Ashabın fazileti nedir? Ashabın fazileti ‘nin dindeki yeri nedir? Ashabın fazileti ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
FAZİLETLER

Faziletler nedir? Faziletler ‘in dindeki yeri nedir? Faziletler ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Resulullah (sav) Cum’a süresini tilavet buyurdu: “Onlardan diğer bir grup gönderdi ki (faziletçe) birincilere yetişememişlerdir” (Cum’a 3) ayetine gelince, bir sahabe: “Ey Allah’ın Resulü! Bize kavuşamayacak olan bunlar kimlerdir?” diye sordu. Resûlullah (sav) elini Selman ’ın üzerine koyarak: “Ruhumu kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal’e yemin olsun, eğer iman Süreyya yıldızında olsaydı, ona, bunun kavminden bazı kimseler yine de ulaşacaklardır -Bir diğer rivayette: “Fars’tan bazı kimseler”- buyurdu. Buhari, Tefsir, Cum’a 1, Müslim, Fezailu’s-Sahabe (2546), Tirmizi, Menakıb, (3229)
- Resulullah (sav)’ın yanında Acemler zikredilmişti, şöyle buyurdular: “Ben onlara -veya bazılarına- sizden -veya bazınızdan- daha çok güven duyuyorum!” Tirmizi, Menakıb, (3928)
- Resulullah (sav)’ı işittim, diyordu ki: “Rumlar insanların ekserisi olduğu bir sırada Kıyamet kopar” (Bunu işiten) Amr İbnul-As atılarak: “Söylediğine dikkat et!” dedi. Müstevrid: “Ben Resulullah (sav)’dan işittiğimi söylüyorum!” diye te’yid etti. Amr: “Sen bunu söylersen (bil ki) onlarda dört haslet vardı: Fitne sırasında, insanların en halimidirler. Musibete uğrayınca da onu en çabuk atlatanıdırlar. Kaçtıktan sonra geri dönmede insanların en çabuğudurlar. Miskin, yetim ve zayıflara en hayırlı olanlarıdır. Beşinci olarak hoş ve güzel bir hasletleri de kralların zulümlerine en fazla karşı koyan kimseler olmalarıdır.” Müslim, Fiten 35, (2898)
- Resulullah (sav) bana: “Bana buğzetme, dinini terk etmiş olursun!” buyurdular. Ben: “Ey Allah’ın Resulü, ben size nasıl buğzederim? Allah hidayeti bana sizin elinizden ulaştırdı” dedim. “Araba buğzedersin, böylece bana buğzetmiş olursun” buyurdular. Tirmizi, Menakıb, (3923)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim Arab’ı aldatırsa şefaatime giremez ve sevgim de ona ulaşmaz.” Tirmizi, Menakıb, (3924)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Davud (a.s) ’a okumak (Kur’an) kolaylaştırılmıştı. Böylece hayvanının eğerlenmesini emreder, eğerlenmezden önce (baştan sona Kur’an’ı) okurdu. O, kendi el emeğiyle kazandığından başka bir şey yemezdi.” Buhari, Enbiya 37, Büyu 15, Tefsir, Beni İsrail 5
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Eyyub (a.s) üryan (çıplak) vaziyette yıkanırken üzerine altından bir yığın çekirge düştü. Eyyub (a.s) hemen onu elbisesine avuç avuç koymaya başladı. Bunun üzerine Rabbi ona nida etti: “Ey Eyyub, ben seni bu gördüğün (dünyalıktan) müstağni kılmadım mı?” Eyyub (a.s): “Evet! Ey Rabbim! Velakin senin bereketine karşı istiğna yok!” diye mukabele etti. Buhari, Gusl 20, Enbiya 20, Tevhid 35, Nesai, Gusl 7,1 (1, 200-201)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Hızır’ın Hızır diye isimlenmesi şuradan gelir. O, kupkuru beyazlamış ot destesinin üzerine oturmuştu. Deste, altında derhal yeşerdi.” Buhari, Enbiya 27, Tirmizi, Tefsir, Kehf (3150)
- Müslümanlardan biri ile Yahudilerden biri aralarında münakaşa edip küfürleştiler. Müslüman öbürüne: “Resulullah (sav)’ı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun!” diye yemin etti. Yahudi de: “Musa (a.s) ’ı alemler üzerine seçkin kılan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun!” diye yemin etti. Derken, o böyle der demez, Müslüman elini kaldırıp Yahudi’ye bir tokat vurdu. Yahudi de doğruca Resulullah ‘a (sav) gidip hadiseyi haber verdi. Resûlullah (sav): “Beni Hazreti Musa’ya üstün kılmayın! Çünkü insanlar hep bayılacaklar. İlk kalkan ben olacağım. Ben ayılınca Hazreti Musa’yı Arş’ın bir ucundan tutmuş göreceğim. Bilemiyorum. O, bayılıp hemen ayılanlardan mıdır, yoksa Allah’ın istisna ettiklerinden midir?” buyurdu. Buhari, Husumet 1, Enbiya 34, 35, Rikak 43, Tevhid 31, Müslim, Fezail 160, (2373), Ebu Davud, Sünnet 14, (4671), Tirmizi, Tefsir, Zümer, (3240)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “İki kadın vardı. Bunların beraberlerinde iki de çocukları vardı. Bir kurt gelerek bu çocuklardan birini kapıp kaçırdı. Kadın, arkadaşına: “Kurt senin çocuğunu kaçırdı!” dedi. Diğeri ise: “Hayır, senin çocuğunu alıp gitti!” dedi. Bunlar (ihtilafa düşüp) Hazreti Davud (a.s) ’a dava açtılar. Hazreti Dauud, büyük kadın lehine hükmetti. Küçük, hükme razı olmayınca, davayı Hazreti Süleyman’a götürdüler. Hazreti Süleyman (a.s): “Bir bıçak getirin, çocuğu ikiye böleyim, size birer parça vereyim!” diye hükmetti. Küçük kadın: “Böyle yapma! Allah’ın rahmetine mazhar ol! Çocuk onundur.” Dedi. Hazreti Süleyman bu cevap üzerine çocuğun küçük kadına ait olduğuna hükmetti. Buhari, Feraiz 30, Enbiya 40 (muallak olarak), Müslim, Akdiye 20, (1720), Nesai, Kudat 14.(8,236)
- Resulullah (sav) buyrudular ki: “Hazreti Süleyman Beytu’l-makdis’i bina ettiği zaman, Allah’tan kendisine üç imtiyaz vermesini istedi: İlahi hükme müsadif olacak (uygun düşecek) hüküm (verme kapasitesi) talep etti, bu ona verildi. Kendisinden sonra kimseye verilmeyecek bir saltanat talep etti, bu da ona verildi. Mescidin inşaatını bitirdikten sonra bu mescide sırf namaz kılmak için gelenlerin oradan çıkarken, annelerinden doğdukları gündeki gibi bütün günahları affedilmiş olarak çıkmalarını yalvardı, bu duası da kabul edildi.” Nesai, Mesacid 6, (2, 34), İbnu Mace, İkametu’s-Salat 196, (1408)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Bir kulun: Benim, Yunus İbnu Metta’dan hayırlı olduğumu söylemesi uygun olmaz. Onun nesebi de babasınadır.” [Bazı alimler demiştir ki: “Rivayette geçen “Onun nesebi babasınadır” cümlesi, Ebu Hureyre’nin kelamıdır, bir derçtir. Zira bu hadisteki Yunus İbnu Metta babasına değil, annesine nisbettir. Buhari, Enbiya 35, Tefsir, Nisa 26, Tefsir, En’am 4. Tefsir, Saffat 1, Müslim, Fezail 166, (2376), Ebu Davud, Sünnet 14, (4669, 4670)
- Resulullah (sav)’e bir adam gelip: “Ey Hayru’l-Beriyye (yaratılmışların en hayırlısı)” diye hitap etmişti. Resûlullah (sav) hemen müdahale etti: “Bu söylediğin İbrahim (a.s) ’ın vasfıdır.” Müslim, Fedail 150, (2369), Tirmizi, Tefsir, Lem yekun suresi, (2349), Ebu Davud, Sünnet 14, (4672)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kerim İbnu Kerim İbni Kerim İbni Kerim: Yusuf İbnu Yakup İbni İshak İbni İbrahim’dir.” Buhari, Enbiya 19, Tefsir, Yusuf 1
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ademoğlundan doğduğu vakit, şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir.” Buhari, Enbiya 44, Bed’ü’l-Halk 11, Tefsir, Al-i İmran 2, Müslim, Fezail 147, (2366)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ben, dünyada da ahirette de Meryem’in oğluna insanların en yakınıyım. Benimle onun arasında başka bir peygamber yok. Peyamberler anneleri ayrı, babaları bir kardeştirler, dinleri de birdir.” Buhari, Enbiya 44, Müslim, Fezail 145, (2366), Ebu Davud, Sünnet 14, (4675)
- Resulullah (sav) buyurdular: “Peygamberlerden birini diğerine üstün kılmayın.” Ebu Davud, Sünnet 14, (4668)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah, hiçbir günde, arefe günündeki kadar bir kulu ateşten çok azat etmez. Allah (mahlukata rahmetiyle) yaklaşır ve onlarla meleklere karşı iftihar eder ve: “Bunlar ne istiyorlar?” der.” Müslim, Hacc 436, (1348), Nesai, Hacc 194,1 (6, 251, 252)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Günlerin en efdali arafe günüdür. (Faziletçe) Cuma’ya muvafakat eder. O, cum’a günü dışında yapılan yetmiş haccdan efdaldir. Duaların en efdali de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en efdal söz de: “Lailahe illallah vahdehu la-şerikelehu” (Allah birdir, ondan başka ilah yoktur, O’nun ortağı da yoktur) sözüdür.” [İmam Malik “Duaların en efdali…” ibaresinden sonraki kısmım Muvatta’da tahric etmiştir. Muvatta, Hacc, 246, (1, 422)
- Resululah (sav) buyurdular ki: “Allah indinde günlerin en büyüğü Kurban bayramı günüdür, bunu, fazilette Nefr günü (teşrik günlerinin ikinci günü) takib eder.” Ebu Davud, Menasik 19, (1765)
- Resulullah (sav) Medine’ye geldiğinde Medinelilerin iki (bayram) günleri vardı. O günlerde oynayıp eğlenirlerdi. “Bu ikigün(ün mana ve mahiyeti) nedir?” diye sordu. “Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik!” dediler. Resûlullah (sav): “Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı, Fıtır bayramı” buyurdu. Ebu Davud, Salat 246, (1134), Nesai, Iydeyn 1, (3,179)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Cuma, en hayırlı günlerinizden biridir. Hazreti Adem ‘in (a.s) toprağı o gün yaratıldı, o gün kabzedildi. (Kıyamette Sur’a) o gün üflenecek, sayha da o günde olacak. Öyleyse o gün bana salavatı çok okuyun. Zira salavatlarınız bana arz edilir.” Orada bulunanlar: “Salavatlarımız size nasıl arz edilir? Siz çürümüş olacaksınız!” dediler. Resûlullah (sav): “Allah Teala Hazretleri, Arz’a peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kıldı” buyurdular. Ebu Davud, Salat 207, (1047), Nesai, Cum’a 5, (3, 91,92)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Cuma gecesi veya cum’a günü vefat eden hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah onu kabir fitnesinden korumamış olsun.” Tirmizi, Cenaiz 72, (1074)
- Resulullah (sav) Cuma gününden bahis açıp dedi ki: “Onda bir saat vardır, Müslüman bir kul namaz kılar olduğu halde, o saate erse, Allah’tan her ne istemişse onu Allah kendisine mutlaka verir.” Bunu söylerken [Resulullah] eliyle o vaktin azlığını işaretliyordu. Buhari, Cum’a 37, Talak 24, Da’avat 61, Müslim, Cum’a 13, (852), Muvatta, Cum’a 15, (1, 108), Nesai, Cum’a 45, (3, 115,116)
- Ebu Bürde, babası Ebu Musa el’Eş’ari ’ den naklediyor: “Resulullah (sav): “Cuma’daki icabet saati imamın minbere oturduğu anla, namazdan çıkması anına kadar geçen vakittir” dediğini işittim.” Müslim, Cum’a 16, (853), Ebu Davud, Salat 208, (1049)
- Cuma günü, (duaların kabul edileceği) ümit edilen saati, ikindi namazından sonra güneşin ufuktan kaybolması anına kadar arayın. Tirmizi, Salat 354, (489)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç (ayı) şehrullah olan Muharrem ayıdır. Farz namazdan sonra en efdal namaz da gece namazıdır.” Müslim, Sıyam 202, (1163), Ebu Davud, Savm 55, (2429), Tirmizi, Salat 324, (438), Nesai, Kıyamu’l-Leyl 7, (3, 207, 208)
- Anlattığına göre bir adam ona sorar: “Ramazandan sonra hangi ayda oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” Ali (r.a) şu cevabı verir: “Ben bu soruyu Resulullah’a soran kimseye rastlamamıştım. Nihayet bir adam sordu. O zaman ben de yanlarında idim. Dedi ki: “Ey Allah’ın Resulü! Ramazandan sonra hangi ayda oruç tutmamı tavsiye edersiniz?” Şu cevabı lütfettiler: “Ramazan dışında da oruç tutmak istersen Muharrem ayında tut. Çünkü o Şehrullah Allah’ın ay’ıdır. O ayda bir gün vardır ki, Allah onda bir kavmin günahlarını affetti, bir başka kavmin günahını da affedecek.” Tirmizi, Savm 40, (741)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Gecede bir saat vardır ki, Müslüman bir kimsenin Allah’tan, dünya veya ahirete müteallik bir hayır talebi o saate rastlarsa, Allah dilediğini ona mutlaka verir. Bu saat her gecede vardır.” Müslim, Müsafirin 166, (757)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Nısf-u Şa’ban gecesinde dünya semasına iner ve Kelb Kabilesinin koyunlarının tüyünün adedinden daha çok sayıda günahı affeder.” Tirmizi, Savm 39, (739)
- Resulullah (sav): “Salih amellerin Allah’a en ziyade sevgili olduğu günler bu on gündür!” buyurmuştu. Cemaatten: “Allah yolundaki cihattan da mı?” diye soran oldu. “Cihattan da!” buyurdu. “Ancak bir kimse, canını, malını muhataraya atarak çıkar, hiçbir şeyle dönmezse (yani cihad arasında ölürse) o kimse hariç.” Buhari, Iydeyn 11, Ebu Davud, Savm 61, (2438), Tirmizi, Savm 52, 1 (7577)
- Tirmizi, bir diğer rivayette Ebu Hureyre ’den şu ziyadeyi kaydetmiştir: “Ondaki her bir günün orucu bir yıllık oruca (sevapça) eşittir. Ondaki bir gece kıyamı (ibadetle ihya edilmesi) Kadir gecesinin kıyamına (ihyasına) eşittir.” Tirmizi, Savm 52, (758)
- Cibril (a.s), Resulullah (sav)’e gelerek: “İçinizdeki Bedir ehlini ne addediyorsunuz?” diye sordu. Resûlullah (sav): “Müslümanların en faziletlisi!” buyurdu. Cebrail: “Biz de Bedir’e katılan melekleri öyle (en faziletlimiz) biliyoruz!” dedi. Rifa’a da Bedir ehlindendi. Rafi’ ise Akabe ehlindendi ve oğluna: “Akabe bey’atlerinde hazır bulunmam yerine Bedirde hazır bulunmuş olmam beni sevindirmez!” derdi. Buhari, Megazi 11
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Bedir Ehlinin yaptığı fedakarlık ve ihlaslarına muttali oldu da: “Artık ne isterseniz yapın. Ben sizi affetmişim!” buyurdu.” Ebu Davud, Sünnet 9, (4654)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “(Hudeybiyede) ağaç altında Bey’at edenlerden hiç kimse ateşe girmeyecektir.” Müslim, Fezailu’s-Sahabe 163, (2496), Ebu Davud, Sünnet 9, (4653), Tirmizi, Menakıb, (3859)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Şayet Ensar vadiye veya geçide süluk etse ben de mutlaka Ensarın gittiği vadiye ve geçide süluk ederim. [Eğer hicret olmasaydı ben Ensar’dan biri olurdum]” Ebu Hureyre der ki: “Ona annem ve babam feda olsun. (Bu sözüyle haddi aşmış, Ensarın hakkından fazlasını onlara vererek) zulmetmiş değildir. (Zira) onlar O’nu barındırdılar ve O’na yardım ettiler veya bir başka kelime (ile ifade edilecek) yardımlar yaptılar. Mallarıyla kendisine ve Ashabına muavenette bulundular.” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 2, Temenni 9
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Benim kendisine sığındığım sırdaşım ehl’i Beyt’imdir, dayanağım da Ensar’dır. Öyleyse onların (Ehl’i Beyt ve Ensar’ın) kusurlularını affedin, faziletli olanlarına da sarılın” Tirmizi, Menakıb, (3900)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah’a ve ahirete iman eden kimse Ensar’a buğzetmesin.” Tirmizi, Menakıb, (3903)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ensar dayanağımdır, sırdaşımdır. İnsanlar sayıca artarken onlar azalacaklar. Öyleyse onların iyilerine yapışın, kusurlularını da affedin.” [Buhari, İbnu Abbas ’dan kaydettiği bir diğer rivayette: “Onlar azalacaklar” lafzının peşinde şu ziyadeye yer verir: “öyle ki yemekteki tuz gibi olacaklar.”] Buhari, Menakıbu’l-Ensar 11, Müslim, Fezailu’s-Sahabe 176, (2510), Tirmizi, Menakıb, (3901)
- Bir hastayı akşamleyin ziyaret eden hiçbir kimse yok ki beraberinde kendisine sabaha kadar istiğfar edecek yetmiş bin melekle çıkmış olmasın. Ayrıca onun cennette bir bahçesi de vardır. Kim de hasta ziyaretine sabahleyin gelirse onunla birlikte yetmiş bin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfar ederler. Onun da cennette bir bağı vardır. Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098, 3099, 3100)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim güzel bir şekilde abdest alır, Müslüman kardeşine, sevap düşüncesiyle hasta ziyaretinde bulunursa, cehennemden yetmiş yıllık yürüme mesafesi uzaklaştırılır.” Sabit dedi ki: “Ey Ebu Hamza, harif nedir?” diye Enes’ten sordum. Bana: “Yıl!” diye cevap verdi.” Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir hastaya veya bir din kardeşine Allah rızası için ziyarette bulunursa, bir münadi ona nida eder: “(Dünyada da ahirette de) iyi olasın, (ahiret yolculuğun da) iyi olsun. (Bu davranışınla) cennette bir ev hazırladın!” der.” Tirmizi, Birr 64, (2009), İbnu Mace, (Cenaiz 2, (1443)
- Resulullah (sav) bana: “Ey Aişe! İşte Cebrail! Sana selam ediyor” dedi. Ben de: “Ve aleyhisselamu ve rahmetullahi ve berakatuhu!” dedim. Resulullah (sav) benim görmediğimi görürdü. Buhari, Fezailu’l-Ashab 30, Bed’ül-Halk 6, Edeb 11, İsti’zan 16, 19, Müslim, Fezailu’s-Sahabe 91, (2447), Ebu Davud, Edeb 166, (5232), Tirmizi, Menakıb, (3876), Nesai, İşretu’n-Nisa 3, (7, 69)
- Resulullah (sav)’ın Ashabı olan bizlere her ne zaman bir hadis müşkilat arz edecek olsa, hemen Hazreti Aişe’ye sorardık, o bize bu hususta mutlaka bir bilgi sunardı. Tirmizi, Menakıb, (3877)
- Hazreti Ali (r.a), asker toplamak için Ammar İbnu Yasir ve Hasan İbnu Ali ’yi Kufe’ye gönderince, Ammar halka şöyle hitap etti: “Ben de biliyorum. O (Hazreti Aişe), dünyada da ahirette de Peygamberimiz (sav)’in zevcesidir. Velakin Allah sizleri imtihan ediyor. Kendisine mi, yoksa, Aişe’ye mi tabi olacaksınız?” Buhari, Fezailu’l-Ashab 30, Fiten 17
- Halamla birlikte Hazreti Aişe (r.a)’nin yanına gittim. Hazreti Aişe’ye: “Hangi kadın Resulullah (sav)’e daha sevgili idi?” diye soruldu. “Fatıma” dedi. “Ya erkeklerden?” dendi. “Fatıma’nın kocası! Zira bildiğim kadarıyla Ali (r.a) çok oruç tutar, çok namaz kılardı.” Tirmizi, Menakıb, (3873)
- Resulullah (sav) Fetih senesinde Fatıma’yı çağırarak hususi konuştular. Fatıma ağladı. Sonra tekrar hususi olarak konuştular. Fatıma bu sefer güldü. Resulullah (sav) vefat edince, Fatıma’dan o ağlama ve gülmesi hususunda sordum. Dedi ki: “Önce, Resulullah (sav) bana öleceğini haber verdi, ben de ağladım. İkinci konuşmamızda benim, İmran kızı Meryem hariç diğer kadınların cennette efendisi olacağımı müjdeledi, bunun üzerine güldüm.” Tirmizi, Menakıb, (3872)
- Hazreti Cebrail (a.s) Resulullah (sav)’e gelerek: “Ey Allah’ın Resulü,” dedi. “İşte Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var, içerisinde katık -veya yiyecek, veya içecek- mevcut. O yanınıza ulaştığı vakit, ona Rabbinden [ve benden] selam söyleyin ve onu gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş inciden mamul bir evle müjdeleyin!” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 20, Tevhid 35, Müslim, Fezailu’s-Sahabe 71, (2432)
- Resulullah (sav)’ın hanımlarından hiçbirine, Hazreti Hatice ’ye karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Resulullah (sav) onun yadını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice’nin dostlarına da gönderirdi. Bazen ona: “Sanki dünyada Hatice’den başka kadın yok!” derdim de bana: “(Onun gibisi var mıydı!) o şöyleydi, o böyleydi…! [Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken] benim çocuklarım ondan oldu” diye karşılık verirdi. [Hazreti Aişe der ki: içimden “Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim” dedim.] Hazreti Aişe devamla der ki: “Resulullah (sav), Hatice’den üç yıl sonra benimle evlendi.” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 20, Nikah 108, Edeb 73, Tevhid 32, Müslim, Fezailu’s-Sahabe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437), Tirmizi, Menakıb, (3885, 3886)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “(Ahiretin) en hayırlı kadını Meryem Bintu İmran’dır. (Dünyanın) en hayırlı kadını Hatice Bintu Huveylid’dir.” Ravi bunu söylerken, eliyle semaya ve arza işaret etti. “Resulullah (sav) buyurdular ki: “Erkeklerden pek çokları kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran’ın kızı Meryem, Firavun’un karısı Asiye, Huveylid’in kızı Hatice ve Muhammed’in kızı Fatıma’dan başka kimse kemale ermemiştir. Hazreti Aişe’nin kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir.” Bu rivayet Buhari’de Ebu Musa hadisi olarak gelmiştir.] Buhari, Menakıbu’l-Ensar 20, Enbiya 45, Müslim, Fezailu’s-Sahabe 69, 70 (2430, 2431), Tirmizi, Menakıb, (3887), Et’ime 31, (1835)
- Hazreti Safiyye’ye, Hazreti Hafsa ’ya “Yahudi kızı” deyip (istiskal ettiği) ulaşıyor. Bu sözü işiten Safiyye ağlıyor. Tam o ağlarken Resûlullah (sav) yanına giriyor ve: “Niye ağlıyorsun?” diye soruyor. Safiyye: “Hafsa bana “Sen Yahudi kızısın!” dedi” der. Resulullah (sav): “Sen bir peygamber kızısın. Senin amcan da bir peygamberdir, ayrıca bir peygamberin de nikahı altındasın. Öyleyse o sana karşı neyi ile iftihar ediyor ki?” diyerek onu teselli etti. Sonra da öbürüne: “Ey Hafsa! Allah’tan kork!” dedi. [Nesai’de bulunamamıştır. Belki de Nesai’nin es-Sünenü’l-Kübra’sında mevcuttur. Hadise Tirmizi “sahih” demiştir.] Tirmizi, Menakıb, (3891)
- (Bir gün) Sabah namazından sonra, İbnu Abbas ’a, Hazreti Sevde’nin vefat ettiği söylenmişte hemen secdeye kapandı. Niye böyle davrandığı sorulunca şu cevabı verdi: “Resulullah (sav): “(Allah’ın ayetlerinden) bir ayet gördüğünüz vakit secde edin” buyurmuştu. İmdi Resulullah (sav)’ın zevcelerinin gitmesinden daha büyük bir ayet var mıdır?” Ebu Davud, Salat 269, (1197), Tirmizi, Menakıb, (3889)
- Hazreti Ömer, Resulullah (sav)’ın vefatından sonra, Hazreti Ebu Bekr (r.a) ’e: “Gel beraber Ümmü Eymen ’e gidip ziyaret edelim, tıpkı Resulullah ’ın (sav) onu ziyaret ettiği gibi” dedi ve gittiler. Ümmü Eymen onları görünce ağladı. “Niye ağlıyorsun? Resulullah’ın Allah nezdinde bulacağı mükafaatların daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?” dediler. Ümmü Eymen: “Evet bilmez olur muyum? Allah indinde olan, Resulullah (sav) için elbette daha hayırlıdır. Velakin beni ağlatan, semadan gelen vahyin kesilmiş olmasıdır” dedi. Bu sözleri onları da hüzünlendirdi. Ümmü Eymer’le birlikte onlar da ağladılar. Müslim, Fezailu’s-Sahabe 103, (2453)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “İnsanlar hayırda da şerde de Kuryeş’e tabidir.” Müslim, İmaret 3, (1819)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Ey Allah’ım, Kureyş’in ilkine azap tattırdın, hiç olsun, ahirine ihsanı tattır. Tirmizi, Menakıb, (3904)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kureyş kadınları, deveye binen kadınların en hayırlılarıdır: Onlar küçük çocuklara karşı daha şefkatli, kocalarının mallarına karşı daha muhafızlardır.” [Ebu Hureyre: “Meryem Bintu İmran hiçbir zaman deveye binmedi” derdi.] Buhari, Nikah 12, Enbiya 46, 1 Nefahat 10, Müslim, Fezailu’s-Sahabe, 10 (2529)
- Abdullah İbnu Muti, babası ’ndan naklen anlatıyor: “Resulullah (sav) Mekke’nin fethedildiği gün buyurdular ki: “Bugünden sonra hiçbir Kureyşli, Kıyamete kadar sabren öldürülemez.” Kureyş’in Asi isimlerinden Muti’den başka kimse Müslüman olmadı. Muti’nin ismi de Asi idi. Resulullah (sav) ona Muti ismini taktı.” Müslim, Cihad 88-89, (1782)
- Ebu Talib’in ölüm anı gelince, Resulullah (sav) yanına geldi. Başucunda Ebu Cehil ile Abdullah İbnu Ebi Umeyye İbni’l-Muğire’yi buldu. “Ey Amcacığım! Bir kelimelik Lailahe illallah de! Onunla Allah indinde senin lehine şehadette bulunayım!” dedi. Ebu Cehil ve Abdullah atılarak (Ebu Talib’e): “Sen Abdulmuttalib’in dininden yüz mü çevireceksin?” diye müdahale ettiler. Resulullah (sav), (kelime-i şehadeti) ona arz etmeye devam etti. Onlar da kendi sözlerini aynen tekrara devam ettiler. Öyle ki bu hal Ebu Talib’in son söz olarak, onlara: “Ben Abdulmuttalib’in dini üzereyim!” demesine kadar devam etti. Ebu Talib Lailahe illallah demekten kaçınmıştı. Resulullah (sav): “Yasaklanmadığı müddetçe senin için istiğfar edeceğim!” dedi. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah şu vahyi indirdi. (Mealen): “Akraba bile olsalar, onların cehennemlik oldukları ortaya çıktıktan sonra müşrikler hakkında Allah’tan af dilemek ne Peygmaber’e ve ne de iman edenlere uygun düşmez” (Tevbe 113). Cenab-ı Hak şu ayeti de Ebu Talib hakkında indirmiştir. (Mealen): “Sen, sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir. Doğru yolda olanları en iyi bilen de O’dur” (Kasas 56 ). Buhari, Menakıbu’l-Ensar 40, Cenaiz 81, Tefsir, Beraet 16, Kasas 1, Eyman 19, Müslim, İman 39, (34), Nesai, Cenaiz 102, (4, 90, 91)
- Ebu Talib Resulullah (sav)’ın yanında zikredilmişti. “Umulur ki. Kıyamet günü şefaatim ona fayda eder de, böylece ateşten, topuklarına kadar yükselen sığ bir yere konur, yine de beyni kaynar.” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 40, Rikak 51, Müslim, İman 360, (210)
- Ey Allah’ın Resulu dedim, “amcana (istiğfarla yardım)dan seni alıkoyan nedir? O seni koruyor, senin için kafirlere kızıyordu.” “Evet!” dedi, “olacak. O ateşin sığ bir yerindedir. Eğer ben olmasaydım cehennemin en derin yerinde olacaktı.” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 40, Edeb 115, Rikak 61, Müslim, İman 357, (209)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “İnsanların ilim talep etmek üzere seferlere çıkacakları zaman yakındır. (O zaman) Medine aliminden daha bilginini bulamazlar.” [Abdurrezzak, rivayetinde: “Bu (hadiste haber verilen alim) Malik İbnu Enes’dir” demiştir.] Tirmizi, İlm 18, (2682)
- Necaşi (r.a) öldüğü zaman biz onun kabrinin üzerinde uzun müddet bir nur görüldüğünü konuşurduk. Ebu Davud, Cihad 29, (2523)
- Bir başka rivayette ise şöyle gelmiştir: “Zeyd İbnu Amr İbnu Nüfeyl hakiki dini sorup, ona tabi olmak üzere [Varaka İbnu Nevfel ile birlikte] Şam’a gitti. Orada bir yahudi alimine rastladı. Ona dinleri hakkında sordu ve: “Belki de dininize gireceğim, (bana onu tanıtın)!” dedi. Yahudi: “Sen, Allah’ın gadabından nasibini almadıkça bizim dine giremezsin!” diye cevap verdi. Zeyd: “Ben Allah’ın gadabından kaçarak buralara geldim, (gadap değil, rıza ve rahmet arıyorum), elimden geldiğince, Allah’ın gadabından herhangi bir pay almaya asla niyetim yok. Sen bana bir başkasını göster (de ona gideyim)!” der. Yahudi alim: “Ben haniflikten başka bir şeyi tanımıyorum!” cevabını verir. Zeyd: “Haniflik nedir?” der. Yahudi alim açıklar: “Hazreti İbrahim (a.s) ’ın dinidir. O, ne yahudi ne de hıristiyandı, Allah’tan başka bir şeye tapmıyordu.” Zeyd onun yanından çıkınca Hristiyan alimlerden biriyle karşılaşır. Ona da aynı şeyleri söyler. O da: “Sen Allah’ın lanetinden nasibini almadıkça bizim dinimize giremezsin!” der. Zeyd ona da: “Ben zaten Allah’ın lanetinden kaçarak bu diyarlara geldim. Elimden geldiğince, ebediyyen Allah’ın lanetinden bir şey yüklenmeyeceğim. Sen bana bir başkasını gösterebilir misin?” der. O alim de: “Hayır ben haniflikten başka bir şey bilmem!” cevabım verir. Zeyd ona da: “Haniflik nedir?” diye sorar. Alim: “Hazreti İbrahim (a.s) ’ın dinidir. O ne Yahudi ne de Hristiyan’dı, o sadece Allah’a tapardı” cevabını verir. Zeyd onların Hazreti İbrahim hakkındaki sözlerini işitince, oradan ayrılır. Dışarı çıkınca ellerini kaldırıp: “Allah’ım, seni şahit kılıyorum: Ben İbrahim (a.s) ’ın dini üzereyim!” der.” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 24, Zebaih 16
- Zeyd İbnu Amr İbnu Nüfeyl’in ayakta dikilip sırtını Ka’be’ye dayayarak şöyle söylediğini işittim: “Ey Kureyş topluluğu! Vallahi ben hariç hiçbiriniz Hazreti İbrahim (a.s) ’ın dini üzere değilsiniz!” Zeyd diri diri toprağa gömülecek kızları (kurtarıp) hayatını bağışlardı. Kızını öldürmek isteyen adama: “Onu öldürme, onun külfetini ben üzerime alıyorum” der ve kızı alırdı. Kız büyüyüp serpilince, babasına: “Dilersen sana teslim edeyim, dilersen külfetini ben çekeyim” der bakımına devam ederdi. Buhari, Menakıbu’l-Ensar 24
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Her peygamberin bir havarisi vardır. Benim havarim ise Zübeyr İbnu’l-Avvam’dır.” Buhari, Fezailu Ashab 13, Cihad 40, 41, 135, Megazi 29, Haber-i Vahid 2, Müslim, Fezailu’s-Sahabe 48, (2415), Tirmizi, Menakıb, (3746)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR