SİHİR VE KEHANET

24.07.2024
104

Sihir ve kehanet nedir? Sihir ve kehanet ‘in dindeki yeri nedir? Sihir ve kehanet ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;

  • Ebu Leylâ el-Ensârî (r.a) anlatıyor: “Bir gün ben Resûlullah ‘ın (sav)  yanında otururken, Efendimize bir bedevi geldi: “Hasta bir erkek kardeşim var” dedi. Resûlullah: “Kardeşinin hastalığı nedir?” diye sordu. “Kardeşimde biraz delilik var!” dedi. “Git onu bana getir!” buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi. Resûlullah önüne oturttu. Fatihayı Şerife, Bakara suresinin başından ilk dört ayeti, ortalarından وَإلَهُكُمْ إلَهٌ وَاحِدٌ  ayeti, Ayete’l-Kürsi, sonundan ise üç ayeti; Al-i İmrandan bir ayeti -ki bunun شَهِدَ اللّهُ أنّهُ َ إلَهَ إّ هُوَ ayetinin olduğunu zannediyorum-, A’raf suresinden bir ayeti: إنّ رَبّكُمُ اللّهُ الّذِي خَلَقَ . … ayeti, Mü’minin suresinden bir ayeti; وَمَنْ يَدَعْ مَعَ اللّهِ إلَهاً آخَرَ َ بُرْهَانَ لَهُ ayeti; Cin sûresinden bir ayeti, وَأنّهُ تَعالَى جَدُّ رَبّنَا مَا اتّخَذَ صَاحِبَةً وََ وَلَداً ayeti, Saffât suresinin başından on âyeti, Haşîr suresinin sonundan üç ayeti; Kul-hüvallahî Ahad suresi, Muavvizateyn surelerini okuyarak ona afsun yaptığını işittim. Bunun üzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen iyileşmişti.” İbnu Mace Sünen (3549) – Hds 7056)
  • Abdullah İbnu Mes’ud’un zevcesi Zeynep (r.a) anlatıyor: “Yaşlı bir kadın vardı, bize gelir, humre (denilen bir veba çeşidine) karşı rukye yapardı. Bizim ayakları uzun bir karyolamız vardı. Eşim Abdullah eve gireceği zaman (geldiğini sezdirmek için) öksürüp ses çıkarırdı. Bir gün Abdullah aynı şekilde içeri girdi. Kadın, sesini işitince ona karşı örtüsüne büründü. Abdullah gelip yanına oturdu ve bana eliyle dokundu ve bir ipin eline değdiğini hissetmişti ki: “Bu nedir?” diye sordu. Ben: “(Takındığım bu muska) içinde humraya karşı dua var!” dedim. Abdullah onu derhal çekip kopardı, fırlatıp attı ve: “Abdullah’ın ailesi şirkten müstağnidir. Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Rukyeler, muskalar ve büyü bir şirktir” dediğini işittim” dedi. Ben: “Ama ben bir gün dışarı çıkmıştım. Beni falanca gördü, bunun üzerine ona gelen taraftaki gözüm yaşardı. O günden beri rukye yapınca gözümün yaşı kesilir, rukyeyi bıraktım mı tekrar yaşarır” dedim. Bunun üzerine Abdullah dedi ki: “Bu şeytandır, ona itaat edince seni bırakıyor, ona isyan ettiğin vakit parmağıyla gözüne dürtüyor. Ama Resûlullah ‘ın (sav) yaptığı gibi yapsaydın, bu senin için daha hayırlı, şifa bulman için de daha münasip olurdu: Gözüne su serpip şöyle diyeceksin: “Ezhibî’l-be’s, Rabbi’n-nâs, işfî, enteş-Şâfi, lâ şifaen illâ şifâuke, şifâen lâ yugâdiru sakamen (Fenalığı gider. Ey insanların Rabbi! Şifa ver! Sen şifa verensin. Senin verdiğinden başka şifa yok! Öyle şifa ver ki, hiçbir hastalık geride kalmamış olsun).” İbnu Mace Sünen (3530) – Hds 7048)
  • İmrân İbnu’l-Husayn (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav), kolunda tunçtan bir bilezik taşıyan bir adam görmüştü: “Bu halka da ne?” diye sordu. Adam: “Bu vâhine (denen kol ağrısın)dan dolayıdır” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da: “Çıkar onu! Zira o, ağrını artırmaktan başka bir işe yaramaz!” buyurdu.” İbnu Mace Sünen (3531) – Hds 7049)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurur sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa sirke düşer. Kim bir şey asarsa, o astığı şeye havale edilir.” Nesai, Tahrim 19, (7, 112)
  • Resulullah (sav)’ın zevce-i paklerinden naklen anlatıyor: “Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir arrafa (kahine) gelir, birşeyler sorar ve söylediklerine de (inanıp) onu tasdik ederse, kırk gün namazı kabul edilmez.” Müslim, Selam 125, (2230)
  • Hazreti Peygamber (sav)’e Yahudiler tarafından sihir yapıldı, öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah’a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki: “Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?” “Hangi hususta Ey Allah’ın Resulü?” dedim. “İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: “Bu zatın rahatsızlığı nedir?” dedi. Öbürü: “Büyüdür!” dedi. Önceki tekrar sordu: “Kim büyüledi?” Diğeri: “Lebid İbnu’l’A’sam adındaki Beni Züreykli bir yahudi” diye cevap verdi. Öbürü: “Büyüyü neye yaptı?” dedi. Arkadaşı: “Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine” cevabını verdi. Diğeri: “Pekala, şimdi nerede?” diye sordu. Arkadaşı: “Zervan kuyusunda!” cevabını verdi.” Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ashabından bir grupla birlikte Radıyallahu Anh kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: “Ey Aişe! Allah’a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki Şeytanların başları gibiydi!” dedi. Ben: “Ey Allah’ın Resulü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?” diye sordum. “Hayır!” dedi ve ilave etti: “Bana gelince, Allah bana afiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!” Resulullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü.” Buhari, Tıbb 47,49,50, Cizye 14, Edeb 56, Müslim, Selam 43, (2189)
  • Resulullah (sav)’e sihir yapıldı. Bu yüzden günlerce hasta düştü. Sonunda Cebrail (a.s) gelerek: “Seni Yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğümünü falanca kuyuya attı” dedi. Resulullah (sav) Hazreti Ali ‘yi (r.a) bu maksatla oraya gönderdi. Ali Radıyallahu Anh düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce) Resûlullah (sav), bağdan kurtulmuş gibi kendine geldi. Resulullah (sav) bunu, o Yahudi’ye zikretmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi.” Nesai, Tahrim 20, (7,112-113)
  • Hazreti Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm güzel tefâülden hoşlanır, uğursuz saymaktan hoşlanmazdı.” İbnu Mace Sünen (3536) – Hds 7050)
  • İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Ne sirayet (hastalığın bulaşması), ne uğursuzluk, ne hâme (denen öldürülenin başından çıkıp intikam istediğine inanılan mahluk) ne de Sefer ayının uğursuzluğu vardır.” İbnu Mace Sünen (3539) – Hds 7051)
  • İbnu Ömer anlatıyor: “Resûlullah (sav) bir gün: “Ne sirayet, ne uğursuzluk, ne de hâme yoktur” demişti. Bir adam kalkarak: “(Nasıl olmaz ey Allah’ın Resûlü! Kendisinde uyuz olan bir deve sebebiyle bir sürü uyuzlanıyor” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: “İşte bu kaderdir. Pekiyi önceki deveyi kim uyuzladı?” buyurdular.”  İbnu Mace Sünen (3540) – Hds 7052)
  • İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Cüzzamlılara devamlı surette bakmayınız.” İbnu Mace Sünen (3543) – Hds 7053)
  • Ümmü Seleme (r.a) diyor ki: “Ey Allah’ın Resûlü! (Hayber’de) yediğin zehirli koyun etinin ağrısı her yıl sana ara vermeden geliyor” demiştim, şu cevapta bulundular: “Ondan bana isabet eden şey, Adem daha çamurunda iken (daha tam olarak yaratılmamış iken) Allah’ın hakkımda yazdığı) şeydir, (ondan ne eksiktir ne de fazlası).” İbnu Mace Sünen (3546) – Hds 7054)
  • Osman İbnu Ebi’l-As (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) beni, Taif’e vali tayin edince, namazda bana bir şey ârız olmaya başladı. Öyle ki, kıldığımı bilemez hale geldim. Bu durumu kendimde görünce, hemen Resûlullah ‘a (sav) gittim. Beni görünce: “Bu gelen İbnu Ebi’l-As değil mi?” buyurdular. Ben: “Evet! Ey Allah’ın Resûlü!” dedim. “Niye geldin?” buyurdular. “Ey Allah’ın Resûlü! Bana namazda bir hal ârız oldu, ne kıldığımı bilmez, anlamaz hale geldim” dedim. “Anlattığın şey şeytandır, onu bana yaklaştır!” buyurdular. Bunun üzerine Resûlullah ’a yaklaştım. Diz çöküp ayaklarımın üstüne oturdum. Aleyhissalâtu vesselâm mübarek elleriyle göğsüme vurup ağzımın içine tükürdüler. Sonra: “Çık ey Allah’ın düşmanı!” dediler. Bu muameleyi bana üç kere tekrar ettiler. Sonunda: “Haydi işinin başına git!” buyurdular.” Râvi der ki: “Osman kasem ederek dedi ki: “Ömrüme yemin olsun ki ondan sonra şeytanın bana sokulduğunu hiç sanmam.” İbnu Mace Sünen (3548) – Hds 7055)
ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.