Alemin Yaratılışı nasıl oldu ? Alemin Yaratılışı ne kadar sürdü? Alemin Yaratılışı ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
FİTNELER
Fitneler nedir? Fitneler ‘in dindeki yeri nedir? Fitneler ile ilgili Resulullah’ın söylediği hadisler şunlardır;
- Füseyle’nin babası (Vâsile İbnu’l-Eskâ) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü dedim, kişinin kavmini sevmesi, (merdud olan) asabiye midir?” ”Hayır buyurdular, asabiye, kişinin zulümde kavmine yardımcı olmasıdır.” İbnu Mace Sünen (3949) – Hds 7185)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Uhud (savaşı) gününde Resûlullah ’ın (sav) bir dişi kırıldı ve başından yaralandı. Kan yüzüne akmaya başladı. Yüzündeki kanı hem siliyor hem de: “Kendilerini Allah’a çağıran peygamberlerinin yüzünü kanâ boyayan bir kavim nasıl iflah olur?” diyordu. Allah Teâla hazretleri (sanki bu sözleri tevekküle uygun bulmayarak) şu ayeti inzal buyurdu: “Kullarımın tedbir ve idaresinden senen elinde bir şey yoktur ve sen onların inkârlarından mes’ul değilsin. Allah dilerse onlara tevbe nasip eder, dilerse zalim oldukları için onlara azab verir” (Âl-i İmrân /128). İbnu Mace Sünen (4027) – Hds 7212)
- Sunâbih el-Ahmesî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Bilesiniz! Havz(-ı kevser)e ilk geleniniz ben olacağım ve ben diğer ümmetlere karşı çokluğunuzla övüneceğim. Benden sonra birbirinizi öldürmeyin.” İbnu Mace Sünen (3944) – Hds 7181)
- Ebu Sa’id (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) (bir gün): “Hiçbiriniz kendisini tahkir etmesin” buyurmuştu. Yanındakiler: “Ey Allah’ın Resulü! Bizden biri nefsini nasıl tahkir eder?” diye sordular. “Bir kimse öyle bir şey görür ki, onunla ilgili bir şey söylemesi Allah’ın onun üzerindeki hakkıdır. Fakat o, bu hususta konuşmaz. Yani, insanlardan çekinip konuşmamakla nefsini tahkir etmiş, alçaltmış olur). Allah Teâla hazretleri de Kıyamet günü, ona: “Şu şu meselede niye üzerine düşen sözü söylemedin?” diye hesaba çeker. Adam: “Konuşmamı halk korkusu engelledi” der. Allah Teâla da: “Sen (insanlardan değil), önce benden korkmalıydın” der.” İbnu Mace Sünen (4008) – Hds 7203)
- Hazreti Câbir (r.a) anlatıyor. “Resûlullah ’ın (sav) yanına Habeşistan muhacirleri dönünce, onlara: “Habeşistan diyarında gördüğünüz farklı şeylerden bana anlatmaz mısınız?” buyurdular. Onlardan bir grub genç: “Elbette! Ey Allah’ın Resulü!” dediler (ve anlatmaya başladılar): “(Bir gün) biz otururken, onların yaşlı rahibelerinden biri, başının üstünde bir su küpü olduğu halde yanımızdan geçti, onlardan bir gence rastladı. Genç elinin birini rahibenin omuzları arasına koyup onu itti. Kadın dizlerinin üzerine düştü ve küpü kırıldı. Kadın yerden kalkınca, gence yöneldi ve: “Ey zâlim! Allah kürsüyü kurup, evvelini ve âhirini toplayıp hesaba çektiği, el ve ayakların lisana gelip yaptıklarını anlattıkları (o Kıyamet gününde) sen bana yaptığın zulmün ne demek olduğunu bileceksin! Yarın Allah’ın huzurunda benim halimle, kendi halinin ne olduğunu göreceksin!” dedi. İbnu Mace Sünen (4010) – Hds 7204)
- Ebu Ümâme (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (hacc esnasında) birinci cemrenin yanında iken yanına bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi cihad efdaldir?” dedi. Resûlullah (sav) adama cevap vermedi. Adam ikinci cemrede görünce tekrar aynı şeyi sordu. Resûlullah yine sükut buyurdular. Akabe taşlamasını yapınca, bineğine binmek üzere, ayağını üzengiye koyunca: “Soru sahibi nerdedir?” dedi. Adam da: “İşte benim ey Allah’ın Resûlü!” dedi. Resûlullah (sav): “(En efdal cihad) Zalim sultana karşı hakkı söylemektir!” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (4012) – Hds 7205)
- Hazreti Enes İbnu Mâlik (r.a) anlatıyor: “(Bir gün) Ey Allah’ın Resulü! Emr-i bi’l-ma’ruf ve’n-nehy-i ani’l-münker’i ne zaman terk etmeliyiz?” diye sorulmuştu. Resulullah (sav) şu cevabı verdi: “Aranızda, sizden önceki milletlerde zuhur etmiş olan şeyler zuhûra başladığı vakit.” Biz: “Bizden önceki ümmetlerde ne zuhûr etmişti?” diye sorduk. “Hükümdarlık küçüklerinizin elinde olduğu, fuhuş (her çeşit çirkin ve kirli işler) büyüklerinizce işlendiği, ilim de rezillerinizin eline geçtiği vakit” buyurdular.” Zeyd İbnu Yahya der ki: “Resûlullah ’ın (sav) “ilim rezillerinizin eline geçtiği vakit” sözünün mânasının açıklanması, “İlmin, fasıkların (haramı alenen işleyen, farzları alenen terk eden) eline geçmesi demektir.” İbnu Mace Sünen (4015) – Hds 7206)
- Hazreti Muaviye (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Dünyanın bela ve fitneden başka hiçbir şeyi kalmadı.” İbnu Mace Sünen (4035) – Hds 7216)
- Hazreti Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “İnsanlar öyle aldatıcı yıllar görecek ki, o yıllarda yalancılar tasdik, doğru söyleyenler tekzib edilecekler. Keza o yıllarda hâine itimad edilecek, emin kimseye de hainsin denecek. O zaman ruvaybıda adam amme işinde söz sahibi olacak.” “Ruvaybıda kimdir?” diye sorulmuştu. “Amme işlerinde (söz sahibi olan) değersiz adam” diye cevap verdi.” İbnu Mace Sünen (4036) – Hds 7217)
- Hazreti Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “İyi hurmalar adilerinden ayıklandığı gibi siz de ayıklanacaksınız. İyileriniz gidecek, kötüleriniz kalacak. O devirde kötülerin içinde kalmaktansa) elinizden gelirse hemen ölün (ölün de hayırlı olanı tercih edin).” İbnu Mace Sünen (4038) – Hds 7218)
- Hazreti Enes İbnu Mâlik (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “(İslam’ı yaşama) işi gittikçe zorlaşacak. Dünya da (gerçek Müslümanlara) gittikçe sırt çevirecek. İnsanların da cimriliği artacak. Kıyamet ancak şerirlerin tepesine kopacak. Mehdî, Hazreti İsa’dan başkası değildir.” İbnu Mace Sünen (4039) – Hds 7219)
- Abdullah İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Fitneden kaçının! Çünkü o esnada dil, (tesir bakımından) kılıç darbesi gibidir.” İbnu Mace Sünen (3968) – Hds 7192)
- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Şurası muhakkak ki: Kişi, (bazen) Allah’ın gazabına sebep olan bir kelâm eder, kendisi o sözde bir mahzur görmez. Ama o söz sebebiyle, cehennem ateşinin yetmiş yıllık dibine iner.” İbnu Mace Sünen (3970) – Hds 7193)
- Ebu’ş-Şa’şâ rahimehullah’ın anlattığına göre, “İbnu Ömer ’e: “Biz ümerânın yanlarına girer, bir çeşit konuşuruz, yanlarından çıkınca da bir başka çeşit konuşuruz” denilmişti. Onlara “Biz bunu, Resûlullah (sav) zamanında münafıklık addederdik” dedi.” İbnu Mace Sünen (3975) – Hds 7194)
- Muhammed İbnu Mesleme (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Şurası muhakkak ki, bir fitne, bir ayrılık ve bir ihtilaf olacak. Bu durum gelince, Uhud’a kılıncınla git! Kırılıncaya kadar onu (taşa) çal. Sonra evinde otur. Hatta sana günahkâr bir el veya ölüm gelinceye kadar (evinden çıkma).” Nitekim (haber verilen bu fitne) çıktı ve ben Resûlullah ’ın (sav) söylediğini yaptım.” İbnu Mace Sünen (3962) – Hds 7189)
- Hazreti Ömer ’in anlattığına göre: “Bir gün Resûlullah ’ın (sav) mescidine gitmiştir. Orada Hazreti Muaz İbnu Cebel ’ı Resulullah ’ın (sav) kabrinin dibinde oturmuş ağlar bulmuş ve: “Niçin ağlıyorsun?” diye sormuştur. Hazreti Mu’âz: “Resûlullah ’dan (sav) işitmiş olduğum bir hadis sebebiyle” demiş ve Resûlullah ’ın (sav) hadisini okumuştur: “Şurası muhakkak ki riyanın azı dahi şirktir. Kim Allah’ın velisine düşmanlık yaparsa şüphesiz Allah ile savaşmaya çıkmış olur. Allah itaatkâr, takva sahibi ve halktan uzak duran öyle (kendi halinde) kullarını gerçekten sever ki, onlar görünmedikleri zaman aranmazlar (ehemmiyet verilmedikleri için, yoklukları kimsenin dikkatini çekmez), hazır bulundukları zaman da meclislere, ciddi meşguliyetlere çağırılmazlar, tanınmazlar. Kalpleri pırıl pırıl hidayet kandilleridir. Onları hiçbir şey şekke şüpheye atamaz.) Her müşkil meselenin, ağır belanın altından kalkarlar.” İbnu Mace Sünen (3989) – Hds 7196)
- Abdullah İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “İnsanlar, içerisinde bir tane iyisini bulamayacağın yüz develik bir sürü gibidirler.” İbnu Mace Sünen (3990) – Hds 7197)
- Ebu Sa’îd (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Her sabah mutlaka iki melek nida eder: “Kadından vay erkeğin haline!” ve “Erkekten vay kadının haline!” İbnu Mace Sünen (3999) – Hds 7201)
- Hazreti Aişe (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) mescidde otururken Müzeyre kabîlesinden bir kadın girdi, çok süslüydü, zinetleriyle mescidin içinde bile pek çalımlı yürüyordu. Bunun üzerine Resûlullah (sav): “Ey insanlar! Kadınlarınızı mescidde süsler takınmaktan ve çalımlı yürümekten men edin! Zira İsrailoğulları, kadınları zinet takınıp, mescidde çalımlı yürüyünceye kadar lanetlenmediler” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (4001) – Hds 7202)
- Ebu Sa’îd (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Allah Teâla hazretleri, Kıyamet günü kulu mutlaka hesaba çeker. Hatta şunu da söyler: “Münkeri gördüğün zaman onu tatbik etmene mani olan şey ne idi?” Eğer Allah Teâla hazretleri kula hüccetini söylemeyi telkin ederse kul şöyle der: “Ey Rabbim! Ben senin rahmetini umdum ve insanlardan korktum (ve dinin reddettiği münkerlere müdahaleyi bu sebeple terk ettim).” İbnu Mace Sünen (4017) – Hds 7207)
- İbnu Ömer (r.a) anlatıyor. “(Bir gün) Resûlullah (sav) yanımıza gelip şöyle buyurdular: “Ey muhacirler! Beş şey vardır, onlarla imtihan olacağınız zaman (artık cemiyette hiçbir hayır kalmamıştır. Onların siz hayatta iken zuhurundan Allah’a sığınırım. Bu beş şey şunlardır; Zina: Bir millette zina ortaya çıkar ve alenî işlenecek bir hale gelirse, mutlaka o millette tâun hastalığı yaygınlaşır ve onlardan önce gelip geçmiş milletlerde görülmeyen hastalıklar yayılır. Ölçü-tartıda hile: Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve sultanın zulmüne uğrar. Zekat vermemek: Hangi millet mallarının zekatını vermezse mutlaka gökten yağmur kesilir. Hayvanlar da olmasaydı tek damla yağmur düşmezdi. Ahdin bozulması: Hangi millet Allah ve Resûlünün ahdini (yani düşmanla yaptığı anlaşmayı) bozarsa, Allah Teâla hazretleri o millete, kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve ellerindeki servetlerin bir kısmını onlar alır. ) Kitabullahla hükmetmeyi terk: Hangi milletin imamları Kitabullahla ameli terk ederek Allah’ın indirdiği hükümlerden işlerine gelenleri seçerlerse, Allah onları kendi aralarında savaştırır.” İbnu Mace Sünen (4019) – Hds 7208)
- Berâ İbnu Âzib (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav), (bir defasında): “Onlara Allah lanet eder ve lanet edenler de onlara lanet eder” buyurdu ve arkasından lanet edenler ibaresiyle “yerde yürüyen hayvanlar” ın kastedildiğini açıkladı.” İbnu Mace Sünen (4021) – Hds 7209)
- Sevbân (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Ömrü sadece yapılan iyilik artırır. Kaderi de sadece dua geri çevirir. Şurası muhakkak ki, kişi, işlediği günah sebebiyle rızkından mahrum edilir.” İbnu Mace Sünen (4022) – Hds 7210)
- Übey İbnu Ka’b ’ın anlattığına göre: “Resûlullah (sav) Mi’rac gecesinde çok hoş bir koku hissetti. “Ey Cibril bu güzel koku nedir?” diye sordu. O da anlattı: “Bu mâşıta (berber) kadının, iki oğlunun ve kocasının kabirlerinin kokusudur. Bunların hikâyesi şöyledir: Hızır (a.s), Benî İsrail’in ileri gelenlerinden biriydi. Onun yol güzergâhında manastırda oturan bir rahib vardı. Hızır oradan geçtikçe rahib önüne çıkar, İslâm’ı öğretirdi. Hızır buluğa erince babası onu bir kadınla evlendirdi. Hızır İslâm’ı hanımına öğretti ve bunu kimseye haber vermemesi hususunda söz aldı. Kendisi kadınlara yaklaşmazdı. Bu sebeple bir müddet sonra kadını boşadı. Aradan zaman geçince babası, Hızır’ı bir başka kadınla evlendirdi. Hızır ona da İslâm’ı öğretti ve kimseye söylememesi için söz aldı. Bu sırrı o iki kadından biri tuttu, diğeri ifşa etti. Böylece onun İslâm’ı yaydığı ortaya çıktı.) Bunun üzerine Hızır oradan kaçtı. Deniz ortasında bir adaya geldi. Odun kesmek için iki kişi oraya geldi ve onu gördüler. Bunlardan biri Hızır’ı gördüğünü gizledi, diğeri ifşa etti ve: “Ben Hızır’ı gördüm!” dedi. Ona: “Seninle beraber onu başka kim gördü?” denildi. O: “Falan kimse!” dedi. Ona soruldu ise de gördüğünü söylemedi. Onların dininde yalan söyleyen öldürülürdü. Zamanla bu sır tutan adam, öbür sır tutan kadınla evlendi. Bu kadın, Firavun’un kızının başını tararken tarak elinden düştü. Kadıncağız: “Firavun helak olsun!” dedi. Kız bunu babasına haber verdi. Kadının kocasından başka iki de oğlu vardı. Firavun, onları da çağırttı. Bunları dinlerinden çevirmek için Firavun ısrar eni. Onlar direndiler. O zaman Firavun: “Öyleyse sizi öldüreceğim!” dedi. Karı-koca: “Bu, tarafınızdan bize bir ihsan olur!” diye merdane cevap verdiler ve: “Madem öldüreceksin hiç olsun bizi bir kabre koy!” dediler. O da öyle yaptı. Resûlullah (sav), Mirac’ta iken güzel bir koku duydu, Cibril ’e bunu sordu. O da bu hâdiseyi anlattı.” İbnu Mace Sünen (4030) – Hds 7214)
- Evs (İbnu Ebî Evs Huzeyfe es-Sakafi) (r.a) anlatıyor: “Biz Resûlullah ’ın (sav) yanında oturuyorduk. O bize bir kısım kıssalar anlatarak vâz u nasihat ediyordu. Derken bir adam gelerek, gizli bir şeyler söyledi. Resûlullah: “Bunu götürüp öldürün!” emretti. Adam geri dönünce, Resûlullah onu çağırdı ve: “Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet eder misin?” diye sordu. Adam “Evet!” deyince: “Gidin, bu adamı serbest bırakın! Zira ben, insanlarla onlar lâ ilâhe illallah deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu dediler mi, bana onların kanları ve malları haram olur” buyurdu.” İbnu Mace Sünen (3929) – Hds 7174)
- İmrân İbnu’l-Husayn (r.a) anlatıyor: “Nâfi’ İbnu’l-Ezrak ve arkadaşları geldiler ve bana: “Ey İmrân helak oldun (dinden çıktın)!” dediler. İmrân: “Hayır! İmran helak olmadı (dinden çıkmadı)” dedi. Onlar ısrarla: “Evet evet helak oldun!” dediler. İmran: “Beni helak eden şey nedir?” dedi. Onlar: “Allah Teâla hazretleri: “Fitne olmasın, dinin tamamı Allah için olsun diye onlarla savaşın” buyuruyor” dediler. İmrân: “Evet biz onlarla savaştık ve hatta onları sürdük. Dinin tamamı Allah içindi. Dilerseniz, ben size Resûlullah ’dan (sav) işittiğim bir hadisi rivayet edeyim!” dedi. Onlar: “Onu Resûlullah ’dan (sav) sen mi işittin?” dediler. İmrân: “Evet! Ben gördüm ki, Resûlullah, müşriklere karşı Müslümanlardan müteşekkil bir ordu gönderdi. Askerler müşriklerle karşılaşınca, aralarında çok şiddetli bir savaş oldu. Müşrikler mağlup olup sırtlarını Müslümanlara verdiler (saf dışı oldular). Sonra benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden birine mızrakla saldırdı. Adamın üzerine yürüyünce, müşrik Eşhedü en lâilâhe illallah (Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederim), ben Müslümanım” dedi. Fakat müslüman asker ona mızrağını saplayıp adamı öldürdü. Adam Resûlullah ’ın (sav) yanına gelip: “Ey Allah’ın Resûlü! Helak oldum! (Yani büyük bir günah işledim)” dedi. Resûlullah (sav) bir iki sefer: “Ne yaptın?” diye sordu. Adam yaptığını olduğu gibi anlattı. Resûlullah (sav) adama: “Kalbini yarıp içinde ne olup olmadığına bakmalı değil miydin?” dedi. Adam: “Ey Allah’ın Resûlü! Eğer kalbini yarsaydım içindekini bilebilir miydim?” diye sordu. Resûlullah (sav): “Sen adamın hem sözünü kabul etmiyorsun hem de kalbindekini bilmiyorsun (olur mu böyle şey!)” dedi. İmrân sözlerine devam etti: “Sonra Resûlullah (sav), adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı. Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü adamın cesedi yer üstünde görüldü. Halk: “Belki de bir düşman, kabrini deşip (kötülük için çıkarmıştır)” dedi. Tekrar onu defnettik. Gençlerimize mezarı başında nöbet tutmalarını söyledik. Buna rağmen cesedi tekrar mezardan dışarı atıldı. “Bekleyen gençlerimiz uyumuş olabilirler” diye düşündük. Bir kere daha onu defnettik. Bu sefer mezarını kendimiz bekledik. Ertesi gün yine cesedi kabirden dışarı atıldı. Bunun üzerine, adamın cesedini dağlar arasında bir geçide attık.” Hâdise, bir başka rivayette İmrân İbnu’l-Husayn tarafından (biraz farkla) şöyle anlatılmıştır: “Resûlullah (sav) bizi bir seriyyeye göndermişti. Sonra (savaşın bitiminde) Müslümanlardan biri, müşriklerden birine saldırdı…” hadisi yukarıdaki gibi anlattı. Şu ilavede bulundu: “Toprak onun cesedini dışarı attı. Biz durumu Resûlullah’a haber verdik.. Resulullah (sav): “Bu toprak, ondan daha şerir insanları da kabul eder. Fakat Allah Teâla hazretleri, size “lâ ilahe illallah” kelâmının hürmetinin büyüklüğünü ders vermek istedi.” İbnu Mace Sünen (3930) – Hds 7175)
- Ebu Sa’id (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) Veda haccı sırasında buyurdular ki: “Bilesiniz! Günlerin en ziyade haram olanları şu günlerinizdir. Bilesiniz! Ayların en haramı da şu ayınızdır. Bilesiniz! Beldelerin en haramı da şu beldenizdir. Bilesiniz! Kanlarınız, mallarınız birbirinize şu ayda, şu beldede şu gününüzün haramlığı gibi haramdır. Acaba tebliğ ettim mi?” Halk: “Evet!” dediler. Resûlullah: “Ey Allah’ım şahid ol!” buyurdu.” İbnu Mace Sünen (3931) – Hds 7176)
- Abdullah İbnu Amr (r.a) anlatıyor: “Ben Resûlullah ’ı (sav) Ka’be’yi tavaf ederken gördüm, şöyle diyordu: “Sen ne temizsin, kokun da ne güzel! Sen ne yücesin, senin hürmetin ne büyük! Muhammed’in nefsini elinde tutan Zât-ı Zülcelal’e yemin olsun! Mü’minin Allah katındaki hürmeti, senin hürmetinden daha büyüktür. Mü’minin malının, kanının hürmeti de böyledir. Biz mü’min hakkında sadece hüsn-i zanda bulunuruz.” İbnu Mace Sünen (3932) – Hds 7177)
- Füdâle İbnu Ubeyd anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Gerçek mü’min, halkın, kendisinden malı ve canı hususunda emîn olduğu kimsedir. Hakiki muhâcir de hata ve günahlardan hicret (terk) eden kimsedir.” İbnu Mace Sünen (3934) – Hds 7178)
- Ebu Hureyre ve İbnu Ebi Vakkâs (r.a) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Müslümana sebbetmek (sövmek) fısktır, öldürmek de küfürdür.” İbnu Mace Sünen (3940) – Hds 7180)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Şurası muhakkak ki İslâm garip (eşine rastlanmadık bir şekilde) başladı tekrar garipliğe avdet edecek. Gariplere ne mutlu. İbnu Mace Sünen (3987) – Hds 7195)
- Ebu Musa (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) (bir keresinde): “İki Müslüman birbirlerine kılıç çekerlerse kâtil de maktûl de cehennemdedir” buyurmuşlardı. Orada bulunanlar: “Ey Allah’ın Resûlü! Katili anladık, cehennemdedir; ya maktulün suçu ne?” dediler. “Çünkü, o da kardeşini öldürmek istemişti” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (3964) – Hds 7190)
- Ebu Ümâme (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Mertebe itibariyle insanların Kıyamet günü Allah indinde en kötüsü, ahiretini, başkasının dünyası için helâk eden kuldur.” İbnu Mace Sünen (3966) – Hds 7191)
- Avf İbnu Mâlik (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Yahudiler yetmiş bir fırkaya bölündüler, onlardan sadece bir fırka cennetliktir, yetmiş fırka cehennemliktir. Hıristiyanlar ise yetmiş iki fırkaya bölündüler. Bunlardan da yetmiş bir fırka cehennemliktir, sadece biri cennetliktir. Muhammed’in nefsi elinde olan Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun! Benim ümmetim yetmiş üç fırkaya bölünecek, bunlardan biri cennetlik, yetmiş ikisi cehennemliktir.” “Ey Allah’ın Resûlü! Cennetlikler kimlerdir?” diye sorulmuştu. “Onlar, cemaattir” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (3992) – Hds 7198)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Muhakkak ki, İsrailoğulları yetmiş bir fırkaya ölündü, ümmetim de yetmiş iki fırkaya ayrılacak. Biri hariç hepsi ateştedir. Biri hâriç olan cemaattir.” İbnu Mace Sünen (3993) – Hds 7199)
- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Sizler, kendinizden önce gelen ümmetlerin sünnetine kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpa tıp uyacaksınız. Hatta onlar, daracık bir keler deliğine girseler oraya siz de gireceksiniz.” Oradakiler, “Ey Allah’ın Resûlü! (Onlar) yahudiler, ve hıristiyanlar mı?” diye sordular. Resûlullah (sav): “Bunlar değilse kimler olur?” buyurdular.” İbnu Mace Sünen (3994) – Hds 7200)
- Sa’lebe İbnu’l-Hakem (r.a) anlatıyor: “(Bir gazvede) düşmanın koyun sürüsüne rastlamıştık. Hemen yağmaladık ve tencereleri kurduk. Resûlullah (sav) tencerelerimizin yanından geçti (ve onları gördü). Kaldırmamızı emretti. Derhal hepsini devirdik. Sonra: “Yağma helal değildir” buyurdu.” İbnu Mace Sünen (3938) – Hds 7179)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Ümmetim dalâlet (bâtıl) üzerinde toplanmaz. Öyleyse bir ihtilâf görünce, size çoğunluğu iltizam etmenizi tavsiye ederim.” İbnu Mace Sünen (3950) – Hds 7186)
- Hazreti Mu’âz İbnu Cebel (r.a) anlatıyor: “Bir gün, Resûlullah (sav), bir namaz kılmış ve namazı çok uzatmıştı. Namazdan çıkınca biz: “Ey Allah’ın Resûlü! Bugün namazı çok uzattınız!” dedik. Şu açıklamayı yaptılar: “Ben bugün, bir ümit ve korku namazı kıldım. Ben (namazda) aziz ve celil olan Allah’tan ümmetim için üç şey talep ettim. Allah bunlardan ikisini verdi, birini vermedi. Ben Allah’tan ümmetime, kendileri dışında bir düşman musallat etmemesini talep ettim, bu talebimi kabul etti. Allah’tan ümmetimi (eski ümmetler gibi) toptan suda boğarak helak etmemesini talep ettim. Allah bunu da kabul etti. Allah’tan ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını talep ettim, Allah bunu reddetti.” İbnu Mace Sünen (3951) – Hds 7187)
- Ebu Ümâme (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “(Benden sonra ümmetim içerisinde) fitneler olacak. O fitnelerde, kişi mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak akşamlar, Allah’ın ilimle ihya ettikleri hâriç.” İbnu Mace Sünen (3954) – Hds 7188)
- Ebu Sa’idi’l-Hudrî (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) hasta yatmakta iken yanına girdim. Elimi üzerine koydum, hararetini, yorganın üstünden elimin altında hissettim. “Ey Allah’ın Resulü! Hararetiniz çok fazla!” dedim. “Biz (peygamberler) böyleyiz. Belalar bize katmerli gelir, buna mukabil ücretleri de katmerli verilir” buyurdular. “Ey Allah’ın Resûlü! Hangi insanlar en çok bela çekerler?” dedim. “Peygamberler!” buyurdular. “Ey Allah’ın Resûlü! Sonra kimler?” dedim. “Sonra sâlihler! Buyurdular ve açıkladılar: Onlardan biri fakirliğe öylesine müptelâ olur ki, kendini örten abadan başka bir şey bulamaz. Onlar, sizin bollukla sevindiğiniz gibi fakirlikle sevinirler.” İbnu Mace Sünen (4024) – Hds 7211)
- Hazreti Enes (r.a) anlatıyor: “Bir gün Hazreti Cibril (a.s), Resûlullah ’ın (sav) yanına geldi. O sırada Resûlullah üzgün vaziyette oturuyordu. Sebebiyse Mekkelilerden biri vurup yaralamıştı, mübarek vücutları kana boyanmıştı. Hazreti Cebrail: “Neyin var (niye üzgünsün)?” diye sordu. Resûlullah (sav): “Şunlar bana yaptıklarını yaptılar!” dedi. Cibrîl: “Diler misin sana bir mucize göstereyim?” dedi. Resûlullah: “Evet bana (bir mucize) gösterin!” buyurdu. Derken Cebrail, bulundukları vadinin gerisindeki bir ağacı gösterdi: “Şu ağacı çağır!” dedi. O da hemen çağırdı. Ağaç yürüyerek geldi, önünde durdu. Cebrail (a.s): “Ona söyle de geri gitsin!” dedi. Resûlullah (sav) ağaca: “Geri dön!” dedi, o da döndü, eski yerine vardı. Bunu gören Resûlullah (sav), “üzüntümün zâil olması için) bu bana yeter!” buyurdu.” İbnu Mace Sünen (4028) – Hds 7213)
- Ebu’d-Derdâ (r.a) anlatıyor: “Halilim Resulullah (sav) bana şu vasiyette bulundu: “Hiçbir şeyi Allah’a ortak kılma, hatta param parça edilsen, ateşlerde yakılsan da; bile bile hiçbir namazını terk etme; kim namazı bile bile terk ederse ondan Allah’ın zimmeti (garantisi) kalkar; içki içme, çünkü o, bütün kötülüklerin anahtarıdır.” İbnu Mace Sünen (4034) – Hds 7215)
- Şu adamı kastederek (evden) çıkmıştım. Yolda Ebu Bekre (r.a)’ye rastladım. “Ey Ahnef, nereye gidiyorsun?” dedi. “Resulullah (sav)’ın amcaoğluna yardım etmeyi arzu ediyorum!” dedi. “Dön!” dedi. “Zira ben, Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğini işittim: “İki Müslüman kılıçlarıyla birbirlerinin üzerine yürürlerse öldüren de ölen de ateştedir!” (Bu söz üzerine Resul-i Ekrem’e): “Ey Allah’ın Resulü! Katili anladık ama maktul niye ateşte?” diye sorulmuştu. “Çünkü o da kardeşini öldürme hırsı taşıyordu!” cevabını verdi. -Bir başka rivayette ise: “O da kardeşini öldürmek istemişti” demiştir.- Buhari, Diyat 2, Fiten 10, Müslim, Fiten 14, (2888), Ebu Davud, Fiten 5, (4268), Nesai, Tahrim 29, (7, 125)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Sizden kimse kardeşine silahla işarette bulunmasın. Zira, o bilemez, belki de şeytan elinde bir fesatta bulunur da ateşten bir çukura düşer.” Buhari, Fiten 7, Müslim, Birr 126, (2617), Tirmizi, Fiten 4, (2163)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Müslümana sövmek fısktır, onunla çarpışmak da küfürdür.” Buhari, Fiten 8, İman 36, Edeb 44, Müslim, İman 116, (64), Tirmizi, İman 15, (2636), Nesai, Tahrim 27, (7,132)
- Resulullah (sav) buyurdular ki: “Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak (dinden) dönmeyin.” [Nesai, İbnu Mes’ud’dan yaptığı bir rivayette şu ziyadeye yer verir, “Kişi ne babasının ne de kardeşinin cinayetinden sorumlu tutulmaz.”] Tirmizi, Fiten 28, (2194), Buhari, Fiten, 8, Diyat 2, Ebu Davud, Sünnet 16, (4686), Müslim, İman 66, (119), Nesai, Tahrim 28, (7, 127)
- Ebu Bekrı’s-Sıddık (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Sabah namazını kim kılarsa, o Allah’ın zimmetindedir. Allah’ın bu garantisini ihlal etmeyin. Kim onu öldürürse, Allah, yüzüstü cehenneme atıncaya kadar öldürenin peşini bırakmaz.” İbnu Mace Sünen (3945) – Hds 7182)
- Semüre İbnu Cündeb (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Kim sabah namazını kılarsa, Allah’ın garantisi altındadır.” İbnu Mace Sünen (3946) – Hds 7183)
- Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (sav) buyurdular ki: “Mü’min, Allah katında, bir kısım meleklerden daha kıymetlidir.” İbnu Mace Sünen (3947) – Hds 7184)
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR