Ne kadar kibirli dursa da bardağın önünde eğilir çaydanlık. Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir, bu gurur niçin?
Bedenine değil kendine...
SAİDİ NURSİ SÖZLERİ
Saidi Nursi ‘nin sözleri:
- Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. (Sözler, Birinci Söz) Saidi Nursi
- Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyatta kördür.
- İnsanda en tehlikeli damar enâniyettir. Ve en zaif damarı da odur. Onu okşamakla çok fenâ şeyleri yaptırabilirler. Saidi Nursi
- Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket (kâinat) hâkimsiz olur?
- Gençlik hiç şüphe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyetinde gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek
- Kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz olabilirsin. Saidi Nursi
- Cenab-ı hakkı bulan neyi kaybeder? Ve o’nu kaybeden neyi kazanır? Yani; o’nu bulan her şeyi bulur, o’nu bulmayan hiçbir şeyi bulamaz, bulsa da başına bela olur
- Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür ederim ki; beni bana beğendirmemiş, dehşetli kusurlarımı bana göstermiş. (Barla Lâhikası 141)
- Hem rezzak sensin! Çünkü biz rızka muhtacız, elimiz yetişmiyor. Demek bizi yapan ve rızkımızı veren sensin
- Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük mes’elesi: İmanı kurtarmak veya kaybetmek davasıdır.
- Faniyim fani olanı istemem.
- Zalimler için yaşasın cehennem.
- Nasihat istersen, Ölüm yeter…
- Menfaat üzerine dönen siyaset, canavardır.
- Sivrisineğin gözünü halkeden, Güneş’i dahi o halk etmiştir.
- Cenab-ı hakk’ın rızası ihlas ile kazanılır.
- Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur.
- Namazın manası Cenab-ı Hakkı tesbih, tazim ve şükürdür.
- Şu alemde mü’minin mü’mine karşı en büyük yardımı dua iledir.
- Sen başıboş olmadığın gibi, bu hadiseler de başıboş olamazlar.
- İmana gel ki elemden emin olasın; kadere teslim ol ki selamette kalasın.
- İman hem nurdur hem kuvvettir, hakiki imani elde den adam kainata meydan okuyabilir
- Ölümü düşünmeme, kalbin paslı olmasından ileri gelir; ölüm korkusu da yakinin azlığından.
- Biz ki hakiki müslümanız, aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için; yalana tenezzül etmeyiz!
- Madem nefsim emmaredir. Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise nefsimden başlarım.
- Ahiret gibi dünya saadeti dahi ibadette ve Allah’a asker olmaktadır. Saidi Nursi
- Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.
- Kendini beğenen belayı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen sefayı bulur, rahmete girer.
- Haksızlığı hak zanneden adamlara karşı hak dâva etmek, hakka bir nevi haksızlıktır.
- Her sözün doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek, doğru değil.
- Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarf ediyorsun!
- Bîçare hakikatler, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.
- Milletimin imanını selamette görürsem, cehennem’in alevleri arasında yanmaya razıyım!
- Evet, ümit var oIunuz; şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada, İslam’ın sadası olacaktır.
- Deli adama iyisin, iyisin denilse iyileşmesi, iyi adama fenasın, fenasın denilse fenalaşması nâdir değildir.
- Madem dünyanız ağlıyor ve hayatınız aclaştı. O halde çalışınız ahiretiniz ağlamasın.
- Ey nefsim! Deme zaman değişmiş, çünkü ölüm değişmiyor.
- İslamiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez! Gündüz gibidir, göz kapamakla gece olmaz! Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar
- Hazırlanınız; başka, daimi bir memlekete gideceksiniz. Öyle bir memleket ki; bu memleket ona nispeten bir zindan hükmündedir. Saidi Nursi
- Bizler muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur.
- Sultan-ı kâinat birdir. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. (Mektubat Yirminci Mektup 219)
- Kâinatta en yüksek gerçek imandır, imandan sonra namazdır.
- Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük olur.
- Her şey kader ile takdir edilmiştir; kısmetine razı ol ki rahat edesin.
- Zaman gösterdi ki; cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil.
- Allah’ım madem sen varsın ve bakışın, giden gitsin, sen bana yetersin.
- Kalplere kuvvet ve gıdadır, ruhlara şifadır. Gıdanın tekrarı, kuvveti arttırır.
- İnsanları canlandıran emeldir; öldüren ümitsizliktir.
- İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz)
- Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır. (Mektubat)
- Her şey hakikaten güzeldir. Ya bizzat güzeldir veya neticeleri itibariyle güzeldir.
- Musibet; geçmişteki hataların neticesi, ileride alınacak mükâfatın da başlangıcıdır.
- Bilsende, bilmesende, hazine-i rahmet kapısı olan toprak tarafından senin rızkın gelecektir. Saidi Nursi
- Kader-i İlahi isyanımız için musibet verir. Ona rızâdâde olmak, o günahtan tevbe demektir.
- Ey bütün hal ve durumları değiştirerek halden hale çeviren Muhavvil…Halimizi en güzel hale çevir.
- Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.
- İnsanın helâl sa’yiyle meşru dairede gördüğü zevkler, lezzetler, keyfine kâfidir. Harama girmeye ihtiyaç bırakmaz.
- Şu dar-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dar-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükafat yeri değildir.
- Ey sersem nefsim ve ey pürheves arkadaşım. Aklını başına topla. Ömrünü, geçici dünya hayatına ve maddî lezzete sarf etme.
- Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise, aziz olarak çıkmaya çalış.
- Fâilsiz bir fiil ve müsemmasız bir isim mümkün olmadığı gibi; mevsufsuz bir sıfat, san’atkârsız bir san’at dahi mümkün değildir.
- Güzel değil batmakla kaybolan bir mahbup. Çünkü zevâle mahkûm, hakikî güzel olamaz. Aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli.
- Dikkat ettim ki; hangi hastalıklı genci gördüm, sair gençlere nisbeten ahiretini düşünmeye başlıyor. Gençlik sarhoşluğu yok. Gaflet içindeki hayvani hevesattan bir derece kendini kurtarıyor.
- “Kelâm-ı beliğ, ilim denilen çömleklerde pişirilen ve hikmet denilen büyük küplerde duran ve fehm denilen süzgeç ile süzülen, âb-ı hayat gibi bir manayı, zürefa denilen sâkiler döndürüp efkâr içer. Esrarda temeşşi etmekle hissiyatı ihtizaza getiren kelâmdır.”
- Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azabdır. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar. Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi?
- İnsanın cevheri büyüktür, mahiyeti âliyedir, cinayeti dahi azîmdir. İntizamı da mühimdir, sair kâinata benzemez; intizamsız olamaz. Evet, ebede namzed olan büyüktür; mühmel kalamaz, abes olamaz. Fena-i mutlak ile mahkûm olamaz. Saidi Nursi
- Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfadı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-yı vahşette yatmakla, gaflet sizi yağma edecektir.
- Küffarın nüfus ve enfasları kabza-i kudretinde olan Kadir-i Zülcelal, bir emir ile bir sayha ile onları mahvetmiyor. Rububiyet-i âmme unvanıyla, Hakîm ve Müdebbir ismiyle bir meydan-ı imtihan ve mübareze açıyor.
- Lübbü bulmayan, kışır ile meşgul olur. Hakikatı tanımayan hayalâta sapar. Sırat-ı müstakimi göremeyen, ifrat ve tefrite düşer. Muvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır.
- Evet, rahmetin fiatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celbediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev’-i beşer, tam tokada kendini müstehak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.
- Kelime-i şehadetteki cevher-i iman bir nurdur. Allah (C.C.) istediğinin kalbine atar. Kayyumu hidayet-i ilahiyedir. Bürhan ise bir mücahiddir, düşmanını tard eder. Süpürgecidir evhamdan tehzib eder.
- Netice-i kelâm: Sen eğer nefis ve şeytani dinlersen, esfel-i sâfilîne düşersin. Eğer hak ve Kuran’ı dinlersen,âlâ-yı illiyîne çıkar, kâinatın bir güzel takvimi olursun.
- Ey derd-i maişetle mübtela olan insan! Bil ki senin hanendeki bereket direği ve rahmet vesilesi ve musibet dafiası, hanendeki o istiskal ettiğin ihtiyar veya kör akrabandır.
- İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir.
- (Ölüm) …ehl-i hidayet ve ehl-i Kur’an için, öteki âleme gitmiş eski dost ve ahbablarına kavuşmaya vesiledir. Hem hakikî vatanlarına ve ebedî makam-ı saadetlerine girmeye vasıtadır. Hem zindan-ı dünyadan bostan-ı Cinana bir davettir.
- Her vakit ihtiyat, ihlas, tesanüd, sebat, sarsılmamak ve vazifemizi yapmak ve vazife-i İlahiyeye karışmamak “sırran tenevverat” düsturuna göre hareket etmek ve telaş ve meyus olmamak lâzım ve elzemdir. Saidi Nursi
- Hem Rahman-ı Rahim’in fazlından kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir. Hem vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. Hem ubudiyet ve imtihanın talim ve talimatından bir paydostur.
- Umum fünunun şehadetleriyle ve nazar-ı hikmetten neş’et eden istikra-i tâmmın tasdikıyla sabittir ki: Hilkat-i âlemde maksud-u bizzât ve galib-i mutlak, yalnız hüsün ve hayr ve hak ve kemaldir. Amma şer ve kubh ve bâtıl ise; tebaiye ve mağlube ve mağmuredirler.
- Hayatsız bir cisim, dağ dahi olsa yetimdir, münferittir, garibdir. Münasebeti yalnız oturduğu mekân ve ona karışan şeyle var. Başka ne varsa ona nisbeten ma’dumdur.
- Şimdi bak küçücük bir cisme! Meselâ bal arısına hayat girdiği anda, bütün kâinatla öyle münasebat te’sis eder, bütün taifeleri ile öyle bir ticaret akdediyor ki, diyebilir: “Âlem bahçemdir. Güneşim parlıyor.”
- Hayat-ı diniye, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-ı fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen; muhkemat-ı Kur’aniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyenin terazileriyle a’mal ve hatıratını tart ve Kur’anı ve Sünnet-i Seniyeyi daima rehber yap.
- Madem dünyada hayat var; elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve hayatını sû’-i istimal etmeyenler dâr-ı bekada ve Cennet-i Bâkiyede hayat-ı bâkiyeye mazhar olacaklardır, amenna…
- Elemler, musibetler bir kısım esmasının ahkâmını gösterdikleri için, onlarda hikmetten lem’alar ve rahmetten şualar ve o şuaat içinde çok güzellikler bulunuyor. Eğer perde açılsa, tevahhuş ve nefret ettiğin hastalık perdesi arkasında, sevimli güzel manaları bulursun.
- Her şey zıddıyla bilinir.” Meselâ, karanlık olmazsa ışık bilinmez, lezzetsiz kalır. Soğuk olmazsa hararet anlaşılmaz, zevksiz kalır. Açlık olmazsa, yemek lezzet vermez. Mide harareti olmazsa, su içmesi zevk vermez. İllet olmazsa, âfiyet zevksizdir. Maraz olmazsa, sıhhat lezzetsizdir.
- Ey ihtiyar ve ihtiyareler! Madem Rahîm bir Hàlikımız var; bizim için gurbet olamaz. Madem O var; bizim için her şey var. Madem O var; melâikeleri de var, öyle ise bu dünya boş değil; hâli dağlar, boş sahralar Cenab-ı Hakkın ibâdıyla doludur. Zîşuur ibadından başka, O’nun nuruyla, O’nun hesabıyla taşı da ağacı da birer mûnis arkadaş hükmüne geçer. Lisan-ı hâl ile bizim ile konuşabilirler ve eğlendirirler. Saidi Nursi
- Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fâni mahbuplara müteveccih olduğu vakit, ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır. Veyahut o mecazî mahbup, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için, bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılâp eder. “İşte, insanda binlerle hissiyat var. Her birisinin, aşk gibi, iki mertebesi var: biri mecazî, biri hakikî.
- Hem refika-i hayatını, rahmet-i İlâhiyenin mûnis, lâtif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letâfet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemâli ise, ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, âhir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaife, lâtife mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa hüsn-ü suretin zevâliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda biçare hakkını kaybeder.
- Bir tek saat, beş vakit namaza abdestle kâfi gelir. Acaba, yirmi üç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarf eden ve o uzun hayat-ı ebediyeye bir tek saatini sarf etmeyen ne kadar zarar eder ne kadar nefsine zulmeder ne kadar hilaf-ı akıl hareket eder! Zira bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse -hâlbuki kazanç ihtimali binde birdir- sonra yirmi dörtten bir malını yüzde doksan dokuz ihtimal ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek, ne kadar hilaf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?
- Hususan benim gibi nefs-i emmareyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır.
- Bir lezzet verse, bin elem takar çektirir.
- Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur.
- “Asya’nın bahtının miftahı, meşveret ve şûrâdır.’’
- “Allah’ı tanıyan ve itaat eden, zindanda da olsa bahtiyardır. O’nu unutan, sarayda da olsa zindandadır, bedbahttır.’’ Saidi Nursi
- ‘’Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşrû dairedeki keyfe iktifa ediniz. O, keyfinize kâfidir.’’
- ‘’Lezzet-i hizmet-i imaniye her kederi unutturur.’’
- Her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyata kördür. Bediüzzaman Said Nursi
- Çaresi bulunan şeyde acze, çaresi bulunmayan şeyde ceza’a iltica etmemek gerektir. Bediüzzaman Said Nursi
- İnadın gözü, meleği şeytan görür.
- Nasıl ki; Fatiha Kuran’a, insan kâinata fihristedir; namaz da hasenata fihristedir. Bediüzzaman Said Nursi
- Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Bediüzzaman Said Nursi
- Adem-i kabul kabul-ü âdemle iltibas olunur. Âdem-i kabul; âdem-i delil-i sübut onun delilidir. Kabul-ü âdem delil-i âdem ister. Biri şek biri inkârdır.
- Şu gecenin sabahı, şu kışın baharı, ne kadar muhakkak ve kat’i ise Haşr’ın sabahı, berzah’ın baharı da o kadar muhakkak ve kat’idir. Saidi Nursi
- Madde inceldikçe mana kuvvet kazanır; ceset disipline edildikçe ruh adeta melekleşir. İnsan işte bu farklı dünyaların berzahı hüviyesinde yaratılmıştır.
- Bu dünya bir karalama defteridir.
- Azametli bahtsız bir kıt’anın şanlı tali’siz bir devletin değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslam’dır.
- Tabiat bir sanat-ı İlahiye’dir Sânî’ olmaz.
- İman öyle bir çekirdektir ki; ehl-i imana Cennet’i bütün leziz ve mehasiniyle sünbül veriyor ve verecektir. Saidi Nursi
- “Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.” Saidi Nursi
- Kadınlar şefkat kahramanıdır. En korkağı da kahramancasına ruhunu yavrusuna feda eder.
- Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor; azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir; bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR