HAZRETİ EYYUB
İçindekiler
Hazreti Eyyub (a.s) Hayatı
Hazreti Eyyub,uzun boylu, gür saçlı ve heybetli idi. Çok zengindi. Eyyub Peygamberin yaşadığı yerin Şam bölgesi olduğu ve arazisinin çok geniş olduğunu hatta bu geniş arazide 500 çift öküz, 500 köle, 500 dişi ördek, birden çok deve sığır ve atlarının olduğu söylenir. Allah Eyyub Peygambere (a.s) Kur’an-ı Kerim’de adı belirtilmeyen bir hastalık vermiştir. Hastalığı artan Eyyub Peygamberin (a.s) yanına kimse uğramaz olmuştu. Halk şeytana uyarak Eyyub Peygamberi (a.s) ve eşini şehirden kovmuştu. Eşi yıllar boyunca Eyyub Peygambere bakmış ve hizmette kusur etmemişti. Eyyub Peygamber (a.s) hastalığından dolayı hiçbir zaman şikayet etmemiş her daim sabretmiş ve Allah’a tevekkül etmişti. Hastalık peygamberlik vazifesini yapmasına engel olunca Allah’a niyaz etmişti. Yüce Rabbimiz (c.c) Eyyub Peygamberin (a.s) sabrına karşılık mükâfat olarak ikinci bir ömür bahşetti.
Rivayetlerde Eyyub Peygamber (a.s)
Eyyub Peygamber (a.s) tefsir ve kısas-ı enbiya kitaplarında geçmektedir. Kaynaklar Eyyub Peygamberin (a.s) uzun boylu, gür saçlı ve heybetli olduğunu söyler. Kaynaklarda Eyyub Peygamberin (a.s) yaşadığı yerin Şam bölgesi olduğu arazisinin çok geniş olduğunu ve hatta bu geniş arazide 500 çift öküz, 500 köle, 500 dişi ördek, birden çok deve, sığır, ve at olduğu kaydedilmiştir. (Sa‘lebî, s. 116)
Enes b. Mâlik’ten nakledilen bir hadise göre Eyyûb hastalığını on sekiz yıl çekmiştir (Sa‘lebî, s. 122; İbn Kesîr, el-Bidâye, I, 223). Bu hastalığın üç veya yedi yıl sürdüğüne dair rivayetler de vardır.
Bir hadiste Eyyub’un Çarşamba günü hastalığa yakalandığı ve Salı günü kurtulduğu belirtilir (İbn Mace, “Ṭıb”, 22). Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği başka bir hadise göre Eyyub çıplak olarak yıkandığı bir sırada üzerine altın çekirgeler dökülmüş, bunları avuç avuç alıp elbisesinin içine koymaya başlamış, bunun üzerine rabbi ona, “Şu gördüğünden seni müstağni kılmamış mıydım?” diye nida edince Eyyub, “Evet, senin izzetine yemin olsun ki bana çok şey verdin, fakat senin bereketinden müstağni kalamam” demiştir (Müsned, II, 243, 314, 490; Buhârî, “Gusül”, 20, “Enbiyâʾ”, 20, “Tevḥîd”, 35). Rivayete göre Eyyûb hastalanmadan önce yetmiş, iyileştikten sonra da yetmiş yıl yaşamıştır. Onun bütün ömrünün doksan üç yıl olduğu da nakledilir.
Hazreti Eyyub Peygamberin(a.s) Soyu
İbn-i İshak ‘ ın rivayetine göre; Hz. Eyyûb (a.s.), Hz. Yakup (a.s.)’ın Rumların atası olan oğlu Ays evlâdındandır ve soy kütüğü şöyledir: Eyyûb b. Âmûs b. Râzic (veya Ruil) b. Ays. Annesi ise Hz. Lût (a.s.) soyundandır. Hanımı da, Efrâhim b. Yusuf’un kızıdır. Dedesi Hazret-i İshak’ın duası bereketiyle Allah Teâlâ kendisine çok mal, mülk ve evlat verdi. Hizmetçileri, tarlaları ve hayvanları çok boldu. Fakir, yetim ve dullara çok yardım eder, sofrasında fakir bulundurmadıkça yemek yemez, Allah’ın kendisine verdiği nimetleri misafirlere ikram etmeyi ziyadesiyle severdi.
Hazreti Eyyub(a.s) İmtihanı
Yüce Rabbimiz (c.c) Hz. Eyyûb ‘ e Kur’an-ı Kerim’de adı belirtilmeyen hastalık verdi. Hastalığı o kadar çok artmıştı ki artık kimse yanına gelmez olmuştu. Sadece şefkat kahramanı eşi Rahime Hatun kendisine hizmet etmeye devam etti. Eyyûb Peygamber (a.s) kendisine verilen bu ağır imtihana rağmen hiçbir zaman hâlinden şikayetçi olmadı daima şükretti. Her haliyle Allah’a teslim olmuştu. Şeytan kendisine vesvese veriyor ama Eyyûb Peygamber (a.s) daima Allah’a sığınıyordu. Şeytan Eyyûb Peygambere (a.s) vesvese verdiği gibi halka da vermeye başlamıştı ve şöyle diyordu: “Aman Rahîme ile görüşüp kendisine yardımcı olmayın! Yoksa Eyüp’ün hastalığı size de geçer! Derhal onu şehrinizden kovun!” dedi.
Halk şeytana uyarak Eyyûb Peygamberin (a.s) eşi Rahimeye: “Eyüp’le beraber burayı terk edin! Yoksa sizi taşlayarak öldürürüz!” diye tehdit ettiler.
Rahime Hatun biçare şekilde eşi Eyyûb Peygamberi (a.s) de alarak şehirden ayrıldı. Şehir dışına yerleşti. Küçük bir kulübe yapıp oraya yerleşti ve Eyyûb Peygambere (a.s) hizmet etmeye devam etti. Geçinmek için şehirde bulunan hanımlara iplik bükerdi. Eşi Eyyûb Peygambere (a.s) dönüp: “Sen bir peygambersin! Allah Teâlâ’dan sıhhat ve âfiyet istesen de bu dertleri Sen’den alsa!”
- Eyyûb Peygamber (a.s) : “Sıhhat ve âfiyetle geçen günlerimiz ne kadardı?”
- Rahime Hatun: “Seksen yıl idi.”
- Eyyub Peygamber (a.s) : “Ey Rahîme! Şiddet ve belâ zamanı sıhhat ve safa süresi kadar olmadan Cenâb-ı Mevlâ’ya şikâyet etmekten hayâ ederim. Allah Teâlâ, bizlere nimetler verirken (razı oluyoruz da), O’ndan gelen belâlara niçin sabretmeyelim?!” dedi.
Hadis-i Şerifte Eyyub(a.s) Sabrı
Eyyub Peygamberin (a.s) sabrı ayette övüldüğü gibi hadis-i şerifte de övülmüştür:
- “Hazret-i Eyüp, insanların en halîmi, en sabırlısı ve en çok gazabını (öfkesini) yeneni idi.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, III, 201)
Eyyûb Peygamber (a.s) Allah’tan her daim razı idi.
Hazreti Eyyub(a.s) ile İblisin Konuşması
Hz. Eyyub (a.s) imtihan gereği elinde bulunan zenginliğini kaybetmişti. Daha sonra ağır hastalığa yakalanmıştı. Bunca ağır imtihan karşısında Eyyub Peygamber (a.s) Allah’a her daim tevekkül etmiş, imtihanlar razı olmuş ve sabırlı olmuştu. Eyyub Peygamberin (a.s) bu durumundan memnun olmayan iblis insan suretinde halkın arasına girerek : “Bu kadar nimet ve bolluk içinde kulluk yapmak kolaydır. Eyüp’ü bir de darlık ve belâ ânında iken görmeli!..” diyor ve devamlı olarak O’nun itibarını zedelemek istiyordu.
Yüce Rabbimiz Eyyûb Peygamberin (a.s) kendisine olan teslimiyetin görmek için musibetler vererek sınıyordu. Allah (c.c) önce Eyyûb (a.s) Peygamberin mallarını aldı, daha sonra sel ile koyunlarını, rüzgar ile ekinlerini aldı. Şeytan bu durumu fırsat bilerek ağlayarak Eyyûb Peygambere (a.s) geldi. Olan biteni anlattı: “Ey Eyüp! Büyük bir felâket oldu. Allah Teâlâ senin bütün mal ve mülkünü telef etti.”
Bunun üzerine Eyyûb Peygamber (a.s) hiç telaş etmeden hamd edip şöyle söyledi: “Mal ve mülkü bana Rabbim vermişti. Şimdi de aldı. Yegâne sâhip O’dur! Dilerse verir, dilerse alır!..”
Şeytan bu sözleri duyunca pişman olmuştu.
Bu arada deprem yaşanmış Eyyub Peygamber (a.s) çocuklarını kaybetmişti. Şeytan yine bu durumu fırsat bilerek gözyaşları içinde : “Ey Eyyub! Allah Teâlâ evini bir zelzele ile yıktı. Bütün çocuklarını elinden aldı. Onların canhıraş feryatları dayanılacak gibi değildi. Sen hâlâ duruyor musun?”
Şeytan olayı o kadar acıklı anlatmıştı ki Eyyûb Peygamber de (a.s) ağlamıştı. Ama yine isyan etmedi ve sabrederek bu imtihana da razı oldu. Şeytan dayanamayıp tam bir şeyler söyleyecekken Eyyûb Peygamber: “Ey mel’ûn! Sen iblissin ve beni Rabbime karşı isyana teşvik etmek istiyorsun! Bilesin ki evlatlarım birer emanetti. Sâhibi geri aldı! Veren O, alan O; niçin incineyim? Ben, her ahvâlde Rabbime hamd eden bir kulum!”
Hazreti Eyyub(a.s) Sabrı
Yüce Rabbimiz (c.c) Eyyûb Peygamberin (a.s) sabrını Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatır :
- “Gerçekten biz onu sıkıntılara dayanıklı bulduk. O ne güzel bir kuldu! Yönü hep Allah’a dönüktü.” (Sâd /44)
Eyyub Peygamberden (a.s) başka ayetler şöyle bahseder:
- Biz Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a, torunlara, İsa’ya, Eyyûb’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik. (Nisa /163)
- Biz ona İshak ve Yakup’u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh’u ve onun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yusuf’u, Mûsâ’yı ve Harun’u doğru yola iletmiştik. Biz, iyileri böyle ödüllendiririz. (En’âm / 84)
Hazreti Eyyub(a.s) Duası
Hz. Eyyub’ un (a.s) hastalığının şiddeti günden güne artıyordu. Hastalığı vazifesini yapmasına engel olmaya başlamıştı. Allah’a dua ederek:
- “Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünüsün” diye niyaz etmişti. (Enbiyâ / 83)
Hz. Eyyub’ un (a.s) Rabbimize bu şekilde dua etmesinin sebebi ilgili birçok rivayet bulunmaktadır.
Bir rivayette şöyle anlatılır. İmam Cafer es-Sâdık buyurdu ki: “Musibet müddeti uzayınca şeytan: «Ey Eyüp! Hastalıktan kurtulmak istersen, bana secde et!» dedi. Hazret-i Eyüp’ün kalbi gayet mahzûn oldu ve: Hastalıktan değil, düşmanın haris olmasından rahatsızım. deyip Rabbine: «Bana bu hastalık isabet etti. dedi.”
Diğer bir rivayet: Kendisine iman etmiş bulunan birkaç kişi: Eğer bunda hayır olsaydı, bu belâya dûçâr olmazdı! demişti. Nâdânların bu sözleri de, Hazret-i Eyüp’ü son derece rencide etmişti.
Diğer bir rivayet: Rahîme Hâtun çaresizlik içinde kalarak yiyecek almak için elbisesini satmıştı. Eyüp -aleyhisselâm- bunu öğrenince büyük bir üzüntüyle Rabbine iltica etti.
Diğer bir rivayet: Cebrail -aleyhisselâm-, Hazret-i Eyüp’e gelerek: Hak Teâlâ’nın hazinesinde musîbet imtihanı çoktur. Onlara takat getiremezsin. Sen Allah’tan âfiyet talebinde bulun! demiş ve şifa olması için Cenâb-ı Hakk’a dua etmesini söylemişti.
Rivayete göre: bir kimse Rasûlullâh (sav)’in mescidine girdi ve Eyüp -aleyhisselâm- ile alâkalı bazı sualler sordu. Hazret-i Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ağladılar ve şöyle buyurdular: “Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki, Eyüp belâdan inlemedi, sızlanmadı. Lâkin yedi sene, yedi ay, yedi gün, yedi gece o belâda kaldı. Ayakta namaz kılmak istedi; duramadı, düştü. Hak yolundaki hizmetinde kusur görünce: Bana gerçekten hastalık isabet etti dedi.”
Eyyub Peygamber(a.s) Hastalıktan Nasıl Kurtuldu ?
Eyyub Peygamberin (a.s) eşi Rahime Hatun yiyecek bir şeyler bulmak üzere dışarı çıkmıştı. Bu sırada vahiy meleği Cebrail gelerek Allah’ın Eyyub Peygamber için söylediklerini haber vermeye gelmiştir. Şunları söyledi: “Ey Eyüp! Belâ verdim, sabrettin.. Şimdi de tekrar sıhhat ve nimet vereceğim!”
- “Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!” (Sâd /42)
Eyyub Peygamber Allah’ın emrini yerine getirmiş ve ardından mucize eseri iç ve dış hastalıklarının hepsinden kurtuldu.
Vahiy meleği Cebrail Allah’ın emri ile hastalıklarından kurtulan Eyyub Peygamberin (a.s) başına taç bırakıp güzel elbiseler giydirdi.
Efendimiz (sav) bu durumu şöyle anlatır:
“Eyüp, mucizeli suda yıkandığı sırada, önüne bir sürü altın çekirge düşmüştü. Eyyub, bunları hemen toplayıp elbisesine doldurmaya başladı. Bunun üzerine Allah Teâlâ: “Ey Eyüp! Görüyorsun, Ben malını sana iade etmek suretiyle seni zengin kılmadım mı? buyurdu.
- Hazret-i Eyyub: “Evet Yâ Rabbî! Beni o suretle zengin kıldın. Fakat Sen’in hayır ve bereket hazinelerinden müstağnî kalamam. Bu sebeple ind-i ilâhîden her ne buyrulursa kabulümdür. Çünkü veren Sen’sin, Sen’in verdiğin şeyi nasıl reddederim? dedi.” (Buhari, Gusl, 20; Enbiyâ, 20; Nesâî, Gusl, 7)
Bu esnada Eyyub Peygamberin eşi Rahime Hatun gelmiş ama Eyyub Peygamberi tanıyamamıştı. Eşinin kaybolduğunu düşünerek koşup ağlamaya başladı.
- Eyyub Peygamber (a.s): “Ey hanım! Kimi arıyorsun?”
- Rahime Hatun: “Bir hastam vardı, hayat arkadaşım idi. Bu kadar sıkıntı çekmiş iken, şimdi o hazineyi yitirdim…”
- Eyyub Peygamber: “O nasıl bir kimse idi.”
- Rahime Hatun: “O sabırlı Eyüp’tü. Sağlıklı iken sana benzerdi.”
- Eyyub Peygamber (a.s): “Ey Rahîme! İşte o benim. Allah Teâlâ, bana sıhhat verdi.”
Ayette Eyyub Peygamberin sabrına karşılık Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Tarafımızdan bir rahmet ve akıl iz‘an sahipleri için de anılacak bir örnek olmak üzere ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha bağışladık.” (Sâd, 43)
Hz. Eyyub (a.s) iyileştiği günün ilk sabahı derinden bir ahh! çekmişti. Bunun sebebini sorduklarında Eyyub Peygamber (a.s) : “Her gece seher vaktinde: Ey bizim hastamız, nasılsın? Diye bir ses duyardım. Şimdi yine o vakit geldi, fakat: Ey bizim sıhhatli kulumuz, nasılsın? Sesini duymadım. Bunun için ağlıyorum.”
Hazreti Eyyub(a.s) Yemini
Rivayete göre Eyub Peygamber hanımının bir hatasından dolayı sıhhate kavuştuğunda ona yüz değnek vurmaya yemin etmişti. Ancak zevcesinin O’na karşı hizmet ve fedakârlığı büyüktü. Bu sebeple Allah Teâlâ, yüz tane ekin sapından oluşan bir demetle bir kere vurulmasını kâfi görerek onlara merhamet buyurdu ve şöyle emretti:
- (Bir yemini vardı.) “Eline bir demet bitki sapı alıp onunla vur ve böylece yeminini yerine getirmiş ol” (dedik). Gerçekten biz onu sıkıntılara dayanıklı bulduk. O ne güzel bir kuldu! Yönü hep Allah’a dönüktü. (Sâd /44)