ZÜBEYR BİN AVVAM
İçindekiler
- İlk iman edenlerden.
- Cennet ile müjdelenen 10 sahabeden birisi.
- Peygamber Efendimiz (sav)’in havarim dediği sahabe.
- Onca işkenceye rağmen imanından vazgeçmeyen sahabe.
- İslam’da ilk önce “sell-i seyf (kılıcını çeken) “
Zübeyr bin Avvam’ın Hayatı
Zübeyr bin Avvam (r.a.) 594 veya 595 yılında Mekke’de doğdu. Babası Hz. Hatice’nin kardeşi Avvam b. Huveylid, annesi Resul-i Ekrem’in halası Safiyye bint Abdulmuttalib’dir. Zübeyr b. Avvam esmer, iri yapılı, uzun boylu, cesur ve kahraman bir kişiydi. Cennet ile müjdelenen 10 sahabeden birisidir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Velayetini amcası Nevfel üstlendi ve onun yanında büyüdü. Soyu Hz. Peygamber’in dedelerinden Kusay b. Kilâb’da Resul-i Ekrem ile birleşir. Hz. Zübeyr küçük yaşta yetim kaldığından annesi tarafından yetiştirildi. Hz. Safiyye, oğlunun terbiyesinde çok titiz davranıyordu. Onu hayata hazırlamak için bazen dövdüğü de olurdu! Bunu görenlerin, “Çocuğun kalbini çok kırıyorsun, onu helak edeceksin!” demelerine karşı Hz. Safiyye şu cevabı veriyordu: “Benim Zübeyr’i dövmem, onu sevmediğimden değildir. Ben onu akıllanması, adam olması ve ilerde orduları bozguna uğratarak ganimetle dönecek bir kahraman olması için terbiye ediyorum.” (Tabakat, 3: 101.)
Hz. Zübeyr’in putlara hiç tapmadığı, Cahiliye inanışlarına meyletmediği, İslam’a davetin ilk günlerinde 16 yaşında iken 4 5 veya 7. müslüman olarak İslamiyet’i kabul ettiği, bunda Hz. Ebu Bekir’in etkisinin bulunduğu nakledilir (İbn Hacer el-Askalânî, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, III, 274-275). İman nuruyla buluşup, Allah Resul’üne teslim olan sahabe-i kiram, işkence ve zulüm karşısında bile imanlarında sebat etmişlerdir. O nur, gönüllerinde ihlas, sadakat, tevekkül, cesaret, feragat ve fedakarlık çiçekleri açmasını sağlamıştır. 15 yaşlarında iken Hz. Ebubekir (r.a.) vasıtasıyla Müslüman oluyor. Kureyş müşriklerinin işkencelerine maruz kalıyor. Ama imanından hiçbir zaman taviz vermiyor. Bir gün amcası, Zübeyir’i (r.a.) hasıra sarıp ateşe veriyor da “Muhammed’in Rabbini inkar et, kurtarayım!” diyor. Zübeyr (r.a.) ise: “Hayır… Vallahi asla küfre dönemem!” diyerek karşı koyuyor.
Hz. Ali (r.a.) Resulullah’tan (s.a.v.) şu iki kulağımla: “Talha ve Zübeyr benim Cennet’te komşularımdır.” buyurduğunu işittim diye nakleder. (Tirmizî, Menâkıb: 22.) O vefalı, cesur, güçlü, şerefli bir yiğitti. Yermük harbinde tek başına bir orduydu. Ordusunun bozulduğunu görünce: “Allahu Ekber” diyerek tek başına kılıcım bir sağa bir sola sallayarak dağ gibi Bizans ordusunu yarıp geçmiş ve safların ortasından geri dönmüştür. O ne emirlik ne memurluk hiçbirini istememiş malı çok olmasına rağmen borçlu olarak vefat etmiştir. Çünkü, malı canı Allah yoluna feda eylemiştir. Zübeyr b. Avvam, vahiy kâtipliği yaptığı ve Resulullah ile uzun süre beraber bulunduğu halde ancak otuz sekiz kadar hadis nakletmiştir (İbn Hazm, s. 39)
Peygamberimizin havarisi
Sevgili Peygamberimizin: “Her Peygamberin havarisi yani samimi dostu vardır. Benim havarim de Zübeyr’dir.” Buyurmuştur. (Müslim, “Fezailü’ṣ sahabe”, 48)
Resulullah’ın duası
İslam’ın ilk günlerinde Resulullah’ın (s.a.v.) öldürüldüğüne dair bir haber yayılıyor Mekke’de. Zübeyr (r.a.) yaşının küçüklüğüne bakmadan hemen kılıcını kuşanıp bu haberi araştırmak üzere Mekke sokaklarına çıkıyor. Öyle niyet içinde ki, eğer bu haber doğru çıkarsa kılıcını bütün Kureyş’in boynundan geçirecek. Bu niyetle dolaşmaya başlıyor. Zübeyr Mekke’nin üst sokaklarında gezinirken Resulullah (s.a.v.) ile karşılaşıyor. Allah Resulü (s.a.v.) ona ne olup bittiğini soruyor. Zübeyr de duyduğu haberi aktarıyor. Bunun için kılıcını kuşandığını, haberi araştırmaya çıktığını söyleyince, Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz: “Kendisinin devamlı hayırda olması ve kılıcının galip gelmesi için” dua ediyor.
İslam’da ilk kılıcını çeken
Hazreti Zübeyr (r.a.) İslam’da ilk önce “sell-i seyf” yapan yani, “kılıcını çeken” kişi olarak nitelenir bu yüzden. Bir çığır açmak, hayırlı işlerde öncülük yapmak, İslami güzellikleri yaşamada örnek olmak, kapanmayan bir sevap kapısını elde etmektir.
Hz. Zübeyir hakkında Cebrail Resulullah’a gelerek şu müjdeyi veriyor:
“Allah sana selam ediyor ve buyuruyor ki, Zübeyr’e benden selam söyle ve ona müjde ver. Kıyamete kadar Allah yolunda ne kadar kılıç sallayan mücahit varsa, onların ecirlerinden bir şey eksiltmeden hepsinin sevabı kadar Zübeyr’e de verilmiştir. Çünkü O, Allah yolunda kılıcını sallayanların ilkidir.”
Cemel vakasında Duruşu
Hz. Zübeyr, Hz. Ali’nin halife olmasından sonra, Hz. Talha ile birlikte müracaat ederek, Hz. Osman’ın katillerinin cezalandırılmasını istedi. Daha sonra meydana gelen Cemel Vakasında Hz. Aişe tarafında yer aldılar. Her iki kuvvet bir çarpışma kastı olmadan birbirlerine yaklaşmışlardı. Bazı müfsit ve fitnecilerin karıştırmasıyla kılıçlar kalktı, Müslüman kanı döküldü. Ertesi gün Hz. Ali ile Hz. Zübeyr yüz yüze geldiler. Hz. Ali niçin karşı çıktığını sordu ve Peygamberimizin bir hadisini hatırlattı:
“Hatırlar mısın, bir gün Resul-i Ekrem’le (s.a.v.) birlikte gidiyorduk. Sana rastladık. Resul-i Ekrem sana, ‘Sen bir gün Ali’yle haksız yere savaşacaksın.’ demişti.”
Bu ikazı duyan Hz. Zübeyr şöyle dedi:
“Evet, hatırladım. Bunu daha önce hatırlamış olsaydım, yerimden kımıldamazdım. Yemin ederim ki, ben seninle savaşmam!” diyerek oradan ayrıldı. Daha sonra Hz. Aişe’nin yanına gitti, savaştan vazgeçtiğini söyledi. (Üsdü’l-Gàbe, 2: 199.) Hz. Zübeyr oradan ayrılırken peşine “Amr bin Cürmüz” adında bir adam düştü. Yanına yaklaştı. Bir-iki soru sormak istedi. Adam silahlıydı. Hz. Zübeyr bir ara namaza durdu. Bunu fırsat bilen Amr bin Cürmüz, Hz. Zübeyr tam secdeye varınca kılıcını çıkardı. Büyük sahabeyi şehit etti.
Hz. Zübeyr’in atını, kılıcını ve yüzüğünü alarak Hz. Ali’nin yanına gitti. Hz. Ali durumu öğrenince:
“Safiyye’nin oğlunu öldürene cehennemi müjdele!” dedi.
Zübeyr bin Avvam’ın Vefatı
Dünyada cennetle müjdelenen ilk on sahabi arasında bulunan Hz. Zübeyr (r.a.) ashab-ı şüra’dandır. Cemel vakasında 64 yaşlarında şehit olmuştur.
Kaynakça:
- İslam Ansiklopedisi, Zübeyr b. Avvam