün yettiği takdirde Beytullah’a haccetmendir.” Yabancı: ”Doğru söyledin” diye tasdik etti. Biz hem sorup hem de söyleneni tasdik etmesine hayret ettik. Sonra tekrar sordu: “Bana iman hakkında bilgi ver?” Hazreti Peygamber (sav) açıkladı. “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmandır. Kadere yani hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna da inanmandır.” Yabancı yine: “Doğru söyledin!” diye tasdik etti? Sonra tekrar sordu: “Bana ihsan hakkında bilgi ver?” Hazreti Peygamber (sav) açıkladı: “İhsan Allah’ı sanki gözlerinle görüyormuşsun gibi Allah’a ibadet etmendir. Sen O’nu görmesen de O seni görüyor.” Adam tekrar sordu: “Bana kıyamet(in ne zaman kopacağı) hakkında bilgi ver?” Hazreti Peygamber (sav) bu sefer: “Kıyamet hakkında kendisinden sorulan, sorandan daha fazla bir şey bilmiyor!” karşılığını verdi. Yabancı: “Öyleyse kıyametin alametinden haber ver!” dedi. Hazreti Peygamber (sav) şu açıklamayı yaptı: “Köle kadınların efendilerini doğurmaları, yalın ayak, üstü çıplak, fakir (Müslim’in rivayetinde fakir kelimesi yoktur) davar çobanlarının yüksek binalar yapmada yarıştıklarını görmendir.” Bu söz üzerine yabancı çıktı gitti. Ben epeyce bir müddet kaldım. (Bu ifade Müslim’deki rivayete uygundur. Diğer kitaplarda “Ben üç gece sonra Hazreti Peygamber (sav)’la karşılaştım” şeklindedir) Hazreti Peygamber (sav) Ey Ömer, sual soran bu zatın kim olduğunu biliyor musun? Dedi. Ben: “Allah ve Resulü daha iyi bilir” deyince şu açıklamayı yaptı: “Bu, Cebrail (a.s) dı. Size dininizi öğretmeye geldi.” Müslim, İman 1, (8), Nesai, İman 6, (8, 101), Ebu Davud, Sünnet 17 (4695), Tirmizi, İman 4, (2613)
  • Biz mescidde Hazreti Peygamber (sav)’le birlikte otururken, devesine binmiş olarak bir adam girdi ve mescidin avlusuna devesini ıhıp bağladıktan sonra: “Muhammed hanginizdir?” diye sordu. Biz, “Dayanmakta olan şu beyaz kimse” diye gösterdik. (Nesdi’deki Ebu Hureyre rivayetinde: “Şu dayanmakta olan hafif kırmızıya çalan renkteki kimse” diye tasvir mevcuttur) Adam: “Ey Abdulmuttalib’in oğlu!” diye seslendi. Resulullah (sav): “Buyur seni dinliyorum” dedi. Adam: “Sana bir şeyler soracağım. Sorularımda aşırı gidebilirim, sakın bana darılmayasın” dedi. Hazreti Peygamber (sav): “Haydi istediğini sor!” Adam: “Rabbin ve senden öncekilerin Rabbi adına soruyorum: Seni bütün insanlara peygamber olarak Allah mı gönderdi?” Hazreti Peygamber (sav): “Kasem olsun evet!” Adam: “Allahu Teala adına soruyorum: Gece ve gündüz beş vakit namaz kılmanı sana Allah mı emretti?” Hazreti Peygamber (sav): “Allah’a kasem olsun evet!” Adam: “Allah adına soruyorum, senenin şu ayında oruç tutmanı sana Allah mı emretti? Hazreti Peygamber (sav): “Allah’a kasem olsun evet!” Adam: “Allahu Teala adına soruyorum: Bu sadakayı zenginlerimizden alıp fakirlerimize dağıtmanı Allah mı sana emretti?” Hazreti Peygamber (sav): “Allah’a kasem olsun evet!” Bu soru-cevaptan sonra adam şunu söyledi: “Getirdiklerine inandım. Ben geride kalan kabilemin elçisiyim. Adım: Dımam İbnu Sa’lebe’dir, Benu Sa’d İbni Bekr’in kardeşiyim.” (Bunu Beş Kitap rivayet etmiştir. Metin Buhari’den alınmıştır). Müslim’in rivayetinde şöyle denir: “Bir adam geldi ve şöyle dedi: “Bize senin gönderdiğin elçi geldi ve iddia etti ki sen Allah tarafından gönderildiğine inanmaktasın.” Hazreti Peygamber (sav): “Doğru söylemiş” dedi. Adam tekrar: “Öyleyse semayı kim yarattı?” Hazreti Peygamber (sav): “Allah” dedi. Adam: “Peki bu dağları kim dikti ve içindekileri kim koydu?” dedi. Hazreti Peygamber (sav): “Allah!” dedi. Adam: “Peki semayı yaratan, arzı yaratan ve dağları diken zat adına söyler misin, seni peygamber olarak gönderen Allah mıdır? Hazreti Peygamber (sav): “Evet!” dedi. Adam: “Elçin iddia ediyor ki biz gece ve gündüz beş vakit namaz kılmalıyız, bu doğru mudur?” Hazreti Peygamber (sav): “Doğru söylemiştir!” Adam: “Seni gönderen adına doğru söyle. Bunu sana Allah mı emretti?” Hazreti Peygamber (sav): “Evet!” dedi. Adam sonra zekatı, arkasından orucu, daha sonra da haccı zikretti ve bu şekilde sordu.Hazreti Peygamber (sav) de her sualde “Doğru söylemiş” diye cevap veriyordu. Adam (son olarak) sordu: “Seni gönderen adına doğru söyle. Bunu sana Allah mı emretti?” Hazreti Peygamber (sav): “Evet” dedi. Adam sonra geri döndü ve ayrılırken şunu söyledi: “Seni hakla gönderen Zat’a kasem olsun, bunlar üzerine hiç bir şey ilave etmem, bunları eksiltmem de.” Hazreti Peygamber (sav): “Bu kimse sözünde durursa cennetliktir!” buyurdu. Buhari, İlm 6, Müslim, İman 10, (12), Tirmizi, Zekat 2, (619), Nesai, Siyam 1, (4, 120), Ebu Davud, Salat 23, (486)
  • Hazreti Peygamber (sav)’e Necid ahalisinden bir adam geldi. Saçları karışıktı. Kulağımıza sesinin mırıltısı geliyordu, ancak ne dediğini anlayamıyorduk. Hazreti Peygamber (sav)’e iyice yaklaşınca gördük ki, İslam’dan soruyormuş. Hazreti Peygamber (sav): “Gece ve gündüzde beş vakit namaz” demişti ki adam tekrar sordu: “Bu beş dışında bir borcum var mı?” Hazreti Peygamber (sav): “Hayır ancak istersen nafile kılarsın” dedi. Hazreti Peygamber (sav): “Ramazan orucu da var” deyince adam: Bunun dışında oruç var mı? Diye sordu. Hazreti Peygamber (sav): “Hayır! Ancak dilersen nafile tutarsın” dedi. Hazreti Peygamber (sav) ona zekatı hatırlattı. Adam: “Zekat dışında borcum var mı?” dedi. Hazreti Peygamber (sav): “Hayır, ama nafile verirsen o başka!” dedi. Adam geri döndü ve gider ayak: “Bunlara ilave yapmayacağım gibi noksan da tutmayacağım” dedi. Hazreti Peygamber (sav) da: “Sözünde durursa kurtuluşa ermiştir” buyurdu. Veya “Sözünde durursa cennetliktir” buyurdu. Ebu Davud’da. “Kasem olsun kurtuluşa erer, yeter ki sözünde dursun” şeklinde te’kidli olarak gelmiştir. Buhari, İman 34, Müslim, İman 8, (11), Nesai, Sıyam, 1, (4, 120), Ebu Davud, Salat 1, (391), Muvatta, Kasru’s-Salat fi’s Sefer 94, (1, 175)
  • Bir kadın, kendisine küpte yapılan şıra (nebiz) hakkında sordu. Kadına şu cevabı verdi: “Abdulkays kabilesinin heyeti Hazreti Peygamber (sav)’e geldiği vakit: “Bu gelenler kimdir?” diye sordu. “Rebialılar” diye kendilerini tanıttılar. Hazreti Peygamber (sav): “Merhaba, hoş geldiniz, inşaallah bu ziyaretten memnun kalır, pişman olmazsınız” buyurdu. Misafirler: “Biz uzak bir yerden geliyoruz. Sizinle bizim aramızda şu kafir Mudarlılar var. Bu sebeple, size ancak haram ayında uğrayabiliyoruz. Öyle ise, bize kesin, açık bir amel emret, onu geride bıraktıklarımıza da öğretelim. Ve bizi cennete götürsün” dediler. Hazreti Peygamber (sav) de onlara dört emir ve dört yasakta bulundu: Önce tek olan Allah Teala’ya imanı emretti ve sordu: “İman nedir biliyor musunuz?” “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” dediler. Açıkladı: Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek. Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten beşte birini ödemenizdir.” Resulullah (sav) onlara şu kapları (şıra yapmada) kullanmalarını yasakladı: Hantem (topraktan mamul küp), dübba (su kabağından yapılmış testiler), nakir hurma kökünden ayrılan çanak, müzeffet – veya mukayyer – (içi ziftle – katranla – cilalanmış kap). Buhari, İman 40, İlm 25, Mevakitu’s-Salat 2, Zekat 1, Farzu’l-Hums 2, Mevakıb 4, Meğazi 69, Edeb 98, Haberi’l-Vahid 5, Tevhid 56, Müslim, İman 23, 24, 25 (17), Ebu Davud, Eşribe 7, (3692), Tirmizi, İman 5, (2614), Nesai, İman, 25, (8, 120)
  • Hazreti Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Kişi dört şeye inanmadıkça mü’min olmuş sayılmaz: Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın kulu ve elçisi Muhammed olduğuma, beni (bütün insanlara) hakla göndermiş bulunduğuna şehadet etmek, ölüme inanmak, tekrar dirilmeye inanmak, kadere inanmak”  Tirmizi, Kader 10, (2146)
  • Ey Allah’ın Resulü, dedim, “annem bana, kendisi adına mü’mine bir cariye azad etmenü vasiyet etti. Benim yanımda, Sudanlı (nübi) siyah bir cariye var, onu azad edeyim mi?” Hazreti Peygamber (sav): “Çağır, onu (göreyim)” dedi. Çağırdım ve geldi. Cariyeye sordu: “Rabbin kim?” Cariye: “Allah!” dedi, tekrar sordu: “Ben kimim?” Cariye: “Allah’ın elçisisin!” cevabını verince Hazreti Peygamber (sav): “Bunu azad et, zira mü’minedir” buyurdu. Ebu Davud, Eyman 19 (3283), Nesai, Vesaya 8, (6, 251)
  • Hazreti Peygamber (sav)’e gelip: “Bir cariyem var, çoban olarak çalıştırıyor, koyunlarımı otlatıyordum. Yakınlarda bir koyunumu yitirdi. Ne oldu? Diye sorunca, kurt kaptı dedi. Koyunun kaybolmasına üzüldüm. İnsanlığım icabı cariyenin suratına bir tokat vurdum. Bu davranışımın kefareti olarak bir köle azad etmeyi adadım. Onu azad edebilir miyim?” diye sordum. Hazreti Peygamber (sav) cariyeye: “Allah nerede?” diye sordu O: “Göktedir” deyince, “Pekala ben kimim? Dedi. Cariye: “Sen Allah’ın Resulüsün” cevabını verince, Hazreti Peygamber (sav) bana yönelerek: “Bunu azad et, zira mü’minedir” buyurdu. Müslim, Mesacid 33, (537), Muvatta, Itk 8, (2, 776), Nesai, Sehv 20 (3, 18), Ebu Davud, Eyman, 19 (3282)
  • Hazreti Peygamber (sav)’in şöyle söylediğim işittim: “İmanın tadını, Rabb olarak Allah’ı, din olarak İslam’ı, peygamber olarak Muhammed’i seçip razı olanlar duyar” Müslim, İman 56, (34), Tirmizi, İman 10, (2625)
  • Hazreti Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Üç şey vardır. Kim onları yaparsa imanın tadını alır: Sadece Allah’a kulluk eden, Allah’tan başka ilah olmadığını bilen, her yıl gönül hoşluğuyla zekatını veren! Zekatını da yaşlı, uyuzlu, hasta, değersiz, küçük hayvanlardan vermez, aksine mallarının orta hallilerinden verir. Zira Cenab-ı Hakk ne en iyisinden vermenizi emretmiştir, ne de en adisinden olana razı olmuştur.” Ebu Davud, Zekat 4, (1582)
  • Babası tarikiyle dedesinden şunu rivayet ediyor: “Dedim ki: Ey Allah’ın Resulü, ben sana gelirken, seni ve dinini benimsemeyeceğim diye şunların (ellerinin parmaklarım göstererek) adedinden fazla yemin ettim. Meğerse, Allah ve Resulünün öğrettiği dışında hiçbir şey anlamayan bir kimseymişim. Şimdi Allah rızası için senden soruyorum. Allah seninle bizlere ne gönderdi?” Hazreti Peygamber (sav): “İslam’ı” dedi. “Pekala, dedim, İslam’ın alametleri nedir?” Şu cevabı verdi: “Kendimi Allah’a teslim ettim, başka şeyleri terk ettim” demen, namaz kılman, zekat vermendir. Her Müslüman bir başka Müslümana haramdır. İki Müslüman birbiriyle kardeştir ve birbirlerine yardımcıdırlar. Bir kimse Müslüman olduktan sonra müşrikleri terk edip, Müslümanlara karışmadıkça hiçbir ameli (Allah katında) makbul değildir.” Nesai, Zekat 72, (5, 82)
  • Ey Allah’ın Resulü, bana İslam hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslam’dan sormaya hacet bırakmasın dedim. Şu cevabı verdi: “Allah’a inandım de, sonra da doğru ol” buyurdu. Müslim, İman 62, (38)
  • Hazreti Peygamber (sav) buyurdu ki: “Kim bizim namazımızı kılar, bizim kıblemize yönelir, bizim kestiğimizi yerse işte o, Müslümandır”. (Hadisi Nesai tahric etmiştir. Ancak, Buhari, Ebu Davud ve Tirmizi tarafından da rivayet edilmiş olan uzunca bir hadisin bir parçasıdır. Bak: Tirmizi, İman 2, (2611), Ebu Davud, Cihad 104, (2641)) Nesai, İman 9, (8, 105), Buhari, Salat 28
ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.