Uzuvların ve yaraların diyeti nedir? Uzuvların ve yaraların diyeti ‘nin dindeki yeri nedir? Uzuvların ve yaraların diyeti ile ilgili Resulullah’ın...
SABIR
Sabır nedir? Sabır ‘ın dindeki yeri nedir? Sabır ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Resulullah (sav), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı: “Allah’tan kork ve sabret” buyurdu. Kadın (izdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan): “Benim başıma gelenden sana ne?” dedi. Resulullah (sav) uzaklaşınca,kadına: “Bu Resulullah idi!” dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru Aleyhissalatu vesselamın kapısına koştu. Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve: “Ey Allah’ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın)” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir” buyurdu. Buhari, Cengiz 43, 7, 32, Ahkam 11, Müslim, Cengiz 14, (626), Ebu Davud, Cenaiz 27, (3124), Tirmizi, Cengiz 13, (987), Nesai, Cenaiz 22, (4, 22)
- Resullah (sav)’ı şunları söylerken işittim: “Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah’ın emrettiği: “İnnalillahi ve inna ileyhi raci’un, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minha: “Biz Allah’ınız ve ancak O’na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver” derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir.” Ümmü Seleme der ki: “Ebu Seleme (r.a) vefat ettiği zaman ben: “Ebu Seleme’den daha hayırlı olan hangi müslümar var? Resulullah (sav)’la ilk hicret eden hane, onun hanesiydi” dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resullah (sav)’ı verdi. Şöyle ki: Resulullah (sav), bana Hatib İbnu Ebi Belte’a’yı göndererek kendisi için beni istetti. Ben: “Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah’ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)” diye cevap verdim. Resullah (sav): “Kız çocuğuna gelince, Allah’a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah’a gidermesini dua ederim” buyurdular. Müslim, Cenaiz 3, (918), Muvatta, Cenaiz 42, (1, 236), Ebu Davud, Cenaiz 22, (3119), Tirmizi, Da’avat 88, (3506)
- Oğlum Sinan’ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlani oturuyordu. Defin işinden çıkınca bana: “Sana müjde vermeyeyim mi?” dedi. Ben: “Tabii, söyle!” dedim. “Ebu Musa el-Eş’ari (r.a) bana anlattı” diye söze başlayıp Resulullah’ın şu sözlerini nakletti: “Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler: “Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?” “Evet” derler. “Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?” Melekler yine: “Evet” derler. Allah tekrar sorar: “Kulum (bu esnada) ne dedi?” “Sana hamdetti ve istircada bulundu” derler. Bunun üzerine Allah Teala hazretleri şöyle emreder: “Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu’l-Hamd (hamd evi) diye isimlendirin.” Tirmizi, Cenaiz, 36, (1021)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri şöyle demiştir: “Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam.” [Buhari’deki ibare şöyle: “Hazreti Enes Radıyallahu Anh anlatıyor: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın şöyle söylediğini işittim: “Allah Teala hazretleri buyurdu ki: “Ben kulumu iki sevdiğiyle imtihan edersem o da sabır gösterir (ve sevap umarsa) onlara bedel cenneti veririm.” (Buradaki “iki sevdiği” ile gözlerini kastediyor. Doğruyu Allah bilir.”)] Tirmizi, Zühd 58, (2403), Buhari, Marza 7
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Mü’min kul, arz ahalisi içindeki has sevdiği (evladı) dinden alındığı zaman sabreder ve mükafaat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükafaata razı olmaz.” Nesai, Cenaiz 23, (4, 23)
- İbnu Abbas (r.a) bana: “Sana cennet ehlinden bir kadın göstereyim mi?” dedi. Ben de, “Evet göster” dedim. “İşte” dedi, “şu siyah kadın var ya, o, Resulullah’a gelip: “Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah’a benim için dua ediver (hastalıktan kurtulayım) dedi. Resulullah (sav): “Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa vermesi için Allah’a dua edivereyim” dedi. Kadın: “Öyleyse sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver” dedi. Resulullah da ona öyle dua etti.” Buhari, Marza 6, Müslim, Birr 54, (2576)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kul hastalandığı zaman Allah Teala hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: “Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!” der. Eğer o kul, melekler geldiği zaman Allah’a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah’a yükseltirler. Allah Teala hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur: “Kulumun ruhunu kabzedersem, onu cennete koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem, onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimdeki hakkı olmuştur.” Muvatta, Ayn 5, (2, 940)
- Resulullah (sav) Ka’be’nin gölgesinde bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikayette bulunduk: “Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?” dedik. Şu cevabı verdi: “Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah’a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindi mi San’a’dan kalkıp Hadramevt’e kadar gidecek, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz.” Buhari, Menakıbu’l-Ensar 29, Menakıb 25, İkrah 1, Ebu Davud, Cihad 107, (2649), Nesai, Zinet 98, (8, 204)
- Resulullah (sav)’ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek “Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol” diye rica etti. Resulullah (sav), adamı geri çevirirken: “Selamımı söyle ve şunu hatırla!: Alan da Allah’tır, veren de Allah’tır. Her şeyin O’nun yanında muayyen bir eceli vardır.Sabretsin ve Allah’ın (sabredenlere vereceği) mükafaatı düşünsün!” Buhari, Cenaiz 33, Marza 9, Kader 4, Eyman 9, Tevhid 2, 25, Müslim, Cenaiz 11, (923), Ebu Davud, Cenaiz 28, (3125), Nesai, Cenaiz 22, (4, 21, 22)
- Ebu Talha’nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup) eve gelince: “Çocuk nasıl oldu?” diye sordu. Hanımı, “Sükunete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım” (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti. Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah (sav)’la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı. Resulullah (sav): “Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun” buyurdular. Sonra onlara (Allah Teala Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur’an’ı okudular. Buhari, Cenaiz 42, Akika 1
- Hanımım vefat etmişti. Bana, Muhammed İbnu Ka’b el-Kurazi, ta’ziye (baş sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı. Ve şunu anlattı: “Beni İsrail’de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardı. Onun çok sevdiği bir karısı vefat etmişti. Onun ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi, kimse yanına giremedi. Onun bu halini, Beni İsrail’den bir kadın işitti. Yanına gelip: “Benim onunla bir meselem var, kendisine bizzat sormam lazım” dedi. Halk oradan çekildi. Kadın kapıda kalıp: “Mutlaka görüşmem lazım” dedi. Birisi adama seslendi: “Burada bir kadın var, senden bir şeyler sormak istiyor, “mutlaka bizzat görüşmem lazım, bizzat sormam lazım” diyor. Herkes gitti kapıda sadece o kadın var ve ayrılmıyor.” İçerdeki adam: “O’na müsaade edin gelsin” dedi. Kadın yanına girdi. Ve: “Sana birşey sormak için geldim” dedi. Adam: Nedir o? Deyince kadın anlattı: “Ben komşumdan iareten bir gerdanlık almıştım. Onu bir müddet takındım ve iareten kullandım. Sonra onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?” Adam: “Evet, vallahi vermelisin!” dedi. Kadın: “Ama o epey bir zaman benim yanımda kaldı. (Onu çok da sevdim)” dedi. Adam: “Bu hal senin, kolyeyi onlara iade etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli çok zaman olmuş” demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı: “Allah iyiliğini versin! Sen Allah’ın sana önce iare edip, sonra senden geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi değil mi?” dedi. Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı (ve kendine geldi). Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade etmesini sağladı.” Muvatta, Cenaiz 43, (1, 237)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah’tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O’na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder.” Buhari, Edeb 71, Tevhid 3, Müslim, Sıfatu’l-Münafıkin 49, (2803)
- Ben, peygamberlerden (as) birinin acıklı bir hikayesini anlatmış olan Resulullah (sav)’ı şu anda sanki tekrar seyrediyor gibiyim. Demişti ki: “Kavmi ona şiddetle vurup yaralamıştı. O hem akan kanlarını siliyor, hem de: “Allah’ım, kavmimi mağfiret et, çünkü onlar bilmiyorlar” demişti.” Buhari, İstitabe 4, Enbiya 60, Müslim, Cihad 105, (1792)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir.” (Bir başka rivayette şöyle denmiştir: “Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın. Çünkü bu, en büyük musibettir.”) Muvatta, Cenaiz 41, (1, 236)
- Yahya İbnu Vessab, Resulullah (sav)’ın Ashabından bir yaşlıdan naklediyor: “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır.” Tirmizi, Kıyamet 56, (2509), İbnu Mace, Fiten 23, (4032)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR