HUZEYFE BİN YEMAN
İçindekiler
- Keskin zekalı.
- Olaylar karşısında soğukkanlı davranır.
- Olayları hızlıca çözüme kavuşturur.
Huzeyfe bin Yeman ‘ın Hayatı
Huzeyfe bin Yeman, Medine ‘de dünyaya gelmiştir. Babası ile birlikte Bedir Savaşından önce Müslüman olmuştur. Keskin zekalı idi. Olaylar karşısında soğukkanlı davranır hızlıca fikir üretir olayları çözüme kavuştururdu. Huzeyfe bin Yeman Bedir Savaşına katılmamış babası ile birlikte Uhud Savaşı’na katılmıştır. Hicretin 36. Yılında vefat etmiştir.
Huzeyfe bin Yeman ‘ın (r.a) Doğumu
Huzeyfe bin Yeman Medine ‘de dünyaya gelmiştir. Mekke ‘den kan davası nedeni ile kaçıp Medine’ye yerleşmiştir. Orada aslen Yemenli Abdüleşheloğulları ile anlaşma yaptığından babasına Yemen denilmiştir. Kendisinin de Huzeyfe diye anılmasının nedeni de budur. Annesi Rebab binti Ka ‘b Abdüleşheloğulları nın Evs koluna mensuptur. Efendimize (sav) biat etmiştir.
Huzeyfe bin Yeman ‘ın (r.a) Müslüman Oluşu
Huzeyfe bin Yeman babası ile beraber Bedir Savaşından önce Müslüman olmuştur. Huzeyfe bin Yeman ve babası Bedir Savaşında Efendimizin (sav) yanında bulunmak için yola çıkmışlardı. Ancak yolda müşriklere yakalanınca Efendimize (sav) katılmayacaklarına dair söz verince serbest bırakıldılar. Efendimizin (sav) yanına gelip olan biteni anlattıklarında Efendimiz (sav) sözlerinde durmaları gerektiğini ve savaşa katılmamalarını söylemiştir. Huzeyfe sonraki olan bütün savaşlara katılmıştır. Uhud Savaşı yaşandığında düşmanlar kendilerini tanımasın diye Müslümanlar yüzlerini kapatmışlardı. Bu nedenden dolayı Huzeyfe bin Yeman ‘ın babası müşrik olduğu düşünülerek öldürülmüştür.
Keskin Zekaya Sahip Sahabe: Huzeyfe bin Yeman (r.a)
Huzeyfe bin Yeman keskin zekalıydı. Olaylar karşısında soğukkanlı davranır hızlıca fikir üretir olayları çözüme kavuştururdu. Hendek Gazvesinde kendisinin bu özellikleri belirgin görülmektedir. Kendisinin anlattığına göre: Müşrik ordusu üst tarafımızda, Kureyza Yahudileri de alt tarafımızda idi Resulullah (sav) gece kalkıp yanıma geldi? Bizler şiddetli soğuktan, açlıktan ve gecenin dehşetinden olduğumuz yerde bez parçalarına bürünerek bekleşiyorduk. O gece hayatımda böylesine bir karanlık ve şiddetli rüzgar görmemiştim. Parmak uçlarımızı göremeyecek kadar zifiri karanlık vardı. Rüzgar da gök gürler gibi çok şiddetli esmekteydi. Resulullah (sav) o gece müşriklerin durumunu kontrol edip haber getirmek üzere beni vazifelendirdi. Dışarı çıktım ama hem korkuyor hem de soğuktan üşüyordum Resulullah (sav) beni uğurlarken “Allah ‘ım! Bunu önünden arkasından, sağından, solundan üstünden ve altından koru!” diye dua buyurdu. O an içimdeki korku çekip alındı. Vücudumdan üşüme hissi kaldırıldı. Biraz sonra “Huzeyfe bana gelinceye kadar hiçbir şey yapma, ok ve taş atma. Mızrak ve kılıç vurma. Gece karanlığında müşrik ordusu içine sızdım. Aralarına girip oturdum. Az sonra Ebu Süfyan ayağa kalkıp “Ey Kureyş topluluğu herkes yanındaki arkadaşının kim olduğuna dikkat etsin, size bir şey söyleyeceğim” dedi. Ben hemen sağımdakinin solumdakinin elini tutup: “Sen kimsin?” diye sorarak onların beni tanımalarına fırsat vermedim. Ebu Süfyan sözüne devamla “Ey Kureyş topluluğu! Gördüğünüz gibi şiddetli fırtına her şeyimizi alt üst etti. Atlar, develer kırılmaya, ölmeye başladı. Hemen göç edip burayı terk edin işte ben gidiyorum diyerek devesine bindi.” Müşrik ordusu perişan bir halde toplanıp Mekke’ye hareket etti. Rüzgardan üzerlerine yağan taş ve çakıl sesini işitiyordum. Eğer Resulullah (sav) bana dönünceye kadar hiçbir şey yapma diye emretmeseydi onu bir ok ile öldürürdüm. Döndüm Resulullah’a (sav) geldim. Resulullah (sav) bu haberleri dinlerken gülümsüyordu. Son derece memnun olduğu yüzlerinden anlaşılıyor ve Allah’a hamd ediyordu.
Huzeyfe bin Yeman‘ın (r.a) Katıldığı Savaşlar
Huzeyfe bin Yeman Bedir Savaşına katılmamış Uhud Savaşına ise babası ile katılmıştı. Babası Uhud Savaşı’nda şehit edilmişti. Babasının diyeti verilmek istenmiş ancak bunu kabul etmemiş ve: “Zaten o şehit olmak istiyordu. Allah’ım! Şahit ol. Ben onun diyetini diğer Müslümanlara bağışladım” demiştir. Gösterdiği bu davranıştan Efendimiz (sav) memnun olmuştur.
Kendisi yine şöyle anlatır: Bir gün Resulullah’a (sav) ileride olacak fitnelerden sordum. Ya Resulullah bu seadet günlerinden sonra yine kötü zaman gelecek mi? Dedim “Evet gelecek” buyurdu. Bundan sonra hayırlı günler gelir mi? “Evet gelir Fakat o zaman bulanıklık olur.” Buyurdu. Bulanıklık ne demektir, dedim. Benim yolumu tutmayan kimselerdir, ibadet de yaparlar Günah da işlerler.” Buyurdu. Tekrar kötü günler olur mu? ‘-Evet, cehennemin kapılarına çağıranlar olacak, onları dinleyenleri cehenneme atacaklardır” Ya Resulullah onlar nasıl kimselerdir? “- Onlarda bizim gibi insanlardır. Bizim gibi konuşurlar. “Onların zamanına yetişirsem ne yapmamı emredersiniz dedim. “-Müslümanların cemaatine tabi ol.” Buyurdu.
Hz. Ebubekir Huzeyfe bin Yeman ‘ı Ummanda bulunan mürtedlere karşı olan ordunun komutanı olarak tayin etmiştir. Huzeyfe bin Yeman Mezopotamya civarlarında gerçekleşen Irak ve İran fatihlerine katılmıştır.
Hz. Ömer de Huzeyfe ‘ye çok güvenirdi. Hatta bir gün kendisine memurları arasında münafık olup olmadığını sorsa da Huzeyfe bin Yeman cevap vermemişti. Hz. Ömer kendisi o münafığı bulup işine son vermiştir.
Hz. Ömer Huzeyfe bin Yeman ‘ı halifeliği dönemine gelince vali olarak atamıştır. Medayn halkına gönderdiğinde şöyle bir ferman yazmıştır: “Sözünü dinleyin, itaat edin ve istediğini verin” diye yazmıştı. Oraya vardığında “Ne istersen verelim” diyen halka; “içinizde bulunduğum sürece yiyeceğimi ve merkebimin yemini isterim” demiştir. Böyle diyerek dünya ve mal sevgisinin gönlünde olmadığını anlatmak istemiştir. Medine’ye dönerken Hz. Ömer Huzeyfe ‘ye sarılarak: “Sen benim biraderimsin ben de senin biraderinim” diyerek sevgisini göstermiştir.
Huzeyfe bin Yeman‘ın (r.a) Vefatı
Huzeyfe bin Yeman Allah’tan korkuyor gönlü Efendimizin (sav) hasreti ile yanıp tutuşuyordu. Son günlerine yaklaştığında ara ara ağlıyor. Kendisine: “Ey Peygamber dostu, neden ağlıyorsun?” diye sorulunca : “Ben dünyadan ayrı kalacağıma üzülmüyorum, aksine ölüm benim için daha sevimlidir! Lakin Rabb’imin rızasına uygun olarak yaşayıp yaşamadığımı kesin olarak bilmiş değilim…” diye cevap veriyordu.
Dünyadan ayrılmadan önce şöyle dua ediyordu: “İşte bugün dünyadaki son, ahiretteki ilk günümdür. Allah’ım, Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun; Sana kavuşmayı benim için hayırlı ve mübarek kıl, benim hakkımda iyi muamele et.”
Hicretin 36. Senesinde vefat etmiştir.