NAMAZ VAKİTLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER

09.08.2023
466

Namaz Vakitleri nelerdir? hangi namaz ne zaman kılınmalıdır? namaz vakitleri hakkında Resulullahın söylemiş olduğu hadisi şerifler şunlardır;

  • Bir rivayette de şöyle gelmiştir: Akşamı, ikinci günde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından önce kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk üçte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini çağırdı: “İşte namazın vakti bu iki hudut arasındadır” buyurdu. (Metin Müslim’e aittir) (Müslim, Mesacid 178, (614), Ebu Davud, Salat 2, (395), Nesâî, Muvakit 15, (1, 260, 261)
  • Ebu Davud’un bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Sabah namazını kişi arkadaşının yüzünü tanıyamayacak -veya kişi yanındakini tanımayacak- kadar (ortalığın karanlık olduğu) bir anda kıldı. Sonra ikindiyi öylesine tehir etti ki, namazdan çıktığı zaman güneş sararmıştı…” Rivayetin sonunda Ebu Davud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazısı şöyle dedi: “sonra yatsıyı gece yarısına kadar tehir ederek kıldı.” (Ebu Davud, Salat 2, (396)
  • Bir adam Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e namazların vaktinden sormuştu. Ona: “Şu (önümüzdeki) iki günde namazları bizimle kıl!” buyurdu. (O gün) güneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan için Bilal’e emretti. O da öğle ezanını okudu. Sonra öğle için kamet okumasını emretti. Sonra güneş yüksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi için kamet okudu. Sonra güneş batınca emretti, akşam için kamet okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı için kamet okudu. Sonra şafak sökünce emretti sabah için kamet okudu, ikinci gün olunca, Bilal’e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da öğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, güneş yüksekten, dünkü vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra: “Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?” diye sordu. Soru sahibi: “Benim ey Allah’ın Resulü!” dedi. “Namazlarınızın vakti” dedi, “gördüğünüz (iki vakit) arasındadır.” (Müslim, Mesacid 176, 177, (613), Tirmizî, Salat 115, (152), Nesâî, Mevakit 12, (1, 268)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Cibril (as) bana, Beytullah ’ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide öğleyi, gölge ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey gölgesi kadarken kıldı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldı, ikinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde her şeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, her şeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, önceki vaktinde kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı. Sonra sabahı, yeryüzü ağarınca kıldı. Sonra Cibril (as) bana yönelip: “Ey Muhammed! Bunlar senden önceki peygamberlerin (as) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!” dedi.” (Tirmizî, Salat 1, (149), Ebu Davud, Salat 2, (393)
  • Nesai’nin Hazreti Cabir Radıyallahu Anh ’den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: “Sonra O’na (Cibril), Fecr (uzayıp ) sabah olunca daha yıldızlar parlak ve cıvıl cıvıl iken geldi. Dünkü yaptığını aynen yaptı, sabah namazını kıldı. Sonra da: “Namaz vakti, işte gördüğünüz bu iki namaz arasıdır” dedi. (Nesâî, Mevakit 10, (1, 256)
  • Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “…öğleyi, güneş (tepeden batıya) meyledince kıldı. (Bu sırada) gölge ayakkabı bağı kadardı. Sonra ikindiyi, gölge ayakkabı bağının misli ve adam boyu olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık kaybolunca kıldı. Sonra, sabahı, şafak sökünce kıldı. Sonra ertesi günün öğlesini, gölge, adam boyu olunca kıldı. Sonra ikindiyi, kişinin gölgesi iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, güneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte birine veya yarısına doğru kıldı. Sonra sabahı kıldı ve ortalık ağardı.” (Nesâî, Mevakit 15, 7, 10, 17, (1, 251, 255, 261, 263)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Öğle vaktinin evveli güneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval) anıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır, ikindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da güneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da güneşin doğmasıdır.” (Tirmizî, Salat 114, (151), Müslim, Mevakit 6, (1, 249, 250)
  • Abdullah İbnu Rafi, Ebu Hureyre ’ye namazların vaktini sormuştu. Ebu Hureyre kendisine şu açıklamayı yaptı: “Ben sana haber vereyim: Gölgen kendi mislin kadarken öğleyi kıl. İkindiyi gölgen iki mislin olunca kıl. Akşamı güneş batınca kıl. Yatsıyı seninle arana gecenin üçte biri girince kıl. Sabahı da alaca karanlıkta kıl.”  (Muvatta, Vukutu’s-Salat 9, (1, 8)
  • İmam Malik’in anlattığına göre, Hazreti Ömer valilerine şöyle yazdı: “Nazarımda işlerinizin en ehemmiyetlisi namazdır. Kim onu (farz, vacip, sünnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamanında kılmaya) devam ederse dinini korumuş olur. Kim de onu(n zamanını tehir suretiyle) zayi ederse, onun dışındakileri daha çok zayi eder.” Hazreti Ömer yazısına şöyle devam etti: “Öğleyi gölge bir ziralıktan birinizin gölgesi misli oluncaya kadar kılınız, ikindiyi, güneş yüksekte, beyaz, parlak iken, hayvan binicisinin, güneş batmazdan önce iki veya üç fersahlık yol alacağı müddet içerisinde, akşamı güneş batınca, yatsıyı ufuktaki aydınlık battı mı gecenin üçte birine kadar kılınız. -Kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gözüne uyku düşmesin- Sabahı da yıldızlar parlak ve cıvıldarken kılınız.” ( Muvatta, Mevakit 6, (1,6-7) (Mâlik)
  • Muvatta ’nın diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “Hazreti Ömer Radıyallahu Anh, Ebu Musa el-Eş ’ari hazretlerine yazdığı bir mektupta aynı şeyi hatırlattı ve (ilaveten) şunu yazdı: “Onda -yani sabah namazında- mufassal surelerden iki uzun süre oku.” (Muvatta, Mevakit 7, (1, 7) Mâlik)
  • Yine benzer bir diğer rivayette şu ifade mevcuttur: Hazreti Ömer, Ebu Musa Radıyallahu Anh ’ya şöyle yazdı: “…Yatsıyı seninle (akşam namazıyla) arana gecenin üçte biri girince kıl. Geciktirirsen gecenin yarısına kadar olsun. Sakın gafillerden olma.” (Malik Muvatta, 8, (1, 7)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Öğlenin (başlama) vakti, güneşin (tepe noktasından batıya) meylettiği zamandır. Kişinin gölgesi kendi uzunluğunda olduğu müddetçe öğle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikçe. İkindi vakti ise güneş sararmadıkça devam eder. Akşam vakti ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolmadığı müddetçe devam eder. Yatsı namazının vakti orta uzunluktaki gecenin yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise fecrin doğmasından (yani şafağın sökmesinden) başlar, güneş doğuncaya kadar devam eder. Güneş doğdu mu namazdan vazgeç. Çünkü o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar.” (Müslim, Mesacid, 173, (612), Ebu Davud, Salat 2, (396), Nesâî, Mevakit 15, (1, 260)
  • Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemi Radıyallahu Anh ’nin yanına girdik. Babam ona: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) farz namazları nasıl kılardı?” diye sordu. Şu cevabı verdi: “Efendimiz sizin “el-Evvel” dediğiniz öğle namazını güneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kılınca, Medine’nin en uzak yerindeki evine dönerdi de güneş hala canlılığını korurdu. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (müstehap addederdi). Yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi. Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yüz ayet miktarınca Kur’an okurdu.” (Buhari, Mevakit 11, 13, 39, Ezan 104, Müslim, Mesacid 237, (647), Ebu Davud, Salat 3, (398), Nesai, Mevakit 2, (1, 246), 20, (1, 265)
  • Haccac, Medine’ye geldiğinde namazı mutad vaktinden tehir ediyordu. Bunun üzerine Cabir İbnu Abdullah Radıyallahu Anh ’a (namazların vakti hakkında) sorduk. Bize şu açıklamayı yaptı: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğleyi hararetin şiddetli olduğu zamanda (hacire vaktinde) kılardı. İkindiyi de güneş parlakken kılardı. Akşamı, güneş batınca, yatsıyı bazen geciktirir, bazen de öne alırdı. Halkın toplandığını görünce tacil eder, onları ağır görünce de tehir ederdi. Sabahı da alaca karanlıkta kılardı.” (Buhari, Mevakit 18, 21, Müslim, Mesacid 234, (646), Ebu Davud, Salat 3, (397), Nesâî, Mevakit 18, (1, 264)
  • Nesai’nin Enes Radıyallahu Anh ’ten yaptığı rivayette şöyle denmiştir: “Sabahı, göz(ün görme ufku) genişleyinceye kadar kılardı.” (Nesâî, 29, (1, 273)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğle namazı kıldığı zaman (gölgenin) miktarı, yazda üç ayaktan beş ayağa kadar idi. Kışta da beş ayaktan yedi ayağa kadardır.  (Ebu Davud, Salat 4, (400), Nesâî, Mevakit 6, (1, 251)
  • Mü’min kadınlar Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’la birlikte sabah namazlarını, bürgülerine sarılmış olarak kılarlardı. Sonra, namazlarını kılınca evlerine dönerlerdi de bu esnada karanlıktan dolayı kimse de onları tanıyamazdı. (Buhari, Mevakit 13, 27, Ezan 162, 165, Müslim, Mesacid 231, (645), Muvatta, Vukut 4, (1, 6), Ebu Davud, Salat 8, (423), Tirmizî, Salat 116, (153), Nesâî, Mevakit 25, (1, 271)
  • Ben öğle namazını, ne Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadar, ne de Ebubekir ve Ömer kadar tacil edip geciktirmeyen bir başka insan tanımıyorum. (Tirmizî, Salat, 118)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e (secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi. Züheyr, Ebu İshak’a: “Şikayetiniz öğle vaktinden miydi?” diye sordu. Öbürü: “Evet!” dedi. Ben: “Vakit girer girmez, (yani ortalık çok sıcakken) kılınmasından mı?” diye sordum. O yine: “Evet!” dedi. (Müslim, Mesacid, 189, (619), Nesâî, Mevakit 2, (1, 247)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yolculuk sırasında) bir yere inecek olsa, öğleyi kılmadan orayı terk etmezdi demişti. Bir adam sordu: “Yani gün ortasında olsa da mı?” “Evet,” dedi Enes, “gün ortasında olsa da!” (Ebu Davud, Salat 273, (1205), Nesâî, Mevakit 3, (1, 248)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güneş odama vurduğu sırada ikindiyi kılardı. Ebu Davud’un rivayetinde şu ziyade var: “… (güneş) odamdan yükselmezden önce…” (Buhari, Mevakit 13, Humus 4, Müslim, Mesacid 169, (611), Ebu Davud, Salat 5, (407), Tirmizi, Salat 120, (159), Nesâî, Mevakit 8,(1,252)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güneş yüksekte ve canlı iken ikindiyi kılardı. Bu esnada kişi avali ’ye (dış semtlere) gider, oraya varırdı ve hala güneş yüksekliğini muhafaza ederdi. Gidilen bu avali ’den bazıları Medine’ye dört mil uzaklıkta idi.” (Kaynaklar müteakip 2 hadisi de kapsarlar) (Buhari, Mevakit 13, İtisam 16, Müslim, Mesacid 192-197, (621-624), Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9), Ebu Davud, Salat 5, (404-406), Nesâî, Mevakit 8, (1, 252-254)
  • Biz Ömer İbnu Abdülaziz Radıyallahu Anh ile öğleyi kıldık. Sonra çıkıp Hazreti Enes İbnu Malik Radıyallahu Anh ’in yanına gittik. Varınca onu ikindiyi kılıyor bulduk. Ben kendisine: “Ey amcacığım! Kıldığın bu namaz da ne?” diye sordum. Bana: “Bu, ikindi namazıdır. Ve bu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’la beraber kıldığımız namazdır” dedi. (Kaynaklar önceki ve müteakip 1’er hadisi de kapsarlar) (Buhari, Mevakit 13, İtisam 16, Müslim, Mesacid 192-197, (621-624), Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9), Ebu Davud, Salat 5, (404-406), Nesâî, Mevakit 8, (1, 252-254)
  • Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize ikindiyi kıldırdı. Namazdan çıkınca Efendimizin yanına Beni Seleme ’den birisi geldi ve: “Ey Allah’ın Resulü!” dedi. “Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazır bulunmanızı arzu ediyoruz.” Efendimiz “Pekala” deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varınca, devenin henüz kesilmediğini gördük. Kestiler, parçaladılar. Bir miktarını pişirdiler. Güneş batmadan o eti yedik.” (Kaynaklar önceki 2 hadisi de kapsarlar) (Buhari, Mevakit 13, İtisam 16, Müslim, Mesacid 192-197, (621-624), Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9), Ebu Davud, Salat 5, (404-406), Nesâî, Mevakit 8, (1, 252-254)
  • Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) akşamı, güneş batıp perdeye bürününce kılıyordu. (Ebu Davud’un bir rivayetinde şöyle denir: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) akşamı, güneşin battığı vakitte, güneş (kursunun son) izi de ufukta kaybolunca kılıyordu.”) (Buhari, Mevakit 18, Müslim, Mesacid 216, (636), Ebu Davud, Salat 6, (417), Tirmizi, Salat 122, (164)
  • Biz akşamı, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte kılınca, cemaatten aynlıp (ok atışı yapanımız olurdu da) attığı okun düştüğü yerleri rahat görebilirdik. (Buhari, Mevakit 18, Müslim, Mesacid 217, (637)
  • Nesai’nin bu hususta Eşlem kabilesine mensup ashaptan bir kimseden kaydettiği beyan şöyledir: “Onlar Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte akşamı kılarlar, sonra da Medine’nin (Mescide) en uzak yerinde olan ailelerine dönüp ok atışı yaparlar ve de oklarının düştüğü yerleri görürlerdi.” ( Nesâî, Mevakit 13, (1, 259)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana şu tembihte bulundu: “Ey Ali, üç şey vardır, sakın onları geciktirme: Vakti girince namaz, (hemen kıl!), hazır olunca cenaze, (hemen defnet!), kendisine denk birini bulduğun bekar kadın, (hemen evlendir.” (Tirmizi, Salat, 127 (171)
  • Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki: “Kim sabah namazından bir rek’atı güneş doğmazdan önce kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek’atı güneş batmadan önce kılabilirse ikindi namazına yetişmiş demektir.” (Müslim, Mesacid 163, (608), Muvatta, Vukut 5, (1, 6), Tirmizi, Salat 137, (186), Ebu Davud, Salat 5, (412)
  • Sizden kim, ikindi namazının bir secdesini güneş batmazdan önce kılabilirse, namazını tamamlasın, sabah namazının da bir secdesini güneş doğmazdan önce kılabilen, namazını tamamlasın. (Ancak Nesâî (bir rivayetinde de) şöyle der: “..ilk rek’atinde kılarsa…”) (Buhari, Mevakit 28, 17, Nesâî, Mevakit 11, (1, 257, 258), 28, (1, 273)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Çünkü, şiddetli hararet cehennemden bir kabarmadır.” (Buhari, Mevakit 9, Bed’ü’l-Halk 10, Müslim, Mesacid 180, (616), Muvatta, Vukut 28, (1, 16), Ebu Davud, Salat 4, (402), Tirmizi, Salat 7, (157), İbnu Mace, Salat 4, (677), Nesâî, Mevakit 5 (1, 248-249)
  • İmam Malik’in bir rivayetinde (Resulullah ‘ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir): “Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! Bir kısmım, diğer bir kısmımı yiyor diye) şikayet etti. Bunun üzerine Rab Teala ona yılda iki kere teneffüs etmesine izin verdi: Kışta bir nefes, yazda bir nefes. (İşte, hararetten en şiddetli hissedilen ve soğuktan en şiddetli hissedilen şey bu soluklardır).” (Buhari, Mevakit 8, Muvatta, Vukut 27, (1, 15)
  • Biz bir sefer sırasında Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Müezzinimiz öğle namazı için ezan okumak istedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: “Serinlemeyi bekle!” dedi. Bir müddet geçince müezzin ezan okumak istemişti, yine ikinci ve hatta üçüncü defa: “Serinlemeyi bekle!” dedi. (Bekledik), hatta tümseklerin (doğu cihetindeki) gölgelerini gördük. O zaman aleyhissalatu vesselam: “Şiddetli hararet cehennemin bir kabarmasıdır. Öyleyse, hararet şiddetlenince öğle namazını (vakit) serinleyince kılın” dedi. (Buhari, Mevakit 9,10, Ezan 18, Bed’ü’l-Halk 10, Müslim, Mesacid 184, (616), Ebu Davud, Salat 4, (401), Tirmizi, Salat 119, (1, 58)
  • Ben, Ashab’ı öğle namazını aşiyy’de kılar gördüm. (Muvatta, Vukut 13, (1, 9)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hava sıcaksa öğleyi serinleyince kılıyordu, hava serinse ta’cil (edip ilk vaktinde) kılıyordu. (Nesâî, Mevakit 4, (1, 248)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın yanına geldik, ikindi namazını, güneş gökte beyaz ve (sarılıktan arı ve) parlak olduğu müddetçe tehir ediyordu. (Ebu Davud, Salat 5, (408)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Akşam yemeği hazırlanmış ise, yemeğe namazdan önce başlayın. Yemeğinizi aceleye de getirmeyin.” (Buhari, Et’ime 58, Ezan 42, Müslim, Mesacid 64, (557), Tirmizi, Salat 262, (353), Nesai, İmamet 67, (2, 111)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: “Namaz başlar ve akşam yemeği de hazır olursa akşam yemeğiyle başlayın.” (Buhari, Et’ime 58, Ezan 42, Müslim, Mesacid 66, (558)
  • İbnu’z-Zübeyr zamanında, ben Abdullah İbnu Ömer Radıyallahu Anh ’in yanında babamla birlikte bulunuyordum. Abbad İbnu Abdullah İbnu’z-Zübeyr sordu: “Biz işittik ki, akşam yemeğine namazdan önce başlanırmış, (doğru mu?)” Abdullah İbnu Ömer Radıyallahu Anh şu cevabı verdi: “Bak hele! Onların akşam yemekleri nasıldı? Zanneder misin ki, bu, babanın akşam yemeği gibiydi?” (Buhari, Ezan 42, Müslim, Mesacid 66, (559), Muvatta, İsti ’zan 19, (2, 971), Ebu Davud, Et’ime 10, (3757, 3759), Tirmizi, Salat 262, (363,354)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Yemek veya bir başka şey için namazınızı tehir etmeyin.” (Ebu Davud, Et’ime 10, (3758)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün) yatsıyı tehir etmişti. Ömer Radıyallahu Anh çıkıp: “Ey Allah’ın Resulü, namazı kılalım. Kadınlar ve çocuklar yattılar” dedi. Aleyhissalâtu vesselam başı su damlıyor olduğu halde çıkıp: “Ümmetime meşakkat vermemiş olsam yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim!” buyurdu.” (Buhari, Mevakit 24, Müslim, Mesacid 225, (642), Nesâî, Mevakit 20, (1,265)
  • Kendisine: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüzük kullandı mı?” diye sorulmuştur da şu cevabı vermiştir: “Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru’l-leyl) tehir etti. Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yüzüğünün parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle dedi: “İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namaz kılmaktasınız(sevabını alma).” (Buhari, Mevakit 25, 40, Ezan 36, 156, Libas 48, Müslim, Mesacid, 223, (640), Nesâî, Mevakit 21, (1, 268)
  • Yatsı namazı için ikamet okunmuştu ki bir adam: “Benim bir işim var!” diyerek araya girdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (farzı kıldırmazdan önce) kalktı, adamla hususi şekilde konuşmaya başladı, insanlar -veya bir kısmı- uyuyuncaya kadar konuşma uzadı. Namazı sonra kıldılar. (Buhari, Ezan 27, 28, İstizan 48, Müslim, Hayz 126, (376), Ebu Davud, Salat 46, (542), Tirmizi, Salat 373, (517, 518), Nesâî, İmamet 13, (2, 81)
  • (Bir gece) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ı yatsı namazı için uzun müddet bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazıları (hane-i saadetinden) çıkmayacağı zannına düştü, içimizden: “Namazını (evinde) kılmıştır” diyen bile oldu. İşte biz bu hal üzere iken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çıktı ve kendisine önceden tahminen söylediklerini tekrar ettiler. Bunun üzerine: “Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu namaz sayesinde diğer ümmetlere üstün kılındınız. Bunu sizden önceki ümmetlerden hiçbiri kılmadı” buyurdu. (Ebu Davud, Salat 7, (421)
  • [Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün] yatsı namazını geciktirdi. Hatta gecenin çoğu gitti. Sonra çıktı ve cemaate namazlarını kıldırdı. Namazı bitirince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) orada hazır bulunan cemaate: “(Buradan ayrılmakta) acele etmeyin, size bir husus haber vereyim de sevinin: Bilesiniz, üzerinizdeki Allah’ın nimetlerinden biri de şudur: Şu saatte namaz kılan sizden başka hiç kimse yok -veya sizden başka kimse şu saatte namaz kılmamıştır.-“ Bu iki sözden hangisini söylemişti bilemiyoruz.” (Ebu Musa ilaveten dedi ki: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’tan işittiklerimize sevinerek evlerimize döndük.”) (Buhari, Mevakit 22, Müslim, Mesacid 224, (641)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Namazdan bir rekâte yetişen, namazın tamamına yetişmiş sayılır.” (Buhari, Mevakit 28, 17, Müslim, Mesacid, 161, (607), Muvatta, Vukut 16, (1, 10), Ebu Davud, Salat 241, (1121), Tirmizi, Salat 377, (524), Nesâî, Mevakit 30, (1, 274), İbnu Mace, İkamet 91, (1122)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Namazlardan herhangi bir namazın bir rekatine yetişen, o namaza yetişmiş demektir. Ancak, kaçırdığını kaza eder.” (Nesâî, Mevakit 30, (1, 275)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ölünceye kadar, hiçbir namazı son vaktinde iki kere kılmış değildir. (Tirmizi, Salat 127, (174)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Namazın ilk vaktinde Allah’ın rızası vardır. Son vaktinde de affı vardır.” (Tirmizi, Salat 127, (172)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Sabah namazını aydınlıkta kılın.” (Tirmizi, Salat 117, (154), Ebu Davud, Salat 8, (424), Nesâî, Mevakit 27, (1, 272)
  • Musalli, (farz) namazı vakti çıkmış olan namazları da kılar. Onun vaktinde kılamayıp kaçırdığı, ehlinden de malından da daha mühim (bir kayıp)dir.” (Muvatta, Vukut 23, (1, 12)
  • Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e, “Hangi amel efdaldir?” diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: “İlk vaktinde kılınan namaz!” (Ebu Davud, Salat 9, (426), Tirmizi, Salat 127, (170), Müslim, İman 137, (85), Buhari, Mevakit 5
ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.