HAZRETİ YUSUF
İçindekiler
- Hazreti Yusuf’un (a.s) Hayatı
- Hazreti Yusuf ’un (a.s) Doğumu
- Hazreti Yusuf ’un (a.s) Rüyası
- Hazreti Yusuf ’un (a.s) Kardeşlerinin Kıskançlığı
- Hazreti Yusuf ’un (a.s) Kuyuya Atılması
- Hazreti Yusuf Peygamberin (a.s) Köle Olarak Satılması
- Hz. Yusuf ’a (a.s) Atılan İftira ve Şahit Bebek
- Kadınların Elini Kesmesi Olayı
- Hz. Yusuf’un (a.s) Zindana Atılması
- Hapisteki Arkadaşların Rüyası ve Yusuf Peygamberin (a.s) Rüya Tabiri
- Kralın Rüyası
- Hz. Yusuf’un (a.s) Hapisten Çıkması
- Hazreti Yusuf Peygamberin (a.s) Züleyha ile Evliliği
- Kardeşlerinin Yusuf Peygamberin (a.s) Huzuruna Çıkması
- Yakup Peygamberin (a.s) Oğlu Yusuf Peygambere (a.s) Mektubu
- Yusuf Peygamber (a.s) ve Yakup Peygamberin (a.s) Kavuşması
- Hazreti Yusuf’un (a.s) Rüyası Gerçek Oluyor
- Yusuf Peygamberin (a.s) Vefatı
Hazreti Yusuf’un (a.s) Hayatı
Hazreti Yusuf ’un (a.s) babası Hz. Yakup, annesi ise babasının dayısının kızı Rahil’dir. Yusuf Peygamber (a.s) 7 yaşlarında iken rüyasında 11 yıldız güneş ve ay’ın kendisine secde ettiğini görmüştü. Uyanınca rüyasını babası Hz. Yakup’ a (a.s) anlattı. Yakup Peygamber (a.s) bu rüyaya göre kendisinden sonra oğlu Yusuf’un (a.s) peygamber olacağını anlamıştı. Oğluna bu rüyayı kimseye anlatmaması konusunda tembihledi. Bu rüyadan sonra Yakup Peygamber (a.s) oğlu Yusuf’u (a.s) gözünün önünden ayırmaz olmuştu ve Yusuf’u diğer çocuklarından daha çok seviyordu. Diğer çocukları Yusuf’u (a.s) kıskanıp ona tuzak kurdular ve kuyuya attılar. Babalarına Yusuf’u (a.s) kurt yedi diye senelerce yalan söylediler. Yusuf Peygamber (a.s) Mısır’a köle olarak satılmıştı. Büyüyüp olgunlaşınca aynı evde kalan Züleyha kendisine aşık olmuş ve Yusuf’u (a.s) elde etmek için plan kurmuştu. Yusuf Peygamber (a.s) zindanı tercih etmiş ve hapse atılmıştı. Zindanda kaldığı sürede o günün Hükümdarı rüya görmüş ve Yusuf Peygamber (a.s) rüyayı yorumlayınca zindandan çıkmış Mısır’a vezir olmuştu. Aradan seneler geçmiş ve kıtlık baş göstermişti. Yakup Peygamber (a.s) oğullarını Mısır’a göndermişti. Yusuf Peygamber (a.s) kardeşlerini görünce tanımış ve babalarını da Mısır’a getirtmişti. Seneler sonra hasret son bulmuş ve Yusuf Peygamber (a.s) Yakup Peygamber (a.s) kavuşmuştu. Yusuf Peygamber (a.s) babası ile kavuştuktan sonra 23 sene daha yaşamıştı. Naaşı Mısır halkı tarafından mermer sandık içine konulup Nil Nehrine bırakılmış.
Hazreti Yusuf ’un (a.s) Doğumu
Hazreti Yusuf’un (a.s) babası Yakup Peygamber (a.s), annesi babası Yakup Peygamberin dayısının kızı Rahil’ dir. Rahil ’in uzun bir süre boyunca çocuğu olmamıştır. Bu nedenle Rahil Allah’a sığınarak dua etmiştir ve Allah (c.c) kendisine Hazreti Yusuf’ u (a.s) bağışladı. Yusuf Peygamber’ den (a.s) sonra Bünyamin adında ikinci bir çocuğu da olmuştur Rahil’in. Yusuf Peygamber’ in kardeşi Bünyamin 40 günlük iken annesi Rahil vefat etmiştir. Yakup Peygambere (a.s) Yusuf Peygamber’in (a.s) doğduğu yıl peygamberlik verilmiştir. Kendi kavmini tevhit dinine davet etmeye başladı Yakup Peygamber (a.s). Kenan diyarında birçok kişi Yakup Peygamberin (a.s) davetine iltica ederek tevhit dinine girmiştir. Yakup Peygamber (a.s) Hz. Yusuf’u (a.s) küçük yaşlardan itibaren çok sevmiştir. Yusuf Peygamber (a.s) ile beraber Hz. Yakup’un (a.s) toplam 12 çocuğu vardı. Hazreti Yusuf (a.s) her haliyle kardeşlerinden farklıydı. Yakup Peygamber (a.s) oğlu Yusuf’u (a.s) çok sever, diğer çocuklarından üstün tutardı ve yanında hiç ayırmazdı.
Hazreti Yusuf ’un (a.s) Rüyası
Kur’an-ı Kerim’de Hazreti Yusuf Peygamber’in (a.s) rüyası şöyle anlatılır:
- Bir gün Yûsuf, babasına demişti ki: “Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederken gördüm.” (Yusuf/4)
Hazreti Yusuf Peygamber’in (a.s) gördüğü bu rüyaya göre 11 yıldız kardeşleri, güneş babası Yakup Peygamber (a.s), ay ise teyzesi (üvey annesi) Lâyâ’ dır. Yusuf Peygamber (a.s) bu rüyayı gördüğünde yaşı 7 idi. Rüyayı gören Yusuf Peygamber (a.s), uyanınca gördüğü bu rüyayı babası Yakup Peygambere (a.s) anlattı. Babası Yakup Peygamber (a.s) oğlu Yusuf’un (a.s) dünya da ve ahirette yüce makama ereceğini anlamıştı. Rüyasını gizleyip kimseye anlatmamasını söylemiştir. Rüyayı anlatırsa kardeşlerinin kıskanıp kendisine tuzak kuracağını söyledi. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir:
- “Babası: “Yavrucuğum” dedi, “Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma, sonra sana tuzak kurarlar! Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır.” (Yusuf/ 5)
- “Anlaşılan böylece Rabbin seni seçecek, sana rüyada görülenlerin yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Kuşkusuz Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.”(Yusuf/ 6)
Hazreti Yakup’un (a.s) diğer oğullarından Yehuda, Robil, Şem’un babalarının kardeşleri Yusuf’a (a.s) gösterdiği ilginin hikmetini kavrayamamışlardı. Kıskanıp şöyle söylediler:
- “Hani kardeşleri demişlerdi ki: “Yûsuf ile öz kardeşi babamızın gözünde bizden daha değerli. Halbuki bizim sayımız daha çok. Şüphesiz ki babamız apaçık bir yanılgı içinde!” (Yusuf/ 8)
- Yusuf’u öldürün veya onu (uzak) bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size kalsın! Ondan sonra da (tövbe ederek) iyi kimseler olursunuz!” (Yusuf/ 9)
Hazreti Yusuf ’un (a.s) Kardeşlerinin Kıskançlığı
Yakup Peygamber (a.s) oğlu Yusuf’un (a.s) gördüğü bu rüyasından sonra ona karşı olan sevgisi de artmıştı. Hz. Yusuf’un (a.s) kardeşleri de bu durumu hissetmiş ve bu nedenle Yusuf’u (a.s) daha çok kıskanmaya başlamıştı. Bu kıskançlık her geçen gün daha da artıyordu. Artan bu kıskançlık sebebiyle kardeşleri Yusuf’a (a.s) tuzak kurma planı yaptılar ve bu plan neticesinde Yusuf’u (a.s) öldürmek istediler. Öldürme fikrini öne süren Yehuda idi.
Hazreti Yusuf ’un (a.s) Kuyuya Atılması
Hazreti Yusuf’un (a.s) kardeşleri içinde daha merhametli olan Levi bu teklifi kabul etmeyip Yusuf’un (a.s) kuyuya atılmasını teklif etti. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz bu olaydan şöyle bahsetmektedir:
- Onlardan biri, “Yusuf’u öldürmeyin, eğer mutlaka yapacaksanız, onu (kör) kuyunun dibine bırakın. Nasıl olsa gelip geçen kervanlardan biri onu bulup alır” dedi.(Yusuf/ 10)
Kuyunun yanına geldiler. Kuyu dar ve derin idi. Yusuf Peygamber (a.s) kardeşlerinin yakasına yapışıp ağlıyordu. Ancak kardeşleri Yusuf’u (a.s) takmıyor, itip kakıyorlardı. İp getirip Yusuf’u (a.s) kuyunun yarısına kadar sarkıtlar. Bir yere tutunmasın diye Yusuf’un (a.s) ellerini de bağlamışlardı. Bu durumu babaları Yakup Peygambere (a.s) anlatmak için Yusuf’un (a.s) gömleğini çıkartıp koyunu kesip kanını gömleğe sürdüler. Yusuf Peygamber (a.s) gömleğini çıkartan kardeşlerine : “Ey kardeşlerim! Gömleğimi verin; ölürsem bana kefen olur, sağ kalırsam libasım olur!” dedi ama nafile. Kardeşleri gömleği geri vermediler.
Yusuf’u (a.s) kuyunun yarısına kadar sarktılar ve ipi kestiler. Amaçları Yusuf’un (a.s) düşüp ölmesi idi. Kuyuda su vardı ve düşen Hazreti Yusuf (a.s) taşın kenarına bastı kardeşleri vicdana gelip kendisini buradan çıkarır ümidi ile kuyunun dibinden kardeşlerine seslendi. Kardeşleri Yusuf’un (a.s) yaşadığını görünce ölsün diye yukardan kuyunun içine taş atmaya başladılar ancak Levi buna mani oldu. Tam bu sırada Yüce Rabbimiz Cebrail’e seslenerek : “Kuluma yetiş!” dedi. Cebrail Allah’ın emrine hemen uyarak Yusuf Peygamberin (a.s) yanına geldi ve taşın üzerine oturttu. Cennet nimetlerini Yusuf Peygambere (a.s) yedirip içirdi. Daha sonra Hz. İbrahim’in (a.s) gömleğini giydirdi. Kuyuya atılan Yusuf Peygamber (a.s) Yüce Rabbimize şöyle dua etti: “Ey gaib olmayan şâhid! Ey uzak olmayan yakın! Ey mağlup olmayan galip! İçinde bulunduğum sıkıntıdan beni ferahlığa çıkar! Bana bir kurtuluş kapısı aç!”
Kimi rivayetlerde Yusuf Peygamberin (a.s) kuyuda 3 gün kaldığı kimi rivayetlerde ise 1 saat kaldığı söylenir.
Cebrail’in (a.s) Yusuf Peygambere (a.s) kuyuda iken öğrettiği dua ise şöyledir: “Ey her türlü sıkıntıyı kaldıran! Ey her duaya icabet eden! Ey her türlü kırıkları saran! Ey her türlü zorluğu kolaylaştıran! Ey her kimsesizin sâhibi ve her yalnızın mûnisi olan Allah’ım! Ey kendinden başka ilâh olmayan Rabbim! Sen’i tenzih ederim! İçinde bulunduğum şu sıkıntıdan bir ferahlık, bu belâdan bir kurtuluş kapısı açmanı Sen’den dilerim! İlâhî, muhabbetini kalbime öyle bir yerleştir ki, ondan sonra hiçbir tasam kalmasın, orada Sen’den gayrısının zikri bulunmasın. Ey Rabbim beni muhafaza et! Yâ Erhame’r-Râhimîn!”
Hazreti Yusuf Peygamber (a.s) kuyuda iken sürekli Allah’ı zikreder ve dua ederdi. Hz. Yusuf’un (a.s) sesini duyan melekler bu güzel sesi dinlemeyi o kadar çok istediler ki Allah’a bu konuda dua ettiler ve daha çok dinlemek için izin istediler. Yüce Rabbimiz bunun üzerine meleklerine:
- “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu. (Bakara/ 30)
Kardeşleri Yusuf’u (a.s) kuyuya attıktan sonra akşam olunca evin yolunu tutup ellerinde kanlı gömlek ve yalandan ağlayarak babaları Yakup Peygamberin (a.s) yanına geldiler. Yüce Rabbimiz bu olayı Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatmaktadır:
- Akşam ağlayarak babalarına geldiler. (Yusuf/ 16)
- Ey babamız! Biz yarış için uzaklaşmış, Yusuf’u da eşyamızın yanında bırakmıştık; onu kurt yemiş! Ama doğru söylemiş olsak da sen bize inanmazsın” dediler. (Yusuf/ 17)
- Gömleğinin üstünde uydurma bir kan izi de gösterdiler. Yakup, “Hayır! Nefsiniz sizi kötü bir iş yapmaya sürüklemiş; artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. Anlattığınız şeyler karşısında, kendisine sığınılacak olan ise ancak Allah’tır” dedi. (Yusuf/ 18)
Rivayet edildiğine göre Yakup Peygamber (a.s) oğlu Yusuf’un (a.s) kanlı gömleğini görünce ağlayarak:
- “Ben acımı ve kederimi ancak Allah’a arz ediyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah’tan gelen bilgiyle biliyorum. (Yusuf/ 86)
Hazreti Yusuf Peygamberin (a.s) Köle Olarak Satılması
Kuyuya atılan Yusuf Peygamber (a.s) tevekkül ve teslimiyet içerisindeydi. Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir:
- Derken bir kervan geldi, sucularını gönderdiler, adam kovasını kuyuya saldı; “Müjde! İşte bir oğlan çocuğu!” diye bağırdı. Onu alıp bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi biliyordu. (Yusuf/19)
- (Mısır’da) onu yok pahasına, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona pek değer vermemişlerdi. (Yusuf/20)
- Onu satın alan Mısırlı adam karısına, “Ona değer ver, güzel bak! Umarım ki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz.” Dedi. İşte böylece Yusuf’a orada bir yer sağladık ve bunu (rüyada görülen) olayların yorumunu ona öğretelim diye de yaptık. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Yusuf/21)
- Yûsuf olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız. (Yusuf/22)
Hz. Yusuf ’a (a.s) Atılan İftira ve Şahit Bebek
Yusuf Peygamber (a.s) büyüdü olgunlaştı. Kendisi çok güzeldi. Bu nedenle yaşadığı yerdeki hanım olan Züleyha Yusuf Peygambere (a.s) karşı farklı hisler düşünmeye başlamıştı. Züleyha Yusuf’u (a.s) elde etmek istemiş elde edemeyince iftira atmıştır. Ancak Yusuf Peygamberin (a.s) masum olduğunu Yüce Rabbimiz bir bebeği şahit kılarak göstermiştir. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:
- Evinde bulunduğu kadın, onunla birlikte olmak istedi. Kapıları iyice kapattı ve “haydi gel!” dedi. O da “Hâşâ, Allah’a sığınırım! Kocan benim velinimetimdir, bana iyilik edip evini açtı. Gerçek şu ki zalimler iflah olmaz!” dedi. (Yusuf/ 23)
- Kadın onu kesinlikle arzulamıştı; eğer rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadını arzulardı. Böylece onu, kötülükten ve ahlâksız bir iş yapmaktan uzak tutmak istedik. Şüphesiz o samimi kullarımızdandı. (Yusuf/ 24)
- İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yakalayıp yırttı. Kapının önünde kocasıyla karşılaştılar. Kadın kocasına dedi ki: “Senin ailene kötülük etmeye kalkışanın cezası, ancak zindana atılmak veya ağır fiziksel cezaya çaptırılmak olmalıdır.” (Yusuf/ 25)
- Yûsuf, “Asıl kendisi benimle birlikte olmak istedi” dedi. Kadının akrabasından biri şöyle bilirkişilik yaptı: “Eğer (adamın) gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir; adam yalancıdır. (Yusuf/ 26)
- Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir; adam doğru söylemektedir.” (Yusuf/ 27)
- Aziz, Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce şöyle dedi: “Anlaşılıyor ki bu iş, siz kadınların bir entrikasıdır. Sizin entrikanız çok tehlikelidir.” (Yusuf/ 28)
Kadınların Elini Kesmesi Olayı
Kadının kocası Yusuf’un (a.s) suçsuz olduğunu görmüş ve Yusuf Peygambere (a.s) bu olayı gizli tutmasını istemiştir. Olay şehirde yayılmış ve dedikodular başlamıştı. Züleyha kendisinin haklı olduğunu göstermek için şehrin kadınlarını bir araya toplamış ve onlara meyve ikram etmiştir. Yusuf Peygamberin güzelliği karşısında kadınlar meyveyi değil ellerini kesmiştir. Yine Yüce Rabbimiz bu olayı Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatmaktadır:
- Yusuf! Sen bunu olmamış say. (Kadına Sen de günahının affını dile; çünkü sen günahkârlardan oldun.” (Yusuf/ 29)
- Şehirdeki bazı kadınlar, “Aziz’in karısı, hizmetindeki genç ile birlikte olmak istiyormuş; (Yusuf’un) sevdası kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapkınlık içinde görüyoruz” dediler. (Yusuf/ 30)
- Aziz’in karısı, kadınların dedikodularını duyunca onlara davetçi gönderdi; yaslanmaları için yastıklar hazırladı ve onlardan her birine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyvelerini soyarken Yusuf’a), “karşılarına çık!” dedi. Kadınlar Yusuf’u görünce güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar. Bu yüzden ellerini kestiler ve “Aman Allah’ım! Bu bir beşer değil, bu ancak seçkin bir melektir!” dediler. (Yusuf/ 31)
Hz. Yusuf’un (a.s) Zindana Atılması
Hazreti Yusuf Peygamberi (a.s) gören kadınlar ellerini kesmişti. Bunun üzerine kadın onlara dedi ki:
- Kadın dedi ki: “İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur. Ben onunla birlikte olmak istedim. Fakat o iffetini korudu. Andolsun, eğer kendisinden istediğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır!” (Yusuf/ 32)
- Yûsuf, “Rabbim! Zindan bana bunların benden istediklerinden daha iyidir. Eğer onların bana kurdukları tuzağı boşa çıkarmazsan, korkarım ki, onlara meyleder ve cahillerden olurum!” dedi. (Yusuf/ 33)
- Rabbi onun duasını kabul etti ve kadınların tuzağına düşürmedi. Şüphesiz O, her şeyi işitir, pek iyi bilir. (Yusuf/ 34)
- Sonunda -kesin delilleri görmelerine rağmen- onu bir zamana kadar zindana atmak (yetkililerce) gerekli ve uygun görüldü. (Yusuf/ 35)
Hapisteki Arkadaşların Rüyası ve Yusuf Peygamberin (a.s) Rüya Tabiri
Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır:
- Onunla birlikte zindana iki genç daha girdi. Onlardan biri, “Ben rüyada şarap yaptığımı gördüm” dedi. Diğeri de, “Ben de başımın üstünde bir ekmek taşıdığımı gördüm. Kuşlar ondan yiyordu. Bunun yorumunu bize bildir. Kuşkusuz biz seni bu işleri iyi bilen biri olarak görüyoruz” dedi. (Yusuf/ 36)
- Yûsuf şöyle cevap verdi: “Size erzak olarak verilecek yemek gelmeden önce, onun yorumunu mutlaka size haber vereceğim. Bu, rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şüphesiz ben, Allah’a inanmayan, ahireti de inkâr eden bir kavmin (Mısırlıların) dininden uzak durdum. (Yusuf/ 37)
- Atalarım İbrahim, İshak ve Yakup’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Allah’ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu şükretmezler. (Yusuf/ 38)
- Ey hapishane arkadaşlarım! Çeşit çeşit tanrılar mı, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı (inanıp bağlanmak için) daha iyi? (Yusuf/ 39)
- Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Yusuf/ 40)
- Ey zindan arkadaşlarım! Biriniz efendisine şarap sunacak; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından yiyecek. Yorumunu sorduğunuz rüyalardaki durum (bu şekilde) kesinleşmiştir.” (Yusuf /41)
Kralın Rüyası
Kur’an-ı Kerim’de:
- Kral dedi ki: “Rüyamda yedi arık ineğin yedi semiz ineği yediğini gördüm. Ayrıca yedi yeşil ve bir o kadar da kuru başak gördüm. Efendiler! Eğer rüya yorumluyorsanız bu rüyamı da bana yorumlayın.” (Yusuf/ 43)
- Adamlar, “Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşleri yorumlamayı bilmeyiz” dediler. (Yusuf/ 44)
- iki kişiden, hapisten kurtulup bunca zaman geçtikten sonra Yusuf’un tembihini hatırlayan genç, “Ben size bu rüyanın yorumunu bildireceğim; beni hemen gönderin” dedi. (Yusuf/ 45)
- (Zindana gelerek) “Yûsuf! Ey özü sözü doğru arkadaş! (Rüyada görülen) yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek ile yedi yeşil, bir o kadar da kuru başak hakkında bize yorum yap. Umarım ki, bu bilgiyle insanlara dönerim ve umarım onlar da belki (ne yapacaklarını) bilirler” dedi. (Yusuf/ 46)
- Yûsuf şöyle dedi: “Her zaman yaptığınız gibi yedi sene ekin ekeceksiniz. Sonra yemek için ayıracağınızdan ibaret olan az bir miktar hariç, hasat ettiğiniz ürünü başağında iken bırakın (böyle saklayın). (Yusuf/ 47)
- Sonra bunun ardından yedi kıtlık yılı gelecek ve o yıllar, saklayacaklarınızdan az bir miktar (tohumluk) hariç, biriktirdiklerinizi yiyip bitirecektir. (Yusuf/ 48)
- Sonra bunun ardından bir yıl daha gelecek; artık o yıl insanlar ilâhî yardıma mazhar olacaklar ve o yılda sıkma besinler üretecekler. (Yusuf/ 49)
Hz. Yusuf’un (a.s) Hapisten Çıkması
Bu konu Kuran-ı Kerim’de şöyle anlatılır:
- Kral “Onu bana getirin!” dedi. Elçi Yusuf’a geldiğinde Yûsuf, “Efendine dön de sor ona, ‘Ellerini kesen o kadınların zoru neydi?’ Şüphesiz rabbim onların hilesini çok iyi bilir” dedi. (Yusuf/ 50)
- Kral (kadınlara), “Yusuf’u elde etmek istediğinizde beklentiniz ne oldu?” diye sordu. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir eğrilik görmedik” dediler. Aziz’in karısı da: “Şimdi gerçek ortaya çıktı, ben onunla beraber olmak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir” dedi. (Yusuf/ 51)
- Yûsuf dedi ki: “Bu, Aziz’in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi. (Yusuf/ 52)
- Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yusuf/ 53)
- Kral dedi ki: “Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim.” Onunla konuşunca, “Bugün sen katımızda yüksek yeri olan, güvenilir birisin” dedi. (Yusuf/ 54)
- Yûsuf da, “Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben çok iyi korurum ve bu işi bilirim” dedi. (Yusuf/ 55)
- Böylece Yusuf’a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. (Yusuf/ 56)
Hazreti Yusuf Peygamberin (a.s) Züleyha ile Evliliği
O zamanlarda Züleyha, zenginliğini kaybetmiş elinde avucunda ne varsa hepsi bitmişti. Hazreti Yusuf Peygambere (a.s) aşık olan Züleyha senelerce Hazreti Yusuf (a.s) için gözyaşı dökmüş ve bu üzüntüden dolayı hem bedenen çökmüş hem gözleri kör olmuştu. Kendi kabuğuna çekilip başına gelenleri düşünüp durdu ve sonunda hak yolunun doğru olduğunu anladı. Daha önce taptığı putun karşısına geçti ve şunları söyledi: “Yazıklar olsun sana ve sana kulluk edene! Şu ihtiyarlığıma, âmâlığıma ve fakirliğime merhamet etmedin! Bugünden itibaren seni inkâr ediyor ve Yusuf’un Rabbine iman ediyorum” dedi. Tevhit dinini seçen Züleyha gece gündüz Allah’ı zikretmiştir. Yine bir gün Yusuf Peygamber (a.s) maiyeti ile birlikte atının üzerinde gezerken Züleyha’nın evinin önünden geçiyordu ki Yusuf Peygamberi (a.s) gören Züleyha hemen evinin önüne gelerek yüksek sesle şunları söyledi: “Tesbîh ederim o kudreti ki, sultanları günahları sebebiyle köle eder; köleleri de Hakk’a kullukları sâyesinde sultan eyler!..” Yusuf Peygamber (a.s) Züleyha’ nın durumunu sordurdu. Züleyha dermanının Yusuf Peygamberin (a.s) kendisinin olduğunu söyler ve Hazreti Yusuf Peygamberin (a.s) huzuruna çıkar. Tek arzusu gözlerinin açılması ve eski güzelliğinin tekrar kendisine verilmesi ve Hazreti Yusuf Peygamber (a.s) ile evlenmesi idi. Yusuf Peygamber (a.s) dua edince Züleyha ‘nın ilk iki dileği gerçekleşmişti. Hazreti Yusuf Peygamber (a.s) Züleyha’nın 3. dileğini hemen kabul etmeyip düşünceye dalmıştı. Tam bu sırada Cebrail (a.s) Allah’ın emrini getirmek için yeryüzüne inmişti. Yusuf Peygambere (a.s): “Ey Yûsuf! Rabbin sana selâm ediyor ve kadıncağızın talebini reddetmemeni emrediyor! Onunla izdivaç eyle; zira o, dünyada ve ahirette senin zevcendir!” Yusuf Peygamber (a.s) Allah’ın bu emrinin üzerine Züleyha ile evlenmiştir. Ardından ellerini açıp şöyle dua etmiştir: “Ey bana bunca nimeti ihsan eden merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım! Sana nihayetsiz hamd ü senâlar olsun! İlâhî! Üzerimdeki nimetini tamamlamanı, bana babam Yakup’un yüzünü göstermeni, beni de ona göstermekle onun da gözlerini nurlandırmanı ve kardeşlerimin de benimle görüşme yollarını açmanı Sen’den dilerim Rabbim! Sen duayı kabul edensin, Sen her şeye kâdirsin!”
Kardeşlerinin Yusuf Peygamberin (a.s) Huzuruna Çıkması
Aradan zaman geçmiş ve kıtlık baş göstermişti. Kıtlık nedeniyle Yakup Peygamber (a.s) Yusuf Peygamberin (a.s) öz kardeşi Bünyamin’i yanında tutarak diğer evlatlarını erzak alma niyeti ile Mısır’a göndermiştir. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir:
- Yusuf’un kardeşleri (tahıl almak üzere) gelip huzuruna girdiler. Kardeşleri onu tanımadıkları halde Yûsuf onları tanımıştı. (Yusuf /58)
- Yüklerini hazırlayınca, “Sizin baba-bir kardeşinizi de bana getirin” dedi, “Görüyorsunuz ki ben ölçeği tam dolduruyorum ve ben iyi bir ev sahibiyim. (Yusuf /59)
- Eğer onu bana getirmezseniz artık bende size verilecek tahıl yoktur; yanıma yaklaşmayın!” (Yusuf /60)
- Kardeşleri, “Onu babasından isteyeceğiz, kuşkusuz bunu yapacağız” dediler. (Yusuf /61)
- Yûsuf, emrindeki gençlere dedi ki: “Ödedikleri bedeli yüklerinin içine koyun. Umarım ki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varırlar ve umarım yine gelirler.” (Yusuf /62)
- Babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Artık (kardeşimiz olmadan) bize erzak verilmeyecek (çünkü kardeşimizi istiyorlar). Kardeşimizi bizimle beraber gönder de erzak alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız” dediler. (Yusuf /63)
- Yakup dedi ki: “Daha önce kardeşi Yûsuf hakkında size ne kadar güvendiysem, bunun hakkında da size ancak o kadar güvenirim! En iyi koruyucu Allah’tır. O, acıyanların en merhametlisidir.” (Yusuf /64)
- Eşyalarını açtıklarında ödedikleri bedelin kendilerine geri verildiğini gördüler. Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte ödediğimiz bedel de bize geri verilmiş; yine ailemize yiyecek getiririz; kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu (getirdiğimiz) az bir miktardır.” (Yusuf /65)
- Yakup şöyle cevap verdi: “Aşılamaz engellerle kuşatılmanız hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına yeminle kesin söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!” Ona hepsi de kesin söz verince, “Söylediklerimize Allah şahittir” dedi. (Yusuf /66)
- Sonra şunu söyledi: “Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah’tan başkasının değildir. Ben yalnız O’na güvenip dayandım. Güvenecek olanlar yalnız O’na güvenip dayansınlar. (Yusuf /67)
- Şehre babalarının kendilerine emrettiği şekilde girdiler ama bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savacak değildi. Şu var ki, Yakup’un içinde taşıyıp onlara açıkladığı kaygıyı gidermiş oldu. Şüphesiz o, bizim kendisine öğrettiğimiz bir bilgiye sahipti. Fakat insanların çoğu (bu hakikati) bilmezler. (Yusuf /68)
- Yusuf ’un huzuruna girdiklerinde öz kardeşini yanına aldı (ve ona gizlice) “Ben, gerçekten senin kardeşinim; onların yaptıklarına üzülme!” dedi. (Yusuf /69)
- Yûsuf, onlara yüklerini hazırlattığı zaman (saraya ait bir) su kabını kardeşinin yükü içine koydurdu. Sonra bir görevli, “Ey kafile! Siz kesinlikle hırsızsınız!” diye bağırdı. (Yusuf /70)
- Kardeşleri onlara dönerek, “Ne arıyorsunuz?” dediler. (Yusuf /71)
- “Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var” diye cevap verdiler. (İçlerinden biri) “Ben bu söze kefilim” dedi. (Yusuf/72)
- Onlar, “Allah’a andolsun ki bizim bu yerde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz, biz hırsız da değiliz” dediler. (Yusuf /73)
- (Görevliler), “Peki, yalan söylüyorsanız (sizde) bunun cezası nedir?” diye sordular. (Yusuf /74)
- “Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa onun buna karşılık alıkonulmasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız” dediler. (Yusuf /75)
- Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra da su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf’a böyle bir tedbiri öğrettik, yoksa Allah dileyip bunu öğretmeseydi kralın kanununa göre kardeşini alıkoyamazdı. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde daha çok bilen biri vardır. (Yusuf /76)
- Dediler ki: “Eğer o çaldıysa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı.” Yûsuf onlara belli etmeksizin içinden şunları geçirdi: “Asıl sizin durumunuz kötü! Allah, sizin suçladığınız hususu çok iyi bilmektedir.” (Yusuf /77)
- Dediler ki: “Efendimiz! Gerçekten onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine içimizden birini alıkoy. Şüphesiz biz seni iyilik sever biri olarak görüyoruz.” (Yusuf /78)
- Yûsuf, “Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırız! Aksi halde biz gerçekten zulm etmiş oluruz!” dedi. (Yusuf /79)
- Ondan ümitlerini kesince görüşmek üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yûsuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam gelmeme izin verinceye veya benim için Allah hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım. O hükmedenlerin en iyisidir. (Yusuf /80)
- Babanıza dönün ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz de ancak bilip gördüğümüze tanıklık ettik. (Koruma sözü verdik ama) bilgimiz dışında kalan olaylara karşı da onu koruyamazdık. (Yusuf /81)
- İstersen orada bulunduğumuz şehrin halkına ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.” (Yusuf /82)
Yakup Peygamberin (a.s) Oğlu Yusuf Peygambere (a.s) Mektubu
Hazreti Yusuf Peygamberin (a.s) kardeşleri babalarının yanında döndüklerinde başlarından geçen olayları anlattılar. Bunun üzerine:
- Babaları şöyle dedi: “Hayır, nefisleriniz bu hususta sizi aldattı. Bana düşen artık güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Şüphesiz O, çok iyi bilendir, hikmet sahibidir. (Yusuf /83)
Ümitsizliğe kapılmadı ve oğulları ile beraber Mısır Azizi Yusuf’a (a.s) şöyle bir mektup yazdı: “Bismillâhirrahmânirrahîm! Halîlullâh İbrahim oğlu İshak’ın oğlu İsrail Yakup’tan Mısır Aziz’ine: Biz, başına bir çok belâlar gelmiş bir sülâleyiz. Ceddim İbrahim, Nemrut’un ateşiyle müptela kılındı; sabretti. Allah da onu selâmete ulaştırdı. Babam da başka iptilâlarla imtihan edildi; sabretti. Allah ona da mükâfat verdi. Bana gelince, ben de oğlum Yusuf’u kaybettim. O’nun ayrılığından ağlaya ağlaya gözlerim görmez oldu, belim büküldü. Yanında rehin tuttuğun oğlumla kendimi teselli ediyordum. Onun hırsızlık ettiğini söylemişsin. Bizim neslimizden olan hırsızlık yapmaz. Biz hırsız doğurmayız. Onu bana iade edersen edersin, eğer etmezsen, sana öyle bir beddua ederim ki, yedi batın evlâdına tesir eder!”
Yusuf Peygamber (a.s) bu mektubu alıp ağlayarak okudu ve okuduktan sonra cevap olarak şunları yazdı: “Bismillâhirrahmânirrahîm! Mısır Aziz’inden, İsrail Yakup’a; Ey yaşlı kimse! Mektubun geldi. Okudum ve muhtevasını anladım. Orada salih babalarından bahsedip her birinin belâlara duçar olduklarını ve sabrettiklerini yazıyorsun. Onlar nasıl iptilâlara sabrettilerse, sen de öyle sabret! Vesselâm!”
Yusuf Peygamberin (a.s) cevap olarak yazdığı mektubu okuyan Yakup Peygamber (a.s): “Allah’a yemin ederim ki, bu bir melik mektubu değil, bir peygamber mektubudur. Ve bunu yazan, olsa olsa Yusuf’tur.”
Bunları söyledikten sonra meseleyi tam öğrenmek için oğullarını tekrar Mısır’a gönderdi. Oğulları Mısır Azizi Yusuf Peygamberin (a.s) huzuruna gelince dediler ki : Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde dediler ki: “Ey Aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz, az bir bedel ile geldik. Yine de bize talebimizi karşılayacak kadar ver; bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah bağış yapanları mükâfatlandırır.”
- Yûsuf, “Siz, cahilliğiniz yüzünden Yûsuf ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz? Dedi. (Yusuf /89)
- “Yoksa sen, gerçekten sen Yûsuf musun?” diye sordular. O da “Evet” dedi, “Ben Yusuf’um, bu da kardeşim. Allah bize iyilik etti. Kim Allah’tan korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez.” (Yusuf /90)
- Dediler ki: “Allah’a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. Gerçekten biz hataya düşmüşüz.” (Yusuf /91)
- Yûsuf şöyle dedi: “Bugün yaptıklarınız yüzünüze vurulmayacak, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir. (Yusuf /92)
- Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” (Yusuf /93)
Yusuf Peygamber (a.s) ve Yakup Peygamberin (a.s) Kavuşması
Yakup Peygamber (a.s) gözlerine gömleği sürmüş ve gözleri Allah’ın mucizesi ile açılmıştı. Yola çıkmak için hazırlıklara başladı. Ailesi ile yola çıkmıştı Yakup Peygamber (a.s). Bu sırada Yusuf Peygamber (a.s), Kral ve halk Yakup Peygamber (a.s) ve ailesini karşılamak için yola çıkmışlardı. Hz. Yakup (a.s) ve oğlu Yusuf Peygamber (a.s) karşı karşıya geldiklerinde atlarının üzerinden indiler ve doyasıya sarılıp hasret giderdiler.
Hazreti Yusuf’un (a.s) Rüyası Gerçek Oluyor
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
- Yusuf’un yanına girdiklerinde anne babasını bağrına bastı ve “Allah’ın izniyle Mısır’a güven içinde girin” dedi. (Yusuf /99)
- Anne babasını makamına çıkardı. Hepsi onun huzurunda yere kapandılar; Yûsuf dedi ki: “Babacığım! İşte daha önce gördüğüm rüyanın manası buymuş; rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu rabbim bana lütuflarda bulundu: Beni zindandan çıkardı, sizi çölden (çıkarıp buraya) getirdi, üstelik şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra! Şüphesiz rabbim dilediğine çok lütufkârdır. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Yusuf /100)
Yakup Peygamber (a.s) oğluna kavuşmanın mutluluğu ile şöyle dua etti:
- “Allah’ım! Yûsuf için feryâdlarımı, onun ayrılığından dolayı sabrımın azlığını ve oğullarımın kardeşlerine yaptıklarını mağfiret eyle!”
Yusuf Peygamberin (a.s) Vefatı
Hazreti Yusuf Peygamber (a.s) Allah’ın kendisi için verdiği nimetlerin arttığını görünce dünyanın geçici olduğunu, güzellikten sonra ayrılığın geleceğini anladı. Ardından şöyle dua etti:
- “Ey rabbim! Bana iktidar verdin ve bana rüyaların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada da ahirette de beni yönetip himaye eden sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni iyi kulların arasına kat!” (Yusuf /101)
Yusuf Peygamber (a.s) babası Yakup Peygamber ile kavuştuktan sonra 23 sene daha yaşamıştı. Vefat edince naaşı Mısır halkı tarafından mermer sandık içine konulup Nil’e bırakılmıştır. Daha sonra gelen Peygamberlerden olan Hz. Musa Yusuf Peygamberin (a.s) naaşını Nil Nehrinden çıkarıp babası Hz. Yakup’un (a.s) yanına gömmüştür.