Dua nedir? Dua ‘nın dindeki yeri nedir? Dua ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
MEV’İZELER (ÖĞÜTLER)
Mev’izeler nelerdir? Mev’izeler nasıl olmalıdır? Mev’izler ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Ebu İdris el-Havlani, Ebu Zerr ’den (r.a) anlatıyor: “Resulullah (sav), aziz ve celil olan Rabbinden naklen anlattığına göre, Rabb Teala şöyle buyurmuştur: “Ey kullarım! Ben nefsime zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin. Ey kullarım! Hidayet verdiklerim dışında hepiniz doğru yoldan sapmışlarsınız. Öyleyse benden hidayet isteyin de sizi hidayet edeyim! Ey kullarım! Benim yedirdiklerim hariç, hepiniz açlarsınız. Öyleyse benden yiyecek isteyin de size yiyecek vereyim! Ey kullarım! Benim giydirdiklerim hariç hepiniz çıplaklarsınız! Öyleyse benden giyinme talep edin de sizleri giydireyim! Ey kullarım! Sizler gece ve gündüz hata işliyorsunuz. Ben ise bütün günahları affederim. Öyleyse benden mağfiret talep edin de sizleri bağışlayayım. Ey kullarım! Bana zarar verme mevkiine ulaşamazsınız ki bana zarar veresiniz! Bana fayda sağlama mertebesine de ulaşamazsınız ki bana menfaat sağlayasınız. Ey kullarım! Şayet sizlerin öncekileri, sonrakileri, insi olanları, cinni olanları hepsi de sizden en muttaki bir insanın kalbi üzere olsaydınız, bu benim mülkümde hiç bir şeyi zerre miktar artırmazdı. Ey kullarım! Eğer sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, insi olanlarınız, cinni olanlarınız sizden en facir bir kimsenin kalbi üzere olsaydınız, bu benim mülkümden zerre kadar bir eksiklik hasıl etmezdi. Ey kullarım! Eğer sizlerin öncekileri ve sonrakileri, insi olanları, cinni olanları bir düzlükte toplanıp bana talepte bulunsaydınız, ben de her insana istediğini verseydim, bu, benim nezdimde olandan, iğnenin denize batırıldığı zaman hasıl ettiği eksilme kadar bir noksanlık ancak meydana getirirdi. Ey kullarım! Bunlar sizin amelleriniz, onları sizin için sayıyorum. Sonra bunların karşılığını size ödeyeceğim. Öyleyse sizden kim bir hayırla karşılaşırsa Allah’a hamd etsin. Kim de hayır değil de başka bir şey bulursa, kendinden başka bir şeyi levmetmesin (kınamasın, başına geleni kendinden bilsin).” Müslim, Birr 55, (2577), Tirmizi, Kıyamet 49, (2497)
- Resulullah (sav) gecenin üçte ikisi geçince kalkar ve: “Ey insanlar! Allah’ı zikredin! Allah’ı zikredin! “Sarsıcı” kesinlikle gelecektir, “takipçi” de onun arkasından gelecektir. Ölüm, içindeki şiddet ve sıkıntılarla gelecek, öyleyse ahirete hazırlanın!” derdi. Übey devamla dedi ki: “Ey Allah’ın Resulü dedim, ben sana çok salat okumak istiyorum. (Duamda) ne miktarını sana salat u selam yapayım?” “Dilediğin kadar!” buyurdular. “Dörtte bir yeter mi?” dedim. “Dilediğin kadar!” buyurdular, “Eğer artırırsan, bu senin için daha hayırlı!” dediler. “Üçte ikiye ne dersiniz?” dedim. “Dilediğin kadar!” buyurdular, “Eğer artırırsan, bu senin için daha iyi!” dediler. “Kendim için dua ettiğim vaktin tamamını size salat u selam okumaya ayırayım mı?” dedim. “Bu takdirde, dünyevi ve uhrevi dilediğin kabul edilir, günahın affedilir!” buyurdular. Tirmizi, Kıyamet 24, (2459)
- Resulullah (sav) bir gün çıkıp Uhud şehitlerine cenazelere kıldığı namazla namaz kıldı. Sonra minbere geçti: “Ben dedi, sizden önce (havuzun başına) varacağım ve ben size şahitlik yapacağım. Şimdi, şu anda ben, vallahi havzımı görüyorum. Bana arzın hazinelerinin anahtarları verildi. Vallahi ben artık sizin benden sonra şirke düşmenizden korkmuyorum. Fakat sizin dünya hususunda birbirinizle rekabete, çekememezliğe düşmenizden korkuyorum.” Buhari, Rikak 53, 7, Cenaiz 73, Menakıb 25, Megazi 17, 27, Müslim, Fezail 30, (2296)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Üç şey vardır, (bunların doğruluğu hususunda size) yemin ederim. Ayrıca bir de hadis söyleyeceğim, bunları iyi belleyin: Kişinin malı sadaka sebebiyle eksilmez. Bir kula haksız zulüm yapılır o da sabrederse, Allah onun izzetini (dünya ve ahirette) mutlaka artırır. Bir kul dilenme kapısını açtı mı, onunla birlikte Allah da o zavallıya fakirlik kapısını açar.” Tirmizi, Zühd 17, (2326)
- Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: “Bir kul, Allah rızası için mütevazi olur, alçalırsa Allah onu mutlaka yüceltir. Size bir hadis söyleyeceğim, onu iyi belleyin: “Dünya dört kişi içindir: Bir kul vardır, Allah kendisine mal ve ilim vermiştir de kul, malı hususunda Allah’tan korkmakta, (mal ve ilmi kullanarak) sıla-ı rahim yapmakta, (mal ve ilimde) Allah’ın hakkı olduğunu bilmektedir, işte bu kimse en faziletli bir makamdadır. Bir kul vardır. Allah ona ilim vermiştir, mal vermemiştir, ama iyi niyetlidir ve “Malım olsaydı onu falan kişi gibi (hayırda) harcardım” der. İşte bu kimse niyetindekini yapmış gibi sevaba nail olur, ikisi de eşit şekilde ücrete konar. Bir kul vardır Allah ona mal vermiştir, fakat ilim vermemiştir. Malını cahilane harcar. Malı hususunda Rabbinden korkmaz. (Cimriliği, cahilliği sebebiyle) malıyla sıla-ı rahim yapmaz, malında Allah’ın da hakkı olduğunu hiç düşünmez, işte bu kimse, mertebelerin en düşüğündedir. Bir kul vardır, Allah ona ne ilim ne de mal vermiştir ama: “Eğer malım olsaydı, onunla filan kimsenin yaptıklarını ben de yapardım der. Bu da niyetiyle muamele görür. Niyet ettiği kimsenin vebalini aynen elde eder.” Tirmizi, Zühd 17, (2326), İbnu Mace, Zühd 21, (4228)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kimin arzusu ahiret otursa, Allah onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya ona hakir gelmeye başlar. Kimin hedefi de dünya otursa, Allah iki gözünün arasına dünyanın fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.” Tirmizi, Kıyamet 31, (2467)
- Resulullah (sav) dediler ki: “Allah Teala hazretleri şöyle buyurdular: “Ey ademoğlu! Kendini ibadetine ver, gönlünü zenginlikle doldurayım, fakrını kapayayım. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, fakrını da kapamam.” Tirmizi, Kıyamet 31, (2467), İbnu Mace, Zühd 2, (4107)
- Resulullah ’a (sav): “Ey Allah’ın Resulü” dedik, senin yanında iken kalplerimiz maneviyatta rikkate gelip inceliyor, dünyaya karşı alakamız kesiliyor ve ahireti sanki görmüş gibi oluyoruz. Yanınızdan ayrılınca ailemizle ünsiyet edip çocuklarımızı kokladık mı, önceki halimizi inkar ediyoruz, bunun sebebi nedir?” Resulullah (sav) şu cevabı verdi: “Eğer siz, ayrıldıktan sonra da yanımdaki halinizi devam ettirseydiniz, melekler sizi evlerinizde ziyaret eder, yollarda sizinle müsafahada bulunurdu. Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi toptan yok eder, günah işleyip istiğfar edecek yeni bir mahluk yaratır ve onları mağfiret ederdi.” Tirmizi, Cennet 2, (2528), İbnu Mace, Siyam 48, (1752)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Akıllı kimse, nefsini muhasebe eden ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz de, nefsini hevasının peşine takan ve Allah’tan temennide bulunan kimsedir.” Tirmizi, Kıyamet 26, (2461)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Yedi şeyden önce amelde acele edin: Unutturucu fakirliği mi bekliyorsunuz? Tuğyan ettirip azdırıcı zenginliği mi bekliyorsunuz? İfsat edici hastalığı mı bekliyorsunuz? Aklınızı götürecek ihtiyarlığı mı bekliyorsunuz? Ani ölüm mü bekliyorsunuz? Deccali mi bekliyorsunuz. Bu beklenen gaib bir şerdir. Yoksa kıyameti mi bekliyorsunuz? Kıyamet ise hepsinden kötü, hepsinden daha acıdır.” Tirmizi, Zühd 4, (2308), Nesai, Cenaiz 123, (4, 4)
- Resulullah (sav) (bir bayram namazında kadınlar tarafına geçerek): “Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı çok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde çoğunluğu teşkil ettiğini gördüm” buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir kadın: “Niye cehennemliklerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?” diye sordu. Resulullah (sav): “Ağzınızdan kötü söz çıkıyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe çalan sizden başkasını görmedim!” dedi. O kadın tekrar: “Ey Allah’ın Resulü! Aklı ve dini eksik ne demek?” diye sorunca Resulullah (sav) açıkladı: “Aklı noksan tabiri, iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olmasını ifade eder. Dinlerinin eksik olması tabiri de onların (hayız dönemlerinde) günlerce namaz kılmamalarını, Ramazan ayında oruç tutmamalarını ifade eder.” Buhari, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Küsuf 9, Nikah 88, Müslim, Küsuf 17, (907), İman 132, (79), Nesai, Küsuf 17, (3, 147), Muvatta, Küsuf 2, (1, 187)
- İmam Malik’e ulaştığına göre, Hazreti İsa İbnu Meryem (as) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın zikri dışında çok kelam etmeyin, kalpleriniz katılaşır. Çünkü katı kalp Allah’tan uzaktır, fakat bunu bilemezsiniz. Kendiniz efendilermişçesine insanların günahlarına bakmayın, bilakis, kullar olarak kendi günahlarınıza bakınız. Çünkü insanların bir kısmı belaya maruzdur, bir kısmı afiyete mazhardır, bela (imtihan) sahiplerine merhamet edin. Mazhar olduğunuz afiyete de hamd edin.” Muvatta, Kelam 8, (2, 986)
- Resulullah (sav) bir gün bize namaz kıldırdı, sonra minbere çıktı, eliyle kıble cihetine işaret etti ve: “Size namaz kıldırdığım andan beri, bana cennet ve cehennem gösterildi. Onlar şu duvarın önünde temessül etmiş vaziyette idiler. Hayırda ve şerde bugünkü kadarını hiç görmedim” buyurdu. Buhari, Ezan 91, Salat 40, Rikak 18
- Ebu Talha el-Ensari (r.a) bahçesinde namaz kılıyordu. Derken (dübsi denen kumruya benzeyen) bir kuş uçtu. Gidip gelmeye, çıktığı yeri aramaya başladı, fakat bulamadı. Bu hal Ebu Talha’nın garibine gitti ve bir müddet gözleriyle kuşu takip etti. Sonra namazına döndü. Ne kadar kıldığını bilemiyordu. Kendi kendine: “Bu malımdan bana fitne arız oldu!” dedi. Resulullah (sav)’e gelerek namazda başına gelen fitneyi anlattı ve “Ey Allah’ın Resulü! Bu bağım Allah için sadakadır, onu dilediğine ver!” dedi. Muvatta, Salat 67, (1, 98)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR