HAZRETİ HUD
İçindekiler
HAYATI
Hz. Hud (as.) Kuran-ı Kerim’de kıssası geçen peygamberlerden biri. Ad kavmine gelen Allah’ın resulü Araf, Hud, Şuara ve Ahkaf sürelerinde kendisinden bahsedilmektedir. Hud, haid kelimesinin çoğuludur. Kelime olarak “tövbe etmek” anlamındaki hevd kökünden gelmekte olup “tövbe edenler” anlamında yahudileri ifade eder (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “hvd” md.). Yemen’de Aden ile Umman arasında bulunan “Ahkaf” doğup yetişti. Hud kavminin oturduğu yerler yani “Ahkaf” bugün yerleşme merkezi değildir. Kumluklardan ibarettir. Onlara dair hiçbir eser kalmamıştır.
Çocukluğundan itibaren Allah’a ibadet etmekle meşgul oldu. Ara sıra ticaretle de uğraşan Hud (as.), gayet şefkatli ve çok cömertti. Hud (as.), Ad kavmi içinde soyu sopu şerefli bir kişiydi. Peygamberlikten önce ticaretle uğraşırdı. Hz. Hud, orta boylu, esmer tenli, gür saçlı, güzel yüzlü idi. Adem (as.)’a benzerdi. Zahid ve ibadete düşkün idi. Cömert ve şefkatli idi; yoksullara bol bol sadaka verirdi. (Hâkim, el-Müstedrek, I, 563).
Hz. Hud (as.)’un aile bireyleri hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamamaktadır. iman ettilerse nur yüzlü Peygambere ne gibi yardımlarının olduğu, etmedikleri takdirde ise ne gibi engellemelere başvurdukları bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda onların iman ettiklerini kabul etmek lazımdır. Çünkü iman etmeseler, Hz. Nuh’ da olduğu gibi bir açıklama yapılırdı.
Hz. Peygamberimiz (s.a.v) Veda haccında, Usfan vadisine vardığı zaman, Hz. Ebu Bekir’e: “Ey Ebu Bekir! Bu hangi vadidir.” diye sormuş. Hz. Ebu Bekir “Usfan vadisidir.” diye cevaplayınca: Hz. Peygamber (s.a.v) “Hûd (as.)’un, beline aba tutunmuş, belinden yukarısını alacalı bir kumaş ile bürümüş, genç ve kızıl, yuları hurma liflerinden örülmüş dişi bir deve üzerinde, hac için buradan telbiye ederek geçmiş.” olduğunu haber vermiştir (Ahmed b. Hanbel, I, 232).
Kuran-ı Kerim’in 11. suresi, “Hud suresi” ismiyle bilinir ve 123 ayetten oluşur.
AD KAVMİ
Ad kavmi, 23 kabileden oluşan Arap kavmidir. Kavme ismi verilmiş bulunan Ad, Hz. Nuh’un torunlarındandır. Tahminen Hz. Nuh’tan 800 yıl sonra yaşamışlardır. Kuran’da Araf, Hud, Müminun, Şuara, Fussilet, Ahkaf, Zariyat, Kamer, Hakka ve Fecr surelerinde, Ad kavminden bahsedilmektedir. Ad kavmi Ahkaf diyarında yaşamıştır. Bu yer Yemen, Aden ve Umman arasındadır. verimli toprakları olan bu kavim; otu, suyu, ve çeşitli nimetleri bol, bağlık ve bahçelik bir yerdi. Hatta Ahkaf bölgesi, “İrem” adıyla tanınmıştır. Bu kavmin insanları güçlü-kuvvetli, cüsseli, uzun boylu ve uzun ömürlü idi. Ad kavmi, kayaları yontarak evler yapar, gösterişli binalar inşa ederlerdi. Bunların içinde bağlar-bahçeler ve güzel havuzlar bulunurdu. Her yer göz kamaştırıcı güzelliklerle doluydu.
Hz. HUD ‘A KAVMİNİN YAPTIKLARI İTİRAZLAR
- Hz. Hud (as)’ı beyinsizlik ve sapıklıkla itham etmek:
- “Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz.” (Araf/60).
- “Kavminden ileri gelen inkârcılar dediler ki; biz seni bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve biz seni yalancılardan sanıyoruz.” (Araf/66).
- Atalar dinine bağlılık:
- “Dediler ki: demek sen, tek Allah’a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi bize geldin.” (Araf/70).
- “Dediler: sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi geldin?” (Ahkaf/22).
- Kendilerinin güçlü kuvvetli olduklarını söyleyip Hz. Hûd (as) onlara bir şey yapamayacağı:
- “Ad kavmi, yeryüzünde haksız olarak büyüklük tasladılar ve; ‘Bizden daha kuvvetli kim var?’ dediler.” (Fussilet/15).
- Ahireti inkar etmeleri ve sadece dünya hayatını kabul etmeleri:
- “Ne ise hep bu dünya hayatımızdır; ölürüz ve yaşarız (bir kısmımız ölürken bir kısmımız doğar). Biz öldükten sonra diriltecek değiliz.” (Müminun/37).
- Hz. Hud (as)’u küçümsemeleri:
- ”Kavminden, kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz o inkâr eden ve ahiret hayatına kavuşmayı yalanlayan eşraf takımı dedi ki; bu da sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden içiyor. Eğer sizin gibi bir insana itaat ederseniz o takdirde siz, mutlaka ziyana uğrayanlardan olursunuz.” (Müminun/33-34).
Onların bu sözlerine ve davranışlarına karşı Hz. Hûd (as)’ın tavrı kuranı kerimde şöyle anlatılmaktadır:
- “Ad kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). O dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Hâlâ sakınmayacak mısınız?” (Araf,/65).
- “Ey kavmim!” dedi, “Ben akılsız değilim, fakat âlemlerin rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim.” (Araf,/67).
- “Hûd şöyle cevap verdi: “Üzerinize rabbinizden bir öfke ve bir azap inmektedir. Haklarında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin öyleyse! Şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!” (Araf,/71).
- “Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi yalan sayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.” (Araf,/72).
- “Ad kavmine de kardeşleri Hûd’u gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; O’ndan başka tanrınız yoktur; siz sadece uydurmaktasınız.” (Hud/50)
- “Ey kavmim! Bunun karşılığında ben sizden bir ücret istemiyorum; benim hizmetimin karşılığı ancak beni yaratana aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?“ (Hud/51)
- “Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanmayı dileyin, sonra O’na tövbe edin ki üzerinize bolca yağmur göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın; sakın günahkârlar olup Allah’tan yüz çevirmeyin!” (Hud/52)
AD KAVMİ NASIL HELAK OLDU?
Allah Ad kavminden 3 yıl yağmuru kesti. Onlar yağmur için Mekke’ye bir topluluk gönderdiler. Çok geçmeden gökyüzünde bulutlar peyda oldu. Ad kavmi, semayı baştanbaşa kaplamış bulunan bulutları görünce, birden sevindiler: “Yağmur geldi!” dediler. Aslında bunlar, azap bulutları idi. Hz. Hud, son kez: “İmana gelin!” diyerek azaptan kurtulmaları için kavmini uyardı. Fakat onlar, yine büyük bir gaflet içinde: “Yok! Bunlar, yağmurdan evvel gelen bulutlardır!” dediler. Böylece son çağrıyı kaçırdılar. Vazifeli melekler, gökte peydah olan bulutlar ile bütün kavmi kuşattı. Çarşamba sabahı rüzgâr şiddetlendi. Gücü, ağaçları kökünden sökecek kuvvette idi. Gitgide fırtınanın şiddetli sesi ve soğuğu arttı.
Kuranı kerimde bu durum:
- “Sonunda dünya hayatında onlara alçaltıcı cezayı tattırmak için o kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azabı ise daha da alçaltıcı olacak, onlara yardım da edilmeyecektir.” (Fussilet /16)
- “Onların üzerine bitmek bilmeyen o kara günde şiddetli bir kasırga gönderdik.” (Kamer/19)
- “Ad kavminde (ibretler vardır). Onlara, kasıp kavuran rüzgârı göndermiştik. Üzerinden geçtiği şeyi sağlam bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.” (Zariyat/ 41-42)
Bu kasırganın tesiriyle insanlar, havada uçuşmağa başladılar. Uçmamak için eteklerini birbirine bağlayıp halka oldular. Fakat bu da çare olmadı. Bazıları, develerin ve dev cüsseli insanların, havalarda uçmaya başladığını görünce, evlerine doğru koşuştular. Fakat aynı akıbet, oralarda da kendilerini yakalıyor, onları bir saman çöpü gibi evlerinden dışarıya atıyordu.
Kuranı kerimde bu durum:
- “İnsanları sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp deviriyordu.” (Kamer/20)
- “Allah onu (fırtınayı), ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün. Şimdi onlardan arda kalan bir şey görebiliyor musun?” (el-Hakka, 7-8)
- “İşte Ad (kavmi)! Rablerinin ayetlerini inkar ettiler. O’nun peygamberine asi oldular ve her inatçı zorbanın emrine uydular. Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete tabi tutuldular. Biliniz ki, Ad (kavmi) Rablerini inkar ettiler. (Şunu da) bilin ki Hud’un kavmi Ad, Allah’ın rahmetinden uzak kılındı.” (Hûd, 59-60)
Hz. Hud ve ona inanlar hakkında Kuranı kerimde:
- “Emrimiz gelince, Hûd’u ve Onunla beraber iman edenleri, tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. Onları, ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.” (Hûd, 58)
Hz. Peygamberin rüzgar çıktığındaki endişesini Hz Aişe (r. anha) şöyle anlatmaktadır:
- Hz. Aişe (r.anha) anlattığına göre Efendimiz (s.a.v) rüzgar estiğinde ve gökyüzünde siyah bir bulut gördüğü zaman korkusundan yüzünün rengi değişir, bazen o buluta karşı durur bakar, bazen geri döner, eve girer çıkardı. Yağmur yağdığında ise rahatlardı. Bunlar bir endişe alameti idi. Hz. Aişe (r.anha) bunun sebebini öğrenmek isteyince Peygamber Efendimiz: “Ne bileyim, belki bu kara bulut Ad kavmine geldiği gibi bir azap olur. Onlar gördükleri siyah bulutu yağmur yağdıracak bir bulut zannetmişlerdi; ama o elim bir azap getirdi.” (Buhari, Tefsir, 46/2; Müslim, İstiska, 14-16)
- Hz. Aişe (r.anha): Rüzgar şiddetli estiği zaman Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyururdu: “Allah’ım! Sen’den bu rüzgarın, bu rüzgarın içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin hayırlı olmasını istiyorum. Bu rüzgarın, içinde bulunan şeylerin ve Sen’in gönderdiğin şeylerin şerrinden de Sana sığınırım.” (Müslim, İstiskâ, 15)
HZ. HUD ’UN MUCİZELERİ
1. Allah’ın izni ile, rüzgârları istediği tarafa yönlendiriyordu.
2. Yünü parlak bir hale çevirirdi.
3. Şiddetli yağmurlarda sefer yapılamazdı. Hz. Hud dua etti yollarda barınaklar oldu. Yağmur bitinceye kadar halk o barınaklarda muhafaza içinde beklerdi.
VEFATI
Kavminin helak olmasından sonra Hz. Hud’un, nereye gittiği ve nerede vefat ettiği hususunda çeşitli rivayetler vardır. Hz. Hud 150 yıl yaşamıştır. kavmi helak olduktan sonra bir rivayete göre kendisine inananlarla birlikte Mekke’ye gidip yerleşmiş ve orada vefat etmiş, Kabe ile zemzem arasında Hicr’e defnedilmiştir (Ezrakī, II, 134; İbn Kuteybe, s. 28). Diğer bir rivayete göre ise kabri Şam’da Emeviyye Camii’ndedir, hatta caminin kıble duvarını onun yaptığı ileri sürülmüştür (İbn Kesir, I, 130). Ancak bu rivayet, Şam’ı diğer bölgelerden daha üstün ve kutsal gösterme arzusunun bir ürünü olarak değerlendirilmektedir (Cevad Ali, I, 313; M. Beyyûmî Mehrân, s. 256-257). Kabrinin Yemen diyarında olduğu (İbn Sa‘d, I, 52; İbn Kesir, I, 130). Hz. Hud’un kabrinin Filistin’de olduğu iddiası, Ad kavmini Arap yarımadasının kuzeyi ile alâkalı kılan rivayetlerle bağlantılıdır. Humus ’ta da Hz. Hûd’a nispet edilen bir kabir vardır.
Kaynakça:
- İslam Ansiklopedisi, Hud
- İslam ve ihsan, Hz Hud kimdir