HAZRETİ İLYAS
İçindekiler
Hazreti İlyas Peygamberin (a.s) Hayatı
Hazreti İlyas Peygamber (a.s) Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerdendir. Soyu Hz. Harun’a dayanır. İsrailoğulları peygamberlerinden biridir. Hz. İlyas’ın (a.s) kavmi putlara tapıyordu. Defalarca uyarılan kavim Hazreti İlyas Peygamberi (a.s) beldesinden kovmuşlardı. Bu yaptıkları yüzünden başlarına bela gelmişti. Sonunda hakikati anlayıp iman ettiler. Kavim azgınlığı yüzünden tekrar doğru yoldan sapmıştı. Defalarca kez uyarılmalarına rağmen yine de doğru yola girmediler. İlahi emir üzerine halkı terk eden Hazreti İlyas Peygamber (a.s) bir köye uğramış orada bulunan halkı imana çağırmıştı. Halk teklifi kabul etmiş ve İlyas Peygamberinde (a.s) yanlarında kalmasını istemişlerdi. Hz. İlyas yaşlı bir kadının evinde misafir olmuştu. Kadının oğlu vardı ve hastaydı. Hazreti İlyas Peygamber de (a.s) namaz kılıp çocuğun şifası için Allah’a bir etmiş ve duası vesilesi ile çocuk iyi olmuştu. İyileşen çocuk İlyas Peygamberin (a.s) yanından ayrılmamıştı. Kendisinden Tevrat’ı öğrenmişti. Çocuğun adı da Elyesa idi.
Tarihi Kaynaklara Göre İlyas Peygamber (a.s)
Arap dilcilerine göre İlyâs yabancı bir kelime olup (Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, s. 13; Jeffery, s. 68) aslı İbrânîce Eliyah veya Eliyahu’dur. “Yahve tanrımdır” anlamına gelen bu ismin, onun asıl adı değil peygamberlik görevini simgeleyen bir lakap olabileceği de belirtilmektedir (EJd., VI, 633). Arapça ‘da İlyâs şeklini alan Eliyahu, Yunanca’ ya ve Latince ‘ye Elias olarak geçmiştir. Kelimenin Arapça ‘ya Hıristiyanlık kanalıyla girdiği ileri sürülmektedir (Jeffery, s. 68). Josef Horovitz, İlyâs’ın Yunanca ‘da Elias ve Eleias, Etiyopya dilinde Elyas, Süryânîce’de Eliya olduğunu, İslâm’a Habeş Hıristiyanlığı yoluyla geçtiğini belirtmektedir (Koranische Untersuchungen, s. 99). Sînâ ve Sînîn gibi İlyâs ve İlyâsîn’in de aynı kelime olduğu ifade edilmektedir. Bir görüşe göre İlyâsîn ismi “âl” ve “yâsîn”den oluşan bir tamlamadır. Ancak İlyâsîn isminin geçtiği Sâffât sûresinde zikredilen diğer peygamberlerin adlarının yanına “âl” takısının eklenmediği, dolayısıyla buradaki kelimenin “âl Yâsîn” olamayacağı ileri sürülmektedir (Taberî, Câmiʿu’l-beyân, XXIII, 61-62). Diğer taraftan aslı İlyâs olan İlyâsîn’deki yâ ve “nûn”un, âyetlerin sonunun nazma uygun olması için getirilmiş olduğu belirtilmektedir (Mustafavî, I, 113-117). Tarih, tefsir ve kısas-ı enbiya kitaplarında çeşitli rivayetler yer almaktadır. Bu rivayetlerde onun şeceresi İlyâs b. Yâsîn b. Finhâs b. Îzâr b. Hârûn b. İmran veya İlyâs b. Âzir b. Îzâr b. Hârûn b. İmran şeklinde verilmektedir (Taberî, Câmiʿu’l-beyân, XXIII, 58; Târîḫ, I, 461; İbn Kesîr, I, 337). Her iki şecerede de İlyâs, Harun’a varan bir soya mensup gösterilmiştir. Ahd-i Atik’te Harun’un Nadab, Abiu, Eleazar ve İthamar adında dört oğlunun bulunduğu nakledilir. Buna göre İslâmî kaynaklarda Harun’un oğlu olarak zikredilen “el-Îzâr”, Ahd-i Atik’teki Eleazar olmalıdır. Ahd-i Atik’te Harun’dan sonra başkâhinlik görevini Eleazar ‘ın, onun ölümü üzerine de oğlu Pinehas’ın devraldığı belirtilir. İslâmî kaynaklara göre İlyâs, Pinehas’ın (Finhâs) torunudur. Kur’an-ı Kerîm’de zikredilen İlyâs, Kitâb-ı Mukaddes’teki İlyâ (Eliyahu-Eli) olmalıdır.
Hz. İlyas’ın (a.s) Peygamber Olarak Gönderildiği Belde
İsrailoğulları Filistin’i ele geçirince, kabîlelerden biri Ba’lbek’e yerleşmişti. Başlarında zalim bir hükümdar vardı. Rivayete göre, şehrin ismi önceleri Bek idi. Ancak bu zalim kral, Ba’l adında bir put yaptırdı ve halkı bu puta tapmaya zorladı. Ve Ba’l ile Bek ismi birleşerek, bu şehre Ba’lbek denildi. İşte Hazret-i İlyâs, tevhîdden uzaklaşıp şirke düşenleri Hakk’a dâvet etmek üzere, bu beldeye peygamber olarak gönderildi.
Hz. İlyas Hadislerde Nasıl Geçmektedir?
Buhârî, Kitâbu’l-Enbiyâ bölümünde İlyas (a.s) için bir bab açmış ve onun kıssasını anlatan es-Sâffât suresindeki ayetleri bu babda zikretmiştir. İbn Mes’ûd ve İbn Abbas’ın rivayetine göre Hz. İlyas ile İdris (a.s) aynı şahıstır. (Buhârî, Enbiyâ, 4). İdris (a.s) da Nuh (a.s)’ın babasının dedesidir. (Buhârî, Enbiyâ, 5).
Kur’an’ın Diliyle Hz. İlyas(a.s)
Hazreti İlyas Peygamberin (a.s) ismi Kur’an’da geçmektedir. Soyu Harun Peygambere (a.s) dayanır. İsrailoğulları peygamberlerinden biridir.
Yüce Rabbimiz (a.s) peygamberi Hz. İlyas’tan Kur’an-ı Kerim’de şöyle bahseder:
- İlyas Peygamber (a.s) Kavmini Allah’a İman Etmeye Davet Ediyor
Halk putlara tapıyordu. Taptıkları put on metre büyüklüğündeydi ve altından yapılmıştı. Puta tapan halka İlyas Peygamber (a.s) şunları söyledi: “Ba’l putuna tapmaktan vazgeçiniz! Her şeyin yaratıcısı olan Allah’a iman ve ibadet ediniz!”
Kur’an-ı Kerim’de :
- Kavmine, “(Şirk ve günahtan) sakınmayacak mısınız?” dedi. (Sâffât/ 124)
- “En güzel yaratanı, sizin de geçmişteki atalarınızın da rabbi olan Allah’ı bırakıp Baal’e mi taparsınız?” (Sâffât/ 125-126)
İsrailoğulları ne yazık ki Hazreti İlyas Peygamberi (a.s) dinlemeyip bulunduğu beldeden kovdular. Böyle yaptıkları için başlarına birçok musibet gelmişti. Sonunda hakikati anlayıp iman ettiler.
Hz. İlyas(a.s) Kavminden Ayrılıyor
Hazreti İlyas Peygamberin (a.s) kavmi azgınlığı yüzünden doğru yoldan tekrar sapmışlardı. İlyas Peygamber (a.s) defalarca uyarmasına rağmen doğru yola girmediler. Allah’ın emir vermesiyle İlyas Peygamber (a.s) artık aralarında yoktu. Perişan olmuşlar hem dünya da hem ahirette çeşitli sıkıntılara maruz kalmışlardı. Ayet-i Kerime’de buyrulur:
- Ama onu yalancılıkla suçladılar. Bu yüzden, Allah’ın samimi kulları dışında, onlar mutlaka cehenneme konulacaklar arasında olacaklar. (Sâffât/ 127-128)
Kavminden ayrılan İlyas Peygamber (a.s) köye uğramış ve orada bulunan halkı imana çağırmıştı. Halk bu çağrıyı kabul edip kendileri ile kalmasını istemişlerdi. Hz. İlyas (a.s) yaşlı bir kadının evinde misafir olarak kalmıştı. Yaşlı kadının hasta oğlu vardı. İlyas Peygamber (a.s) nama kılıp çocuğun şifası için Allah’a dua etti ve çocuk dua vesilesi ile sağlığına kavuştu. İyileşen çocuk Peygamberin (a.s) yanından hiç ayrılmadı. Kendisinden Tevrat’ı öğrendi. Adı Elyesa idi.
Ayetlerde İlyas Peygamber (a.s)
Hazreti İlyas Peygamberin (a.s) Allah’ın lütfuna ve iltifatına mazhar olması ayetlerde şöyle geçmektedir:
- Onun hakkında, “İlyas’a selâm olsun!” ifadesini sonradan gelen nesiller arasında devam ettirdik. (Sâffât/ 129-130)
- İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz. (Sâffât/ 131)
- Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. (Sâffât /132)
İlyas(a.s) Vefatı
Rivayet olunur ki İlyâs -aleyhisselâm-, ölüm meleği olan Azrail’i görünce dehşet içinde ürperdi. Azrail -aleyhisselâm- da, bunun sebebini merak ederek: “Ey Allah’ın Peygamberi! Ölümden mi korktun?” diye sordu.
İlyâs -aleyhisselâm- cevaben: “Hayır! Ölümden korktuğum için değil, dünya hayatına veda edeceğim için bu hâldeyim…” dedi.
Sonra şöyle devam etti: “Dünya hayatında Rabbime kulluk yapmaya, iyilikleri emredip kötülüklerden men etmeye gayret ediyor, vaktimi ibadet ve amel-i sâlihle geçiriyor, güzel ahlâk ile yaşamaya çalışıyordum. Bu hâl benim huzur kaynağım oluyor, gönlüm sürur ve manevi neşelerle doluyordu. Ölünce bu zevkleri ve lezzetleri yaşayamayacağım ve kıyamete kadar mezarda rehin kalacağım için üzülmekteyim!” dedi.