Cennet ve Cehennem nedir? Cennet ve Cehennem ‘in dindeki yeri nedir ? Cennet ve Cehennem ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler...
AMELDE İTİDAL
Amelde İtidal nedir? Amelde İtidal ‘ın dindeki yeri nedir? Amelde İtidal ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Hazreti Peygamber (sav)’ın zevce-i paklerinin hane-i saadetlerine bir grup erkek gelerek Resulullah (sav)’ın (evdeki) ibadetinden sordular. Kendilerine sordukları husus açıklanınca sanki bunu az bularak: “Resulullah (sav) kim, biz kimiz? Allah O’nun geçmiş ve gelecek bütün günahlarım affetmiştir (bu sebeple O’na az ibadet de yeter) dediler, içlerinden biri: “Ben artık hayatım boyunca her gece namaz kılacağım” dedi. İkincisi: “Ben de hayatımca hep oruç tutacağım, hiç bir gün terk etmeyeceğim” dedi. Üçüncüsü de: “Kadınları ebediyen terk edip, onlara hiç temas etmeyeceğim” dedi. (Bilahere durumdan haberdar olan) Hazreti Peygamber (sav) onları bularak: “Sizler böyle böyle söylemişsiniz. Halbuki Allah’a yemin olsun Allah’tan en çok korkanınız ve yasaklarından en ziyade kaçınanınız benim. Fakat buna rağmen, bazen oruç tutar, bazen yerim, namaz kılarım, uyurum da, kadınlarla beraber de olurum (Benim sünnetim budur), kim sünnetimi beğenmezse benden değildir” buyurdu. Buhari, Nikah 1, Müslim, Nikah 5, (1401), Nesai, Nikah 4, (6, 60)
- Hazreti Peygamber (sav), ruhsat ifade eden bir amelde bulunmuştu. Bazılarının bundan kaçındıklarını işitti. Bunun üzerine Resulullah (sav) bir hutbe okudu: Adeti veçhile Cenab-ı Hakk’a hamd ve senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: “Allah için söyleyin, bazıları benim yaptığım şeyi beğenmeyip kaçınıyorlarmış, doğru mudur bu? Allah’a yeminle söylüyorum, ben Allah’ı onlardan çok daha iyi biliyorum. Allah’tan duyduğum korku da onların duyduklarından çok daha fazladır.” Buhari, İ’tisam 5, Edeb 72, Müslim, Fedfiil
- Resulullah (sav) Osman İbnu Maz’ün’u çağırtarak “Sen sünnetimi beğenmiyor musun?” diye sordu. “Hayır, ey Allah’ın Resulü dedi, kasem olsun hayır! Aksine, aradığım şey senin sünnetindir!” Resulullah (sav) bunun üzerine şöyle buyurdu: “Bil ki, ben, hem uyurum, hem namaz kılarım, oruç da tutarım, kadınlarla evlenirim de, Ey Osman, Allah’tan kork, zira ehlinin senin üzerinde hakkı var, misafirin senin üzerinde hakkı var, nefsinin senin üzerinde hakkı var. Öyle ise bazen oruç tut, bazen ye. Namaz da kil, uykunu da al.” Ebu Davud, Salat 317 (1369)
- Hazreti Peygamber (sav)’e benim “Hayatta kaldığım müddetçe vallahi gündüzleri oruç tutacağım geceleri de namaz kılacağım” dediğim haber verilmiş. Beni çağırtarak,: “Sen böyle böyle söylemişsin doğru mu?” dedi. “Annem babam sana feda olsun, evet böyle söyledim ey Allah’ın Resulü” dedim. “İyi ama, dedi, sen buna güç yetiremezsin, bazen oruç tut, bazen ye, gece kalk, uyu da. Ayda üç gün tut (bu yeter), zira hayırlı işleri Allah on misliyle kabul ederek ücret veriyor. Bu üç gün, aynen yıl orucu yerine geçer” buyurdu. Ben: “Söylediğinizden daha fazlasına güç yetiririm” dedim. “Öyleyse,” dedi, “bir gün oruç tut, iki gün ye” Ben tekrar “Bundan başkasına da güç yetiririm” dedim. “Öyleyse,” dedi, “bir gün tut, bir gün ye. Bu Hazreti Davud ’un (a.s) orucudur. Bu en kıymetli oruçtur – veya en efdal oruçtur.-“ Ben yine: “Ben bundan daha fazlasına güç yetiririm” dedim. Resulullah (sav): “Bundan efdali yoktur” buyurdu. Buhari, Savm 54, 55. 56, 57, 58, 59, Teheccüt 7, 19, Enbiya 37, Fed’ilul-kur’an 34, Nikah 89, Edeb 84, İstfzan 38, Müslim, Sıyam 181-194, (1159), Ebu Davud, Sıyam 53, (2425), Nesai, Sıyam 76, (4, 209-210), Tirmizi, Savm 57, (770)
- Hazreti Peygamber (sav)’ın bir hasırı vardı, geceleri perde yapıp gerisinde namaz kılardı, gündüzleri de yayıp üzerine otururdu. Halk da Resulullah (sav)’ın yanına dönüp (gelip) aynen onun gibi namaz kılmaya başladılar. Sayı gittikçe arttı. Bunun üzerine Resulullah (sav) onlara yönelerek şunu söyledi: “Ey insanlar, takat getireceğiniz işleri yapın. Zira siz (dua etmekten) usanmadıkça Allah da sevap yazmaktan usanmaz. Allah’a en hoş gelen amel, az da olsa devamlı olanıdır.” Muhammed (sav)’ın ailesi bir iş yapınca onu sabit kılardı (artık terk etmez devamlı yapardı). Buhari’nin Ebu Hureyre ’den (r.a) yaptığı bir rivayette: “Orta yolu tutun, güzele yakın olanı arayın, sabah vaktinde, akşam vaktinde, bir miktar da gecenin son kısmında yürüyün (ibadet edin), ağır ağır hedefe varabilirsiniz. Unutmayın ki sizden hiç kimseye, yaptığı amel, cenneti kazandırmayacaktır” buyurdu. “Sen de mi (amelinle cennete gidemeyeceksin) ey Allah’ın Resulü?” dediler “Evet, ben de”, dedi, “Allah affı ve rahmeti ile muamele etmezse ben de!” Buhari ve Nesai’de gelen bir başka rivayette: “Bu din kolaylıktır. Kimse (aşırı gayretle) dini geçmeye çalışmasın, (başa çıkamaz, yine de yapamadığı eksiklikleri kalır ve) galibiyet dinde kalır” buyrulmuştur. Buhari, İman 16-29, Ezan 81, Rikak 18, Müslim, Salat 283, (782), Muvatta, Salatu’l-Leyl 4, (1, 118), Nesai, Kıyamu’l-Leyl 1, (3, 218), Ebu Davud, Salat 317, (1368)
- Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin.” Bir rivayette de: “…Isındırın, nefret ettirmeyin…” buyrulmuştur. Buhari, İlm 12, Edeb 80, Müslim, Cihad 6, 7, (1732-1733)
- Sehl ve babası beraberce Hazreti Enes ’in yanına girerler. Enes’i yolcu namazı kılıyormuşcasına çok hafif bir namaz kılıyor bulurlar. Selam verip namazdan çıkınca: “Allah sana mağfiret buyursun bu kıldığın namaz farz mı yoksa nafile miydi? Dedik. “Farz namazdı. Bu (eksiksiz) Hazreti Peygamber (sav)’ın namaz tarzıdır. Bilerek hiç bir değişiklik de yapmadım” dedi ve ilave etti: Resulullah (sav) buyurdu ki: “(Yıl orucu, her gece teheccüt, kadınları terk gibi kararlarla) kendinize zorluk çıkarmayın, zorluğa uğrarsınız. Zira (geçmişte) bir kavim (bir kısım zahmetli işlere azmederek) kendisini zora attı. Allah da zorluklarını artırdı. Manastır ve kiliselerdekiler bunların bekayasıdır.” “Onlar, üzerlerine, bizim farz kılmadığımız, fakat, güya Allah’ın rızasını kazanmak için kendilerinin koydukları ruhbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler” (Hadid, 27). Ebu Davud, Edeb 52, (4904)
- Hazreti Peygamber (sav) mescide girmişti ki, iki direk arasına gerilmiş bir ip gördü. “Bu da ne?” diye sordu. Bu, Zeynep ’in (r a) ipidir. Namaz kılarken uykusu gelince buna takılıyor (ip onun düşmesini önlüyor)” dediler. Hazreti Peygamber (sav): “Hayır (olmaz öyle şey) çözün ipi. Şevkiniz varken namaz kılın, uykunuz gelince de yatın” emretti. Buhari, Teheccüd 18, Müslim, Müsafirin 219, (784), Ebu Davud, Salat, 308, (1312), Nesai, Kıyamu’l-Leyl 17, (3, 218).
- Yanımda Beni Esed kabilesinden bir kadın vardı. Bu sırada Hazreti Peygamber (sav) içeri girdi ve: “Bu kimdir?” buyurdu. “Falancadır, geceleri hiç uyumaz, (ibadet yapar)” dedim. Resulullah (sav): “Sus, yeter! Size, takat getirebileceğiniz amel yaraşır. Siz (ibadet yapmaktan) usanmadıkça, Allah da (sevap vermekten) usanmaz. Allah’a en hoş gelen dini amel, kişinin devamlı olarak yaptığı ameldir” buyurdu. Buhari, İman 32, Teheccüd 18, Müslim, Salatu’l-Musafirin 220-221 (785), Muvatta, Salatu’l-Leyl 4, (1, 118), Nesai, Salatu’l-Leyl 17 (3, 218)
- Hazreti Peygamber (sav) buyurdu ki: “Her şeyin bir şevki vardır. Her şevkin de bittiği bir zaman vardır. (Yapacağı işe karşı bu şevki) duyan kişi işini yaparken mutedil hareket eder ve bu itidali devam ettirirse, muvaffak olacağını ümid edin, (çünkü bu şekilde takibine devam edebilir). Şayet (aşırılığa düşerek dikkat çekmiş ve) parmakla gösterilecek hale gelmişse, ona itibar edip (salihlerden) saymayın.” Tirmizi, Kıyamet 21, (2455)
- Resulullah (sav) Selman’la Ebu’d-Derda ’yı kardeşlemişti. Selman bir defasında Ebu’d-Derda’yı ziyaret etti. Evde, Ebu’d’Derda’nın hanımını düşük bir kıyafet içinde buldu. “Bu halin ne?” diye sordu, kadın: “Kardeşiniz, Ebu’d-Derda’nın dünya ile alakası kalmadı” diye açıkladı. Ebu’d-Derda geldi ve Selman ’a yemek getirerek: “Buyur, ye!” dedi ve ilave etti: “Ben orucum!” Selman: “Hayır sen yemezsen ben de yemem” dedi. Beraber yediler. Akşam olunca Ebu’d-Derda (Selman’dan gece namazı için müsaade istediyse de, Selman: “Uyu” dedi. Beraber uyudular. Bir müddet sonra Ebu’d-Derda namaza kalkmak istedi. Selman tekrar: “Uyu!” dedi. Uyudular. Gecenin sonuna doğru Selman “Şimdi kalk!” dedi. Kalkıp beraber namaz kıldılar. Sonra Selman şu nasihatta bulundu: “Senin üzerinde Rabbinin hakkı var, nefsinin hakkı var, ehlinin de hakkı var. Her hak sahibine hakkını ver.” Ertesi gün Ebu’d Derda, durumu Hazreti Peygamber (sav)’e anlattı. Resulullah (sav) “Selman doğru söylemiş” buyurdu. Buhari, Edeb 86, Savm 51, Teheccüd 15, Tirmizi, Zühd 64 (2415)
- Birgün Hazreti Ebu Bekir ’le karşılaştık. Bana: “Nasılsın?” diye sordu. “Hanzala münafık oldu” dedim. “Sübhanallah, sen neler söylüyorsun?” diye şaşırdı. Ben açıkladım: “Hazreti Peygamber (sav)’in huzurunda olduğumuz sırada bize cennet ve cehennemden söz edilir, sanki gözlerimizle görmüş gibi oluruz. Oradan ayrılıp çoluk çocuğumuza, bağ bahçemize karışınca çoklukla unutup gidiyoruz”. Hazreti Ebu Bekir Radıyallahu Anh de: “Allah’a yemin olsun ben de aynı şeyi hissediyorum” dedi. Beraberce Hazreti Peygamber (sav)’e gittik ve bu durumu açtık. Bize: “Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun siz, benim yanımdaki hali dışarda da devam ettirip (cennet ve cehennemi) hatırlama işini koruyabilseniz melekler sizinle yataklarınızda, yollarda müsafaha ederdi. Fakat ey Hanzala, bazen öyle bazen böyle olması normaldir (münafıklık değildir)” dedi ve (son cümleyi üç kere tekrarladı.” Müslim, Tevbe 12, (2750), Tirmizi, Kıyamet 60, (2516)
- İmam Malik’in kaydettiğine göre Hazreti Aişe yatsıdan sonra ailesine birini yollayarak: “(Boş sözleri keserek) yazıcı melekleri rahatlatmak istemez misiniz?” diye haber gönderdi.” Muvatta, Kelam 9, (2, 987)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR