SAD BİN REBİ
İçindekiler
- Ensar-ı kiramın ileri gelenlerindendir.
- Birinci akabede İslam nuruyla şereflenen sahabe.
- Resulullah’ın ölümünde dua ettiği sahabe.
- Cennetin kokuksunu duyan şehit.
Sad Bin Rebi ‘nin Hayatı
Sad bin Rebi (r.a.) Hazrec kabilesinin Haris kolundandır. Annesi Hüzeyle bint Utbe’dir. Medine’de okuma yazma bilen birkaç kişiden biri olan Sad, Cahiliye döneminde “kâtip” diye tanınırdı. Müslüman olduktan sonra da Resul-i Ekrem’in kâtipleri arasında yer aldı. Sad (r.a.), Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesini öğrenmeğe çok ehemmiyet verir, başkalarına da öğretirdi. Kendisi kabilesinin reisi olduğu için, öğrendiklerini herkese öğretirdi. Nübüvvetin 11. yılının (620) hac mevsiminde Resulullah’ın Akabe’de karşılaştığı, İslâm’ı kabul eden altı Hazrecli’den biridir. Sad bin Rebi (r.a.) ensar’ın zenginlerindendi. Sevgili Peygamberimiz Medine’ye hicret edince Ensar-Muhacir arasında din kardeşliği kurmuş, Abdurrahman bin Avf’fı (r.a.) da Sad bin Rebi ile kardeş olmuştu. Sad sahip olduğu her şeyin yarısını Abdurrahman’a vermek istedi, hurma bahçelerinin işlenmesinde de kendisine yardımcı olacağını söyledi. Ancak Abdurrahman b. Avf bu teklifi kabul edemeyeceğini bildirdi ve ticaret yapmak için kendisine çarşının yolunu göstermesini istedi (Buhârî, “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 3, 50; “Nikâh”, 7, 68). Onun gösterdiği din kardeşliği nadir olanlar arasındadır. O muhacir kardeşini öz kardeşten üstün tutmuş, ona her türlü izzet ve ikramda bulunmuştu. Onun din kardeşliği düşüncesi bütün ümmete örnek olmuştur.
Resulullah ‘ın Ölümünde Dua Ettiği Sahabe
Mümin gönlünü Allah ve Resulüne tam teslim etmiştir. Allah ve Resulullah sevgisi mümin için her şeyin önünde gelir. Malın, canın, evlâdın, makam, mevki, para pulun… Çünkü mümin imanın tadını almıştır. Peygamberimizin yol arkadaşı olan ashab-ı kiram efendilerimizin en başta gelen özelliklerinden biriside teslimiyet ve ihlâstır. Allah ve Resulüne sıdk ile teslim olmak ve o çizgide ihlâsla yürümek. Hayatında ve ölümünde hulûs (safiyet) üzere olmak ne büyük bahtiyarlık… ne büyük sadet… Fahri Kâinat Efendimizin: “Allah Sad’a rahmet etsin, Allah ve Resulüne hayyen ve meyyiten hulûs üzere olmuştur” buyurduğu Hz. Sad İbni Rebi (r. a.) Birinci Akabe’de bulunarak İslamiyet’i kabul etmiş, ikinci Akabe’ye de iştirak ederek Resul-i Ekrem Efendimize iki kere bey ‘at etme şerefine ermiştir.
Cennet ‘in Kokusunu Alan Sahabe
Hazreti Sad (r.a.) Bedir ve Uhud savaşına katılan sahabeler arasındaydı. Uhud’da büyük kahramanlıklar ve yiğitlik gösterdi. Vücudu delik deşik oldu. Uhud savaşında, bir ara, müslümanlar arasında karışıklık başladı. Hazreti Sad o zaman, gevşeklik göstermedi. Ashab-ı kirama Akabe biatında, canlarını feda edeceklerine dair verdikleri sözü ve yemini hatırlattı ve kahramanca Allah yolunda harp etmeye devam etti. Uhud günü Sad İbni Rebi (r.a.) on iki yerinden yaralanmıştı. Resul-i Ekrem Efendimiz onu göremeyince ashabına onu sordu: “Acaba Sad İbni Rebi ne haldedir? Şehitler arasında mı? Yoksa yaralılar içinde mi? Ona doğru on iki kargı ile hücum olunduğunu gördüm.” buyurdu. Muhammed bin Mesleme’yi (r.a.) onu arayıp bulmak için gönderir. O şehitlerin bulunduğu yere varınca: “Ya Sad İbn-i Rebi’ diye çağırır. Birkaç kere seslenir, bir cevap alamaz. Nihayet, “Ya Sad beni sana Resulullah gönderdi” deyince bir zayıf ses “Ben ölüler içindeyim” diye cevap verir. Muhammed bin Mesleme (r.a.) onu şüheda arasında pek çok kargı, kılıç ve ok yaralarıyla vücudu delik deşik olmuş, can pazarında, son nefeslerini alıp verirken bulur. Sad o sırada gözlerini açar ve Muhammed bin Mesleme ‘ye hitaben şöyle der: “Resulullah’a selâmımı söyle. Cennetin kokusunu duyuyorum. Kavmine de benden selâm söyle ki; leyle-i Akabe’de Resulullah’a olan ahitlerini unutmasınlar, gözler bakar oldukça, kirpikleriniz kımıldadıkça Resulullah’a düşman yaklaşacak olursa Allah indinde ma’zur olamazsınız.” (Hâkim, III, 222) Muhammed bin Mesleme, Peygamberimizin huzuruna gelip Hz. Sad’ın selâmını ve sözlerini Resulullah’a bildirdi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz;
“-Ya Rab! Sen Sad İbni Rebi’den razı ol!” diye dua eder ve: “Allah Sad’a rahmet etsin, Allah’a ve Resulüne hayyen ve meyyiten hulûs üzre olmuştur.” buyurur. (İbn Beşküvâl, I, 189; Nevevî, s. 300-301).