Riya nedir? Riya ‘nın dindeki yeri nedir ? Riya ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
DİYET 2

Diyet nedir? Diyet ‘in dindeki yeri nedir? Diyet ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Hüzeyl kabilesinden iki kadın birbirleriyle kavga ettiler. Biri diğerine bir taş atarak kadını da, karnındaki yavruyu da öldürdü. Dava Hazreti Peygamber (sav)’e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hükme bağladı. Gurre kadın veya erkek bir köle demektir.” Ebu Davud’un bir rivayetinde (4577. Hadis) şu ziyade vardır: “… veya katır veya ata hükmetti. Kadının diyetini akilesi üzerine hükmetti. Kadına çocukları ve onlarla birlikte olanlar varis oldular.” Buhari, Diyat 25, Tıbb 46, Feraiz 11, Müslim, Kasame 34, (1681), Muvatta, Ukul 5, (2, 855), Tirmizi, Diyat 16, (1410), Ebu Davud, Diyat 21, (4568, 4580), Nesai, Kasame 37, (8, 47, 48)
- Resulullah (sav) zamanında diyet-i kamilenin kıymeti sekiz bin dirhem idi. Ehl-i Kitab’ın diyeti de o gün, Müslümanların diyetinin yarısına denkti. Bu durum Hazreti Ömer ’in (r.a) halife olmasına kadar devam etti. Halife olunca bir hutbesinde “Artık deve pahalandı” dedi ve diyeti altın sahiplerine bin dinar, gümüş sahiplerine on iki bin dirhem, sığır sahiplerine iki yüz sığır, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yüz takım elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hazreti Peygamber devrinde ne idiyse) olduğu gibi bıraktı, hiçbir yükseltme yapmadı. Ebu Davud, Diyat 18, (4642)
- İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) bir diş için diyet olarak beş deveye hükmetti.” İbnu Mace Sünen (2651) – Hds 6815)
- Amr İbnu Avf anlatıyor: “Resûlullah (sav): “Acma yani dilsiz hayvanın verdiği zarar hederdir. Maden ocağında uğranılan zarar da hederdir” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2674) – Hds 6822)
- Ubâde İbnu’s-Sâmit anlatıyor: “Resûlullah (sav) şöyle hükmetti: “Madende uğranılan zarar hederdir, kuyunun sebep olduğu zarar hederdir, dilsizin (hayvanın) sebep olduğu zarar hederdir.” Acma: Deve, sığır, davar (koyun-keçi) ve başka hayvan mânasınadır. Cübâr tazmini olmayan, ödettirilmeyen zarardır, heder de denir. İbnu Mace Sünen (2675) – Hds 6823)
- Târık el-Muhâribî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav)’ı koltuk altlarının beyazlığı görülecek kadar kollarını kaldırıp şöyle dediğini işinim: “Bilesiniz hiçbir anne oğlunun günahından sorumlu tutulmaz, bilesiniz hiçbir anne oğlunun günahından sorumlu tutulmaz.” İbnu Mace Sünen (2670) – Hds 6819)
- Haşhâş el-Anberî (r.a) anlatıyor: “Beraberimde oğlum olduğu halde Resûlullah ’a (sav) gelmiştim. Bilvesile: “Sen oğlunun günahından sorumlu tutulmazsın, o da senin günahından sorumlu tutulmaz” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2671) – Hds 6820)
- Üsame İbnu şerîk anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Hiç kimse başka birinin günahından mesul olmaz.” İbnu Mace Sünen (2672) – Hds 6821)
- Amr İbnu Şu’âyb an ebihi an ceddihi (r.a) anlatıyor: “Bir adam kölesini kasten ve taammüden öldürdü. Resûlullah (sav) adama yüz sopa ile celde tatbik etti ve bir yıl da sürgüne gönderdi ve müslümanların (hisselerinin) içinden onun hissesini sildi.” İbnu Mace Sünen (2664) – Hds 6817)
- Eş’as İbnu Kays anlatıyor: “Kinde heyeti içerisinde Resûlullah (sav)’a geldim. Heyet mensupları beni kendilerinden üstün görürlerdi. Bu sebeple: “Ey Allah’ın Resûlü! Bizden değil misiniz?” dedim. “Biz, Benî Nadr İbni Kinânedeniz, anamızı iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza olan nisbetimizi reddetmeyiz!” buyurdular. Eş’as İbnu Kays derdi ki: “Kureyşli birinin, Nadr İbnu Kinâne’den olduğunu reddeden biri bana getirilse, ona mutlaka (iftira etti diye) hadd celdesi tatbik ederim.” İbnu Mace Sünen (2612) – Hds 6806)
- Safvân İbnu Ümeyye (r.a) anlatıyor: “Biz Resûlullah ’ın (sav) yanında idik. Derken Amr İbnu Mürre (r.a) geldi ve: “Ey Allah’ın Resûlü! Allah bana musibet takdir etmiştir. Çünkü ben elimle def çalmaktan başka bir yolla rızıklanacağımı zannetmiyorum. Öyleyse bana fuhşa ait olmayan şarkı hususunda izin verin!” dedi. Resulullah (sav) cevapta bulundu: “Hayır! Sana izin veremem, bunda bir hayır, bir rıza yoktur Sen yalan söyledin ey Allah’ın düşmanı! Allah seni temiz ve helal şeylerle rızıklandırdı, sen ise (kendi iradenle) aziz ve celil olan Allah’ın rızkından sana helal kıldıkları yerine, Allah’ın rızkından sana haram kıldığı rızkı ihtiyar ettin. Eğer bu yasaklama hükmünü daha önce sana ulaştırmış olsaydım şimdi sana hak ettiğin cezayı verirdim. Yanımdan kalk ve Allah’a tevbe et. Bilesin bu yasaktan sonra (eski işini) yaparsan seni acı bir şekilde döveceğim ve ibret olsun diye saçını traş edeceğim, seni ailenden alıp sürgüne göndereceğim. Senin üstün başında taşıdığın varlığını Medine gençlerine ganimet olarak helal kılacağım.” Ravi der ki: “Amr, (Resûlullah’ın bu talimatından sonra, öyle fena ve rüsvay bir vaziyette kalktı ki, bunun derecesini ancak Allah bilir. O çekip gidince Resûlullah (sav): “Bunlar asilerdir. Böyleleri tevbe etmeden ölürse, aziz ve celil olan Allah onları, Kıyamet günü, dünya da oldukları üzere muhannes (kadınlaşmış), çıplak ve insanlara karşı bir ince yaprakla olsun örtülmemiş vaziyette haşredecektir, ayağa kalktıkça yere yıkılacaklardır.” İbnu Mace Sünen (2613) – Hds 6807)
- Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi (r.a) anlatıyor: “Mes’ud’un oğulları Huvayyısa ve Muhayyısa ile Sehl’in oğulları Abdullah ve Abdurrahmân Hayber’den yiyecek temin etmek maksadıyla (Medine’den) çıkıp gittiler. Orada Abdullah’a saldırıp öldürdüler. Durum Resûlullah ’a (sav) haber verilmişti. “(Abdullah’ın arkadaşlarına: “Onun Hayber yahudileri tarafından öldürüldüğüne yemin ederseniz diyete) müstehak olursunuz!” buyurdular. Onlar: “Ey Allah’ın Resûlü! Görmediğimiz şey hususunda nasıl yemin edelim!” dediler. Resûlullah (sav): “Öyle ise yahudiler yemin ederek isnat ettiğiniz suçtan berâat ederler” buyurdu. Onlar: “Ey Allah’ın Resûlü! (Yahudiler, yemin etmekle beraat edebilince) bizi öldürürler” dediler. Neticede maktulün diyetini, Resulullah (sav) kendi nezdinden karşıladı.” İbnu Mace Sünen (2678) – Hds 6824)
- Amr İbnu Şuayb anlatıyor: “Benî Mudlic’ten bir adam oğlunu öldürmüştü. Hazreti Ömer ondan (diyet olarak) yüz deve aldı. Otuz hıkka (beş yaşına basmış dişi deve), otuz ceze’â (dört yaşına basmış dişi deve) ve kırk da halifa (hamile deve). Sonra: “Maktûl’ün kardeşi nerededir? Ben Resûlullah ’dan (sav): “Kâtile (maktulün malından) vâris olma hakkı yoktur” dediğini işittim” dedi.” İbnu Mace Sünen (2646) – Hds 6814)
- Amr İbnu şuayb an ebihi an ceddihi (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav), ehl-i kitap olan yahudi ve hıristiyanların diyetinin müslümanların diyetinin yarısı olduğuna hükmetti.” İbnu Mace Sünen (2644) – Hds 6813)
- Nu’man İbnu Beşîr ve Ebu Bekre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kısas (cezası) ancak kılıçla icra edilir.” İbnu Mace Sünen (2667) – Hds 6818)
- Câriye İbnu Zafar (r.a) anlatıyor: “Bir adam bir başkasının ön kolunu bir kılıç vurarak mafsal olmayan bir yerden koparıp attı. Kolu koparılan adam Resûlullah ’a (sav) müracaatla kolunu kesenden hakkını almasını istedi. Resûlullah (sav) kolu kesilene diyet ödemeyi emretti. Adam: “Ey Allah’ın Resûlü! Ben kısas istiyorum” dedi. Resûlullah (sav): “Diyetini al, Allah diyeti hakkında mübarek kılacaktır” buyurdular ve kısasa hükmetmediler.” İbnu Mace Sünen (2636) – Hds 6811)
- Bera İbnu Âzib (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav): “Şüphesiz dünyanın yok olması, Allah Teâla nezdinde, bir mü’minin haksız yere öldürülmesinden daha ehvendir” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (2618) – Hds 6809)
- Hazreti Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim bir mü’mini öldürmeye yarım kelime kadar yardım etse, iki gözün arasına “Allah’ın rahmetinden ümitsizdir” yazılı olduğu halde Allah Teâla hazretlerinin huzuruna çıkacaktır.” İbnu Mace Sünen (2620) – Hds 6810)
- Abdullah İbnu Ebi Bekr İbni Muhammedi İbni Amr İbni Hazm, babasından naklen anlatıyor: “Resulullah (sav)’ın İbnu Hazm’a diyetler hakkında yazdığı talimatta şu hususlar da vardı: “Nefis için (diyet olarak) yüz deve, burun tamamiyle koparılacak olursa diyet-i kamile, me’mume (denen ve beyin zarına kadar ulaşan yara) için diyetin üçte biri, caife (denen karın veya başın boşluğuna ulaşan yara) için de bunun kadar, göz için elli, ayak için de elli, vücudda bulunan her parmak için on deve, her diş için beş, muzıha (denen ve kemiğe ulaşan yara) için beş deve (lik diyet vardır).” [Nesai’nin bir rivayetinde şu ibare yer alır: “Nefis için diyet-i kamile, burun tamamen koparılmış ise diyet-i kamile, dil için diyet-i kamile, iki dudak için diyet-i kamile, sulb (bel kemiğinin kırılıp kişinin kamburlaşması) için diyet-i kamile iki yumurta (husye) için diyet-i kamile, zeker (erkek tenasül uzvu) için diyet-i kamile, sulb (bel kemiğinin kırılıp kişinin kamburlaşması) için diyet-i kamile, iki göz için diyet-i kamile, bir ayak için diyet-i kamilenin yarısı, me’mume (beyin zarına ulaşan yara) için diyet-i kamilenin üçte biri, caife (baş veya karın boşluğuna ulaşan yara) için diyet-i kamilenin üçte biri, münekkile (küçük kemik çıkan yara) için on beş deve, el veya ayak parmaklarından her biri için on deve, (her bir) diş için beş deve, muzıha (kemiğe ulaşan yara) için beş deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadına karşı öldürülür, altını olanlardan (diyet-i kamile olarak) bin dinar alınır.”] Muvatta, Ukul 1, (2, 849), Nesai, Kasame 44, (8, 57, 60)
- Resulullah (sav) hatanın diyetini, köylerde yaşayanlar için dört yüz dinar olarak veya buna denk kıymette gümüş olarak değerlendirir, bunu da develerin fiyatlarını esas alarak tesbit ederdi. (Söz gelimi) develer pahalanınca (diyetin dinar ve dirhem miktarında) yükseltme yapar, develerin kıymeti düşünce de (diyetin dinar ve dirhem miktarında) indirme yapardı. (Hataen işlenince cinayetlerin diyeti Resulullah (sav) zamanında dört yüz dinarla sekiz yüz dinar arasına ulaştı. Bunun gümüş nevinden muadili sekiz bin dirhem idi. Sığır besleyenlere (diyet olarak) iki yüz sığır hükmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hükmetmiştir. Resulullah (sav) buyurdular ki: “Diyet, öldürülenin varisleri arasında yakınlık derecelerine göre, (yani Kur’an’da belirtilen nisbet üzere, diğer tereke malları gibi) taksim edilir. (Ashabu’l-feraiz’den) artan olursa asabe (denen akraba)ya geçer. Resulullah (sav) uzuvlar hakkında, daha önce geçtiği şekilde hükmetti.” Ebu Davud, Diyat 20, (4564), Nesai, Kasame 30, (8, 42, 43)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Parmaklar diyette eşit değerdedir. Dişler de aralarında eşittirler. Köpek dişi, azı dişi eşittir. Bunlar öbürlerine diyet meselesinde denktirler. Ebu Davud, Diyat 20, (4659, 4560, 4561)
- Resulullah (sav) yerinde sabit duran (bakar) kör gözün (cinayet sebebiyle) kapanması halinde, diyetinin, normal diyetinin üçte biri olacağına hükmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin üçte biri kadar olacağına, siyahlaşmış dişin (cinayet sebebiyle) düşmesi halinde, normal diyetinin üçte biri olacağına hükmetti.” [Ebu Davud “bu rivayetin sadece gözle ilgili kısmını- önceki rivayetin aynı babında), Nesai’de tam olarak tahric etmiştir. (Hadis 1910 numarada geçti).] Ebu Davud, Diyat 20, (4663), Nesai, Kasame 41, (8,55, 56)
- Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Parmakların hepsi diyette eşittirler. Her birine onar deve diyet vardır.” İbnu Mace Sünen (2653) – Hds 6816)
- Abbâs İbnu Abdilmuttalib anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Ne me’mûne (beyin zarına ulaşan yara)da, ne câife (bedenin iç kısmına ulaşan yara)da, ne de münakkile (kemiği kırıp yerinden kaydıran yarada kısas vardır. Yani başkasını bu çeşit yaralarla yaralayan kimseye kısas uygulanmaz, diyet alınır).” İbnu Mace Sünen (2637) – Hds 6812)
- Ukbe İbnu Âmir el-Cüheni (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim hiçbir şirk koşmadan ve haram bir kana da bulaşmadan Allah’a kavuşursa (önünde sonunda) cennete girecektir.” İbnu Mace Sünen (2618) – Hds 6808)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR