Tüyler nedir? Tüyler ‘in dindeki yeri nedir? Tüyler ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
CİHAD 2

Cihad 2 nedir? Cihad ‘ın dindeki yeri nedir? Cihad ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) (bir defasında) ok atmakta olan (Eslem kabilesinden) bir gruba rastlamıştı, (onları takdiren): “Ey İsmailoğulları! Atmaya devam edin. Sizin atalarınız da (çok iyi) atıcılardı” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2815) – Hds 6866)
- Temîmu’d-Dârî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah ‘ı (sav) işittim, buyurdular ki: “Allah yolunda kim bir at (edinip) bağlar, kendi eliyle yemini verirse, yedirdiği her bir dâne için bir sevap vardır.” İbnu Mace Sünen (2791) – Hds 6858)
- Ebu Sa’îdi’l-Hudrî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah yolunda cihat eden kimse Allah’ın şu garantisi altındadır: “Allah onu ya mağfiret ve rahmetine dahil eder (şehit olur), yahut sevap ve ganimetle sağ salim geri çevirir. Allah yolunda cihat eden kimsenin misali, hiç ara vermeden geceleri hep namaz kılan, gündüzleri de hep oruç tutan kimse gibidir. Bu hal evine dönünceye kadar böyledir.” İbnu Mace Sünen (2754) – Hds 6845)
- Ukbe İbnu Âmir el-Cühenî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah askerlerin nöbetini tutan kimseye rahmet eylesin (veya eylemiştir).” İbnu Mace Sünen (2769) – Hds 6851)
- Enes İbnu Mâlik (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah yolunda bir gece nöbetçilik, bir adamın ailesi içinde bin yılda kılacağı namaz ve tutacağı oruçtan daha hayırlıdır, (bu zikredilen) yıl üç yüz altmış gündür ve bir gün bin yıl gibidir.” İbnu Mace Sünen (2770) – Hds 6852)
- Abdullah İbnu’z-Zübeyr (r.a) anlatıyor: “Osman İbnu Affân (r.a) bir hitabesinde şöyle dediler: “Ey insanlar! Ben Resûlullah ’dan (sav) bir hadis işitmiştim. Size ve arkadaşlığınıza olan düşkünlüğüm (yani bu hadisi duyunca beni terk ederek hep cephelere koşacağınız endişem) bunu şimdiye kadar rivayetime mani oldu. Şimdi rivayet ediyorum. Artık) dileyen kendisine ribâtı (Allah yoluna bezli) seçsin, dileyen de bıraksın. Efendimiz buyurmuştu ki: “Kim Allah Sübhanehu yolunda bir gece ribât (yani hududda ve tehlikeli yerde düşmana karşı bekleme)de bulunursa, o tek gecesi bin günlük gece namazına ve bin günlük gündüz orucuna bedel olur.” İbnu Mace Sünen (2766) – Hds 6848)
- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim Allah yolunda murâbıt olarak ölürse, kendisine, yapmakta olduğu salih amellerin ücreti (sanki ölmemiş gibi Kıyamet gününe kadar verilir), rızkı da mütemadiyen verilir, kabirdeki hesaba çekicilerden emin olur. Allah Teâla hazretleri onu, Kıyamet günü cehennem korkusundan emîn olarak diriltir.” İbnu Mace Sünen (2767) – Hds 6849)
- Übey İbnu Ka’b (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah rızası için Ramazan ayı dışında Müslümanların avreti gerisinde (yani düşmanların gelmesinden korkulan tehlikeli cephede), sevap umuduyla bir günlük ribât, sevap yönüyle yüz yıllık oruçlu, namazlı ibadetten hayırlıdır. Müslümanların avreti gerisinde, ramazan ayında Allah rızası için bir günlük ribât Allah indinde, orucuyla namazıyla bin yıllık ibadetten daha hayırlı, sevapça daha büyüktür. Eğer Allah onu sağ-salim ailesine kavuşturursa, bin yıl ona bir tek günah yazılmaz, sadece haseneleri yazılır ve kendisine Kıyamete kadar ribât sevabı akıtılır.” İbnu Mace Sünen (2768) – Hds 6850)
- Hazreti Enes İbnu Mâlik (r.a) anlatıyor: “Ben bir harbe katıldım. Abdullah İbnu Ravâha şöyle demişti: “Ey nefsim! Seni cennete sokacak olan mukâteleden hoşlanmıyor görüyorum. Allah’a yemin ederim ki sen istesen de istemesen de savaşacaksın!” İbnu Mace Sünen (2793) – Hds 6859)
- Amr İbnu Abese (r.a) anlatıyor: “Resûlullah ’a (sav) gelip: “Ey Allah’ın Resûlü! Cihadın hangisi en faziletlidir?” dedim. “Kanı dökülen ve iyi cins atı yaralanan mücahidin cihadı en faziletli cihaddır” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2794) – Hds 6860)
- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah yolunda yaralanan hiçbir yaratık yoktur ki -ancak kimin O’nun yolunda yaralandığını Allah bilir- Kıyamet günü, yarası, yaralandığı gündeki şekliyle getirilmiş olmasın: Kanı kan renginde, kokusu misk kokusunda olarak.” İbnu Mace Sünen (2795) – Hds 6861)
- Hazreti Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah ’ın (sav) yanında şehitlerden bahsedilmişti. Şöyle buyurdular: “Yeryüzü şehitlerin kanından kurumadan önce, onu, hurilerden iki karısı, emzikli yavrularını çöl bir arazide kaybedip aniden bulan anne heyecanıyla, her birinin elinde -dünya ve içindekilerden daha değerli- birer takım elbise olduğu halde karşılarlar.” İbnu Mace Sünen (2798) – Hds 6862)
- Ebu Sâid (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) Alkame İbnu Mücezzez (r.a), benim de içinde bulunduğum bir askerî birliğin başında savaşa gönderdi. Kumandan gazvesinin başına geçince veya yolda belli bir yere varınca, askerlerden bir grup, kendisinden (ayrı gitmek) hususunda izin istedi. Onlara izin verdi. Başlarına Abdullah İbnu Huzâfe İbnu Kays es-Sehmî’yi sorumlu tayin etti. Ben onunla savaşanlar içerisinde idim. Yolun bir yerine gelmiştik, (mola sırasında) askerlerden bazıları ısınmak veya üzerinde (yemek) yapmak maksadıyla bir ateş yaktılar. Komutanımız Abdullah -ki şakacı birisiydi- sizin üzerinizde itaat edilmek ve sözü dinlenmek hakkım yok mu?” diye sordu. Askerler: “Elbette var!” dediler. “Öyleyse, dedi ne emredersem yapacaksınız değil mi?” Askerler yine: “Elbette!” dediler. Bunun üzerine komutan: “Şu halde size, şu ateşe atılmayı emrediyorum” dedi. Askerlerin bir kısmı kalkıp emri yerine getirmeye hazırlandılar. Abdullah, onların ateşe atılacaklarına inanınca: “Kendinizi tutun, ben size şaka yapmıştım” dedi. Medine’ye dönünce, bu hadiseyi Resûlullah ’a (sav) anlattılar. Efendimiz şöyle buyurdular: “Onlardan (yani başınızdakilerden) kim size Allah’a isyanı emrederse ona itaat etmeyin.” İbnu Mace Sünen (2863) – Hds 6874)
- Ebu Saidi’l-Hudrî (r.a) anlatıyor. “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Bilesiniz, Kıyamet günü ahdini tutmayan her vefasıza vefasızlığının derecesine uygun bir bayrak dikilecek (böylece vefasızlığı teşhir edilecek)tir.” İbnu Mace Sünen (2873) – Hds 6875)
- Hazreti Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim Allah yolunda cihat eden bir gaziyi tam olarak teçhiz ederse, o gazi ölünceye veya savaştan dönünceye kadar sevabına iştirak eder.” İbnu Mace Sünen (2758) – Hds 6846)
- Hazreti Peygamber (sav)’e, şecaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi, dostu) için veya gösteriş için mukatele eden kimseler hakkında sorularak bunlardan hangisi “Allah yolundadır?” dendi. Resulullah: “Kim, Allah’ın kelamı yücelsin diye mukatele ederse, o Allah yolundadır” diye cevap verdi.” Buhari, Cihad 15, Hums 10, İlm 35, Tevhid 28, Müslim, İmaret 149, (1904), Tirmizi, Fedailu’l-Cihad 16, (1646), Ebu Davud, Cihad 26, (2517), Nesai, Cihad 21, İbnu Mace, Cihad 13, (2783)
- Bir adam gelerek Hazreti Peygamber (sav)’e: “Ey Allah’ın Resulü, bir kimse Allah yolunda cihat arzu ettiği halde bir de dünyalık isterse durumu nedir?” diye sordu. Şu cevabı verdi: “Ona hiçbir sevap yoktur!” Adam aynı soruyu üç sefer tekrar etti, Resulullah (sav) da her seferinde: “Ona sevap yoktur!” diye cevap verdi.” Ebu Davud, Cihad 25, (2516)
- Bir bedevi gelerek Resulullah (sav)’e iman etti. Sonra da sordu: “Seninle hicret edeyim mi?” Resulullah (sav) onu ashabından birine teslim edip meşgul olmasını söyledi. Sonra yapılan gazvede Resulullah (sav), bir miktar ganimet elde etmişti. Bunu taksim etti ve bedeviye de bir pay ayırdı. Bedevi: “Bu nedir?” diye sordu. Resulullah (sav): “Bu payı sana ayırdım” dedi. Adam: “Ben bunun için sana tabi olmuş değilim, ben -eli ile boğazını göstererek- şuraya bir ok atılıp ölmem ve cennete gitmem için sana tabi oldum” dedi. Resulullah (sav) da: “Sen Allah’a sadık oldun mu o da sana sadık olur (dilediğini verir)” dedi. Askerler bir müddet durdular. Sonra düşmanla mukatele etmek üzere kalktılar. Adamcağızı, az sonra sırtlayıp Hazreti Peygamber (sav)’e getirdiler. Tam gösterdiği yere bir ok isabet etmiş ve ölmüştü. Resulullah (sav): “Bu, o adam mı?” diye sordu: “Evet, odur!” dediler. “Öyleyse o Allah’a doğru söyleyip sadakat gösterdi, Allah da ona sadakat gösterdi” dedi. Adam, Resulullah (sav)’ın cübbesi ile kefenlendi. Resulullah (sav) cenazeyi öne çıkardı, üzerine namaz kıldı. Okuduğu duadan işitilenler arasında şu da vardı: “Ey Allah’ım, bu senin bir kulundur. Senin yolunda hicret etmek üzere memleketinden ayrıldı. Şehit olarak öldürüldü. Ben buna şahitlik ediyorum.” Nesai, Cenaiz 61, (4, 60, 61)
- Abdurrahman İbnu Ebi Ukbe, babasından naklediyor: Babası İran asıllı bir azatlı idi. Der ki: “Resulullah (sav) ile birlikte Uhud Savaşı’na katıldım. Müşriklerden bir adama darbeyi indirdim ve: “Al, bu sana benden, ben İranlı bir köleden!” dedim. (Sözlerimi işitmiş bulunan) Resulullah (sav) bana doğru baktı ve: “Niye, ben Ensari bir köleyim demedin? Bir kavmin kız kardeşlerinin oğlu o kavimden sayılır” dedi. (Bu hadisin son cümlesi diğer kitaplarda da yer alır) Ebu Davud, Edeb 121, 5/23, İbnu Mace, Cihad 13, (2784), Buhari, Feraiz 24, Tirmizi, Menakıb 85, (3897), Nesai, Zekat 96, (5, 106), Müslim, Zekat 133, (1059)
- İbnu Abbas (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Cihada çağırıldığınız zaman cihada koşun. İbnu Mace Sünen (2773) – Hds 6853)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah yolunda kim tek bir yürüyüş yapsa, kendisine isabet eden toz, Kıyamet günü mislince misk olur.” İbnu Mace Sünen (2775) – Hds 6854)
- Ebu’d-Derda (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Denizde yapılan bir gazve (savaş), sevapça karada yapılan on gazveye bedeldir.” İbnu Mace Sünen (2777) – Hds 6855)
- Safvan İbnu Assâl (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) beni seriyyede savaşa gönderdi. Yola çıkarken) şu talimatı verdiler: “Allah’ın adıyla, Allah yolunda yürüyün. Allah’ı inkâr edenlerle savaşın. İşkence yapmayın, (ahidde bulunduğunuz taktirde) ahdinizi bozmayın, çocukları öldürmeyin.” İbnu Mace Sünen (2857) – Hds 6873)
- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Dünyanın ömründen bir tek gün bile kalmış olsa, Ehl-i Beyt’imden bir adam melik oluncaya ve Deylem dağına ve Konstantiniyye’ye (İstanbul’a) malik oluncaya kadar Allah, o günü uzatacaktır.” İbnu Mace Sünen (2779) – Hds 6856)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Dünyanın etrafını fethetmek sizlere nasib kılınacak ve Kazvin denilen bir şehir size fethedilecektir. Sizden kim bu gazveye kırk gün -veya kırk gece- iştirak ederse, ona cennette üzerinde yeşil zeberced taşı bulunan altından mamul bir sütun verilecektir. Bu sütun üzerinde, kırmızı yakut taşlarından mamul bir kubbe (köşk) vardır. O kubbenin, altundan mamul yetmişbin kapısı vardır, her kapı kanadının başında (huru’l-iyn denilen) siyah gözlü bir zevce vardır.” İbnu Mace Sünen (2780) – Hds 6857)
- Ubâde İbnu’s-Sâmit (r.a) anlatıyor. “Resûlullah (sav) Huneyn günü bize, ganimet malından bir devenin yanında namaz kıldırdı. Namazdan sonra deveden bir parça yün alıp onu iki parmağı arasına koydu sonra: “Ey insanlar! Buyurdu. Şu yün parçası bile sizin ganimetlerinizdendir. Bir iplik, bir iğne, bundan daha değerli, daha değersiz bile olsa buraya getirin. Zira (getirmemek gulûldür yani hırsızlık); gulûl ise, Kıyamet günü yapan için ardır, ayıptır, ateştir.” İbnu Mace Sünen (2850) – Hds 6871)
- Seleme İbnu’l-Ekvâ’ anlatıyor: “Bir adamla teke tek vuruştum ve herifi geberttim. Onun selebini (eşyalarını) Resûlullah (sav) bana verdi.” İbnu Mace Sünen (2836) – Hds 6869)
- Semüre İbnu Cündeb (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav): “Kim bir kâfiri öldürürse seleb’i onundur” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2838) – Hds 6870)
- Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi (r.a) anlatıyor: “Resûlullah ’dan (sav) sonra nefel (yani mücahide ganimetteki hissesinden başka bir şey) yoktur. Müslümanların kuvvetli olanları (kazandıklarından) zayıf olanlara verirler.” Recâ demiştir ki: “Süleyman İbnu Musa’nın şöyle söylediğini işittim: “Mekhûl bana Habib İbnu Mesleme’den rivayeten dedi ki: “Resûlullah savaşa giderken (askerlerden bazılarına diğerlerinden fazla olarak) dörtte bir ve savaş dönüşünde üçte bir nisbetinde nefel (denen ziyade bir ikram)da bulundu.” Bunun üzerine Amr: “Ben sana babam vasıtasıyla (sahabi olan) dedemden rivayet ediyorum, sen ise Mekhûlden hadis rivayet ediyorsun” demiştir.” İbnu Mace Sünen (2853) – Hds 6872)
- Harice İbnu Zeyd (r.a) anlatıyor: “Bir adamın, babam (Zeyd İbnu Sâbit)ten gazveye çıkıp, gazve sırasında alış-veriş ve ticaret yapan kimse hakkında sorduğuna şahit oldum. Babam ona şu cevabı vermişti: “Biz Resûlullah (sav) ile Tebük (seferin)de iken alıyor, satıyorduk. Resûlullah bizi gördüğü halde yasaklamamıştı.” İbnu Mace Sünen (2823) – Hds 6867)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav), Eksem İbnu’l-Cevn el-Huzâ’î’ye: “Ey Eksem! Kendi kavminden olmayanlarla birlikte (kâfirlere karşı) savaş ki huyun güzelleşsin ve arkadaşlarının yanında kıymetin olsun. Ey Eksem! (Yolculuk sırasında) arkadaşların en hayırlısı (sayıca) dört olandır. Askerî birliğin en hayırlısı, (miktarı) dört yüz olandır. Ordunun en hayırlısı dört bin olandır. On iki bin kişilik ordu, sayı azlığı sebebiyle mağlub olmaz.” İbnu Mace Sünen (2827) – Hds 6868)
- Hazreti Ali (r.a) anlatıyor. “Mugire İbnu Şu’be, Resûlullah ’la (sav) gazveye çıktığı vakit, beraberinde bir mızrak taşırdı. Dönüşünde mızrağını atardı, ta ki onu, kendisi için bir başkası taşıyıversin. Ali ona: “Senin bu yaptığını Resûlullah’a (sav) haber vereceğim!” dedi (ve haber verdi). Resulullah (sav) Muğire’ye: “Öyle yapma! Eğer yaparsan yere attığın mızrak, yitik mal olarak kaldırılmaz, (alan onu temellük eder)” dedi.” İbnu Mace Sünen (2809) – Hds 6864)
- Hazreti Ali (r.a) anlatıyor. “Resûlullah ’ın elinde bir arabî yay vardı. Resûlullah (sav) o sırada elinde fârisî bir yay olan bir adam görmüştü: “Bu nedir? At onu!” buyurdular ve devamla: “Sizin şunu ve şunun benzerleri ile (el-kanâ denen) mızrakları edinmeniz gerekir. Çünkü Allah Teâla hazretleri, sizin için dini bunlarla güçlendirecek ve size muhtelif beldeler(in fethini) müyesser kılacaktır” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2810) – Hds 6865)
- Sâ’ib İbnu Yezid (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) Uhud günü iki zırh giydi. Resûlullah (sav) sanki ikisini de üst üste giymişti.” İbnu Mace Sünen (2806) – Hds 6863)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR