NAMAZ

19.03.2025
169

NAMAZ

NAMAZSIZ MÜSLÜMANLIK

Namaz, İslâm dini beş temel üzere kuruludur. Bunlar, Allah ve Resülüne imân, namaz, oruç, zekât ve hacdır. Bir kimse akıllı olup bulüğa erince, imândan sonra yerine getireceği ilk farz namazdır. Bir kimse yeni islam’a girse, ona da imândan sonra farz olan ilk iş namazdır.

Namazın dışındaki ibadetler gerekirse para veya bedel ile yerine getirilebilir, fakat namaz bizzat herkesin kendisinin yerine getireceği bir ibâdettir.

Hz. Peygamber (sav) namaz hakkında şöyle buyurmuştur:

  • “Namaz dinin direğidir.” Beyhaki, Şuabü’l-İmân, nr. 2087; Muttaki, Kenz’ü’l-Ummal, nr. 18890; Süyüti, es Sağır, nr. 5185, 5186.
  • “Kim namazı (kasten) terk (ve inkâr) ederse küfre girer.”  Tirmizi, İmân, 9; İbn Mâce, İkame, 77; Nesai, Salât, 8; Ahmed, Müsned, 5/346, İbn Hibban, Sahih, nr. 1463

NAMAZDA HUŞÛ

Namazda huşû, kalbin yüce Allah’ın huzurunda olduğunu bilmesi ve ona göre bir edebe bürünmesidir.

Namazda huşu, kalbin ne yaptığını bilmesi, gönlün namazda olma- sı, gözün sağa sola kaymaması, bedenin namaza ters hal ve hareketlerden sakınmasıdır.

Allah Teâlâ, mümin dostlarını şöyle tanıtmıştır: “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir. Onlar namazlarında huşû içindedirler. Onlar, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler” (Müminûn 23/1-3).

Hz. Peygamber (sav) huşu hakkında şöyle buyurmuştur: Yüce Allah sizlere beş vakit namazı farz kıldı. Kim namaz için abdestini güzelce alır, onu vaktinde kılar, rükûlarını (ve diğer tarzlarını) tam yapar ve namazı huşû içinde eda ederse, Allah onu affeder. Kim bunlara dikkat etmezse işi Allah’a kalmıştır; dilerse onu affeder, dilerse azap eder. (Müslim, Taharet, 7; Ebu Davud, Salât, 9; Ahmed, Müsned, 5/247)

TA’DİL-İ ERKANA DİKKAT ETMEYEN KİMSENİN NAMAZI

Ta’dil-i erkân, namazda her farzın hakkını vermektir. Bunun temini için şunlara dikkat edilmelidir: Ayakta dururken, bir özür yoksa vücut dik durmalıdır. Baş hafif öne eğik olabilir. Rükûa eğilince, erkeklerin beli dümdüz olmalıdır. Rüküdan kalkınca bel tam doğrulmalıdır. Birinci secdeden kalkıp oturunca bel yine düz olmalıdır. Rükü ve secdeden doğrulunca, en az bir defa “sübhanellah” diyecek kadar beklemelidir. Rükü ve secdeleri tam yapmalıdır.

Hanefi mezhebine ta’dil-i erkân vâcip, Şâfii mezhebine göre ise farzdır. Farz terk edilince namaz bozulur.

Resûlullah (sav) namazdaki ta’dil-i erkânın önemi hakkında şöyle buyurmuştur: Namaz kılarken rükû ve secde arasında belini tam doğrultmayan kimseye Allah rahmet nazarı ile bakmaz. (Ahmed, Müsned, 2/525; 4/22; Taberani, el- Kebir, nr. 8262; Heysemi, ez-Zevaîd, 2/120)

AŞIRI UYKU VE STRES HALİNDE KILINAN NAMAZ

Namaz kalp huzur ister. Huzur için akıl ve vücut dengesi yerinde olmalıdır. Bunun için insan dengesini bozan ve aklı sarhoş eden şeyler yasak edilmiştir.

Akıl ve vücut dengesini bozan şeylerden biri de aşırı uykusuzluk, stres, kızgınlık ve açlıktır.

Farz olsun nâfile olsun, her namazdan önce kalp hali ile vücut dengemizi kontrol etmeliyiz. Namazda ne okuduğumuzu, kaç rek’at kıldığımızı, hangi namazı kıldığımızı bilmeyecek bir vaziyette namaza dur- mamalıdır. Normale dönmek için gereken ne ise yapılmalıdır.

Allah Resûlü (sav) uyku bastırınca, nâfile namazı bırakmayı, uyuyup normale döndükten sonra kılmayı emretmiş; bunun sebebini açıklarken şöyle buyurmuştur:

“Bu haldeki bir kimse, istiğfar edeyim derken kendisine beddua edip lanet okuyabilir.” (Müslim, Müsafirin, 222; Ebu Davud, Tatavvu, 18)

Aynı şekilde, hadis-i şerifte, Kur’ân-ı Kerîm okuyan bir kimsenin de ne okuduğunu bilmeyecek bir vaziyete düştüğünde, okumayı bırakması istenmiştir.. (Müslim, Müsafirin, 223)

Yine Allah Resülü (sav) büyük ve küçük abdeste sıkışan kimseye bu haliyle namaz kılmasını yasaklamıştır. (Ahmed, Müsned, 5/250; İbn Mace, 114; Taberani, el- Kebir, nr. 7507)  

Bu halde namaz kılmak mekruhtur; çünkü bu durumda namaz kılan kimse kalbiyle değil, karnı ile meşgul olur.

Acil ve önemli bir işi olan kimse, önce işini yapmalıdır. Kalbini namazda işle meşgul etmemelidir.

Namaz vaktinde yemek hazır olunca, vakit dar değilse önce yemeği yemelidir. Bu konuda Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Akşam namazı vakti girdiği zaman eğer yemek hazırsa önce yemek yiyiniz.” (Buhari, Ezan, 42; Müslim, Mesacid, 64-66; Ebu Davud, Et’ıme, 10; Tirmizi, Mevakıt, 145)

NAMAZ KILAN KİŞİNİN ÖNÜNDEN GEÇMEK

Namazda kul, yüce Rabbiyle huzur halindedir; manen huzurdadır. Namaz kılanın önünden geçmek, onun huzurunu bozmaktır. Bunun için, Resül-i Ekrem Efendimiz (sav) namaz kılanın önünden geçmekten şiddetle sakındırarak şöyle buyurmuştur.

“Eğer namaz kılanın önünden geçen kimse, bununla nasıl bir günah kazandığını bilseydi, kırk (yıl)  beklemeyi daha hayırlı görüp önün den geçmezdi,”  (Ibn Hacer, Fethü’l-Bari, 2/169. (Burada kırk sene ifadesinin geçtiği bir rivayet zikredilmektedir). (Buhâri, Salāt, 101; Müslim, Müsafirîn, 261; Tirmizî, Salât, 134.)

RESİM BULUNAN YERDE NAMAZ KILMAK

Resmin namaz için mekruh oluşu, birtakım insanların put, resim ve heykellere ibâdet etmesindendir. Onlarla benzeme olmasın diye namaz kılınan yerlerde resimlerle ilgili hükümler belirlenmiştir.

Ayrıca namazda kalbi meşgul edecek ve dikkati dağıtacak şeylere karşı tedbir alınmıştır. Şu hadise buna bir örnektir. Hz. Aişe’nin (r.a) ince bir örtüsü vardı. Bu örtüyü evin bir tarafına asmıştı. Üzerinde bir takım resimler vardı. Hz. Peygamber (sav) onu görünce, “Bu perdeyi ortadan kaldır; çünkü ondaki resimler namazda gözü- me takılıyor’ buyurmuştur. (Buhari, Salât, 15; Libas, 93; Ahmed, Müsned, 3/151, 283)

YOLCULUKTA NAMAZ

Yolculuk esnasında arazide veya vasıtada namaz kılma durumunda, kıbleyi araştırmak ve belirlemek gerekir. Soracak kimse bulunmadığı zaman yön, güneşin doğuşu ve batısı, yıldızların konumu gibi alametlerle kıblenin ne tarafa düştüğü araştırıldıktan sonra, ağırlıkla tahmin edilen yöne doğru namaz kılınır.

BAZI DURUMLARDA NAMAZI BİRLEŞTİRMEK

Hanefi mezhebinde, namazlarını birleştirme olayı sadece hacda Arafat vakfesinin yapıldığı günde olur. O gün öğle ile ikindi namazı öğle vaktinde birleştirilerek kılınır. Aynı günün akşam namazı ile yatsı namazı da Müzdelife’de yatsının vaktinde birleştirilerek kılınır. Bu uygulama bütün mezheplerde mevcuttur.

Hanefi mezhebine göre, haccın dışında diğer vakitlerde hangi sebeple olursa olsun namazlar, kendi vaktinin dışında diğer vakitle birleştirilerek kılınmaz.  Ancak diğer üç mezhepte yolculuk, hastalık, şiddetli yağmur gibi sebeplerle namazlar usulüne uygun olarak birleştirilebilir. Birleştirilecek namazlar öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarıdır.  Hz. Resûlullah Efendimiz (sav), ümmetine bir kolaylık olsun diye, devamlı olmasa da bazen yolculukta ve bazen da normal ikamet hâlinde namazları birleştirerek kılmıştır. (Müslim, Salâtü’l-Müsafirîn, 42-57; Ebû Davud, Salâtü’s-Sefer, 5; Tirmizi, Sa- lät, 138; Nesai, Mevakıt, 48.)

Bir yolcu namazı birleştirerek kaldığında, namazını daha güzel ve tam olarak kılacaksa birleştirmesi daha faziletli olur.

Şu şartlara dikkat edilmelidir;

  • Önce öğle, peşinden ikindi namazı kılınmalıdır. Diğer namazlarda da önce akşam peşinden yatsı kılınmalıdır.
  • Niyet ederken örneğin; ‘şimdi ikindi namazını, öğlenin vaktinde öğle ile birleştirerek kılacağım’ diye niyet etmelidir.
  • Birinci namazın farzını kılınca, hemen kamet getirip ikinci vaktin farzını kılmalıdır. Sünnetler her iki namazın farzları bitince kılınır.
  • İkinci namaza başlayana kadar özür veya yolculuk devam etmelidir. Yoksa birleştirme olmaz. Mesela, öğle namazını kılarken ikamet yerine varmış olup yolculuk hali çıksa veya öğleyi kılarken bulunduğu yerde ikamet etmeye niyet etse, ikindiyi kendi vaktine tehir etmesi gerekir.

SÜNNET NAMAZLARININ YERİNE KAZA NAMAZI KILMAK

Hanefi mezhebinde farz namazların önündeki ve sonundaki sün- net namazların yerine kaza namazı kılmak uygun değildir. Kılınsa namaz kabul olur, fakat tavsiye edilmez. Sünnet namazlar kendi yerinde sünnet olarak kılınmalı, kazalar ayrıca kılınmalıdır. Fazilet olan budur.

ETİKETLER: ,
YAZAR BİLGİSİ
İslami hakikatleri Allah rızası için insanlara ulaştırmaya çalışan bir kul.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.