RAHMET

25.02.2024
131

Rahmet Nedir? Rahmet ‘in dindeki hükmü nedir? Rahmet ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;

  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah celle şanühu mahlukatın olmasına hükmettiği zaman -Müslim’in rivayetinde: “Allah mahlukatı yarattığı zaman”- yanında bulunan, Arş’ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: “Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır.” (Buhari’nin bir diğer rivayetinde: “Rahmetim gazabıma galebe çaldı” denmiştir. Buhari ve Müslim’in bir rivayetlerinde: “(Rahmetim) gazabımı geçti” denmiştir.) Buhari, Tevhid 15,22, 28, 55, Bedi’ül’-Halk 1, Müslim, Tevbe 14, (2751), Tirmizi, Da’avat 109, (3537)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksan dokuz parçayı kendine ayırdı. Yer yüzüne geri kalan bir cüzü indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan- mahlukatı arasında taksim etti.) Bu tek cüzden nasibine düşen pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karşı merhametli davranır. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır.” Buhari, Edeb 19, Rikak 19, Müslim, 17, (2752), Tirmizi, Da’avat 107-108, (3535-3536)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah’ın yüz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarında birbirlerine merhamet gösterirler. Doksan dokuz rahmet de Kıyamet günü içindir.” Müslim, Tevbe 20, (2753)
  • Müslim’de gelen bir diğer rivayette Resulullah (sav): “Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır.”  Müslim, Tevbe 21, (2753)
  • Resulullah (sav)’e bir grup esir getirilmişti. İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında), Resulullah (sav): “Bu kadının, çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu?” dedi. Bizler: “Hayır!” diye cevap verince: “(Bilin ki), Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır” buyurdu. Buhari, Edeb 18, Müslim, Tevbe 22, (2754)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.” Resullulah’ın yanındakilerden bazıları: “Ey Allah’ın Resulü! Yani bize hayvanlara yaptığımız iyilikler için de ücret mi var?” dediler. Resulullah (sav): “Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu. Buhari, Şirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27, Müslim, Selam 153, (2244), Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930), Ebu Davud, Cihad 47, (2550)
  • Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Fahişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu.” Müslim, Tevbe 166, (2245)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı.” Buhari, Bed’ü’l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50, Müslim, Birr 151, (2242)
  • Resulullah (sav)’ın kaza-i hacet yaparken geri tarafından istitar (perdelenme) için en ziyade tercih ettiği sütre, bir bina veya bir hurma kümesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatın bahçesine girdi. Orada bir deve vardı. Deve Resulullah (sav)’ı görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. Resulullah (sav) deveye yaklaştı ve gözyaşlarını sildi. Hayvan sakinleşti. “Bu devenin sahibi kimi” diye sorarak ilgi gösterdi, Ensar’dan bir genç: “O bana aittir ey Allah’ın Resulü!” deyip ortaya çıkınca Hazreti Peygamber onu payladı: “Allah’ın sana mülk kıldığı bu deve hakkında Allah’tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana şikayette bulundu. Sen bunu acıktırıyor ve fazla çalıştırarak da yoruyormuşsun.” Ebu Davud, Cihad 47, (2549)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Hayvanlarınızın sırtını minberler yerine koymayın. Şurası muhakkak ki tek başınıza güçlükle gidebileceğiniz bir yere sizi götürmeleri için Allah onları sizlere musahhar (hizmetçi) kıldı. Arzı da sizin (durma yeriniz) kıldı, öyleyse ihtiyaçlarınızı (duran hayvanının sırtında değil) arz üzerinde görün.” Ebu Davud, Cihad 61, (2667)
  • Abdurrahman İbnu Abdullah, babası Abdurrahman ‘dan (r.a)  rivayet eder ki şöyle demiştir: “Biz bir seferde Resulullah (sav) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada hummara denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. (Kuş kaçtı) yavrularını aldık. Kuşcağız etrafımıza yaklaşıp çırpınmaya, kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resulullah (sav) efendimiz gelince: “Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu izdıraba attı? Yavrusunu geri verin!” diye emretti. Bir ara, ateşe verdiğimiz bir karınca yuvası gördü. “Kim yaktı bunu?” diye sordu. “Biz!” dedik. “Ateşle azap vermek sadece ateşin Rabbine hastır” buyurdu.” Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb, 176, (5268)
  • Muhammed İbnu İshak kendisine Ebu Manzur denen Şamlı bir zattan naklediyor, bu da amcasmdan, o da Hadır’ın kardeşi Amiru’r-Ram’dan nakletmiştir. Amir der ki: “Bizim için bayraklar ve sancaklar yükseltildiği zaman memleketimizde idik. Ben: “Bu nedir?” diye sordum. “Resulullah (sav)’ın sancağı!” dediler. Yanına gittim. Bir ağacın altında oturuyordu. Ashabı da etrafını sarmıştı. Ben de yanlarına oturdum. Bir ara Resulullah (sav) hastalıklardan ve dertlerden bahsedip dedi ki: “Mü’mine bir hastalık gelir, sonra da Allah ona şifa verirse, bu hastalık onun geçmiş günahlarına kefaret, geri kalan hayatı için de bir öğüt olur. Şayet münafık hastalanır, sonra da afiyet verilirse o, sahibi tarafından bağlanıp sonra da salıverilen fakat niçin bağlandığını, niçin salıverildiğini bilmeyen bir deve gibidir. Resulullah (sav) etrafında oturanlardan biri: “Ey Allah’ın Resulü, eskam (hastalıklar) nedir? Ben asla hiç hastalanmadım?” diye sordu. Resulullah (sav): “Kalk! Sen bizden değilsin.” Buyurdu.” Ebu Davud, Cenaiz, 1, (3089)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Peygamberlerden birini bir karınca ısırdı. O da (öfkelenerek) karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı, Allah Teala Hazretleri ona şöyle vahyetti: “Seni bir karınca ısırmışken, sen tesbih eden bir ümmeti yaktın.” Buhari, Cihad 152, Bed’ü’l Halk 14, Müslim, Selam 148, (2241), Ebu Davud, Edeb 176, (5266), Nesai, Sayd 88. (7, 210, 211)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahman’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.” Tirmizi, Birr 16, (1925), Ebu Davud, Edeb 66, (4941)
  • Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.” Buhari, Tevhid 2, Edeb 27, Müslim, Fedail 66, (2319), Tirmizi, Birr 16, (1923)
  • Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Merhamet, ancak şaki’mn (ebedi hüsrana uğrayanın) kalbinden çıkarılabilir.” Tirmizi, Birr 16, (1924), Ebu Davud, Edeb 66, (4942)
  • Resulullah (sav) (bir gün), Hasan İbnu Ali ‘yi (r.a) öpmüş idi. Bu sırada yanında bulunan Akra’ İbnu Habis, (sanki bunu tuhaf karşıladı ve “Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim” dedi, Resulullah (sav) ona bakıp: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurdu. Buhari, Edeb 18, Müslim, Fedail 65, (2318), Tirmizi, Birr 12, (1912), Ebu Davud, Edeb 156, (5218)
ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.