ALA BİN HADRAMİ
İçindekiler
- Yumuşak sözlü.
- İyi bir hatip. İkna kabiliyeti yüksek.
- Cesaret ve kahramanlığı ile tanınan sahabe.
- İyi bir kumandan.
Ala bin Hadramî ‘nin Hayatı
Ala bin Hadrami Mekke de dünyaya gelmiştir. Okuma yazma bildiğinden Efendimizin (sav) katipliğini yapmıştır. Efendimiz (sav) İslam’ı anlatması için Ala bin Hadrami ‘yi Bahreyn ‘e göndermiştir. Ala bin Hadramî ‘nin çabası sonucu Bahreyn Hükümdarı ve halk Müslüman olmuştur. Ala bin Hadramî Efendimizin (sav) vefatından sonra da vazifesini bırakmamış çaba sarf etmiştir. Ebu Hureyre bin rivayet ettiğine göre: “Ala ile Basra’ya gitmek üzere yola çıktım. Liyas mevkiine vardığımızda Hz. Ala vefat etti. Yanımızda onu yıkayacak kadar su yoktu. Cenâb-ı Hak o esnada yağmur yağdırdı. Yağmur suyuyla onu yıkadık. Kılıçlarımızla kabir kazdık ve defnettik. Sonra oradan ayrıldık.”
Ala bin Hadrami ‘nin Doğumu
Ala bin Hadrami Mekke de dünyaya gelmiştir. Babası Abdullah Hadramut ‘tan gelip Mekke’ye yerleşmiştir. Ala okuma yazma bildiğinden Efendimizin (sav) katipliğini de yapmıştır.
Efendimizin (sav) Ala bin Hadramî ‘yi Elçi Olarak Vazifelendirmesi
Medine de kurulan İslam Devleti günden güne büyüyor Medine ye gelen insanlar kavim kavim kabile kabile Efendimizin (sav) sohbetine katılıyor İslami hakikatleri dinleyip öğrendikten sonra Müslüman oluyorlardı. Efendimiz (sav) bir taraftan Medine ye gelenlerle ilgileniyor diğer taraftan da komşu ülkelere elçi gönderip Hükümdarları İslam’a çağırıyordu. Efendimizin gönderdiği elçilerden biri de Ala bin Hadramî dir. Hicretin sekizinci senesinde Efendimiz (sav) Ala bin Hadramî ‘yi Bahreyn ‘e göndermiştir. Bahreyn Hükümdarı Münzir bin Sava Mecusi idi. Efendimiz kendisine mektup göndererek Ebu Hureyre yi yanına almasını arkadaşına iyi davranmasını tavsiye etmiştir.
Ala bin Hadrami ‘nin İslam’a Hizmeti
Ala bin Hadramî Müslümanların ilkelerindendi. Efendimizin (sav) sohbetine birçok kez katılmış bu güzel sohbetlerden istifade etmiştir. Ala bin Hadramî iyi bir hatipti aynı zamanda. Yumuşak sözlüydü ve ikna kabiliyeti yüksekti. Efendimizin (sav) kendisine hizmette görev vermesinin sebebi de buydu. Ala bin Hadramî vazife gereği zaman kaybetmeden yola çıkmıştı. Hem düşünüyor hem yürüyordu. İnsanların imanı kabul edip etmemesi bir nevi kendisine de bağlıydı. Gideceği yerdeki halk Mecusi idi. Sonunda Bahreyn ‘e ulaştı. Bahreyn Hükümdarı bir peygamberin geldiğini duymuş ancak İslâmiyet ‘ten bihaberdi. Ala bin Hadramî saygısını ve olgunluğunu bozmadan Efendimizin (sav) yazdığı mektubu Hükümdara takdim etti. Hükümdar mektubu okurken Ala bin Hadramî çevresine bakındı ne söyleyeceğini düşünüyordu. Hükümdar mektubu okuduktan sonra Ala bin Hadramî şunları söyledi: “Ey Münzir! Şüphesiz sen dünya işlerinde büyük bir akla sahipsin. Bak, iyi düşün! Hiç yalan söylemeyen bir kimseyi tasdik etmemek, verdiği sözden hiç caymayan kimseye itimat etmemek, inanmamak sana yakışır mı?! İşte böyle olan o ümmi peygamberdir ki, vallahi aklı başında olan hiç kimse, hiçbir zaman onun emrettiği şeyin yasaklanmasını, onun yasakladığı şeyin de emredilmesi gerekeceğini söyleyemez.”
Hükümdar mektubun ve bu konuşmanın ardından düşündü. Sonra Ala bin Hadrami ‘ye İslam hakkında bilgi vermesini rica etti. Ala bin Hadramî bilgi verdikten sonra Hükümdar : “Elimdeki saltanata baktım; onu, ahiret dışında, sadece dünyaya yarayacak şekilde buldum. Sizin dininize baktım; onun dünyayı da, ahireti de birlikte mütalaa ettiğini gördüm. Kendisinde dünyada rahat bir şekilde yaşama ve ahirette de ebedî bir hayat bulunan böyle bir dini kabul etmeme ne mâni var?” dedi.
Şehadet getirerek Müslüman oldu. Hükümdarın İslamiyet’i kabul edip Müslüman olması demek birçok kişinin de Müslüman olması demekti. Ala bin Hadrami bu müjdeyi mektup yazarak Efendimize (sav) iletti. Sonraki süreçte nasıl hareket etmesi gerektiği noktasında fikir istedi. Mektubu alan Efendimiz (sav) çok mutlu olmuş Ala bin Hadrami ‘yi takdir etmişti. Mektup yazarak Bahreynlilere İslam’ı öğretmesini zengin Müslümanlardan zekat, zengin gayrimüslimlerden de cizye almasını fakir olanlara vermesini fazla kalanları da Medine ye göndermesini söyledi.
Örnek Şahsiyet Ala bin Hadrami
Ala bin Hadrami tebliğ vazifesinde olduğu gibi idare alanında da örnek bir insandı. İslam’ın yayılması için çok çaba sarf etmişti. Bahreyn halkı da kendisini çok sevmişti zamanla. Hükümdar İslam’ın Bahreyn de kök bulmasını istemişti. Toplanılan cizye ve zekatları fakirlere dağıtmış fazla kalanları ise Medine ‘ye göndermiştir.
Ala bin Hadrami Efendimizin (sav) Vefatından Sonra Vazifesini Yapmıştır
Efendimiz (sav) vefat ettikten sonra da vazifesini bırakmamış büyük gayret sarf etmiştir. Ala bin Hadramî cesaret ve kahramanlığı ile tanınıyordu aynı zamanda iyi bir kumandandı. Hz. Ömer ordu kumandanı yapmış ve mektup yazarak şunları söylemiştir: “Cenâb-ı Hak, insanları ve bu varlığı hangi gaye ile yarattığını bize bildirmiştir. Sen de ne için yaratılmış isen o şeye çalış ve başka şeylerden vazgeç. Çünkü dünya geçicidir, ahiret ise ebedîdir. Dünyanın geçici lezzetleri seni ebedî olan ahiret lezzetlerini görmekten alıkoymasın. Allah’ın yasak kıldığı şeyleri işlemekten sakın. İstediği kimseye ilim ve hikmetiyle üstünlük veren, Cenâb-ı Hak’tır. Allah bizi de seni de kendisine itaat etmeye ve azabından kurtulmaya muvaffak eylesin.”
Ala bin Hadrami Hz. Ömer’in kendisine verdiği bu vazifeyi de başarıyla tamamlamıştır. Ebu Hureyre Ala bin Hadramî ‘de birkaç kez keramet sezmişti. Hatta şöyle söylemektedir: “Ala bin Hadramî’ nin kumandasındaki ordu İran topraklarında ilerlerken, mücahitlerin suları tükenmişti. Düşman askerleri, Müslümanları hâlsiz düşürmek için o havalideki bütün kuyuları kapatmışlardı. Su bulmak mümkün değildi. Hava çok sıcaktı. Hz. Ala, mücahitlerle birlikte iki rekât namaz kıldı. Daha sonra da ellerini dergâhı İlahîye açarak Cenâb-ı Hakk’a duada bulundu. Hemen sonra Yüce Allah’ın yardımı yetişti. Kumların altından su kaynamaya başladı. Mücahitler o sudan içtiler, abdest aldılar, su kaplarını doldurdular ve oradan ayrıldılar. Askerlerden birisi konak yerinde bazı eşyalarını unutmuştu. Almak için döndüğünde, biraz evvelki su kaynağının kaybolmuş olduğunu gördü.”
Ala bin Hadrami ‘nin Vefatı
Ebu Hureyre şöyle anlatır: “Ala ile Basra’ya gitmek üzere yola çıktım. Liyas mevkiine vardığımızda Hz. Ala vefat etti. Yanımızda onu yıkayacak kadar su yoktu. Cenâb-ı Hak o esnada yağmur yağdırdı. Yağmur suyuyla onu yıkadık. Kılıçlarımızla kabir kazdık ve defnettik. Sonra oradan ayrıldık.”