EBU UBEYDE BİN CERRAH

Ebu Ubeyde Bin cerrahın hayatı

  • Cennet ile müjdelenmiş on kişiden birisi.
  • Sahabe arasında “Eminü’l ümme” ünvanıyla anılan sahabe.
  • Hep özlemi çekilen insan…

Ebu Ubeyde ‘nin Hayatı

Hz. Muhammed (sav) yaşarken cennetle müjdelenen 10 kişiden (aşere-i mübeşşire) biri olan Ebu Ubeyde Bin Cerrah, Mekke’de doğdu (583). Asıl ismi, Âmir bin Abdullah bin Cerrah bin Kab bin Dabbe bin Hars bin Fehr’dir.  Hz. Peygamber’in onuncu dedesi olan Fihr’de Resulullah ile soyları birleşir. Beni Haris kabilesinden olan Ebu Ubeyde, Cahiliye devrinde Mekke’de okuma yazma bilen birkaç kişiden biri olduğu için Kureyşliler kendisine değer verirdi. Ebu Ubeyde, Hz. Peygamber’in İslam’a davete başladığı ve henüz Darülerkam’a girmediği günlerde Hz. Ebu Bekir vasıtasıyla Müslüman oldu. İslamiyet’in yayılması için büyük çaba gösterdi ve bu sebeple Kureyşliler’in ağır baskılarına maruz kaldı. İşkenceler dayanılmaz hale gelince 616 yılında yapılan İkinci Habeşistan Hicret’ine katıldı. 

“Eminü’l ümme” ünvanıyla anılan sahabe

İnsanlık Tarihi’nin her devirin ’de emin insan aranmış, hayatın her safhasında ona ihtiyaç duyulmuştur. Yönetimde, eğitimde, tebliğde… Bir hizmetin ifasında bir emanetin yerine ulaştırılmasında… İşin yürümesi, sözün tutulması, sırrın saklanmasında güvenilir, emin insan. İslam’ın nesilden nesile taşınması, ümmetin birliğinin sağlanması o insanla gerçekleşmiştir. Onun için saadet çağından günümüze kadar hep o insanın özlemi çekilmiştir. Ebu Ubeyde, çok mütevazi, haya sahibi, karşısındakine güven veren, sevimli bir yüze sahipti. Zayıf bedenli, uzun boylu ve ince yüzlüydü. Ciddi konularda hemen kükrer, bir Arslan kesilir verdi.

Muhammed İbni Cafer anlatıyor: Resulullah’ın huzuruna bir grup Hristiyan geldi ve şöyle dediler: “Ey Ebul Kasım! Biz mallarımızın taksiminde anlaşamadık. Bu konuda bize hakemlik edecek emin bir kişi gönder. Siz bizce makbulsünüz” Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz de Hz. Ebu Ubeyde’yi (r.a.) çağırdı ve: “Onlarla birlikte git, anlaşamadıkları konularda, aralarında hak ile hükmet” buyurdular.

Hicretin 10. senesinde Necran Nasara’sının cizyesini alıp götürmek üzere bir emin adam istediklerinde, Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Bu ümmetin emini budur” diyerek Hz. Ebu Ubeyde’yi (r.a.) tayin etmişlerdir. Sevgili Peygamberimizin dar-ı beka ‘ya irtihallerinden sonra, Müslümanların başına gelen en zor hallerden biri de halife seçimidir. İşte bu zor ortamda Hz. Ebu Ubeyde’nin Hz. Ebubekir’e (r.a.) biati ve Hz. Ali’ye (r.a.) giderek onun da beyatına vesile olması, münazaayı bertaraf ve muhabbeti ihya da önemli bir unsur olmuştur. Ebu Ubeyde bin Cerrah Hz. Ebubekir vasıtasıyla Müslüman olmuştur.

Hazreti Ömer’de aynı hasretle: Bir gün halifeliği zamanında bu evde otururlarken arkadaşlarına:

-Hz. Ömer (r.a.):Bir şeyler isteyiniz, temenni ediniz” dedi.

-İçlerinden birisi:Allah yolunda infak etmek için şu ev dolusu altınım olsun istiyorum.” dedi.

Hz. Ömer(r.a.):Daha isteyin” dedi.

-Bir başkası:Şu ev dolusu inci ve yakutum olsun da Allah yolunda infak edeyim, bunu istiyorum” dedi.

-Hz. Ömer (r.a.):Daha isteyin” deyince:

Topluluk:Bu sözleriyle Emirü’l-Müminin ne demek istiyor anlamıyoruz” dediler. Bunun üzerine

-Hz. Ömer (r.a.):Ben istiyorum ki şu ev, Ebu Ubeyde bin Cerrah gibi rical ile dolu olsun” dedi.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) onun hakkında: “Her ümmetin emini vardır. Bu ümmetin emini de Ebu Ubeyde’dir” buyurmuşlardır. Ümmetin birliği, ümmetin güvenliği için, ona muhtacız. Müslüman da Hristiyan da müşrik de bu insana hasret.

Bedirde Babasıyla karşı karşıya gelmesi

Bedir savaşında, düşman saflarında babası da bulunuyordu. Peygamber efendimizin kumanda ettiği bu savaşa melekler de katılmış; insan şekline girerek ellerindeki kılıç ile kafirlerle çarpışıyordu. Savaş bütün şiddetiyle, devam ederken Ebu Ubeyde (radıyallahu anh) babasıyla karşılaştı. Babası oğlunu öldürmek için saldırınca Hazreti Ebu Ubeyde “Ya Allah” diyerek babasıyla mücadeleye başladı. Peygamber efendimizin aşkıyla yanan Ebu Ubeyde (radıyallahu anh) babasıyla, İslam için çarpışıyordu. Ne büyük iman ne büyük bir bağlılık.  Bir fırsatını bulup kılıcıyla babasının başını gövdesinden ayırıp, kesik başı Hazreti Peygamberimizin huzuruna getirdi. Peygamberimiz bu hali görünce çok sevindi. Ve Allah bu olay üzerine: “Allah ve kıyamet gününe iman edenler, Allah düşmanlarını sevmezler. O kafirler ve münafıklar, müminlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da bunları sevmezler. Böyle olan müminleri Cennete, koyacağım.” buyurdu (Mücâdele-22)

Resulullah’ın yanağına batan demirleri dişleriyle çıkarması

Hz. Ebu Ubeyde, Allah ve Resulüne çok bağlı bir sahabeydi. Uhud’da cesur bir şekilde savaştı Savaşta okçular tepesinin terk edilmesi sonucunda savaş Müslümanların aleyhine sonuçlandı. Bu savaş, Müslümanların düşmanı kovalamasıyla neticelendi. 97 kadar şehit verildi. Şehitlerin içinde Hazret-i Hamza, Abdullah bin Cahş, Musab bin Umeyr gibi bazı sahabeler bu savaşta şehit olmuştu. Savaşın arbedesi arasında kalan Resulullah’ın zırhındaki iki halka mübarek yanaklarına batmıştı. Hz. Ebu Ubeyde, sevgili Peygamberimizin mübarek yanaklarına batan demir halkaları dişleriyle çekip çıkarırken iki ön dişi kırıldı.

Ebu Ubeyde, Uhud, Hendek, Hayber savaşlarında görülmemiş şekilde cenk etti. Mekke’nin fethinde de Peygamber efendimizin yanlarında bulundu.

Ebu Ubeyde ‘nin Vefatı

Hicri 18 tarihinde 58 yaşında vefat etmişlerdir. Kabri şerifleri, Ürdün’de Şeria nehrinin batısında “Amtan” köyündedir. Cenab-ı Hak’tan onun şefaatini ve her birimizin de Onun gibi ümmetin emini olabilmeyi niyaz ederiz.

YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.