Haram yiyecekler nelerdir? Haram yiyecekler ‘in dindeki yeri nedir ? Haram yiyecekler ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
İDDET VE İSTİBRA
İddet ve istibra nedir? İddet ve istibra ne kadar sürer? İddet ve istibra ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Anlattığına göre, kocası kendisini talak-ı bette ile boşamıştır. Kocası ortalıkta olmadığı halde, vekilini (bir miktar) arpa ile Fatıma’ya göndermiş, Fatıma da bunu pek az bulmuştu. (Veya vekile kızmıştı.) Vekil: “Vallahi bizim üzerimizde (nafaka hakkı olarak) bir şeyin yok!” demiştir. Fatıma da Resulullah (sav)’e gelerek durumu anlatmış. Resûlullah ‘da (sav) : “Senin onun üzerinde nafakan yok” buyurmuş ve Ümmü Şerik el-Ensariyye ‘nin (r.a) yanında iddetini geçirmesini emretmiştir. Sonra, Fatıma’ya: “Bu kadın, ashabımın çokça uğradıkları birisidir. Sen iddetini İbnu Ümmi Mektum’un yanında geçir. Zira o, ama birisidir, örtünü de (onun yanında) çıkarabilirsin. (İddetin bitip) helal oldun mu bana haber ver!” buyurdu. (Fatıma der ki): “Helal hale geldiğim zaman, Resulullah (sav)’e gelip Muaviye İbnu Ebi Süfyan ve Ebu Cehm ‘in (r.a) benimle evlenmek istediklerini haber verdim. Resulullah (sav) buyurdular ki “Ebu Cehm, sopasını omuzundan indirmez. Muaviye ise fakirdir, parası yoktur. Sen Üsame İbnu Zeyd (r.a) ile evlen!” Üsame hoşuma gitmedi. Resulullah (sav) bunu seçmiş olacak ki tekrar): “Sen Üsame’yle evlen!” buyurdu. Ben de onunla evlendim. Allah Teala Hazretleri onu bana hayırlı kıldı. Onunla mes’ud oldum. Müslim, Talak 36, (1480), Muvatta, Talak 23, (2, 580, 581), Ebu Davud, Talak 39, 40, (2284, 2285, 2286, 2287, 2288, 2289, 2290, 2291), Tirmizi, Nikah 38, (1135), Talak 5, (1180), Nesai, Nikah 21, (6, 74), Talak, 69, (6, 207), 71, 72, (6, 210)
- Said İbnu Zeyd’in kızı Abdullah İbnu Amr İbnu Osman’ın nikahı altında idi. Kadını, kocası talak-ı bette ile boşadı. Kadın, kocasının evini (iddeti dolmadan) terk etti. Onun bu davranışını Abdullah İbnu Ömer (r.a) hoş karşılamadı. Muvatta, Talak 64, (2, 579)
- Teyzemi kocası [üç talakla] boşamıştı. Teyzem hurmalarının meyvesini kesmek istedi. Bir adam onu evden çıkmaktan men etti. Teyzem de Resulullah (sav)’e gelip durumunu arz etti. Resûlullah (sav): “Tabii, hurmalarını devşir, ondan dilersen tasadduk eder, dilersen ma’ruf üzere tasarruf edersin!” buyurdu. Müslim, Talak 65, (1483), Ebu Davud, Talak 41, (2297), Nesai, Talak 70, (6,209)
- İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler (Bakara 234) mealindeki ayetle ilgili olarak demiştir ki: “Kadının, bu iddeti, kocasının yanında beklemesi vaciptir. Bunun üzerine Allah Teala Hazretleri şu ayeti inzal buyurdu: “İçinizden ölüp, eşler bırakacak olanlar, evlerinden çıkarılmaksızın senesine kadar eşlerinin geçimini sağlayacak şeyi vasiyet etsinler. Eğer kadınlar çıkarlarsa kendilerinin meşru olarak yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur” (Bakara 240). Mücahit devamla der ki: “Allah Teala Hazretleri böylece kadına tam bir yıl (iddet) kıldı, bunun yedi ay yirmi günü vasiyet yoluyla tanınacak. Kadın dilerse bu vasiyet müddetinde kocasının evinde kalacak, dilerse terk edecek. Ayette geçen “evlerinden çıkarılmaksızın… Eğer çıkarlarsa… size sorumluluk yoktur” ibaresinin ma’nası budur. Esas iddet ise, onu beklemesi kadına vacibtir.” İbnu Abbas Radıyallahu Anh der ki: “Bu ayet, kadının kocası yanında iddet geçirme mecburiyetini neshetmiştir, kadın dilediği yerde iddetini geçirir.” Ata der ki: “Sonra miras ayeti geldi, o da, süknayı neshetti. Böylece kadının, koca yanındaki süknası kalktı, artık dilediği yerde iddetini geçirir.” Buhari, Tefsir, Bakara 41, Talak 60, Ebu Davud, Talak 42, 45, (2298, 2301), Nesai, Talak 60, (6,200)
- Bir kadın, İbnu Ömer ‘e (r.a) gelip kocasının öldüğünü ve kendilerinin (Medine’nin) Kanat nam mevkiinde bir ekinlerinin olduğunu söyledi ve geceyi orada geçirmesinin kendisi için caiz olup olmadığını sordu.” İbnu Ömer Radıyallahu Anh kadını bundan nehyetti. Bu sebeple kadın, erkenden oraya gider, orada gölgelenir, sonra aksama Medine’ye döner, evinde gecelerdi. Muvatta, Talak 88, (2,592)
- Beni Eslem’den Sübey’a adında bir kadın hamile iken kocası ölmüştü. Beni Abdi’d-dar’dan Ebu’s-Senabil İbn Ba’kik, kadınla evlenmek istedi. Kadın onunla evlenmekten imtina etti. Adam: “Vallahi, iki müddetin sonuncusuna kadar iddet beklemedikçe evlenmen caiz değil!” dedi. Kadın yirmi gün kadar bekledi, derken nifas oldu. Sonra da Resulullah (sav)’e gelerek durumu arz etti. Resulullah (sav): “Evlen!” buyurdu. Buhari, Talak 39, Tefsir, Talak 2, Müslim, Talak 57, (1485), Muvatta, Talak 83, (2, 589, 590), Tirmizi, Talak 17, (1193), Nesai, Talak 56, (6,190,191)
- Müslim’deki rivayet şöyledir: “Ümmü Seleme Radıyallahu Anh dedi ki: “Sübey’a, kocasının vefatından birkaç gece sonra nifas oldu. Kadın, durumunu Resulullah’a zikretti, Resulullah (sav) evlenmesini söyledi.” Müslim, Talak 57, (1485)
- Ben ve Ebu Hureyre, İbnu Abbas ’ın (r.a) yanında iken, bir kadın gelerek: “Ben hamileyken kocam öldü, çocuk da kocamın ölmesinden dört ay geçmeden doğdu. (İddetim dolmuş sayılır mı)?” diye sordu, İbnu Abbas (r.a): “İddetin, iki müddetin sonuncusudur” dedi. Ebu Seleme: “Bana Resulullah (sav)’ın Ashab’ından bir adam, böyle bir durumda Resulullah (sav)’ın evlenmeyi emrettiğini haber verdi” dedi. Ebu Hureyre der ki: “Buna ben de şehadet ederim.” Nesai, Talak 66, (6,194)
- İbnu Ömer ‘e (r.a) hamile iken kocası ölen kadından sorulmuştu. “Çocuğu doğurunca helal olur, (evlenebilir)” cevabını verdi. [Orada bulunan bir adam ilave etti]: “Hazreti Ömer ‘de (r.a): “Kocası yatakta, henüz defnedilmemiş iken doğum yapsa da kadın (evlenmeye) helaldir” demişti.” Muvatta, Talak 84, (2, 589)
- Peygamberimiz (sav)’in sünnetini bize çarpıtmayın. Kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür yani ümmü veled hakkında.” Ebu Davud, Talak 48, (2308)
- Efendisi olan ümmü veledin iddeti bir hayız devresidir. Muvatta, Talak 92, (2,593)
- Bana Zeynep Binti Ebi Seleme şu üç hadisi haber verdi: Dedi ki: “Babası Ebu Süfyan İbnu Harb vefat edince, Resulullah (sav)’ın zevce-i pekleri Ümmü Habibe’nin yanına girdim. (Ben yanında iken) Ümmü Habibe içerisinde sarı renk bulunan bir sürünme maddesi (tiyb) getirtti, bu haluk veya bir başkası idi. Ondan bir cariyeye sürdü, sonra da yanaklarına süründü. Sonra dedi ki: “Vallahi benim sürünüp süslenmeye ihtiyacım yok. Ancak Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına, bir ölü üzerine üç geceden fazla matem tutması helal olmaz. Fakat kocası müstesna, ona dört ay on gun matem tutar.” Zeynep dedi ki: “Kardeşi öldüğü zaman Zeynep Binti Cahş ‘ın (r.a) yanına girdim. O da bir tiyb istedi ve ondan süründü. Sonra dedi ki: “Doğrusu, vallahi sürünmeye bir ihtiyacım yok. Ancak Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadına…” diye başlayan önceki hadisi aynen zikretti.” Zeynep (üçüncü rivayetinde) dedi ki: “Annem Ümmü Seleme’yi işittim, diyordu ki: “Bir kadın Resulullah (sav)’e, gelerek: “Kızımın kocası öldü. Gözünden de hasta, gözüne (ilaç niyetiyle) sürme çekebilir miyiz?” diye sordu. Resulullah (sav): “Hayır!” dedi. Kadın iki veya üç sefer aynı talepte bulundu. Resulullah (sav) her seferinde “Hayır!” dedi ve sonuncuda ilave etti: “Onun matem müddeti dört ay on gündür. Cahiliye devrinde sizden biri, sene başına mayıs atardı.” [ Humeyd der ki: “Zeynep ’e “Senenin başına mayıs atma” nedir?” diye sordum] Zeynep (r.a) dedi ki: “Kocası ölen bir kadın hıfş (denen hücre)’ına çekilir, en kötü elbisesini giyer, üzerinden bir yıl geçmedikçe tiyb sürünmez (yıkanmaz, tırnak kesmez, hiçbir temizlik ameliyesinde bulunmaz, sonra bir yıl tamam olunca berbat bir manzara ile çıkardı. Sonra ona bir hayvan getirilirdi. Bu eşek veya koyun veya bir kuş olabilirdi. Bu (hayvanı önüne sürmek suretiyle iddet halini) kırardı. İddetini kırmada kullandığı hayvan hemen hemen ölürdü. Sonra (iddetten) çıkardı, kendisine mayıs verilirdi, o da bunu [önüne] atardı. (Böylece evlenmeye helal olurdu.) İşte bundan sonra tiyb ve diğer (süslenme ve başka) şeylere müracaat ederdi.” Buhari, Talak 46, 47, 60, Cenaiz 31, Müslim, Talak 58 (1486-1489), Muvatta, Talak 101, (2, 596-598), Ebu Davud, Talak 42, (2299), Tirmizi, Talak 18, (1195, 1196, 1197), Nesai, Talak 61, (6, 201), 60, (6, 205)
- Biz, kocalarımız hariç, herhangi bir ölü üzerine üç günden fazla matem tutmaktan men edilmiştik. Kocalarımız için dört ay on gün matem tutmalıydık. Bu esnada ne sürme çekerdik, ne tiyb sürünürdük, ne de boyalı elbise giyerdik. Giyebildiğimiz, sadece asb (denen daha dokunmazdan önce boyanmış kumaşlardan mamul) elbise idi. Matemli kadına, hayız halinden çıkıp temizlik dönemine girince, yaptığı yıkanmada azıcık koku kullanmasına izin verildi. Buhari, Talak 48, 49, Hayız 12, Cenaiz 30, 31, Müslim, Cenaiz 34, (938), Talak 66, (938), Ebu Davud, Talak 46, (2302, 2303), Nesai, Talak 63-64, (6, 203, 204)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Kocası ölen kadın sarıya boyanmış veya kırmızıya boyanmış elbise giymez, zinet takınmaz, kına yakınamaz, sürmelenemez, başını tararken kokulu madde kullanamaz, başını sidre ile kaplar.” Ebu Davud, Talak 46, (2304), Nesai, Talak 65 (6,203), Muvatta, Talak 104-108 (2, 598, 600)
- Tuleyha el-Esediye, Reşid es-Sakafi’nin nikahı altındaydı. Reşid, Tuleyha’yı boşadı. Kadın, iddeti içerisinde iken evlendi. Hazreti Ömer Radıyallahu Anh, ona da kocasına da değnekle çokça vurdu ve aralarını ayırdı. Sonra şunu söyledi: “İddeti içerisinde hangi kadın evlenirse, onun evlenen kocası, gerdek yapmamış bile olsa araları ayrılacak ve kadın, önceki iddetinden geri kalan kısmı tamamlayacak. Sonra ikincisi, taliblerden bir talib olacak. Eğer erkek, kadınla gerdek yapmış idiyse, araları ayrılır, kadın önceki iddetini tamamlar. Sonra ikinciden dolayı yeniden iddet bekler. Bunlar ebediyyen evlenemezler.” İbnu’l-Müseyyeb der ki: “Erkek, kadını kendine helal addettiği için ona tam mehir öder.” Muvatta, Nikah 27, (2,536)
- Safiyye Binti Ebi Ubeyd, kocası İbnu Ömer’den iddet beklerken gözlerinden hastalandı. Gözleri nerdeyse çapaklanıyordu, yine de sürme çekmedi. Muvatta, Talak 107, (2,599)
- Resulullah (sav) Huneyn seferi sırasında Evtas’a bir ordu gönderdi. Ordu düşmanla karşılaştı ve çarpıştılar. Müslüman askerler onlara galebe çaldı, bir miktar kadını da esir etti. Resulullah (sav)’ın Ashabından bir kısımları, ele geçirilen cariyelere teması, müşrik kocaları sebebiyle sanki günah addettiler. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah şu ayeti inzal buyurdu. (Mealen): “Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Maliki bulunduğunuz cariyeler müstesna…” (Nisa 24) Yani “bunlar (esir aldıklarınız) iddetlerini doldurunca size helaldir.” Müslim, Rada’ 33, (1456), Tirmizi, Nikah 36, (1132), Ebu Davud, Nikah 45, (2155, 2157), Nesai, Nikah 59, (6,110)
- Resulullah (sav) karnındaki yükü vaz’ etmedikçe (doğurmadıkça) esirlere temasta bulunmayı yasakladı. Tirmizi, Siyer 15, (1564)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimseye, suyunu başkasının ekinine dökmesi, yani hamile (esire)ye teması helal değildir. Keza Allah’a ve ahirete inanan mü’min kişiye, istibra hasıl olmazdan önce esire kadına temas helal olmaz. Keza Allah’a ve ahirete inanan kimseye, taksim edilmezden önce ganimet malından satması helal değildir.” Ebu Davud, Nikah 45, (2158, 2159), Tirmizi, Nikah 35, (1131)
- Resulullah (sav) seferlerinin birinde, bir çadırın kapısında, doğumu yakın olan hamile bir kadın gördü. Kadın hakkında sual etti: “Falancanın cariyesi!” dediler. Resulullah (sav): “Herhalde o, cariyeye temas etmek istiyor” buyurdu. Muhatapları “Evet!” deyince: “Ona, kabre kadar onunla beraber olacak bir lanetle lanet etmek içimden geldi. O nasıl olur da kendine helal olmadığı halde (kadının karnındaki çocuğu) kendine varis kılar veya nasıl olur da kendine helal olmayan (bebeği) hizmetçi kılar?” buyurdular. Müslim, Nikah 139, (1441), Ebu Davud, Nikah 45, (2156)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR