HAZRETİ EBUBEKİR ‘İN SÖZLERİ
- Mazlum’un bedduasından sakının. (Hazreti Ebubekir)
- Birine karşı sabrı kalmadığı vakit, Allah’ın sana ne kadar sabırlı olduğunu düşün. (Hazreti Ebubekir)
- “Allah, kulunun amelsiz sözünden razı olmaz.” (Hazreti Ebubekir)
- Allah size bir yol çizerse, onu kime kapatamaz. (Hazreti Ebubekir)
- “Çok söz, kişiyi unutkan yapar.” (Hazreti Ebubekir)
- Hakk’ı tanıyan ariflerin kölesi ol! Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. (Hazreti Ebubekir)
- Kendini düzelt, yoksa halk seni düzeltir. (Hazreti Ebubekir)
- Sabır imanın yarısı, yakın ise tamamıdır. (Hazreti Ebubekir)
- Sevmen aşırı, sevmemen yıpratıcı olmasın! (Hazreti Ebubekir)
- Ölümü çok iste ki; sana hayat bağışlansın. (Hazreti Ebubekir)
- Kendine kabir değil, kendini kabre hazırla. (Hazreti Ebubekir)
- Sabırda zarar; hüzün ve telaşta fayda yoktur. (Hazreti Ebubekir)
- Komşunu incitme, çünkü herkes gider, o kalır. (Hazreti Ebubekir)
- Gizlini açığınla bir tutma; yoksa işin bozulur. (Hazreti Ebubekir)
- Hiç bir bela yoktur ki, ondan daha kötüsü olmasın. (Hazreti Ebubekir)
- Nefsini ıslah et ki, halk da sana bağlanmış olsun.
- Haramı terk etmek, helalı talep etmekten hayırlıdır.
- Kalp katılığı, çok yalan ve hasetten meydana gelir.
- Veciz konuşmanın sırrı, fuzuli sözleri terk etmektir.
- Kabre azıksız giren, vapursuz denize çıkmış gibidir.
- Şüphesiz acizliğin en aşağısı, doğru yoldan sapmadır.
- Danışmana doğruyu söyle ki; doğru görüş ortaya koysun.
- Komşunla münakaşa etme; zira misafirler gider, o kalır.
- Allah, dışında olanı gördüğü gibi içinde olanı da görür.
- İnsanların Allah’a en yakın olanı, O’nu en çok sevendir.
- Namazınızı (sürekli) kılın ki; Allah size merhamet etsin!
- Allah’a en itaatkâr insan günahına en çok düşman olandır.
- Akıllı kimse takva sahibi olan, akılsız da zalim olandır.
- Nefsini ölmüş say ve Allah’ı görüyormuş gibi O’na kulluk et.
- Düşmanından sana bir sır ulaşırsa onu ölünceye dek gizli tut!
- Kendini ıslah et ki, insanlar da sana karşı iyi davransınlar.
- Dostuna iyi dost ol, (iyilikte) bütün arkadaşlarını eşit tut.
- Akrabalar arasındaki düşmanlık ormana düşen ateşten farksızdır.
- Devlet başkanı halkın önderidir, o ne yaparsa halk da onu yapar.
- Ne söylediğini, kime söylediğini ve ne zaman söylediğini unutma.
- Olgun kimse affetmeyi borç, iyilik etmeyi farz olarak kabul eder.
- Ne söylediğini, ne zaman söylediğini ve kime söylediğini iyi düşün! Şayet ben Allah’a ve Resulüne karşı gelirsem, bana itaat etmeyiniz.
- Allah, farzı eda etmedikten sonra hiçbir nafile ibadeti kabul etmez.
- Her şeyde tehdit savurma; aksi takdirde heybetin gönüllerden silinir!
- Dünya malı ile insanların gönüllerini kazanmaya çalış. (Hediyeleşiniz)
- İnsanlara iyilik etmek, kişiyi afetlerden ve belalardan muhafaza eder.
- Seni anlamaktan aciz olduğunu anlamak, gerçekten seni anlamak demektir.
- Cahiliye geleneğinden sakın; çünkü Allah, ona ve onu yaşatanlara düşmandır.
- Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa düzen bozulur.
- Hayrı kaçırırsan onu elde etmeye çalış; şer ile yüz yüze gelirsen, ondan kaç.
- Bana göre afiyette olup şükretmem, imtihan edilip sabretmemden daha makbuldür.
- Sana yol göstermek isteyenden hâlini gizleme! Aksi takdirde kendini aldatırsın.
- Yöneticin dahi olsa, ondan hakkını almak istediğin gibi sen de onun hakkını ver.
- Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleri, faziletli kişilerin güzel kokulu çiçekliğidir.
- Bir toplumda ahlaksızlık yaygın hale gelirse, Allah o toplumun tümünü cezalandırır.
- Üzerinde Allah’ın seni gören gözleri vardır. (Allah, seni görmekte ve gözetmektedir.)
- Yaşadığı topluma karşı ayaklanan her insana, ölüm, ayakkabısının bağından daha yakındır.
- Ceza vermeye yeltenme, onun en azı bile acıtıcıdır; bu işte görevliysen hafifi ile yetin.
- Yardımı Allah’tan iste, O sana yeter. Ona verdiğin sözü tut; O da isteğini yerine getirsin.
- Doğru olan, hak tartılan terazinin ağır basması, batıl tartılan terazinin hafif gelmesidir.
- Her nefsin aşırı bir isteği vardır; nefsin dizginini onun eline verirsen alabildiğine gider.
- Şöhretten kaç ki, şeref seni takip etsin. Ölüme karşı hazırlıklı ol ki, sana hayat verilsin.
- Danışmandan hiçbir bilgiyi gizleme; o alınması gereken önlemi bilir; iyi ve kötüyü sana söyler.
- İman sadece camilerde, mal cimrilerde, silah korkaklarda, yetki zayıflarda olursa işler bozulur.
- Nefsin haksız isteklerine uymaktan sakınınız; kuşkusuz ondan, tamah ve öfkeden korunan kurtulur.
- Suçtan daha ağır ceza ile tehdit etme, onu uygularsan günaha girersin; uygulamazsan yalancı çıkarsın.
- Çok sarf edilen söz birbirini unutturur; sana faydası dokunacak olan ise ancak bellekte tutabildiğindir.
- Ben Allah ve Resulüne itaat ettiğim sürece bana itaat ediniz; onlara isyan edersem bana itaat etmeyiniz. İnsanlar (Müslümanlar) yöneticilerine beddua etmesinler; ülkelerinden, savaşmadan kesinlikle çıkmasınlar!
- Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış. Elde edince de onu geçmeye bak. Daha güzelini yapmaya gayret et. Dört şeyi dört yere bırakın; uyumayı kabre, rahatı sırat köprüsüne, övünmeyi mizana, arzu ve istekleri cennete.
- Biliniz ki; Amellerinizi Allah için yapmaya devam ettiğiniz sürece, Rabbinize itaat etmiş, nasibinizi almış olursunuz.
- Akıllılığın en üst derecesi, Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olma, acizliğin en aşağısı ise doğru yoldan sapmadır.
- Övünmeyiniz! Hem topraktan yaratılmış hem de toprağa dönünce kendisini kurtların yiyeceği insanın övünmesi neye yarar!
- Bana dünyanızdan, Allah’ın Resulünün yüzüne bakmak, kızımın onun eşi olması ve nafakamın onun üzerine olması sevdirildi.
- Allah’tan afiyet isteyiniz. Hiç kimseye yakinden (kati bir imandan) sonra afiyetten daha faziletli bir şey verilmemiştir.
- Güçlünüz, zayıfa hakkını verinceye kadar yanımda zayıftır; zayıfınız ise, güçlüden hakkını alıncaya kadar yanımda güçlüdür.
- Affetme ve ceza vermede sözün ciddiyetten uzak olmasın; aksi takdirde ne güveninden emin olan, ne de tehdidinden korkan olur!
- Dünya müminlerin pazarı, gece ile gündüz sermayeleri, güzel ameller ticaret malları, cennet kazançları, cehennem de zararlarıdır.
- Allah ile mahlûkatından hiçbiri arasında bir nesep bağı yoktur. Allah’a yakınlık ancak O’na itaat ve emirlerine tabi olmakla mümkündür.
- Size bir süre verilmiştir; ötesinde ecel vardır. Umutlarınız yok olup, kötü amellerinizle baş başa kalmadan önce (ömrünüzden) yararlanınız.
- Böbürlenmekten sakınınız! Topraktan yaratılan, bugün diri olduğu halde yarın ölüp ona dönecek ve kendisini kurtlar yiyecek olan kimse böbürlenmez.
- Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de vereceğini vaad ettiği mükâfatı azap ile birlikte zikretti ki, bu vesileyle kul ibadete rağbet etsin ve azaptan korksun.
- Benim nezdimde sizin en kuvvetliniz, hakkını alıncaya kadar zayıf olan kimsedir. En zayıfınız da ondan başkasının hakkı alınıncaya kadar güçlü kimsedir.
- Allah, gecenin ibadetini gündüz; gündüzün ibadetini gece kabul etmez. ( İbadet vakitlerinin değiştirilmemesini, her ibadetin vaktinde yapılmasını ister.)
- Ey insanlar, en iyiniz olmadığım halde yönetiminizi üstlenmiş bulunuyorum. İyi yönetirsem bana yardımcı olunuz; kötü yönetirsem beni uyarınız ve düzeltiniz.
- Şu dört özelliği taşıyan Allah ‘in iyi kullarındandır: tövbe edene sevinen, günahkârın bağışlanmasını dileyen, kötüye(ıslahı için) dua eden, iyiye yardımda bulunan.
- Hazret-i Peygamber’e salâvat getirmek günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha çabuk yok eder. Ona (muhabbet ve ihlasla) selam göndermek pek çok köle azat etmekten daha faziletlidir. Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemi sevmek ise riyazet ve mücahededen, Allah yolunda kılıç sallamaktan daha üstündür.
- “Dört kimse Allah’ın salih kullarındandır:
- Tövbe eden kişiyi gördüğü zaman sevinen.
- Günahkârların affı için Rabbine yalvaran.
- Din kardeşine gıyabında dua eden.
- Kendinden muhtaç kişiye yardım ve hizmette bulunan.
- “Allah dostları (mizaçlarına göre) üç sınıftırlar. Her üç sınıf üçer alametle bilinir:
-Birinci sınıf (Hak dostları), havf (korku) hâlinde olanlardır. Bunlar: Daima mütevazıdırlar. Hayır, hasenatları ne kadar çok olsa da onu az görürler. En küçük hatalarını bile büyük görürler. (Zira kime karşı günah işlediklerinin farkındadırlar.)
-İkinci sınıf (Hak dostları), recâ (ümit) sahibi kimselerdir. Bunlar da: Her hâl ve hareketlerinde insanlara fazilet ve güzellikler sergileyerek örnek olurlar. Mallarını Hak yolunda sarf ederek insanların en cömertlerinden olurlar. Allah’ın kullarına karşı daima hüsn-ü zan içindedirler.
-Üçüncü sınıf (Hak dostları) ise aşk ve muhabbet vecdiyle Rabbine ibadet edenler (arifler)dir. Bunlar da: Sevdikleri şeyleri (Allah için) infak ederler. Her hâl ve hareketlerinde Allah rızasını hedeflerler. Bu yüzden cahillerin kınamalarına aldırmaz, onların kaba davranışlarından rahatsız olmazlar. Nefislerine ağır gelen şeyleri nefislerinin muhalefetine rağmen ifaya çalışırlar. Bütün hâl ve hareketlerinde Allah’ın emir ve nehiylerine itaat ederler.” (İbn-i Haceri’l-Askalânî, Münebbihât, s. 94-95)