Ali İmran Suresi hadisleri nelerdir? Ali İmran Suresi hadisleri ‘nin dindeki hükmü nedir? Ali İmran Suresi hadisleri ile ilgili Resulullah’ın...
AHZAB SURESİ HADİSLERİ
Ahzab Suresi hadisleri nelerdir? Ahzab Suresi hadisleri ‘nin dindeki hükmü nedir? Ahzab Suresi hadisleri ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Biz, Resulullah (sav)’ın azatlısı olan Zeyd İbnu Harise’ye sadece Zeyd İbnu Muhammed diye sesleniyorduk. Bu davranışımız, “Onları babalarına nispet ederek çağırın…” (Ahzab/5) mealindeki ayet ininceye kadar devam etti. Buhari, Tefsir, Ahzab 2, Müslim, Fedailu’s-Sahabe 62, (2425), Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3207)
- Resulullah (sav) buyurdu ki: “Ben her mü’mine, mutlaka, dünya ve ahirette insanların en yakınıyımdır. Dilerseniz (bu hususla ilgili olan) şu ayeti okuyun: “O peygamber, mü’minlere öz nefislerinden evladır. Zevceleri, mü’minlerin analarıdır…” (Ahzab/6). Hangi mü’min (vefatında) bir mal bırakırsa varisleri (asabı) ona varis olsunlar. Borç veya bakıma muhtaç birini bırakmışsa o bana gelsin, ben onun mevlasıyım.” Buhari, Tefsir, Ahzab 1, Kefalet 5, İstikraz 11, Nafakat 15, Feraiz 4, 15, 25, Müslim, Feraiz 14, (1619)
- Allah bir adamın içinde iki kalp yaratmadı. (Ahzab/4) mealindeki ayet hakkında şunu söylerdi: “Bir gün, Hazreti Peygamber (sav) namaz kılmak için kalkmıştı, namazda bir hata yaptı. Cemaatte onunla namaz kılan münafıklar derhal: “Bakın, bunun iki kalbi var, bunlardan biri sizinle, biri onlarla (ashabıyla)” dediler, işte onların bu sözü üzerine bu ayet nazil oldu.” Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3197)
- vakit onlar hem üstünüzden, hem altınızdan size gelmişlerdi. O zaman gözler yılmış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı ve siz Allah’a karşı türlü zanlarda bulunuyordunuz, işte orada mü’minler imtihana uğratılmıştı. Şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı… (Ahzab/10-11) mealindeki ayet hakkında: “Bu, Hendek Savaşı ile ilgilidir” demiştir. Buhari, Meğazi 29
- Biz şu ayeti amcam Enes İbnu’n-Nadr hakkında indi biliyorduk, (mealen): “Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde sadakat gösteren nice erler var. İşte onların kimi adağını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. Onlar hiçbir suretle (ahidlerini) değiştirmediler.” (Ahzab/23). Buhari, Tefsir, Ahzab 3, Müslim, İmaret 148 (1903), Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3198-3199)
- Ey Allah’ın Resulü, dedim, “her şeyi erkekler için görüyorum. Hiçbir şekilde kadınların zikredildiğini görmüyorum,” Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen), “Doğrusu, erkek ve kadın Müslümanlar, erkek ve kadın mü’minler, boyun eğen erkekler ve kadınlar, doğru sözlü erkekler ve kadınlar, sabırlı erkekler ve kadınlar, gönülden bağlanan erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, işte Allah bunların hepsine mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır” (Ahzab,35). Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3209)
- Eğer Hazreti Peygamber (sav) kendisine inen vahiyden bir şey gizleseydi şu ayeti gizlerdi: “(Habibim) hatırla o zamanı ki, Allah’ın kendisine -İslam’la- nimet verdiği ve senin de yine kendisine lütufta bulunduğun zata sen: “Zevceni uhdende tut. Allah’tan kork” diyordun da Allah’ın açığa çıkarıcısı olduğu şeyi içinde gizliyor, insanların (dedikodusundan) korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha layıktı. Şimdi madem ki Zeyd o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana zevce yaptık. Ta ki oğullukların, kendilerinden ilişkilerini kestikleri zevceler(ini almakta) mü’minler üzerine günah olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir” (Ahzab/37). Nitekim Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Zeyneb’le evlenince: “Oğlunun helallığıyla evlendi” dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu mealdeki ayeti indirdi: “Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Fakat Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur, Allah her şeyi hakkiyle bilendir (Ahzab, 40). Resulullah (sav) Zeyd’i küçükken evlat edinmişti. Büyüyüp delikanlı oluncaya kadar yanında kaldı. Herkes onu Zeyd İbnu Muhammed diye çağırıyordu. Bu sebeple Cenab-ı Hakk şu mealdeki ayeti inzal buyurdu: “Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarının (kim olduğunu) bilmiyorsanız o halde (esasen) dinde kardeşleriniz (olmakla beraber) dostlarınızdır da” (Ahzab/5). Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3206), Müslim, İman 287, (177), Buhari, Tevhid 22
- Hazreti Peygamber (sav) Zeynep ‘le (r.a) evlenmişlerdi ki, annem Ümmü Süleym bana: “Resulullah (sav)’e bir hediyede bulunsak” dedi. Ben kendisine: “Bir şeyler yap!” dedim. Bunun üzerine hurma ve yağ ve keş getirdi, bir tencereye koyarak bunlarla yemek yaptı ve benimle gönderdi. Resulullah (sav)’e götürdüm. “Yemeği bırak!” dedi. Sonra bana emredip: “Bana falancaları çağır” dedi ve teker teker isimlerim söyledi. Ayrıca: “Kime rastlarsan çağır” diye emretti. Enes der ki: Emri yerine getirdim, sonra döndüm. Ev insanlarla dolmuştu. Resulullah (sav) elini mezkur yemeğin üzerine koydu ve Allah’tan başka kimsenin bilmedi bir şeyler söyledi. Sonra cemaati onar onar çağırdı. Herkes o yemekten yiyordu. Resulullah (sav) yiyenlere: “Yemeğe Allah’ın ismini zikrederek başlayın! Herkes önünden yesin!” dedi. Bu hal herkesin yemekten yiyip dağılmasına kadar devam etti. Sonunda çıkanlar çıktı. Bazıları da kalıp sohbete devam ettiler. Bir müddet sonra Resulullah (sav) da çıkıp hücrelere doğru yürüdü. Peşi sıra ben de çıktım ve: “Davetliler gitti artık!” dedim. Resulullah (sav) evine geri döndü (ve derhal vahiy alameti olan) örtüyü üzerine çekti. Bu sırada ben hücrede idim. (Vahiy hali geçince) o (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu vahyi okuyordu: “Ey iman edenler, (bundan sonra) Peygamberin evlerine -yemeğe davet olunmaksızın, vaktine de bakmaksızın- girmeyin. Fakat davet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yiyince dağılın. Söz dinlemek veya sohbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu Peygamber’e eza vermekte, o sizden utanmaktadır. Allah ise, hakkı açıklamaktan çekinmez.” (Ahzab/53) Buhari, Tefsir, Ahzab 8, Nikah 67, 64, Et’ime 59, İsti’zan 10, 33, Tevhid 22, Müslim, Nikah 89, (1428), Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3215, 3216, 3217)
- Hazreti Aişe buyurmuştur ki: “Havle Bintu Hakim Radıyallahu Anh, Resulullah (sav)’e kendisi gelip evlenme teklif edenlerdendir.” Aişe Radıyallahu Anh devamla dedi ki: “Ben (kıskançlığın şevkiyle): “Kadın kısmı bir erkeğe evlenme teklifi yapmaktan sıkılmaz mı?” (diyerek bu şekilde Hazreti Peygamber (sav)’e teklifte bulunanları kınardım). Ne zaman ki: “Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. (Nevbetinden) geri bıraktıklarından kimi istersen nezdine almakta sana güçlük yoktur…” (Ahzab/51) mealindeki ayet nazil oldu, (kendimi tutamayarak): “Ey Allah’ın Resulü, görüyorum ki, Rabbin seni memnun kılmada gecikmiyor” dedim. Buhari, Tefsir, Ahzab 7, Nikah 29, Müslim, Rıda’ 49, (1464), Ebu Davud, Nikah 39, (2136), Nesai, Nikah 1, (6, 54)
- Resulullah (sav) beni istemişti. Kendisine özür beyan ettim, özrümü kabul etti. Sonra Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: “Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin zevcelerini ve Allah’ın sana ganimet (olarak nasip) ettiklerinden sağ elinin malik olduğu kadınları, seninle beraber (Medine’ye) hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de eğer mü’min bir kadın kendisini Peygamber’e bağışlayıp da eğer Peygamber de nikahla almak isterse onu (fakat bu sonuncusunu) diğer mü’minlere değil, yalınız sana has olmak üzere senin için helal kıldık.” (Ahzab/50). Ümmü Hani (r.a) devamla der ki: Bu ayet üzerine (kendi kendime): “Ben Resulullah (sav)’e helal kılınmadım, çünkü hicret etmedim, ben Fetih günü hürriyeti bağışlananlardanım” dedim.” Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3211)
- Resulullah (sav) muhacir olan mü’min kadınlar dışında kalanlarla evlenmekten men edildi. Ayet şöyle buyurur: “Bundan sonra kadınları alman) ve bunları herhangi zevcelerle değiştirmen, güzellikleri hoşuna gitse de, sana helal olmaz. Sağ elinin malik olduğu (cariyeler) müstesna. Allah her şeye nigahbandır” (Ahzab/52). Keza Allah, “Mü’min cariyelerinizi…” (Nisa/25), “Nefsini peygambere bağışlayan mü’min kadın”ı (Ahzab/50) helal kıldı. İslam’dan başka bir dinde olanların hepsini haram kılıp sonra da şöyle buyurdu, (Mealen): “… Kim imanı tanımayıp kafir olursa her halde bütün yaptığı boşuna gitmiştir ve o, ahirette en çok ziyana uğrayanlardandır” (Maide, 5). Yine ayet-i kerime şöyle buyurur: “Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin zevceleri ve Allah’ın sana ganimet (olarak nasip) ettiklerinden sağ elinin malik olduğu kadınları, seninle beraber (Medine’ye) hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de eğer mü’min bir kadın kendisini Peygamber’e bağışlayıp da eğer Peygamber de nikahla almak isterse onu –(fakat bu sonuncusunu) diğer mü’minlere değil, yalnız sana has olmak üzere- senin için helal kıldık…” (Ahzab, 50). İşte bunlar dışında kalan bütün kadınlar Hazreti Peygamber’e haram edilmiştir. Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3213)
- Resulullah (sav) ölmezden önce bütün kadınlarla nikah kendisine helal kılındı. Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3214), Nesai, Nikah 2 (6, 56)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Hazreti Musa (a.s) son derece haya sahibi ve sıkı örtünen birisi idi. İstihyası (haya duygusunun fazlalığı) sebebiyle bedeninden hiçbir yer görülmezdi. Beni İsrail’den bazıları ona eziyette bulundu. (Şöyle ki: Bir gün aralarında): “Onun bu şekilde sıkı giyinmesine bedenindeki bir kusur sebep olmasın? Muhakkak ki o, ya abraştır, ya da debbelidir (hayasında şişme vardır) veya bir başka afete maruzdur” diye dedikodu yaptılar. Cenab-ı Hakk Hazreti Musa’yı bu dedikodularından tebrie etmek diledi. Yine bir gün Hazreti Musa (a.s) bir tenhada, elbiselerini bir taş üzerine bırakıp tek başına suya girmiş yıkanıyordu. Yıkanması tamam olunca, giyinmek üzere çamaşırlarına doğru yürüdü. Tam bu sırada, üzerinde giyecekler olduğu halde taş yuvarlanmaya başladı. Hazreti Musa (Aleyhisselam) değneğini eline alıp taşı yakalamaya çalıştı. Bu sırada “Elbisem ey kaya! Elbisem ey kaya!” diye de bağırıyordu. (Taşın peşinden koşarken) Beni İsrail’den bir cemaatın yanına kadar vardı. Hazreti Musa’yı çıplak vaziyette gördüler, yaratılışça herkesten güzel (ve kusursuz) ve dedikodulardan beri idi. Kaya durdu. Hazreti Musa (Aleyhisselam) çamaşırını alıp giydi. Sopasıyla taşa vurmaya başladı. (Ebu Hureyre der ki): “Allah’a kasem olsun, o taşta sopa darbeleri sebebiyle üç veya dört tane bere izi var.” Şu ayet bu hadiseye işaret etmektedir: “Ey iman edenler, siz de Musa’yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzü (itibarlı bir zat) idi” (Ahzab, 69). Buhari, Gusl 20, Enbiya 27, Tefsir, Ahzab 11, Müslim, Hayz 75 (339), Fezail, 55 (339), Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3219)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR