EBU SELEME
İçindekiler
- İslam’a ilk giren sahabelerden.
- Kavminin düşmanlık etmesine rağmen dininden dönmeyen fedakar.
- Efendimizin (sav) hala oğlu ve aynı zamanda süt kardeşi.
- İlk muhacirlerden.
Ebu Seleme‘nin Hayatı
Ebu Seleme, Mekke’de doğup büyüyen, Mahzumoğulları kabilesine mensup, şecaat ve cesaret sahibi bir gençtir. Asıl adı Abdullah ibni Abdülesed’dir. İsminden çok künyesiyle meşhur olmuştur. Annesi, Resul-i Ekrem (sav) efendimizin halası Berre binti Abdulmuttalib’dir. Süt annesi, Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe’dir. Ebu Seleme ‘nin (r.a) kavmi, İslam düşmanıydı. Velid ibni Muğıre ve Ebu Cehil bu kavmin reisleriydi. Bu cahil, karanlık kafalı müşrikler ona çok eziyet etti. Fakat o, imanından asla taviz vermedi. Eza, cefalara karşı direndi. Müslümanlığından vazgeçmedi. Zorda kaldığında dayısı Ebu Talib’e sığınmak zorunda kaldı. O da hem yeğeni Sevgili Peygamberimizi hem de Seleme’yi himayesi altına aldı. Seleme (r.a), son derece cesur ve iyi komuta kabiliyeti olan bir kahraman yiğitti. Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Uhud’da sol cenah komutanlığı yaptı. Hücum sırasında ağır bir yara aldı ve çok kan kaybetti. Bir süre tedavi gördü ve yarası kapandı. Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz yarasının iyileştiğini görünce onu Katan Seferinde Beni Esed kabilesi tarafına gönderilen orduya seriyye komutanı yaptı. Seleme radıyallahu anh bir sabah vakti, Esed oğullarına baskın yaptı ve çok miktarda ganimet alarak geri döndü. Ancak o, Medine’ye dönünce yarası yeniden kanamaya başladı ve gittikçe ağırlaştı nihayet yataktan kalkamaz hale geldi.
Ebu Seleme (r.a) Kimdir?
Mekke’de dünyaya gelmiş ve Mekke’de büyümüştür. Mahzum oğulları kabilesindendir. Abdullah bin Abdülesed asıl adıdır. Künyesi ile meşhurdur. Annesi Efendimizin (sav) halası Berre binti Amdülmuttalip ‘dir. Süt annesi ise Ebu Leheb ‘in cariyesi Süveybe ‘dir. Ebu Seleme hem Efendimiz (sav) hem de Hz. Hamza ile süt kardeştir. (Üsdü’l-ğâbe, VI, 148)
Ebu Seleme‘nin Evliliği ve Müslüman Oluşu
Ebu Seleme Ebu Ümeyye ‘nin kızı Hind ile evlenmiştir. İlk çocuğu dünyaya gelince adını Seleme bırakmışlardır. Bundan sonraki zamanlarda kendisi Ebu Seleme eşi Hind ‘de Ümmü Seleme diye anılmaya başlamıştır. Ebu Seleme “ Önce en yakın akrabanı uyar” ayeti indikten sonra Efendimizin (sav) davetine katıldı ve ilk 10 Müslümanlardan oldu. (İsâbe, IV, 131-133)
Ebu Seleme‘nin Müslüman Olduktan Sonraki Yaşamı
Ebu Seleme ‘nin kavmi İslam’a düşmandı. Kavminin reisleri ise Ebu Cehil ve Velid bin Muğire idi. Kavmi Ebu Seleme ‘ye çok işkence yapmıştır. Fakat kendisine yapılan bunca işkenceye rağmen Seleme asla dininden dönmemiştir. Kendisine yapılan bunca eziyetten dolayı zorda kalmış ve dayısı Ebu Talibe sığınmıştır. Ebu Talip hem Efendimizi (sav) hem de Seleme ‘yi himayesi altına almıştır.
- Müşrikler: “Yeğenin Muhammed’i himayene aldın ses çıkartmadık ama buna asla müsaade etmeyiz”
- Ebu Talip: “Evet! Muhammed nasıl benim yeğenim ise o da benim yeğenimdir. Ona da kimseyi dokundurtmam”
Ebu Seleme ‘nin Hicreti
Müşrikler bir süre sonra kimseyi dinlememeye ve yalnız, kimsesiz olan Müslümanlara çok ağır işkenceler yapmaya başladılar. Efendimiz (sav) bundan sonraki süreçte Habeşistan ‘a hicret izni vermiştir. Ebu Seleme eşi ile birlikte Müslümanlara cesaret verebilmek için Mekke’den Habeşistan ‘a hicret etmiştir. Habeşistan ‘da iken Ömer adında bir oğlu dünyaya gelmiştir.
Hicretten Sonra Yaşananlar
Bir zaman sonra Mekke ‘nin ileri gelenlerinden bazılarının Müslüman olduğu haberi yayılınca Seleme ve bazı Müslümanlar Mekke ‘ye geri dönmüştür. Ancak ne yazık ki haber asılsızdı. Geriye dönemedikleri için kimisi gizlice kimisi himaye altına girerek şehre girmişti. Müslümanlar abluka altına alınmış ve bir mahalleye hapsedilmişlerdi. Zulümler ve işkenceler devam ediyordu. Efendimiz (sav) çok zor durumda olduğu için Yesrib ‘e hicret etme izni vermişti. Ebu Seleme tekrardan ailesi ile birlikte gizliden gece vakti Mekke ‘den çıkmış ve yola koyulmuştu. Ancak ne var ki biraz ilerlemişler ve Muğireoğullarının adamları peşlerine vermiş ve onlara yetişmişti. Onların Mekke ‘den çıkmalarına izin vermediler. Bebeklerini ve eşi Ümmü Seleme ‘yi alıkoyup sadece Ebu Seleme ‘ye izin verdiler. Abdülesedoğulları bu olanlara çok sinirlenmişti. Onlara: “Ey Muğıreoğulları! Siz oğlumuzun elinden hanımını aldınız. Allah’a and olsun ki; Biz de Seleme’yi onun yanında bırakmayız” diyerek çocuğu ellerinden aldılar. Seleme Medine ‘de Ümmü Seleme Mekke ‘de Muğıreoğullarında, çocukları Abdülesedoğullarında idi. Bir sene boyunca birbirlerinden uzak kalmışlardı. Bir zaman sonra Muğıreoğulları Ümmü Selemeyi serbest bıraktı. Abdülesedoğulları da çocuğu annesine teslim etti. Ümmü Seleme oğlunu alıp hemen kocası Ebu Seleme ‘nin yanına Medine ‘ye hicret etti. (İbni Hişam, Sire, 2/468). Medine’ye vardıklarında ise Küba ‘da Mübeşşir bin Münzir (r.a) ‘in evine misafir oldular. (İbni Sa’d, Tabakat, III, 241) Resulullah (sav) Ebu Seleme ‘yi Ensar ‘dan Sad bin Heyseme ile kardeş ilan etmiştir. (Ebu Nuaym, Hılyetü’l-Evliya, II, 3)
Ebu Seleme ‘nin Katıldığı Savaşlar
Seleme cesur ve çok iyi komutandı. Bedir ve Uhud savaşlarına katılmıştır. Uhud Savaşında sol cenah komutanlığı yapmıştır. Savaşta ağır yara almış ve çok kan kaybetmiştir. Bir süre tedavi görmüş ve daha sonra yarası kapanmıştır. Yarasının iyileştiğini öğrenen Resulullah (sav) kendisini Katan Seferine Beni Esed kabilesine gönderilen ordunun seriyye komutanı yapmıştır.
Ebu Seleme ‘nin Vefatı
Ebu Seleme sabah vakti Esedoğullarına baskın yapmış ve birçok ganimet elde ederek geri dönmüştür. Medine’ye dönünce yarası tekrar açılmış ve kanamıştır. Gittikçe durumu kötüleşince yataktan kalkamaz hale gelmiştir. Hadis-i Şerif ‘te son anları geçmektedir. Son anlarını eşi Ümmü Seleme şöyle anlatır: Rasûlullah (sav), (vefat etmiş olan) Ebû Seleme’nin yanına girdi. Gözleri açık kalmıştı, onları kapattı. Sonra şöyle buyurdu: “Ruh çıkınca gözler onu izler.” Tam bu sırada Seleme’nin aile fertlerinden bazıları bağıra-çağıra ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Kendinize hayırdan başka bir şeyle dua etmeyin. Çünkü melekler dualarınıza âmin derler” buyurdu. Sonra şöyle dua etti: “Allah’ım! Ebû Seleme’yi bağışla. Derecesini hidâyete ermişler seviyesine yükselt! Geride bıraktıkları için de sen ona vekil ol! Ey âlemlerin Rabbi! Bizi de onu da bağışla!. Kabrini genişlet ve nurla doldur!” (Müslim, Cenâiz 7)