Helal Rızık duası nedir? Helal Rızık ile ilgili dua nasıl edilmeli? Helal Rızık ile ilgili dualar şunlardır; Rızık ile İlgili...
SAHABE DUALARI
Sahabe duaları nelerdir? Sahabe duaları nasıl okunmalı? Sahabe duaları şunlardır;
- Hz. Peygamber (sav) Aişe validemize hitaben şöyle buyurmuştur: Ey Âişe! Bütün duaların manalarını içeren cümleler ile dua ederek şöyle de: Ey Allah’ım! Ben senden hayrın tamamını, hazırını, geleceğini, bildiğimi ve bilmediğimi talep ederim. Şerrin bütününden, hazırından ve geleceğinden, bildiğimden ve bilmediğimden sana sığınırım. Senden cennet ve cennete yaklaştırıcı, söz ve hareketleri isterim. Ateşten, ateşe yaklaştırıcı söz ve hareketlerden de sana sığınırım. Senin kulun ve resulün Muhammed’in senden istediği hayrı senden istiyorum. Kulun ve resulün Muhammed her neden sana sığınmışsa ben de aynı şeyin şerrinden sana sığınırım. Senden isteğim, bana herhangi bir işi takdir buyurduğun zaman onun neticesini doğrulukla sona erdirmendir. Ey rahmet edenlerin en fazla rahmet edeni! Bütün bunları rahmetinden talep ederim!
- Hz. Peygamber (sav) kızı Fâtıma’ya şöyle demiştir: “Ey Fâtıma! Sana yapacağım şu tavsiyeyi dinlemekten seni ne men edebilir ki?” Ey hayy ve kayyûm olan Allah! Senin rahmetine sığınarak seni çağırıyorum. Beni, göz açıp kapayıncaya kadar dahi nefsime havâle etme.
- Rasûlullâh (sav) Hz. Ebubekir’e şöyle dua etmesini öğretmiştir: “Ey Allah’ım! Peygamber’in Muhammed’in hürmetine, dostun İbrahim’in hürmetine, kurtardığın (veya seninle konuşan) kulun Musa hürmetine, kelime ve ruhundan olan İsa hürmetine, Musa’nın Tevrat’ı, İsa’nın İncil’i, Davud’un Zebur’u ve Muhammed’in Furkan’ı hürmetine, kullarına gönderdiğin bütün vahiylerin hürmetine, yerine getirdiğin bütün kaza ve kaderin hürmetine, senden isteyip dileğine erişen kullarının hürmetine, fakir yaptığın zenginin, zengin yaptığın fakirin hürmetine veya hidayet ettiğin sapığın hürmetine ihtiyacımı senden istiyorum. (Beni mahrum eyleme). Musa’ya inzâl buyurduğun isminin hürmetine, kullarının rızıklarını dağıtmakta rolü olan büyük isminin hürmetine, yeryüzünün karar bulması için, üzerine koyup da onda muvazeneyi temin eden isminin hürmetine, göklerin üzerine konup onların istiklâle kavuşmasını temin eden isminin hürmetine, dağların üzerine koydurup onlarda istikrarı temin ettiren isminin hürmetine, o ismin ki, arşın onunla ayakta durmaktadır, işte onun hürmetine, senin Tuhûr, Tâhir, Tahhâr, Samed ve Vitr isimlerinin hürmetine, o mübârek ismin ki, Kitabında senin nezdinde apaçık nurdan inzâl buyurulmuştur, onun hürmetine. O ismin ki, gündüzün üzerine onu koymuş, gündüzün nurlanmasına vesile olmuştur. Gecenin üzerine onu koymuş, gecenin kararmasına vesile olmuştur, onun hürmetine, senin azamet ve kibriyânın, kerim zatının hürmetine, senden bana Kur’an ile onun bilgisini ihsan buyurmanı ister ve o bilgiyi etimle, kanımla, kulağımla, gözümle ayrılmaz bir şekilde karıştırmanı senden dilerim ve bütün bunların hürmetine senden isterim ki, kuvvet ve kudretinle benim vücudumu kendi yolunda çalıştırasın. Çünkü günahtan dönüş ve ibadete yöneliş, ancak senin kuvvetin ve kudretinledir. Ey rahmet edenlerin en rahmet edicisi olan Allah!
- Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber Büreyde’ye şöyle buyurmuştur: ‘Ben sana birkaç kelime öğreteyim ki, Allah Teâlâ kim için hayrı irade ederse bu kelimeleri ona öğretir ve o kelimeleri ebediyyen unutturmaz!’ Büreyde ‘Evet yâ Resûlullah! O kelimeleri bana öğret!’ dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: Ey Allah’ım! Ben zayıfım. Razı olduğun sahada beni kuvvetlendir, zafiyetimi gider. Benim alnımdan tutup beni hayra doğru götür. Rızamın en son noktasını İslâm dini olarak kıl. Ey Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelilim, beni izzete kavuştur. Ben fakirim, beni zengin et, ey rahmet edenlerin en rahmet edeni Allah!
- Hz. Peygamber (sav) Kubeyse’nin bir gün kendisine ‘Ey Allah’ın Resulü! Benim yaşım hayli ilerlemiştir. Ben daha önce yaptığım birçok şeyleri şimdi yapmaktan âcizim. Bu bakımdan Allah nezdinde bana fayda verici birkaç kelime öğret ki, onunla kusurlarımı telâfi edeyim’ demesi üzerine şöyle buyurmuştur: Dünyan için bir şeyler öğrenmek istiyorsan, sabah namazını kıldıktan sonra üç defa şu duayı oku: Allah her eksiklikten münezzehtir. Onun hamdine bürünerek bunu ikrar ediyoruz. Yüce olan Allah, her türlü eksikliklerden münezzehtir. Günahtan dönüş ve itaat ancak azim ve yüce olan Allah’ın kuvvet ve kudretiyle olur. Ey Kubeyse! Sen bu duayı okuduğun zaman üzüntüden, cüz-zamdan, cilt hastalığından ve felçten emin olursun. Ahiretin için ise şöyle söyle: ‘Ey Allah’ım! Beni, nezdinden gelen hidâyete erdir. Faziletini üzerime oluk gibi yağdır. Rahmetinden benim üzerime saç! Bereketinden benim üzerime indir!’ İyi bil ki! Bir kul, bu söylediklerimi tam manasıyla yerine getirerek kıyamet gününde huzura gelirse bunları hiç terk etmemek şartıyla cennetin dört kapısı onun için açılır. İstediği kapıdan içeri girebilir!
- Ebu Derdâ’ya ‘Evin yanıyor denildi. Gerçekten de Ebu Derdâ’nın mahallesi yanıyordu. Ebu Derdâ ‘Allah Teâlâ benim evimi yakmaz!’ dedi. Kendisine üç defa evinin yandığı söylendiği halde onun cevabı aynı oldu: ‘Allah benim evimi yakmaz!’ Sonra kendisine biri gelip dedi ki: ‘Ey Ebu Derdâ! Ateş senin evine yaklaşırken söndü’. Ebu Derdâ ‘Ben öyle olacağını biliyordum’ diye karşılık verdi. Cemaatten biri ‘Sen bunu nasıl biliyordun? Bu sözlerinin hangisinin daha acaip olduğunu anlayamıyoruz’. Bunun üzerine Ebu Derdâ şöyle dedi: “Hz. Peygamber şöyle demişti: ‘Kim bu kelimeleri gece veya gündüz söylerse ona hiçbir şey zarar vermez’. Ben de o kelimeleri söylemiştim”. O kelimeler şunlardır: Ey Allah’ım! Benim rabbim ancak sensin. Senden başka ilah yoktur. Ancak sana tevekkül ediyorum. Büyük arşın sahibi sensin. Günahtan dönüş ve ibadete yöneliş ancak azim ve yüce olan Allah’ın kuvveti iledir. Allah neyi dilerse o olmuştur. Neyi dilememişse o olmamıştır. Muhakkak Allah her şeye kâdirdir. Muhakkak Allah, ilmiyle her şeyi ihata etmiştir ve her şeyi adet olarak tespit buyurmuştur.
- Ey Allah’ım! Nefsimin şerrinden ve perçemi kudretinde bulunan her mahlûkun şerrinden sana sığınırım. Muhakkak rabbimin yolu dosdoğrudur!
- Ebu Derdâ şöyle demiştir: ‘Kim günde yedi defa şu ayet-i celîleyi okursa Allah Teâlâ (c.c) ister o kul doğru olsun, isterse yalancı 129 onun ahireti ile ilgili bütün üzücü hâdiselerde ona kâfi gelir.
- Ey Resulüm! Eğer senden yüz çevirirlerse de ki: ‘Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben ancak O’na güvendim ve O büyük arş’ın sahibidir. (Tevbe/129)
- Hz. Ali, Resullulah’ın şöyle dediğini rivayet eder: Allah her gün nefsini medh ü senâ ederek şöyle buyurur: Muhakkak ben âlemlerin rabbi olan Allah’ım. Muhakkak Allah benim. Benden başka ilah yoktur. Hayy (diri) ve kayyûm benim. Muhakkak Allah benim, benden başka ilah yoktur. En büyük ve en yüce benim. Muhakkak Allah benim. Benden başka ilah yoktur. Ben doğurmadım ve doğrulmadım. Muhakkak Allah benim, benden başka ilah yoktur. Affedici ve bağışlayıcıyım. Muhakkak Allah benim, benden başka ilah yoktur. Her şeyin başlatıcısı benim ve her şey bana dönecektir. Aziz (galip), Hakîm (hikmet sahibi), Rahmân, Rahim ve ceza gününün sâhibi, hayır ve şerrin yaratıcısı, cennet ve cehennemi yoktan var eden, Vâhid, Ehad, Ferd ve Samed benim. Görünür ve görünmez durumları bilen benim. Melik (saltanatı devamlı olan), Kuddûs (her türlü noksanlıktan uzak olan), Selâm, Müheymin ve Mü’min (herşeyi gözetip koruyan), Aziz (her şeye galib gelen), Cebbâr (kullarının hâlini ve ihtiyaçlarını düzelten), Mütekebbir (azamet sâhibi), Hâlık (yaratıcı), Kebîr, Müteâlî (yüce), Muktedir (her şeye güç yetiren), Kahhâr (kahredici), Halîm ve Kerim benim. Sena ve mecde (hamd ve şükre) lâyık olan benim. Sırrı ve sırdan daha gizli olanı bilirim. Kadir ve Rezzak benim. Bütün yaratıkların üstünde bulunan benim.
- Hazret-i Ömer (r.a) gece teheccüd namazı için kalktığında şöyle dua ederdi: “Yâ Rabbî, bulunduğum yeri görüyorsun, ihtiyacımı biliyorsun! Allah’ım beni huzurundan ihtiyacı görülmüş, her türlü korku ve tehlikelerden kurtulmuş, Sen’in emirlerine derhâl icabet eden, duası kabul edilen, hatalarını affettiğin ve kendisine rahmet ettiğin bir kulun olarak döndür.” Namazını bitirince de: “Allah’ım, dünya üzerinde bâkî kalan bir şey göremiyorum. Orada müstakim (dosdoğru) bir hâl de yok. Allah’ım, beni dünyada ilimle konuşan, hikmetle susan kullarından eyle! Allah’ım, bana fazla dünyalık verme ki azmayayım, malımı iyice azaltarak zor durumda bırakma ki (ibadet ve vazifelerimi) unutmayayım. Şüphesiz, az olup da kifayet miktarı olan mal, çok olup da (ibadet, zikir ve mes’ûliyetlerden) gâfil bırakan maldan daha hayırlıdır.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VII, 82)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR